4037 Abdurrahmân ibn Avf (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Bedir (harbi) günü harb saffında idim. Dönüp baktım ki, sağımda ve solumda yaşları küçük iki genç duruyor. Ben onların durumlarından emîn olmamış gibiydim. Derken onlardan biri kendi arkadaşının haberi olmadan bana gizlice:
— Ey amca! Bana Ebû Cehl’i göster, dedi.
Ben de ona:
— Ey kardeşim oğlu, sen Ebû Cehl’i ne yapacaksın? dedim.
Oda:
— Ben Allah’a ahd verdim: Eğer onu görürsem öldüreceğim yahut da onun önünde öleceğim, dedi.
Diğer genç de, yine arkadaşından gizli olarak, bana birincisinin söylediği gibi söyledi.
Abdurrahmân dedi ki: Böyle (tecrübesiz) iki genç kişi arasında bulunmam, yani onların durumları beni sevindirmedi. Ben o iki gence Ebû Cehl’i işaret edip gösterdim. Onlar derhâl iki doğan kuşu gibi Ebû Cehl’in üzerine hücum ettiler, nihayet onu kılıçlarıyle vurup öldürdüler. Bu iki genç, Afra kadının oğulları Muâz ve Muavviz idiler.