6803 Ebû Mûsâ el-Eş’arî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Eş’arîler’den bir topluluk içinde (Tebûk seferi hazırlığı sırasında) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a geldim de kendisinden binmek ve ağırlıklarımızı yüklemek üzere deve istiyordum. Rasûlüllah:
— “Vallahi ben sizleri develere yükleyemem, benim yanımda sizi yükleyebileceğim hayvan yoktur” buyurdu.
Sonra biz Allah’ın dilediği kadar bekledik. Sonra birtakım develer getirildi. Bunun üzerine bize üç deve verilmesini emretti. Nihayet yola koyulduğumuz zaman -yahut: Birbirimizle şöyle konuştuk-: Allah bize bereket ihsan etmez. Biz kendisinden binecek ve ağırlıklarımızı taşıtacak deve istemek için Rasûlüllah’a geldik, O da bizlere deve veremiyeceğine yemîn etti.
Ebu Mûsâ dedi ki: Bu konuşmayı müteâkib bizler Peygamber’e geldik ve bu yemînini kendisine zikredip hatırlattık. Buna cevaben Peygamber:
— “Sizleri develere yükleyen ben değilim. Fakat sizleri develere Allah yüklemiştir. Ve ben Allah’a yemîn ederim ki, İnşâallâhu (diye) bir yemîn ile yemîn eder de sonra ondan başkasını daha hayırlı görürsem, muhakkak yeminimden keffâret verir ve o daha hayırlı olan işi yaparım, keffâret veririm” buyurdu.