Şahı Merdan Ali; “Dinle bağdaşmayan bir akıl akıl değildir, akıl ile başdaşmayan bir din din değildir“ buyurmuştur.
Bundan dolayıdır ki eğrilip doğrulmakla iman sahibi olunmadığı gibi, saç sakal ağartmakla Kamil-i Insan olunmazmış.
Manevi mutluluğa giden yolda, insanoğlunun her türlü makam ve rütbeye sahip olması kolaydır. Fakat erdemli, onurlu, haddini bilen, örnek bir insan olması kolay değildir. Çünkü erdemli, onurlu bir insan olmanın yolu Dört Kapı Kırk Makam aşamalarından geçerek, Eline Diline Beline sahip olmakla mümkündür. Diğer bir deyimle Pir İmam Hüseyinin, duruşuna sahip olmaktır.
Ey insanoğlu!
Mümin ol.
Halim selim ol.
Ahde vefa et.
Musibete sabret.
Sözü düşün, sonra söyle.
Ibadete, malına güvenme.
Yalan söyleme.
Hakk divanından ayrılma.
Bilmediğin kişiye yar olma.
Vaktini zayi etme.
Kimsenin uğradığı kötü duruma gülme.
Kendinden ulu kimse ile mücadele etme.
Dünya için gönlünü mahzun etme.
Mevki sahibi kimseye yüz suyu dökme…
Abdal Musa Sultan
Demek ki eğrilip doğrulmakla iman sahibi olunmadığı gibi, saç sakal ağırtmakla Pir veya Kamil-i Insan olmak mümkün olmadığına göre o zaman ruhen arınıp kalben itaat, ruhen tasdik ederek iman sahibi ve ilim irfanla da Kamil-i Insan olunurmuş.
Sonuç itibariyle insanoğlu saç sakalı ağartmakla değil, ilimle olgunlaştırdığı aklının sayesinde Pir olur. Yani tasavvuf deyimiyle gerçek pir, kemalete ermiş olan akıldır.
Insan olmak için, insan sıfatında olmak yetmez. Insan vasıflarına, manevi değerlerine, duruşuna sahip olmakla mümkündür. Dört Kapı Kırk Makamdan geçmek gerekir. Sevgiyle, ilimle, irfanla donanmak ve 72 milleti bir nazarda görmekle mümkündür. Işte insanlığın yolu, buradan geçer.
Diğer bir deyimle Pir olmak için, kişinin akıl boyutunda kendi kendini aşması gerekiyor.
Aksi takdirde bilircilik yapmak, ahkam kesmek, insanları hor görmek, aşağlamak, incitmek, hakir görmek gibi insanlık suçu işlemek ve sonrasında elhamdülüllah ben müslüman demek akıl, mantık, erdemlik, olgunlukla hiç bir alakası olmadığı gibi düşkünlüktür ve bir insanlık suçudur.
Olgun, pişmiş, kemalete ermiş, haddini bilen veya bu mertebeye gelmek için gyret gösteren bir Pir veya bir insan başka toplumların, miletlerin, halkların güzel değerlerini değerlerine katan ve sahiplenen kişi makbul bir Pir veya insandır.