4055 ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Abdullah’ın oğlu Salim haber verdi ki, kendisi, babası Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) ‘den şöyle tahdîs ederken işitmiştir: Omer ibnu’l-Hattâb, kızı Hafsa, Huneys ibn Huzâfe es-Sehmî’den dul kaldığı zaman -ki bu Huneys, Rasûlüllah’ın sahâbîlerinden idi; Bedir’de hazır bulunmuş ve (yaralanıp) Medîne’de vefat etmiş idi- şöyle dedi: Ben Usmân ibn Affân’a kavuştum da ona Hafsa’yı (almasını) teklîf ettim ve:
— Ey Usmân! İstersen Omer’in kızı Hafsa’yı sana nikâh edeyim, dedim.
Oda:
— Bu işimi bir düşüneyim, dedi.
Birkaç geceler bekledim. Sonra kavuştuğumda Usmân bana:
— Bana şu günümde evlenmemek fikri belirdi, dedi. Omer dedi ki: Sonra Ebû Bekr’e kavuştum. Ona da:
— İstersen Omer’in kızı Hafsa’yı sana nikâh edeyim, dedim. Ebû Bekr sustu ve bana hiçbir cevâb vermedi. Ben de ona, Usmân’a öfkelendiğimden daha şiddetli bir öfkeyle öfkelendim. (Usmân bir cevâb vermiş ve özür beyân etmişti.) Birkaç geceler bekledim. Sonra Hafsa’yı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) istedi. Ben de Hafsa’yı Rasûlüllah’a nikâh ettim. Bu arada Ebû Bekr bana kavuştu da şöyle deyip özür beyân etti:
— (Ey Omer!) Sen Hafsa’yı bana teklîf edip de sana bir cevâb vermediğim zaman belki sen bana darılmışsındır?
Ben de:
— Evet, sana öfkelendim, dedim.
Bunun üzerine Ebû Bekr şöyle dedi:
— Şu muhakkak ki, senin teklîfine cevâb vermekten beni birşey men’ etmedi. Ancak şu var ki, ben Rasûlüllah’ın Hafsa’yı almak İstediğini bana söylediğini iyi biliyordum da Rasûlüllah’ın sırrını açıklayıp duyurmak istemiyordum. Şayet Rasûlüllah, Hafsa hakkındaki düşüncesini bıraksaydı, onu muhakkak ben kabul ederdim.