"Enter"a basıp içeriğe geçin

Etiket: 2- el-Bakara Sûresi

Buhari 4577

Azîz Ve Celîl Allah’ın Şu Kavli Bâbı:

“Fakat korkarsanız, o hâlde (namazı) yürüyerek yahut süvârî olarak kılın (bırakmayın). Tehlikeden emîn olduğunuz vakit ise yine Allah’ı, size bilmediğiniz şeyleri nasıl öğretti ise öyle anın” (Âyet: 239).

Saîd ibn Cubeyr şöyle dedi

“Kursiyyuhu”, “Onun ilmi” demektir. “Bastaten”, ziyâde ve fazlaya denilir. “Efriğ”, “Boşalt” yani “İndir”; “Velâ yeûduhû”, “Ona ağır gelmez”; “Âdenî, “Bana ağır gelip belimi büktü”, “el-Âdu ve’l-Aydu” “Kuvvet”; “es-Sinetu”, “Uyku başlangıcı, mızganma, uyuklama”; “Lem-yetesenneh”, “Değişmedi, bozulmadı”; “Fe-buhıte”, “Hücceti gitti”, “Hâviye”, “İçinde hiçbir can yoldaşı, yani hiçbir kimse yok”; “Urûşuhâ”, “Binaları”, “es-Sinetu”, “Uyku başlangıcı, uyuklama”; “Nûnşiruhâ”, “Onu çıkarırız”. “ı’sârun”; “içinde ateş bulunan kalın bir sütün gibi yerden göğe doğru şiddetle esip herşeyi koparan rüzgâr, kasırga”.

İbn Abbâs da: “Salden”, “Üzerinde hiçbirşey bulunmayan”demektir, dedi.

İkrime de: “Vâbilun”, “Şiddetli yağmur”; “et-Tallu”, “Hafif yağmur, çiğ, nem”dir dedi. İkrime’nin zekrettiği bu şeyler mü’min amelinin meselidir.

4577 Bize Mâlik, Nâfi’den tahdîs etti ki, Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) kendisine korku namazı sorulduğu zaman şöyle der idi: İmâm Öne geçer, insanlardan bir taife de onun arkasında saff durur. İmâm onlara bir rek’at namaz kıldırır. Bu sırada onlardan bir taife namaz kılanlarla düşman arasında bulunur, namaz kılmayıp, onları korurlar, îmâm’ın beraberindekiler bir rek’at kıldıkları zaman selâm vermeyerek, o namaz kılmayanların bulunduğu yere çekilirler. Bu sefer o namaz kılmamış olanlar, imâmın arkasına geçip imâmla birlikte bir rek’at namaz kılarlar. Sonra imâm İki rek’at kılmış olduğu hâlde selâm verip namazdan çıkar. İmâm namazdan çıktıktan sonra o iki taifeden herbiri kendi başlarına birer rek’at daha namaz kılarlar. Böylece iki taifeden her biri iki rek’at namaz kılmış olur. Korku bundan da çok olursa, ister yaya olarak ve ayaküstü durarak (yani rükû’ ve sucûdu terkederek), ister hayvan üzerinde olarak, kıbleye ister yüzleyerek, ister yüzlemeyerek (îmâ ile) kılarlar.

Nâfi’: İbn Omer bu ta’rîfi muhakkak Rasûlüllah’tan; O’nun ta’rîfi olmak üzere söyledi zannederim, demiştir