3705 Ebu’d-Derdâ (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyordum.. Bu sırada Ebû Bekr, elbisesinin eteğini diz kapaklarını açıncaya kadar toplayarak (telâşla) çıkageldi. Peygamber bize:
— “Arkadaşınıza gelince, o birisiyle çekişmiş olacak” buyurdu.
Ebû Bekr selâm verdi ve:
— Yâ Rasûlallah! Benimle Hattâb oğlu arasında bir şey (bir çekişme) oldu. Ben bu çekişmede Omer’e tecâvüz ettim. Sonra pişman oldum da kendisinden beni affetmesini istedim. Fakat Omer kabul etmedi. Ben de Sana geldim, dedi.
Bunun üzerine Rasûlüllah üç kerre:
— “Allah seni mağfiret etsin yâ Ebâ Bekr!” dedi Sonra Omer de bu dargınlıktan pişman oldu da Ebû Bekrin evine gitti ve:
— Ebû Bekr burada mı? diye sordu. Ev halkı:
— Hayır, burada değil, diye cevâb vermeleri üzerine, Omer de Peygamber’in huzuruna geldi ve O’na selâm verdi.
Bu sırada Peygamber’in yüzü değişmeye başladı. Hattâ Ebû Bekr korktu da iki dizi üzerine çöktü ve iki kerre:
— Yâ Rasûlallah! Vallâhî bu işte Omer’den ziyâde ileriye gitmişimdir, dedi.
Bunun üzerine Peygamber (hepimize hitaben):
— “Şübhesiz ki, Allah beni size peygamber göndermişti. Bunu size tebliğ ettiğimde hepiniz bana: ‘Yalan söyledin’ demiştiniz- Ebû Bekr ise: ‘Doğru söyledin’ demiş ve bana canı ile malı ile yâr ve yardımcı olmuştur” buyurdu.
Sonra Rasûlüllah iki kerre:
— “Şimdi sizler benim bu dostumu, bu nisbeti ve bu hususiyeti ile bana bırakırsınız değil mi?” buyurdu.
Râvî Ebu’d-Derdâ: Ebû Bekr, hakkında Peygamber’in ortaya koyduğu bu büyütmeden sonra artık O’nun hatırı için hiç incitilmedi, demiştir.