Yüce Allah’ın Şu Kavli: “And olsun ki, Allah ve Peygamberi, içlerinden birtakımının gönülleri hemen hemen eğrilmek üzere iken güçlük zamanında ona tâbi’ olan Muhacirler ile Ensâr’ı da tövbeye muvaffak buyurdu ve sonra onların bu tevbelerini kabul eyledi. Çünkü O çok şefkatli, çok merhametlidir” (Âyet: 117).
4722 İbn Şihâb şöyle demiştir: Bana Abdurrahmân ibnu Ka’b haber verip şöyle dedi: Bana Abdullah ibnu Ka’b haber verdi. Bu Abdullah Ka’b kör olduğu zaman onun oğullarından babası Ka’b’ın yedicisi idi. Abdullah şöyle dedi: Ben babam Ka’b ibn Mâlik’ten, onun uzun hadîsi içinde şunu işittim: “Hani şu tevbeleri (Allah’ın hükmüne kadar) geri bırakılan üç kişi de o derece bunalmışlardı ki, yeryüzü bütün genişliğiyle bunlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmıştı…”
Ka’b bu hadîsin sonunda şöyle dedi:
— Yâ Rasûlallah! Allah ve Rasûlü’nün rızâsı için hâlis sadaka olmak üzere malımdan sıyrılıp çıkmam, tevbemin kabulü îcâbındandır, dedim.
Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem):
— ” (Hayır,) sen malının bir kısmım kendine alıkoy. Bu senin için daha hayırlıdır…” buyurdu