Kitabın kutsallığı içindeki kelamdan, ilimden ibarettir
Birilerinin dayattığı gibi dini bilgiler, sadece Muhammedin hayat bilgilerini ve Kuran-ı ezbere okumayı öğrenmekten ibaret değildir. Peygamberlerin birbirinden farklı yaşam tarzları olduğu gibi kainattaki bütün insanların da kendilerine has farklı yaşam tarzları, ilkeleri vardır ve olmalıdır.
Peygamberin hayat bilgilerini ezberlemek ve Kuran-ı ezbere okumak dini eğitim değildir ancak vesiledir çünkü Arapçayı bilen her kişi okuya bilir. Önemli olan okunan kitabın mesajını, hayata uygulamak ve yaşamaktır. Çünkü kitabı kutsal veya önemli kılan içindeki ilimdir, ilahi mesajdır. Dolayısıyla kitaplar aklın, ilim ve bilim konusunda olgunlaşmasına vesiledir.
Elbetteki peygamberlerin yaşadıkları, yaşam biçimi insanlar için önemlidir ancak insanların peygamberler gibi yaşamaları mümkün değildir fakat yaşam koşulları, örnek alınmalıdır.
Allah, dünyevi halifeleri olan peygamberlere ön gördüğü görev insanları doğru yola getirmek ve o doğru yolda yürümelerini sağlamaktır. Eğer bu böyle olmasaydı o zaman Muhammed ve diğer peygamberler çağın insanı olmayın, hangi çağda olursanız olun bizim giydiğimiz giysileri giyinin, kullandığımız kablarda yemek yiyin, vs. derlerdi.
Oysaki Muhammed ile diğer peygamberler, ilim ve bilime işaret etmişlerdir. Insanı olgunlaştıran, medinileştiren giysiler, yaşam tarzları değildir ilim, bilim ve irfandır. Dolayısıyla kitabın kutsallığı içindeki kelamdan, ilimden ve ilahi mesajdan ibarettir.
Bu konuda bazı örnekler
* Ilim çinde de olsa gidin alın. Muhammed
* Çocuklarınızı yaşadıkları çağa gore yetiştirin. Şahı Merdan Ali
* Ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Pir Hünkar
* Ilim ilim kendini bilmektir. Yunus Emre
Kitabın önemi hakkında Şahı Merdan Ali „Ben, Kuran-ı natıkım yani konuşan kitabım“ dememiştir. Dikkat edilirse kitaba değil, insana işaret etmiştir. Çünkü o kitabı bilgileri yazan, insanoğludur ve insanoğlunun yüklediği bilgi ile kitap önem kazanmıştır. Dolayısıyla Kuran-ı kutsal kılanda ona yüklenen illahi ilimdir, kelamıdır.
Günümüzde kutsal mekanların, mezarlıkların önünde elinde birer Kuran kitabı ve sallayarak ben daha iyi okuyorum abi diye çığlıklar atmaktadırlar. Maalesef sözde din kurumu yöneticileri bu durumdan memnun olmalıdır ki, bu çirkefliğe müdahale etmemektedirler.
Neyazık ki Kuran-ın mealini okuyan insanlar, kendilerini din alimi sanmaktalar. Ey cahil insanlar! Meali okumanın islam ilmini, irfanını öğrenmekle hiçbir alakası olmadığı gibi islam dinini de öğretemez. Ayet tercümeleri karşılaştırıldığında görülecektir ki her tercümanın tercümesi farklıdır.
Örneklersek
Kuran-da Kul hakkı ile ilgili Bakara Suresi, 188ci Ayet.
Yaşar Nuri Öztürk, Meali.
Mallarınızı aranızda haksız ve uydurma yollara başvurarak yemeyin; Bilip durduğunuz halde insanların mallarından bir kısmını günaha saparak yemek için onları yargıçlara aktarmayın.
Abdulbaki Gölpınarlı, Meali.
Mallarınızı aranızda boş yere yemeyin. İnsanların bir kısım mallarını da günah ederek yemek için bilebile hakimlere mal vermeyin.
Elmalılı Hamdi, Meali.
Bir de aranızda mallarınızı batıl sebeplerle yemeyin. Insanların mallarından bir kısmını bile bile günah ile yemek için, o malları hakimlere rüşvet olarak vermeyin.
Kadri Çelik, Meali.
Aranızda mallarınızı haksızlıkla yemeyin ve bile bile insanların mallarından bir kısmını günahla yemeniz için, onları hakimlere sarkıtmayın.Vesayre.
Görüldüğü gibi her tercümancı, kendi algısı kadar yorumlamış ve bu farklı yorumlar verilmek istenilen mesajı saptırmışlardır dahası insanlar o doğru yazmış, bu doğru yazmış kavgasına tutulmuşlardır. Velhasıl yanlış ve eksik algılamalar sonucu dini mesaj, özünden uzaklaştırılmıştır.
Sonuç itibariyle gerçek din bilgisinden uzak olan tercümeler, yorumlar, ifadeler insanları; Peygamberlere, Kutsal kitaplara ve Dine yakınlaştırdiğı gibi uzaklaştırmıştır.