Allah’ın Şu Kavli Bâbı:
“Artık içinizden kim hasta olur yahut da başından bir eziyeti bulunursa, ona oruçtan yahut sadakadan yahut da kurbândan biriyle fidye (vâcib olur)…” (Âyet: 196)
4558 Abdurrahmân ibnu’l-Esbahânî şöyle demiştir: Ben Abdullah ibn Ma’kıl’dan işittim, o şöyle dedi: Ben şu mescidin içinde, yani Küfe Mescidi’nde Ka’b ibn Ucre (radıyallahü anh)’nin yanına oturdum da ona “Oruçtan bir fidye” âyetim sordum. Ka’b ibn Ucre şöyle anlattı: (Hudeybiye’de) bitler yüzüm üzerinde saçılıp dağılır hâlde ben Peygamber’in yanına taşındım. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Ben meşakkatin sende bu dereceye ulaştığını zannetmiyordum. Sen bir davar bulabilir misin?” diye sordu.
Ben:
— Hayır, (bulamam), dedim. Peygamber:
— “Üç gün oruç tut, yahut herbir fakire yarım sâ’ ölçeği buğday düşmek üzere altı fakiri doyur ve başını tıraş et” buyurdu.
İşte bu âyet husûsî olarak benim hakkımda indi, fakat bu umûmî olarak sizin hakkınızdadır, dedi