Babası: Muhammed bin Abdullah
Annesi: Hadice-tül Kübriya
Lakabı: Zehra, Betül, Seyyide, Sıddıyka, …
Doğum yeri ve tarihi: Mekke-Miladi 605
Şehadet yeri ve tarihi: Medine-Miladi 632
Kabrinin bulunduğu yer: Medine
Yaşı: 27
Çocukları: Hasan, Hüseyin, Ümmi Gülsüm ve Zeynep.
Beşinci evladı olan Muhsin, henüz dünyaya gelmeden önce Hakka yürümüştür.
Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana; Muhammed Mustafadan 6 ay sonra, 632 yılında Medinede Hakka yürümüştür.
Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana yaşantasıyla, erdemliğiyle, ahlakıyla mükkemel bir insan ve Şahı Merdan Ali ile evlenmiș olması, Onu yücelik makamına eriștirmiștir. Dolayısıyla iyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir anne, engin gönüllü, merhametli ve yardımsever kişiliğiyle insanlık alemine örnek kadın olmuştur.
Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana babası Muhammed Mustafanın huzuruna vardığında, Muhammed Mustafa, hürmetten ayağa kalkıp kendisini karşılayıp niyaz ve hal hatır ettikten sonra yerine otururmuştur. Muhammed Mustafa, kızı Seyyide, Fatma-tüz Zehra ananın huzuruna vardığında Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana da babasına karşı aynı ilgide, muamelede bulunup kendisine niyaz olduktan sonra yerine otururmuş.
Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana, annesinin ölümünden sonra küçük yaşta olmasına rağmen, babası ile çok yakında ilgilenmiş adeta koruyucu meleği olmuştur. Bu yakın ilgiden dolayı Muhammed Mustafa, Seyyide, Fatma-tüz Zehra anaya “Ümmi enbiha (babasının annesi)” lakabını vermiştir.
Annesi Hadice-tül Kübradan kendisine kalan bütün mirası, islam uğruna harcanması için babasına vermiştir. Dolayısıyla islamın yayılmasında babasının en büyük destekçisi olması Ona, “babasının annesi” lakabını kazandırmıştır.
Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana hasas ruhlu, üstün zekası, yumuşak ve dürüst yapısı ile yaşından beklenmeyecek derecede yüce bir ahlaka sahip olmuştur. Son derece mütevazi, söz ve davranışlarıyla halkın gönlüne taht kurmuştur. Az konuşmayı tercih eden, ağzından çıkan sözler inci tanesi gibi hikmetler saçan, cömert ve gösterişsiz yaşamı tercih etmiştir.
Herhaliyle yetenekli, olgun, erdemli kişiliğe sahip olan Seyyide, Fatma-tüz Zehra ananın Şahı Merdan Ali ile evlilikleri melek Cebrail tarafından vahy edilmiştir. Bu evlilikten; Hasan, Hüseyin, Zeynep ve Ümmi Gülsüm dünyaya gelmişlerdir. Beşinci evladı olan Muhsin henüz dünyaya gelmeden Ömerin, Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana evine yaptığı baskında aldığı darp ve hırpalama sonucu anne karnında öldürülmüştür. Dolayısıyla Muhammed Mustafanın soyu, İmam Hasan ve İmam Hüseyinden devam etmiştir.
Hz.Muhammed Mustafa henüz daha hayatta iken, “Bizim çocuk (Seyyide, Fatma-tüz Zehra ananın baskın anında düşürdüğü çocuk) doğduğunda eğer erkek ise adı Muhsin bin Ali olsun” demiştir.
Hz.Muhammed Mustafanın Hakka yürümesinden hemen sonra Abbasi yandaşları Ebu Bekiri, alelacele halife seçmişlerdir. Fakat Şahı Merdan Ali, bu halifeliği kabul etmemiş ve Ebu Bekire; “Ey Ebu Bekir! „Ne çabuk Muhammedi unuttunuz, hangi hakla bu insanlara, beni halife olarak kabul edin diyebiliyorsun?. Daha dün Gadir-i Humda Muhammedin huzurunda beni tebrik etmediniz mi, kutlamadınız mı? Ey burda bulunanlar, sizlerde mi bunu bilmiyormusunuz!” diyerek ordaki halka seslenmiştir.
Sonuç itibariyle Ebu Bekir, Şahı Merdan Aliye şunları söyler; “Ya Ali, dediklerin doğrudur. Muhammed, bu görevi bizim yanımızda sana tavsiye etti ancak bu konuda şöyle bir hadis de vardır; “Bizim ailemizde hem peygamberlik, hem de halifelik olmaz. Halifeliği artık başka aileler yürütsün” der.
Şahı Merdan Ali ordakilere; “Ebu Bekirden başka bu hadisi, Muhammed Mustafadan duyan var mıdır? diye sorarken, Ebu Bekirin kadrosundan başta Ömer, Ebu Ubeyde ve bir kaç kişi daha; “Ebu Bekir doğru söyler, biz şahidiz” derler. Ve Şahı Merdan Ali; Kendi aranızda kabe içinde planladığınız o anlaşmayı, işte bugün hayata geçiriyorsunuz. Ki Muhammed Mustafa giderse biz halifeliği, onun ailesinden alacağız demiştiniz.“
Ebu Bekir ve kadrosu daha ileriye giderek; Ebu Bekir-Ömer ile Şahı Merdan Ali taraftarları arasındaki hoşnutsuzluk devam ederken, bir ara Ebu Bekir kadrosu (başrolde tabii ki Ömer var), çareyi Şahı Merdan Aliyi ortadan kaldırmakta buluyorlar ve katletme görevini de Halit bin Velite verirler. Bu arada Ebu Bekirin hanımı Esma binti Umeys, Şahı Merdan Aliye gizliden planla ilgili bilgi iletir ve Şahı Merdan Alinin tedbir almasını sağlar. Böylece suikast planı başarısız kalmıştır.
Dolayısıyla Seyyide, Fatma-tüz Zehra anada Ebu Bekirin halifeliğini, kabul etmemiştir. Seyyide, Fatma-tüz Zehra ananın itiatını yani rızalığını almak için Ömer, Seyyide, Fatma-tüz Zehra ananın evine baskın eder. Bu baskın sırasında Ömer, Seyyide, Fatma-tüz Zehra ananın kapısına varınca Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana, “Senin yüzünden ne yapalım ya Ömer bizden ne istiyorsun?” diye tepki gösterip, içeriye girmesine engel olmaya çalışmıştır. O sırada Ömer, kapıyı zorlayınca hamile olan Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana kapı ile duvar arasında kalıp sıkışıyor daha sonra öfkeli Ömer tarafından tekmeleniyor. Akıl almaz bu saldırganlık sonucu Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana beşinci çocuğu olan Muhsini düşürmüş, kaburga kemikleri kırılmış ve vücudu darbeler almıştır. Tüm bu olanlardan sonra Ömer, evi ateşe verip yakmıştır.
Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana; Babası Muhammed Mustafanın kabri başında, “Baba senden sonra bunlar başımıza neler getirdiler!” şeklinde manevi şikayette bulunmuştur.
Hz.Muhammed Mustafa sağlığında Fedek diye bilinen hurmalığı kızı Seyyide, Fatma-tüz Zehra anaya bağışlamıştır. Seyyide, Fatma-tüz Zehra ananın bundan gayri bir geliri olmadığı gibi bütün ailenin geçimi buradan sağlanmıştır.
Hz.Muhammed Mustafanın Hakka yürümesinden sonra Ebu Bekir, bazı gerekçeler öne sürerek hurmalığı Seyyide, Fatma-tüz Zehra anadan zorbalıkla geri almıştır. Bu olayın üzüntüsü Seyyide, Fatma-tüz Zehra anayı, daha da perişan etmiştir.
Seyyide, Fatma-tüz Zehra ananın hayatı zorluklarla, güçlüklerle dolu olmasına rağmen; Iyi bir evlat, iyi bir eş ve iyi bir anne olmuştur. Baskından aldığı darbeler ve yaralar sonucu babasından tahminen 6 ay kadar bir zaman sonra 632 yılında Medinede, Hakka yürümüştür.
Seyyide, Fatma-tüz Zehra anaın vesiyeti üzerine Şahı Merdan Ali, kendisini gizlice defin edince Ebu Bekir ve Ömerin zoruna gitmiştir. Hatta gidip kabrinden çıkaralım, yeni bir cenaze meresimi yapalım(Insanlar demesinler ki Fatma bunlardan, kırgın bir şekilde ayrıldı gitti) demişler lakin bu olay, ters tepki yapabilir düşüncesiyle bu fikirden vaz geçmişlerdir.
Seyyide, Fatma-tüz Zehra ana, faziletlerinden bazıları…
* Muhammed Mustafa; Seyyide, Fatma-tüz Zehra anayı ilklerin sonların, gelmiş geçmiş, gelecek olan bütün dünya kadınlarının seyyidesi, şefaatçısı ve efendisi olarak tanıtmıştır.
* Ehli Beytinden yanlızca Onun önünde ayağa kalkarak kendisine niyaz olup kendisinin yerine oturtmuştur.
* Seyyide, Fatma-tüz Zehra anaya, “babasının annesi” lakabını vermiştir.
* Seyyide, Fatma-tüz Zehra ananın mayası, cennet meyvesinden oluştuğunu, ondan cennet kokusunu aldığını belirterek, Onu koklamıştır.
* Seyyide, Fatma-tüz Zehra anayı, kendisinin bir parçası ve kalbi olduğunu vurgulayarak; „Onu inciten, kendisini incittiğini beyan etmiştir.
* Seyyide, Fatma-tüz Zehra ananın rızası, Allahın rızasının ölçeği olarak tanıtmıştır…