Kutsallık, Allaha yönelik tüm manevi değerlerdir. Bu değerler kusurlardan, eksikliklerden uzak ve iyiliğe yönelik manevi değerlerdir. Örneğin Kuran, içinde yer alan Allahın ilahi sırlarından ötürü kutsaldır. Diğer bir örnek Insan, Allahın nurundan nurlandığı yani kendisine bağışlanmış olan akıldan dolayı kutsanır.
Din ise, Allahın insanlara yönelik buyurmuş olduğu manevi ahlak anayasası veya hükümlerdir. Bu hükümler insanı, güzel ahlaklı olmasını sağlamakla birlikte, tüm kötülüklerden alıkoyar.
Dolayısıyla kötülüklerden arınıp güzel ahlağa sahip ve olgunluğa, erdemliğe ulaşmak için aklın olgunlaşması esastır. Çünkü idrak etme, düşünme, yaşama ve yaşatmak gücü akıldır.
Maalesef günümüzde bu manevi değerlerin yerine din denilince akla Namaz, Oruç ve Başörtüsü geliyor. Ne yazık ki din tücarları, islam dinini; Şekilci namaz, 30 günlük oruç ve başörtüsü üçkenine mahküm etmişlerdir.
Oysaki
* Şekilci namaz, kılınsada kılınmasada,
* 30 günlük oruç, tutulsada tutulmasada,
* Din adı altında siyasi simge haline getirilmiş başörtüsü, takılsada takılmasada, üçünün de din ve Kuran-da hiç bir şekilde cezası yoktur. Lakin kul hakkı yemenin, diri diri insan yakmanın cezası vardır ve ilahi adalet önünde büyük bir suçtur.
Dindar olan bir millet hiç bir zaman evrendeki herhangi bir nesneye zarar vermez, zarar gelmesini istemez çünkü evrendeki bütün nesneler zircir halkaları misali birbirine bağlıdırlar yani evrende ne varsa hepsi birbirine muhtaç oldukları kadar da birbirlerinden sorumludurlar. Insan, akıl ve mantık gereği tümünden sorumludur. Insanın yaradılışı sorumluluk esası üzerine kuruludur.
Dolayısıyla din tücarları felsefesinde, akıl ve mantıktan uzak tamamen duygu sömürüsü hakimdir. Altını çizerek belirtelim ki dincilik adına yapılan bütün eylemler, tamamen şahsi ve menfaata dayalı eylemlerdir.
Önemli olan da bu iki hususu, birbirinden ayrı tutma bilincinde olmaktır. Bu iki hususu birbirinden ayırmanın veya idrak etmenin yolu Kuran anlaşılan dilde okunmalı, idrak edilmeli ve yaşanmalıdır.
Fakat günümüzde Kuran-ın manasına varmak yerine ezberleme yolu seçilmiştir. Bu yol, menfaatcı din tücarlarının yoludur. Çünkü insanlar Kuran-ın manasını anlarsa, ona göre yaşarsa o zaman menfaatcı din tücarları nereden geçinecek ve nasıl sefa sürecekler?
Dini çıkarlarına alet edenler hakkında, Kuran Ayetleri…
Bakara Suresi, 79. ayet: Yazıklar olsun şu kimselere ki, kitabı kendi elleriyle yazarlar, sonra da küçük bir dünya menfaati için: “Bu Allah tarafından gönderilmiştir!” derler. Yazıklar olsun elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, yazıklar olsun kazandıkları yüzünden onlara!
Bakara Suresi, 174. ayet: Allahın indirdiği kitabın bazı kısımlarını gizleyen ve bunu az bir bedel karşılığı satanlar yok mu! Işte onlar, karınlarına cehennem ateşi dolduruyorlar. Kıyamet gününde Allah ne onlarla konuşacak, ne de onları temize çıkaracaktır.
Bakara Suresi, 264. ayet: Ey iman edenler, Allaha ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremezler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez.
Ali Imran Suresi, 78. ayet: Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. “Bu Allah katındandır” derler. Oysa o, Allah katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allaha karşı yalan söylerler.
Enam Suresi, 93. ayet: Allah adına yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken, “Bana da vahyolundu” diyenden ve “Ben de Allahın vahyettiği Ayetlerin benzerini söylerim” diyenden daha zalim kim vardır? O zalimler, ölümün şiddetli sancıları içinde iken, meleklerin, onlara ellerini uzatarak, “Haydi canlarınızı çıkarın! Yalan yanlış şeyleri Allaha isnat etmenizden ve Onun Ayetlerine karşı kibirlilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız!” dediklerinde, onların halini bir görsen.
Tevbe Suresi, 34. ayet: Ey iman edenler, gerçek şu ki, bilginlerinden ve rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allahın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar. Onlara acı bir azabı müjdele.
Dolayısıyla Ayetlerde de buyrulduğu gibi Din, kazanç sağlamak veya sefa sürmek için değildir. Kutsal kitaplar veya manevi değerler, ticarete ve menfaate alet edilemez. Çünkü Allahın hükümlerine göre, kul hakkında olduğu gibi dini ticarete alet etmek ve menfaat sağlamak da suçtur. Alevi deyimiyle düşkünlüktür.