4064 el-Mısver ibnu Mahrame şöyle haber vermiştir: Ensâr’dan Amr ibnu Avf -ki bu zât Âmir ibn Lueyy oğullarının yemînli dostu idi ve Bedir’de hazır bulunmuştu- şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) harb etmeksizin Bahreyn ahâlîsiyle bir barış anlaşması yapmış ve Bahreynliler üzerine el-Alâ ibnu’l-Hadramî’yi emîr ta’yîn eylemişti. Tahsil olunan cizye mallarını getirmek üzere de bilâhare Rasûlüllah, Ebû Ubeyde ibnu’l-Cerrâh’ı Bahreyn’e gönderdi. Ebû Ubeyde, cizye mallarını alarak Bahreyn’den Medine’ye geldiğinde Ensâr, Ebû Ubeyde’nin gelişini işittiler. Sahâbîler bu sırada Peygamber’in beraberinde sabah namazı kılıyorlardı. Peygamber namazı bitirince sahâbîler hemen Ebû Ubeyde’ye karşı çıktılar. Rasûlüllah, sahâbîleri bu hâlde görünce gülümsedi de, sonra onlara:
— “Öyle sanıyorum ki, siz, Ebû Ubeyde’nin bir haylî şeyler getirdiğini duydunuz?” buyurdu.
Onlar da:
— Evet yâ Rasûlallah! dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah:
— “Sevininiz ve sizi sevindirecek ni’mnetleri (bundan böyle her zaman) umunuz! Vallahi (bundan sonra) sizin üzerinize fakirlik ve ihtiyâçtan korkmam. Fakat ben sizin üzerinize, sizden önceki ümmetlerin önüne dünyâ ni’metlerinin yayıldığı gibi, sizin önünüze de yayılması, onların o ni’metlerde birbirlerine hasedleşip nefsâniyet yarışına giriştikleri gibi, sizin de birbirinizle nefsâniyet yarışına düşmeniz ve bu nefsâniyet yarışının da onları helâk ettiği gibi, sizleri de helâk etmesinden korkarım” buyurdu.