335 Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah’ın seferlerinin birinde onunla beraber yola çıktık. Tâ Beydâ’ya yahut Zâtu’l-Ceyş’e vardığımızda bir gerdanlığım koptu. Onun aranması için Rasûlüllah (orada) bekledi, insanlar da onunla beraber beklediler. Halbuki bir su başında değillerdi. İnsanlar Ebû Bekr es-Siddîk’a geldiler ve: Sen Âişe’nin yaptığını görüyor musun? Rasûlüllah’ı da, insanları da bir su başında değiller ve yanlarında da su yok iken yollarından alıkoydu, dediler. Bunun akabinde Ebû Bekr (yanıma) geldi. Rasûlüllah da başını dizimin üzerine koymuş hâlde uyumuştu. Ebû Bekr:
— Sen Rasûlüllah’ı ve insanları yollarından alıkoydun. Onlar bir su başında değiller ve yanlarında da su yoktur, dedi.
Âişe dedi ki: Ebû Bekr beni kötüleyip azarladı. Allah’ın söylemesini istediği şeyleri söyledi, eli ile de boş böğrümü dürtmeğe başladı. Beni kıpırdamaktan, Rasûlüllah’ın dizim üzerinde bulunmasından başka hiçbir şey men’ etmiyordu. Sabah olunca Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı, hiç su yoktu. Allah “Teyemmüm Âyeti”ni indirdi. Herkes teyemmüm etti. Useyd ibn Hudeyr.
— Ey Ebâ Bekr hanedanı, bu sizin ilk bereketiniz değildir, dedi. Âişe dedi ki: (Sonra gideceğimiz sırada) üzerine bindiğim deveyi kaldırdık ve gerdanlığı onun altında bulduk.