"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

9. İmam Muhammed Takinin Hayatı

Babası: İmam Ali-ül Rıza
Annesi: Sebike
Lakabı: Cevad
Künyesi: Ebu Cafer-Üs Sani
Yüzüğünün yazısı: Allah nede güzel kudret sahibidir
Doğum yeri ve tarihi: Medine, M: 16 Haziran 811
Şehadet yeri ve tarihi: Bağdat/Kazımiye M: 25 Kasım 835
Kabrinin bulunduğu yer: Bağdat/Kazımiye (Irak)
Yaşı: 24
Katili: Mutasım (Mutesem)
Imamet süresi: 8 yıl
Zamanındaki halifeler: Memun, Mutasım
Imam Ali-ül Rızadan sonra imamet, oğlu İmam Muhammed Takiye geçmiştir, Allah-u Teala; Yahyaya, Isaya nasıl çocukluklarında Peygamberlik ihsan etmişse İmam Muhammed Takiye de küçük yaşta ümmetin imametini ihsan eylemiştir.
Rivayet edilir ki; Birisi İmam Ali-ül Rızaya sordu: Sen, nasıl İmam olabilirsin ki oğlun yok dedi.
Imam Ali-ül Rıza: Olmayacağını nasıl biliyorsun? Birkaç gün sonra Allah bana öyle bir oğul ihsan edecek ki; gerçekle batılın arasını, onunla ayıracak buyurdu.
Hicretin 204. yılında Halife Memun Bağdat“a gitti. İmam Muhammed Taki bu sırada Medine deydi. İmam Hicri 211. yılına kadar da Medine“de kaldı. O yıl halife Memun, İmam Muhammed Takiyi Bağdata çağırttı. İmam o sırada 15-16 yaşlarındaydı. Memun, İmam Ali-ül Rızayı kendisine damad ettiği gibi, öbür kızını da İmam Muhammed Takiye vererek onu da kendisine damad edinmek istiyordu.
Imam Muhammed Taki, genç yaşına raümen büyük bilgi sahibiydi. Onun bilgisini kıskananların başında Abbasi devrinin kadısı Yahya geliyordu. Kadı Yahya, İmam Muhammed Taki”yi toplum içinde küçük düşürmek, ona gösterilen sevgiyi, ilgiyi kırmak için toplantılar tertipledi. Fakat Muhammed Taki, bilgisiyle adeta orada bulunanları büyüledi.
Halife Memun“un bu niyeti halk tarafından duyulmuş, Abbas oğulları taraftarlarınca hoşnutsuzlukla karşılanmıştı. İmam Muhammed Takiye Bağdat“da devlet erkanı, bilginler ve halk tarafından büyük bir törenle karşılandı. Kendisine hazırlanan eve yerleştirildi.
Samıra Kadısı olan ve kadıların kadısı, en büyük rütbeli kadı payesine erişmiş bulunan Yahya bin Ekrem; İmam Muhammed Taki yaşına bakarak bilgisini, yaşıyla ölçmek gafletinde bulunuyordu. Bu yüzden de Imam“a gösterilen saygıyı fazla bulmakta, halk içinde bilgisizliğini meydana koymak için fırsat aramakdaydı.

Samıra Kadısı Yahya bin Ekrem, Halife Memun“a; bilginlerin bulunduğu bir mecliste İmam Muhammed Takinin bilgisinden faydalanmak istediğini arz etti. Memun da bu dileği memnunlukla kabul etti. Bilginlere haber salındı. Kararlaştırılan gün ve vakitte hepside bir yere toplandı. İmam da orayı şereflendirdi.
Tanışılıp, görüşüldükten sonra Samıra Kadısı Yahya bin Ekrem, İmam Muhammed Taki; Hac töreninde Ihrama bürünmüş kişinin avlanmasındaki şeri hükmü sordu.
Imam Muhammed Taki: Önce ihramda bulunan kişiyi ve kastını bilmek gerek. Erkek mi, kadın mı; avlanılması helal olan yerde mi avlandı, haram olan yerde mi; kendisi hür mü, köle mi; küçük mü, büyük mü; avlanmanın haram olduğunu biliyor muydu, bilmiyor muydu; avlanmasında kasıt var mı, yoksa bu iş rastgelemi oldu; onun ilk suçu mu, yoksa bu suçu defalarca işledi mi; pişman olmuş mu, suçunda ısrar ediyor mu; gece mi avlandı, gündüz mü; ihrama umre için mi girmiş, hac için mi; sonra avlandığı hayvana da bakmak gerek; uçan kuş mu, dört ayaklı hayvanlardan mı; küçük mü, büyük mü; ona göre hükmedilir buyurdu.
Samıra Kadısı Yahya bin Ekrem, bu sözler karşısında şaşırıp kaldı. Halife Memun; Inkar ettiğiniz kişiyi gördünüz mü? dedi ve Imam“ın bu soruyu cevaplandırmalarını, ayrıntılı hükümleri bildirmelerini diledi. İmam Muhammed Taki buyurdu ki: Ihrama bürünmüş kişi, avlanmanın helal olduğu yerde avlanmışsa o av da uçan bir hayvansa, bir kuşsa, büyücekse, avlanana mükafat vacibtir. Allah rızası için bir koyun kurban eder. Avlanmanın haram olduğu yerde avlanmışsa iki koyun kurban etmesi gerektir.

Ihramdayken bu suçu işleyen tövbe ederse, ahiret azabından kurtulmuş olur; ama suçunda ısrar ederse ahiret azabına uğrar. Halife Memun, İmam Muhammed Takinin bu izahına karşılık; Ne de güzel anlattın ey Ebu Cafer, Allah sana hayırlar versin. Şimdi Yahyanın sana sorduğu gibi sende ona birşey sor dedi.
Samıra Kadısı Yahya bin Ekrem: Evet dedi; Sana feda olayım, bilirsem cevap veririm, bilmezsem faydalanmış olurum.
Imam Muhammed Taki bir soru sordu. Samıra Kadısı Yahya bin Ekrem, cevaptan aciz kaldı; Vallahi bu soruya cevap veremeyeceğim. Lutf eder, söylersen faydalanırız.
Imam Muhammed Taki, sorduğu sorunun cevabını geniş bir şekilde açıkladı. Bunun üzerine Memun meclistekilere; Içinizde, bu meseleye, bu şekilde cevap verecek yahut önceki soruyu o tarzda cevaplandıracak birisi var mı? Meclistekiler; Vallahi yok dediler.
Halife Memun; Ya dedi; işte bu „Ehl-i Beyt“, halktan böyle üstün olmuştur; gördünüz işte, bunların yaşları küçük olsa bile, bu olgunluklarına engel olamıyor demiştir.
Memun, kızı Ümmül-Fazlı, İmam Muhammed Takiye vermiş muhteşem bir düğün yapılmıştı. Memun Hicri 218. yılında öldü. Memun öldüğünde 48 yaşındaydı. 25 yıl saltanat sürdü. Yerine kardeşi Muhammed Mutasım halife oldu.
Imam Muhammed Taki, Ümmül-Fazlı aldıktan sonra onunla Medineye döndü. Hicri 220. yılına kadar Medine-i Münevverede kaldı. Halife Mutasım, Hicri 219. yılı sonlarında İmam Muhammed Takiyi Bağdata davet etti. Bağdata giderlerken kendilerine sorulan; Feda olayım sana, korkuyorum birşey olursa senden sonra İmam kimdir? dediklerinde; Oğlum Ali imamdır buyurdu.
Imam Muhammed Taki, Hicri 220. yılında Bağdata vardı. O yılın sonlarına kadar Bağdatta kaldı. Fakat halife Mutasımın, yanına gidip gelmesi pek olmuyordu. Uzun yıllar Bağdatda kadılıkta bulunan Ebi Davud, bir gün Halife Mutasımın yanında, hırsızlık eden ve suçunu itiraf eyleyen bir kişinin sağ elinin bilekten kesilmesi gerektiği hakkında fetva vermiş, mecliste bulunanların bir kısmı bu fetvayı yerinde bulmuşlardı. Bir bölüğüyse hırsızın elinin dirsekten kesilmesi gerektiğini direttiler.

Bunun üzerine Mutasım, mecliste bulunan İmam Muhammed-ül Cevada; Ya Ebu Cafer, sen ne dersin diye sordu.
Imam Muhammed Taki cevap vermek istemedise de ısrar üzerine; Secde yedi uzvun yere konmasıyladır; Alın, ellerin avuçları, dizler ve ayak parmakları. Allah, Kuran-ı Kerimde; Secde yerleri Allaha mahsustur (Cin 18. ayet ) buyuruyor. Allahın olan uzuv kesilemez. Hırsızın elinin parmakları, eklerinden kesilir, avucu bırakılır. buyurdu.
Halife Mutasım bu izaha şaşıp kaldı ve İmam Muhammed Takinin buyruğuna uyulmasını emretti. Halkın içinde, fetvasına uyulmayan, Kadı Ebi Davud pek üzüldü; sonradan bunu arkadaşı Zurkana anlattı; Hatta keşke ölseydim de, böyle bu günü görmeseydim dedi.
Zurkan, birkaç gün sonra halife Mutasımın yanına gitti ve şöyle dedi: Müminler emirine öğüt bana vacibtir; huzurunda fıkıh bilginleri, vezirler, hükümetin ileri gelenleri varken onların yanında, senin hükmünle kadılık mesnedinde bulunan bir kişinin fetvasına uymayıp, imamet davasıyla ümmeti bölen birisinin fetvasına uyman doğru olmasa gerek; sonra senin hükmünle iş başında olanlar, hükümlerini nasıl yürütebilirler.
Halife Mutasım, bu sözleri duyunca pek sıkıldı; Öğüdünden dolayı Allah sana hayırlar versin dedi ve konuşmadan dört gün sonra İmam Muhammed Takiyiı çağırttı, yemek getirtti. İmam Muhammed Taki, yemeği yedi ve zehirli olduğunu anladı; hemen kalktı. Oturmasını dileyen Mutasıma, İmam Muhammed Taki; Senin yanından çıkıp gitmem, sana daha hayırlıdır buyurdu. Kaldığı yere gitti ve İmam Muhammed Taki o gece Hakka yürüdü.. Kendisinden sonra imamet, oğlu İmam Ali-ül Nakiye intikal etmiştir.
Özelliklerinden bir kısmı
» Bir kimse senin hislerine ve düşüncelerine uyup da öyle konuşur, doğru yolu sana göstermezse, o kimse sana düşmanlık ediyor demektir.
» Bir kimsenin Allah ile arasında ne olduğunu bilmeden, o kimseye körü körüne düşman olma. O iyi bir kişi ise, zaten sana kötülük etmez. Kötü ise, sadece onun kötü olduğunu bilmen sana yeter.
» Bir sözü dinleyen, ona göre davranan, o söze kulluk ediyor demektir. Sözü söyleyen Allahtan bahsediyorsa, dinleyen Allaha kulluk eder, şeytandan bahsediliyorsa, şeytana kulluk eder.
» Eğer kişiye kalben düşman isen, o kişiye hiçbir şekilde kendisinin dostu imişsin gibi görünme!
» Halkla iyi geçinmeyi bırakan, halkla ilgisini kesen bir kimse, istemediği şeye yaklaşmış olur.
» Kendi heva ve hevesine uyan bir insan, düşmanına dilediği şeyi vermiş demektir.
» Kötü kişi ile düşüp kalkmaktan, görüşmekten çekin! Çünkü o, sıyrılmış kılıca benzer. Görünüşü güzeldir; fakat işi çirkindir.
» Yeter derecede bilgisi olmadan bir işe girişen, o işi düzene sokmaz da bir kat daha bozar.
» Zaman giderken, her şeyi yıkar da öyle gider.

Imam Muhammed Takiden manalı sözler
» Bir kimse senin hislerine ve düşüncelerine uyup da öyle konuşur, doğru yolu sana göstermezse, o kimse sana düşmanlık ediyor demektir.
» Bir kimsenin Allah ile arasında ne olduğunu bilmeden, o kimseye körü körüne düşman olma. O iyi bir kişi ise, zaten sana kötülük etmez. Kötü ise, sadece onun kötü olduğunu bilmen sana yeter.
» Bir sözü dinleyen, ona göre davranan, o söze kulluk ediyor demektir. Sözü söyleyen Allahtan bahsediyorsa, dinleyen Allaha kulluk eder, şeytandan bahsediliyorsa, şeytana kulluk eder.
» Eğer kişiye kalben düşman isen, o kişiye hiçbir şekilde kendisinin dostu imişsin gibi görünme!
» Halkla iyi geçinmeyi bırakan, halkla ilgisini kesen bir kimse, istemediği şeye yaklaşmış olur.
» Kendi heva ve hevesine uyan bir insan, düşmanına dilediği şeyi vermiş demektir.
» Kötü kişi ile düşüp kalkmaktan, görüşmekten çekin! Çünkü o, sıyrılmış kılıca benzer. Görünüşü güzeldir; fakat işi çirkindir.
» Yeter derecede bilgisi olmadan bir işe girişen, o işi düzene sokmaz da bir kat daha bozar.
» Zaman giderken, her şeyi yıkar da öyle gider.