Tarik, tercüman hazreti Resul emir-ül müminden kaldı. Resul, Cebrailden istedi. O sebepten, Cebrail aleyhisselam dedi ki, ben mukarribi peygamberim, Muhammed Mustafa karşımda durur, dedi. Resul ekrem, Cebrail haline agah oldu.Cebrailin kalbine hubar geldiğin fehm olundu. Yine o zaman, Cebrail geldi. Söylediki: «Ya Muhammed, bana niçin izzet ve hürmet etmezsin» dedi. «hürmet etmekte taksirat nedir?» dedi. Resul buyurdu ki, «ya ahi Cebrail, sen ne melek olduğunu biliyormusun? Senin kalbine hubar geldi.» o zaman, Cebrail aleyhisselam yüzünü yere cevirdi. Şahı Merdan Aliyyel Murtazadan aman deyip yola girdi. Ecrin verdi, Cebraile tarik çalıp tercüman aldı.
Cebrail, Allah taaladan mürevvet edip dergahına gelip hacet diledi. O zaman bu dünya bina olmamış idi. Muhammed Mustafa ve Aliyyel Murtaza bu onsekizbin alem içinde vechini nakşetmemiş idi. Ondan beri rehberlik Cebrailden kaldı. Pirlik sahı Merdan Aliden kaldı.