İlmi Ledün, Allaha masus bir ilim ve sırlardır. Bu ilim, sıradan insanlar açısından akla ve mantığa zıt veya ters gelebilir çünkü okumakla öğrenilecek bir ilim değildir.
Allahın isteği üzerine kalplere ihsan edilen, ilahi sırlarıdır. Bu sırra, ancak kalp gözü açık olan Kamil-i Insanlar vasıf olabilir.
Örneklersek; Muhammede ilk vahiynin nail olması.
Hz.Muhammed her zamanki gibi, ibadet için Hira mağarasına çekilmiştir. Ansızın nidadan bir ses kendisini çağırıyor ve şaşkınlık içinde etrafına bakınmış fakat kimseyi görememiştir. Nidadan gelen bu ses ile beraber etrafı bir nur kaplamıştır. Muhammed, bu durum karşısında kendinden geçmiştir. Daha sonra kendile gelen Muhammed, karşısında Melek Cebraili görür.
Melek Cebrail; “Oku” der.
Hz.Muhammed; “Ben okuma bilmem” diye cevap verir.
Melek Cebrail Muhammedi kolları arasına alıp hayli bir zahmete sokarak, kan ter içinde kalmıştır.
Melek Cebrail; “Oku” diye emrini tekrarlar.
Hz.Muhammed; “Ben okuma bilmem” diye cevabını tekrarlar.
Melek Cebrail; “Oku” emrinin üçüncü defa tekrarlayınca Muhammed; Alak Suresinin ilk beş ayetini okumaya başlamıştır.
Alak Suresi, 1-5 Ayetler; “Yaradan Allahın adıyla oku. O, insanı “alak”tan (embriyodan) yarattı. Oku, kalemle (yazmayı) öğreteni insana bilmediğini belleten Rabbin sonsuz kerem sahibidir.”
Daha sonra Muhammed, bu ayetleri tekrarlayarak ve olan bitenlerden sonra bir telaş içinde mağaradan ayırılıp eve giderken nidadan; “Ey Muhammed! Sen Allahın elçisisin, ben de Cebrailim “ diye bir ses duyunca, göğe bakındığında Melek Cebraili görür.
Görüldüğü gibi Melek Cebrail tarafından Muhammede belletilen Allahın; Derin ilmi(ilmi Ledün)”dir, sırlarıdır, hikmetleridir. Özünde ister zahir, ister batın , ister diğer ilimler olsun bütün ilimler; Allahın derin ilmi, manevi sırları ve hikmetleridir. Dolayısıyla Zahir ve batın ilmi birbirini tamamlayan ve ayrılmaz bir bütündürler.
Bu nokaya ulaşılmış olan ulu evliya, Şahı merdan Alidir. Hem zahiri ve hemde batıni ilme ulaşıp Allah ile beraber olmuş, binbir donda gidip gelen Keremullahtır. Bu hakikatle ilgili Muhammed; „Ya Ali! Doğumuna şahit olmasaydım, hikmetinin sırrına akıl erdiremezdim“ demiştir.
Yedi derya sohbetini bahri umman anlamaz,
İlmi Ledün manasıdır, ahmak olan anlamaz.
Küntü Kenzden ders okursun, cahil ondan ne anlar,
Gözü kör, kulağı sağır bibaserler anlamaz.
Virani
Allahın elçileri olan peygamberler; Zahir ve batın ilmine erişmiş ve insanlara zahiri ilimleri tebliğ etmekle görevlendirilmişlerdir. Çünkü insanların zahiri ilmi; Akıl ve mantıkla kavraması ve bunu pratiğe geçirilmesi daha uygundur. Işte islamın manevi ahlak anayasası olan Kuaan-da zahire hükmeder.
Alevi inancında insanın, ham ervahlıktan erdemliğe ulaşmanın yolları; Dört Kapı Kırk Makamdır. Her kapı bir aşamadır. Her aşama ise Allaha, daha da yakınlaştırır ve Sırr-i Hakikat kapısında ledün ilmine ulaştırarak, Allah ile beraber olmayı sağlar.
Muhammed Ali yolunu, yol edimiş; Sırlara açılmış Şahı Merdan Alinin “İlim Kapısı” her okuyana nasip olsun.