Çoğu zaman, Yezid ile Yezidilik inancı karıştırılmaktadır. Yezid, Emevi kabilesi halifelerindendir. Yezidi inacı ise, Orta Doğuda yapılanmış bir inanç sistemidir. Dolayısıyla birinin, bir diğeriyle hiç bir alakası yoktur.
Yezid, Emevi hükümdarlığının kurucusu ve ilk halifesi olan Muaviye bin Ebu Sufyanın oğludur. Annesi Ben-i Kelp kabilesinden Maysundur. 646 yılında Şamda Dünyaya gelmiş ve 683 yılında Şamın Hevran köyünde ölmüştür. Halifelik süresi, üçbucuk yıldır.
Muaviye, ölmeden önce 679 yılında çeşitli hille ve tehditlerle halkı oğlu Yezide biat ettirmiştir. Başta Pir İmam Hüseyin olmak üzere, diğer bazı ileri gelenler Yezidin halifeliğine itiraz ve karşı gelmelerine rağmen Muaviyehenüz hayatta iken halifelik tahtına oğlu Yezidi tayın etmiştir. Yezidin halifeliğine karşı çıkılmasının en önemli sebepleri olarak; Hilafetin, hanadanlığa dönüşmesi endişesi, Yezid‘in tecrübesiz ve sorumsuz olması gösteriliyordu. Ve Yezid de, babasının kanlı iktidarını korumak istemesidir. Muaviye, Muhammed Mustafa ile yıllarca savaşmış olan Mekkeli müşriklerin önderi olan bir ailedendir.
Yezid tecrübesiz, sorumsuz bir kişiliğe sahip olmasıyla birlikte Babası kadar kurnaz ve ince siyaset yapma kabiliyetine sahip değilmiş. Yezid‘in merhametsiz, gaddar, zalim, hillekar, hak-hukuk-adalet-kanun tanımayan, iki yüzlü, edepsiz, despot, içki ve aleme düşkün olan ayaş-sarhoş biriymiş.
Emevi yönetimi, Yezid döneminde saltanata dönüşmüştür. Yezid, bu üç sene saltanat döneminde en büyük cinayeti, Pir İmam Hüseyin‘le birlikte Ehli Beyt hanesinden 72 kişiyi Kerbelada katlettirmiştir. Bu zulümlerin, Ehli Beyte yapılmasının nedeni ise Emevi kabilesinin Haşim kabilesine olan ezeli düşmanlığına dayanmaktadır. Dolayısıyla Haşimileri temsil eden Muhammed Mustafa ve Şahı Merdan Aliye büyük bir kin, düşmanlık beslemişlerdir. Yezidin dedesi Ebu Sufyan islamiyetin kuruluşundan beri, Muhammed Mustafa‘ya karşı defalarca kez kast etme girişiminde bulunmuş fakat başarılı olamamışdır. Babası Muaviye ise, islamiyeti canı pahasına savunan Şahı Merdan Aliye karşı sürekli savaşlarda bulunmuştur.
Yezidilik-Yezidi inancı
Orta Doğuda yapılanan Yezidi inancı, 12. yüzyılda Şeyh Adi bin Musafir tarafından Orta Doğu inançları ve islam sufiliğinin karışımından yapılanan bir inanç sistemidir.
Yezidi inancı sözlü geleneğe dayanmasının yanı sıra daha sonradan yazılmış iki kitap söz konusudur. Birincisi, Meshaf Reş(Kara kitap) ve ikincisi ise, Kitap el Celvedir. Yanlız bu kitapların kutsallığı söz konusu değildir. Çünkü Yezidilik, bu kitaplara değil yukarda da belirtiğimiz gibi sözlü geleneğe dayalıdır.
Yezidi inancında, Allah evrenin sadece yaratıcısıdır fakat sürdürücüsü değildir. Allah iradesinin vücut bulması için, Şeytan burda aracılık görevinden sorumludur. Melek Şeytan, “Melek Tavus” olarak adlandırılır. Dolayısıyla Şeytan, bir tavuz kuşu ile simgelendirilmiştir.
Allah öz itibariyle rahmetli, merhametli ve bağışlayıcı yani iyilikle dolu olduğu için ibadetle, gönlünü kazanmak gereği duyulmaz. Buna karşın asıl ibadetin özünde kötülük taşıyan, Melek Tavusa(Şeytana) yapılmasiyle kötülüğün kaynağından korunulması ön görülmektedir. Ve kötülüğün kaynağı, Melek Tavus olmuş oluyor. Hal böyle olunca da ahiret inancı(Ölünce Allaha hesap vermek), söz konusu değildir. Sonuçta cennet ve cehennem, dünyevidir yani insanların kendi yaşayışlarına göre hayat, cennet eya ceheneme dönüşebilir. Işte Melek Tavus, bütün bu olan bitenlerin denetleyicisi ve Allahın da dünyadaki halifesidir.
Inançlarının temelinde;
* Dünya sonsuzdur. Allah, yarattığı Dünyayı yıkmaz yani mahşer günü yoktur,
* Doğaya karşı, sorumlu ve saygılı olunması,
* Günde, üç kez güneşe doğru ibadet edilir.
* Yezidi inancında, Çarşamba günü dinlenme esasdır. Bunu da Melek Tavusun bu günde doğduğu ve dolayısıyla ilk insanın yaratıldığı gün olarak kabul görülür.
* Yezidi olarak doğurulur onun için de sonradan Yezidi olunamaz.
* Yezidilerin Yezidi olmayan bir kadının yüzüne bakmak haramdır, yasaktır.
* Yezidi bir kadın anack yezidi bir erkekle, evlenebilir.
* En büyük yeminleri; Melek Tavus, Ezidi ve Şeyh Adi isimlerine yapılan yeminlerdir.
Yezidiler, inançlarından dolayı horlanıp, dışlandıkları için kendi inançlarını ve geleneklerini içine kapalı bir biçimde yaşamaktadırlar.