Imam kelimesi, dini bir terimdir. Günümüzde iki imam, sıfatı veya kavramı söz konusudur. Birincisi Muahmmed Mustafa soyundan gelen imamlar ve ikincisi ise cami, mescid gibi Sünni ile Șii dini kurumlarında, insanlara namaz kıldıran ve diğer dini hizmetleri yerine getiren kişidir. Dolayısıyla bu iki kavram, birbirine karıştırılmamalıdır.
Imam sıfatının anlamı; Zahir ile batın ilminden haberdar olan, Doğru yolu gösteren, insanlık vasıflarını taşıyan, eline diline beline sahip olan, dört kapı kırk makamdan haberdar olan, dinen manevi vasıfları yerine getiren, tüm bu hizmetleri karşılıksız ve herhangi bir beklentisi olmayan dini önderdir.
Birinci sıfat…
Imamet veya imamlık, Muhammedden sonra Allahın yeryüzündeki temsilcileridirler. Her türlü kötülüklerden arındırılmıș üstün nitelik ve tanrısal sıfatlarla yükümlenmiş din önderlerine verilen sıfattır.
Aleviliğin temelini, imamet inancı oluşturur. Şahı Merdan Ali ile başlayan ve İmam Muhammed Mehdi sahibi zaman ile tamamlanan imamların sayısı on ikidir.
Ne üzücüdür ki günümüzde İmam Makamı ile dünyevi mevkiler, karıştırılmış ve dahası birilerinin imamı seçebileceğini veya görevden alabileceğini sanmaktalar. Bu yanlış algılama sonucu bu kişilere itaat, Muhammede gösterilmiș itaat gibi değerlendirilmektedir ki bu yanlıştır ve büyük bir yanılgıdır. Çünkü Imamet; Nübüvvet ve Velayet makamı devamı olduğu için Muhammed Mustafa gibi onlar da, her türlü kötülüklerden arınmış ve masumdurlar.
Imamet makamı, Nübüvvet ve Velayet makamının devamı olmasından ötürü Muhammedin soyundan gelenler, bu görevi yerine getirmekle mükelleftirler. Her türlü dünyevi çıkar ve nefasani menfaatlerle donanmış kişiler, İmam olamaz ve değildirler.
Ikinci sıfat ise
Sünni ile Șii Din kurumu, tarafından yetiştirilmiş ve kendisine verilmiș olan maaş karşılığında dini hizmetleri yerine getirmekle görevlendirimiş kişilere de imam denilmektedir. Görevleri ise Cami, mescid gibi ibadet mekanlarında, cemaatın önünde saf tutarak onlara namaz kıldırmak, cenaze hizmetini yerine getirmek, Kabir başlarında ve hayır yemeklerinde dua ile Kuran okumaktır.
Dünyevi beklentilerini karşılamak için, para karşılığında görev yapanları ve tüm günahlardan arınmış, nesli Pak olan Muhammed Mustafa neslinden gelen imamlarla bir tutulması yanlıştır ve suçtur.
Maaş yani para karşılığında bu görevi yerine getirenlerin doğru sıfatı; Din görevlisi, yetkilisi, müfti veya Hocadır ve bunlar, birer devlet memurlarıdırlar.
Sonuç itibariyle Muhammed Mustafa soyundan, Şahı Merdan Ali ile başlayan ve İmam Muhammed Mehdi sahibi zaman ile tamamlanan On Iki Imamlar dünyevi menfaat, çıkar ve beklentilerden uzak tamamen gönül rızalığı ile yapılan hizmettir.
Ancak Din kurumu tarafından yetiştirilmiş Din görevlisi, yetkilisi, müfti veya Hoca ise, almış olduğu maaş veya kendisine verilen aylık para karşılığında yapılan bir hizmettir. Bu iki sıfat ve hizmeti bir tutmak, aynı kefede tutmak mantıklı olur mu? Elbetteki hayır. Tutulursa haksızlıktır, yanlıştır ve suçtur.
Diğer önemli bir husus ise, Imamlar atanmaz veya görevden alınmazlar fakat Din Kurumuna bağlı din görevlileri, atanmaları ve görevden alınmaları gayet doğaldır çünkü bunlar, devletin veya bir kurumun memurlarıdırlar. Atama veya görevden alma icatı, Emevi hanedanları döneminde uygulanmıștır. Bunun sebebi ise, çıkar ve menfaate dayalıdır.
Dolayısıyla herkes İmam olamaz. Çünkü İmam sıfatı gereği, tüm günahlardan arınmış Nesli Pak olan Muhammed Mustafa soyuna laiktır.