“Biz hakikat sana apâşikâr bir feth (ve zafer yolu) açtık. (Âyet: 1).
4882- Bize Abdullah ibn Mesleme, (İmâm) Mâlik’ten; o da Zeyd ibn Eslem’den; o da babası Eslem’den tahdîs etti ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), seferlerinden birinde (yani Hudeybiye dönüşünde) geceleyin yol alıyordu. Omer ibnu’l-Hattâb da beraberinde yürüyordu. Bu sırada Omer ibnu’l-Hattâb, Rasûlüllah’a birşey sordu. Fakat Rasûlüllah (vahiy ile meşgul bulunduğundan) Omer’e cevâb vermedi. Omer sonra yine sordu. Rasûlüllah yine cevâb vermedi. Sonra Omer (Rasûlüllah işitmedi sanarak) bir daha sordu. Rasûlüllah yine cevâb vermedi. Bunun üzerine Omer ibnu’l-Hattâb kendi kendine:
— Omer’in anası, sen Omer’i kaybetti (yani kaybetsin de yok olasın)! Sen üç kerre Rasûlüllah’a sorguda ısrar ettin de Rasûlüllah bunların hepsinde sana cevâb vermedi, dedi.
Omer dedi ki: Bunun üzerine ben devemi hareket ettirip sürdüm. Sonra hakkımda Kur’ân indirilmesinden korkarak insanların önüne geçtim. Fakat çok beklemedim, bir çağırıcının bana bağırmakta olduğunu işittim. Ve (kendi kendime):
— Şimdi hakkımda Kur’ân inmiş olmasından hakîkaten korkmaktayım, dedim.
(Ve bu korku içinde) Rasûlüllah’ın huzuruna geldim ve kendisine selâm verdim. Rasûlüllah (sevinçle) bana:
— “Bu gece bana bir sûre indirilmiştir ki, yemîn olsun o sûre bana, üstüne güneş doğan herşeyden daha çok sevimlidir” buyurdu.
Sonra Rasûlüllah “Biz hakikat sana apâşikâr bir feth (ve zafer yolu) açtık” sûresini okudu