Arapça kökenli olan Tevhid kelimesi, sözlük anlamı; Birlemek, bir kılmak anlamına gelen vahdet kökeninden türemiştir. Terim anlamı ise; Allahın varlığına, tekliğine, birliğine inanmak, ibadette birlemek, ikrar ve iman etmektir.
Allahtan başka, tapınacak illah yoktur ve Allah birdir; Muhammed Mustafa, Allahın elçisi ve Şahı Merdan Ali ise, Allahın sırrına ermiş Veliullahtır” anlamına gelen bu söz Kelime-i Tevhidtir; La ilahe illallah, Muhammeden resulullah, Aliyyün veliyullah.
Şu aleme nur doğdu, la ilahe ilallah,
Muhammed doğduğu gece, la ilahe ilallah.
Şah Hatayi Ismail
Bütün semavi dinlerin özü, esası Kelime-i Tevhidten ibarettir; Allahtan başka ilah tanımamak, yanlızca Ona ibadet etmek ve sadece Odan medet, mürvet dilemek ortak amaçtır.
Kuran-da, Işte Rabbiniz Allah; Ondan başka tapacak yok. Her şeyi halk eden Odur, ancak Ona kulluk edin ve her şeyi gözetip koruyan odur. Enam Suresi, 102ci ayet.
Diğer bir Ayette ise; “Allahın yanında diğer bir tanrıya daha kulluk etme. Ondan başka, illah yoktur. Onun zatı dışında herşey helak olacaktır. Hüküm yalnız Onundur ve Ona döndürüleceksiniz.” Kasas Suresi, 88ci ayet.
Allah, elçisi Muhammed Mustafaya hitaben; „Senden önce hiçbir resul göndermedik ki Ona şöyle vahy etmiş olmayalım: Gerçek şu: Ilah yok benden başka, artık bana kulluk/ibadet edin.” Enbiya Suresi, 25ci ayet.
Ayetlerde belirtildiği gibi, Hakk ve hakikatı insanlara anlatan ve doğru yolu gösteren peygamberler gönderilmiştir.
Peygamberler dini tebliğ ederken, dini esasları açıklama, öğretme, uygulama, öğretip uyguladıkları kontrol ve düzeltme, insanları kötülüklerden temizleme ve arındırma görevlerini yerine getirirler.
Doksan bin kelam danıştı,
Iki cihan dostu dostuna,
Tevhidi armağan verdi,
Yeryüzündeki insana.
Şah Hatayi
Peygamberlerin temel görevi, insanları sadece Allaha kulluğa çağırmak, Allaha giden doğru yolu göstermek, doğru yolu bulmalarında yardımcı olmak ve onları kendiliklerinden uydurdukları sahte ilahlara(putlara) tapmaktan uzaklaştırmaktır. Toplumları, her türlü sapıklıklardan, ahlaksızlık ve kokuşmuşluklardan temizlemektir. Dolayısıyla insanların manevi halleriyle yani edep-erkaniyle sorumludurlar.
Hem teorik ve hem de praktikte uygulayıp insanların öze varmalarını sağlamaktır. Çünkü asıl olan öze yönelmektir, öze varmaktır. Dolayısıyla marifet; Kelime-i Tevhidi ezberleyip okumakta değildir, manasına varıp ona uymaktadır. Eğer ezberlemekle mümkün olsaydı, her insan ezberlerdi ve iş biterdi fakat görülen odur ki manaya, öze varmadan ve uymadan da olunmuyor.