Hz.Muhammed, Gadr-i Humda; Allah, benim risaletime ve benden sonra Alinin velayetine razı oldu“ demiştir. Dolayısıyla Hz Muhammedin peygamberlik devri sona ermiş ve Velayetlik devri başlamıştır. Velayetlik, nübüvetin ikinci aşamasıdır. Nübüvet olmasaydı, velayetlik olmazdı. Onun içindi ki Velayetlik, kaynağını nübüvetten alır.
Hz.Muhammed, Seyyidler hakkında buyurmuştur ki: Allah katında en değerli kişiler, insanları Allaha sevdiren ve Allahı da insanlara sevdiren; Benim soyumdan gelen, Seyyidlerim yani Ehli Beytim olacaktır” demiştir.
Şahı Merdan Ali ile, Velayet devrinin tamamlanmasiyle beraber imametlik süreci başlamıştır. Imametlik ise, kaynağını Velayetlikten alır. Ve günümüzde, Alevilerin dini önderleri Seyyidlerdir.
Ancak, halk arasında dolaşanlar;
* Onlara, doğru yolu gösterenler,
* Onların, dini hizmetlerini yerine getirenler,
* Onları, cehaletten arıtıp kemale eriştirenler,
* Onları, manevi huzur ve saadete kavuşturanlar,
* Onların, manevi hizmetlerini para pul karşılığında yapmayanlar,
* Dolayısıyla Hakk ve hakikate bağlı kalıp; Onları, doğru yola ulaştıranlar gerçek Seyyidlerdir, dini önderlerdir.
Seyyid, İmam Hüseyin soyundan gelmedir (Seyyid; Arapça kökenlidir ve dini önder, ileri gelen baş, gibi anlamlara gelmektedir.
Şerif, İmam Hasan soyundan gelmedir (Şeriflik; Yüce makam, Şerefli makam anlamına gelmektedir (Devlet idaresinden sorumlu önder).
Muhittin-i Arabi “Sırrın Sırrı” kitabında şöyle der; “Cümle kullarını taklitten, gösterişten öteye geçmeyen itikatten saklaya, bu gibi şeylere bağlı kalmaktan koruya” der ve sorar: Marifet halinde yeteneği olana, kendi hakikatini ne şekilde olur?
Cevap: Ona gerektir ki, kendi hakikatine vakıf bir arif bula. Onu bulduktan sonra candan gönülden bağlanıp, huylarını huy edine. İrfan sahibinin aslını bulabilmesi için bu yolu tutması gerekir.
Kuran (Maide suresi ayet 35); “Ey inananlar! Allahın gazabından sakının. Ona ulaşmak için vesileye (mürşide) bağlanın ve onun yolunda gayret sarfedin ki kurtulasınız” yani; Ona götürecek vesile (Mürşid) arayınız. Yani: Beni bulmuş kullarım vardır. Bana varmak dilerseniz onları izleyiniz. Onlar, size vesile olup bana ulaştırırlar. Öyleyse o zatlarla “Sırat-ı müstakim yolu” yani “dosdoğru giden yol” da birlikte oluruz.
Işte Alevilikte, bu ayet hükmünce vesile olanlar; Pirdir, Mürşidtir ve Rehberdir. Hakk ve hakikate gönül verenler, bunlara bağlanırsa Hakka ulaşır ve Ona dost olur.