4098- Ve bize Hassan ibnu Hassan haber verdi: Bize Muhammed ibnu Talha tahdîs etti: Bize Humeyd et-Tavîl, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)’ten şöyle tahdîs etti: Enes ibn Mâlik’in amcası Enes ibnu’n-Nadr, Bedir harbinde hernasılsa bulunamamıştı. Bundan dolayı kendisi:
— Ben, Peygamber’in ilk harbinde bulunamadım. Vallahi eğer Allah beni Peygamber’in beraberinde müşriklerle yapılacak harb meydanında hazır bulundurursa, yapacağım yiğitlik çalışmalarımı, kahramanlık faaliyetlerimi Allah elbette herkese gösterecektir, derdi.
Enes ibnu’n-Nadr Uhud harbine katıldı, orada insanlar bozulunca:
— Yâ Allah, şunların, yânı müslümânların yaptıkları bozgunculuktan Sana karşı özür beyân edip kabulünü isterim. Şu müşriklerin yaptıkları cinayetlerden de Sana sığınırım, dedi ve kılıcı ile müşriklere doğru ilerledi. Bu sırada Sa’d ibn Muâz’a rastgelip, ona:
— Ey Sa’d, nereye çekiliyorsun? Muhakkak ki, ben cennetin kokusunu Uhud Dağı’nın önünde buluyorum, deyip çarpışmaya geçti ve harb meydanında yiğitlik hârikaları gösterdi; sonunda şehîd edildi.
İbnu’n-Nadr’in cesedi tanınmadı. Nihayet onu kızkardeşi (er-Rubeyy’ bintu’n-Nadr) vücudundaki bir ben’den yahut parmak uçlarından tanıyabildi. Enes ibnu’n-Nadr’ın vücûdunda büyük küçük seksenden fazla mızrak, kılıç ve ok yarası sayılmıştı.