Hz.Muhammed Hicretin onuncu yılında Allahı Mirac(ziyaret) etmeyi kararlaştırır. Bu ziyerete aynı zamanda „veda ziyareti“ veya „veda hacı“ da denilir.
Miraç, zahiri alemden batıni aleme geçiştir.
Batıni alemde, Allah katına yükselmek; Bir devrin bitimi ve diğer bir devrin başlaması demektir.
Bu ziyaret; Recep ayının yirmi yedisini, yirmi sekize bağlayan gece, Kudüsten mesciti Aksaya, oradan da semaya(göğe) yükselerek Allah ile görüşmesidir. Bu buluşma, Hiçbir beklenti olmadan salt şevkat, merhamet ve sevgi bütünleşmesine ermesidir.
Hz.Muhammed, Cebrail vasıtasıyla akıl boyutunun bittiği, ilahi aşk ile ulaşılan Allaha en yakın makam Sidret-ül Münteha yani Allaha yaklaşmada varlıkların ulaşabileceği son sınıra gelince, Cebrail: “Ben buradan ileriye geçemem, geçersem yanarım” deyince; Muhammed, “Öyleyse sen yerinde kal. Ben ezelden bu aşk yoluna canımı kurban koymuşum. Yanarsam tek başıma yanayım. Canını canından sakınan, cananını nasıl görebilir? Cananı uğrunda bu can feda olsun” der ve Allaha yanlız gider.
Tasavvufta Cebrail akıldır, yani Cebrailin aklın ona vahy ettiğinin, nereden geldiğini anlamak ve öğrenmek istiyordu. Ve İmam Cafer-i Sadık Buyruğuna göre bu merak, Cebraili kırklar meclisine götürdü.
Hz.Muhammed miraç dönüşü, yatağının soğumamış olduğunu görür. Buradaki mana: Tasavvufta Cebrail akıldır. Aklın (Cebrail), vahylerinin Ona nereden geldiğini anlamak ve öğrenmek istiyordu. Ve Muhammedi Kırklar alemine götürmüştür. Kırklar: Gayp erenleri(Rica-ül gayp) alemidir. Diğer bir manada ise, Kırklar meclisi; Batın (gizli, görünmeyen) anlamındadır. Velayet makamı, ermişlik mertebesidir.
Yunus Emre, Kırklar meclisi(Gayp Erenleri)ni şöyle anlatır;
Muhammed ile bile Mirac a ağan benim
Ashab-ı suffey ile yalıncak olan benim
Sabır ile kanaatı viribidim bunlara
Kırk kişi bir gömlekten başın çıkaran benim.
O kırkından birine meşteri çaldımıdı
Kırkından kan akıtıp ibret gösteren benim.
Aden peygamber ile Havva yaratılmadan
Uçmaktan sürülüben O müfis olan benim.
Adımı Yunus taktım sırrım aleme çaktım
Bundan ileri dahi dilde söylenen benim,
Yunus Emre
Kırklar Cemi, Alevi ibadetinin esası olarak kabul edilen Cem ve Semah dönmenin mitolojik kaynağı varsayılmaktadır. Kırklar Meclisi, batın alemi karşılığı kullanılan, Velayet Makamı yani Ermişlik Mertebesidir. Bu öte-dünyada, zaman dışı bir evrende geçmekte olan bir olayın zahire yansımasıdır.
Kırklar Cemi Erkanı üç bölümden ibarettir;
1-Genel bilgilendirme,
2-Rızalık alınması (Birliğin sağlanması) ve
3-Tevhid bölümü.
Öğreti açısından ağırlıklı olan bölüm, Şahı Merdan Ali adının ayrılmaz biçimde Tanrı adının söylenişiyle kaynaştığı tevhid (Tanrının birliğinin söylemi) bölümüdür. Ali “Şah” sözcüğünde belirmededir. Ardından, Peygamberin Miraç olayının anlatımı gelir.
Alevi ibadetinin merkezinde Miraçlama vardır. İbadetin temel ilkesini/bel kemiğini oluşturur. Cem ibadetlerinde en çok okunan, Şah Hatainin miraclamalamasıdır.
Hz.Muhammedin gerçek anlamda Miracı budur. Miraç, madde aleminden mana alemine geçiştir. Diğer bir deyimle de “fakr” aleminden “fahr” alemine geçiş, yani “Fahri Kainat” (Kainatın efendisi) makamına erişmektir.
Evvel emanet budur ki:
Piri, rehberi tutasın
Kadim erkana yatasın
Tariki müstakime.
Dosdoğru yola gidebilmek için her insanoğluna bir yol gösterici yani bir rehber gerekir, çünkü, yola rehbersiz gidilmez. Rehber bilendir. Bilen kişi ile dost ol, çünkü, seni aydınlatır, bilgisiz kişilerle dost ol, çünkü sen onu aydınlatırsın. „Bilmediğini bilmeyenlerden hemen uzaklaş, çünkü onlar aptaldır, seni de aptallaştırır. (Konfiçyüs).“ Evet bilenlerle yol yürünür, bilmeyen seni yolda bırakır. Onun için kişiye yolu bilen, menzile götüren bir rehber gereklidir.
Muhammed belin bağladı
Anda ahiri Cebrail
Iki gönül bir oluben
Hep yürüdüler dergaha.
Dergaha gidebilmenin yolu, gönüllerimizin birliğinden geçmektedir. Dolayısıyla kesretten (çokluktan), vahdete (tekliğe) geçiş ancak gönül birliğiyle olabiliyor.
Doksan bin kelam danıştı
Iki cihan dostuna
Tevhidi armağan aldı
Yeryüzündeki insana.
Kelam; sözdür, bilgidir, irfaniyettir. Irfanlık; İlahi bir feyiz olarak kainatın sırlarını bilme kudretidir, bilmektir, tanımaktır, Allahın birliğini, tekliğini bilmektir.
O şerbetten biri içti
Cümlesi mest-ü hayran
Mümin müslim üryan büryan
Hepsi de girdi semaha.
Mest olma, serden geçmektir, kelamın bittiği andır. Artık Ondan başka gönülde kimse kalmamıştır, ilahi aşk sarhoşu olunmuştur. Üryan büryandır O, Tevhid olunmuştur. Bir vicutta ikilik olur mu hiç! Irmaklar deryada birleşmiştir. Gönül gerçek sahibinindir artık. Fani olan, baki olanına kavuşmuştur. İbadet yapmanın amacıda budur.