"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beni fihr b. Malik b. En-nadr b. Kinaneden olanlar

Kureyşin Son Batınlarındandırlar

103. Ebu Ubeyde b. el-Cerrah
Adı amir b. Abdullah b. el-Cerrah b. el-Hilal b. Üheyb b. Dabbe b. el-Haris b. Fihrdir. Annesi ise, Ümeyme bt. el-Ganm b. Cabir b. Abdüluzza, b. amire b. Amiredir. Onun da annesi Dad bt. el-Hilal b. Üheyb b. Dabbe b. el-Haris b. Fihrdir. Ebu Ubeydenin, Yezid ile Umeyr adındaki çocuklarının anneleri Hind bt. Cabir b. Vehb b. Dabab b. Huceyr b. Abd b. Ma‘is b. amir b. Lüeydir. Ebu Ubeydenin çocukları vefat edince nesli kesilmiş oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Salih haber verdi. O da Yezid b. Rumandan şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Ubeyde, Osman b. Mazun, Abdurrahman b. Avf ve arkadaşlarıyla beraber, henüz Resulullah Darül-Erkama girmeden Müslüman olmuştur. [Dediler ki:] Muhammed b. İshak ile Muhammed b. Ömerin rivayetine göre Ebu Ubeyde, ikinci Habeşistan hicretinde bulunmuştur. Ancak Musa b. Ukbe ile Ebu Maşer, bu durumu zikretmemişledir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Salih anlattı. O da asım b. Ömer b. Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Ubeyde, Mekkeden Medineye hicret ettiğinde, Külsum b. el-Hidme konuk olmuştur. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Muhammed b. İbrahim haber verdi. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: “Resulullah Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ile Muhammed b. Meslemeyi kardeş ilan etti. Ebu Ubeyde, Bedir ve Uhudda hazır bulundu; Uhud gününde, mağlubiyet esnasında insanların kaçtığı bir zamanda o, Resulullahın yanında kalarak sebat etti.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İshak b. Yahya anlattı. O İsa b. Talhadan, o da aişeden şöyle dediğini rivayet etti: Ben Ebu Bekirin şöyle dediğini duydum: Uhud gününde Resulullah yüzünden yaralanıp, miğferin iki halkası yanağına batınca, Resulullaha doğru koştum. Doğu tarafından bir adamın kuş gibi uçarcasına geliverdiğini gördüm. Bunun üzerine, “Allahım! Onun gelişini taat kabul buyur!” dedim. Bir de baktım ki benimle beraber hızla koşup gelen bu kişi, Ebu Ubeyde b. el-Cerrah imiş. Ebu Ubeyde dedi ki: “Ya Ebu Bekir! Ben Allahtan, bu halkaları Resulullahın yanaklarından çıkarıncaya kadar beni yalnız bırakmamanı dilerim.” dedi. Ebu Bekir dedi ki: “Ben, onu kendi haline bırakınca kendisi, ön dişlerinden birisiyle Resulullahın yanağındaki halkalardan birisini çıkarırken o dişi kırıldı, diğer ön dişiyle diğer halkayı çıkarınca, ikinci dişi de kırıldı. Böylece Ebu Ubeyde, halk arasında dişi kırık bir insan haline geliverdi.” [Dediler ki:] “Ebu Ubeyde, Hendek ve diğer tüm savaşlara Resulullah ile beraber katıldı. O, Resulullahın ulu sahabilerinden birisi olup, Resulullah kendisini, kırk kişilik bir topluluk arasında Zülkassa seriyyesine göndermiştir.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Davud b. Kays ile Malik b. Enes haber verdiler; dediler ki: Resulullah , Ebu Ubeyde b. el-Cerrahı, Muhacir ve Ensardan meydana gelen 300 kişilik bir askeri birliğin başında, deniz kıyısındaki Cüheynenin bir mıntıkasına Habat gazvesine gönderdi. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Hişam ed-Destevai haber verdi. O Ebüz-Zübeyrden, o da Cabirden şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah bizi Ebu Ubeyde ile birlikte 300 küsür kişilik bir topluluk olarak gönderdi. Ebu Ubeyde, içinde hurma bulunan bir torbadan birer avuç dolusu hurma olmak üzere azık verdi. Onları bitirince, bize birer birer hurma verdi. Sonra biz onu [hurmayı] kaybedince, ondan mahrum kalmanın sıkıntısını çektik. Daha sonra yapraklarını dökmek üzere sopalarımızla ağaçlara sertçe vurup düşürdüğümüz yaprakları kuru kuru yutarak üzerine su içerdik. Bu nedenle biz, “Yaprak Askerleri” anlamında “Ceyşül-Habat” olarak adlandırıldık. Daha sonra sahile geldiğimizde, kendisine el-Anber denilen kum tepeciği büyüklüğünde olan ölmüş bir deniz hayvanı gördük. Ebu Ubeyde bize, “O, ölüdür; yemeyin!” dedi. Resulullahın ordusu ise, “Allah yolundayız, zor durumdayız, buna mecburuz.” dediler. Biz, yirmi veya on beş gece ondan yemeye devam ettik. Hatta ondan yolda yemek üzere bir miktar da kuruttuk. [Ravi] dedi ki: Bizden on üç kişi, o hayvanın göz yuvasına oturdu. Ebu Ubeyde, o hayvanın kaburga kemiklerinden bir tanesini askerlerin en iri devesine yükledi. Yine de o kemik, devenin karnının altını aştı. Resulullaha geldiğimizde, “Neden geciktiniz?” diye sordu. Ebu Ubeyde de, “Biz Kureyşin kervanlarını gözetliyorduk.” dedi. Bunun üzerine, o hayvanın durumu kendisine arz edince, “O, Allahın size göndermiş olduğu bir rızıktı. Ondan bir miktar sizde var mı?” diye sordu. Biz de, “Evet!” dedik.” Bize Affan b. Müslim, Yezid b. Harun ve Süleyman b. Harb haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi. O Sabit el-Bünaniden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Yemen halkı Resulullaha gelerek kendilerine Sünneti ve İslamı öğretecek bir adam göndermesini istemeleri üzerine Resulullah Ebu Ubeyde b. el-Cerrahın elinden tutarak, “Bu adam, bu ümmetin en güvenilir şahsiyetidir.” buyurdu. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube ve Vüheyb b. Halid haber verdiler; dediler ki: Bize Halid el-Hazza haber verdi. O Ebu Kılabeden, o da Enes b. Malikten, o da Nebiden şöyle dediğini rivayet etti: “Her bir ümmetin, bir emini (güvenilir bir adamı) vardır. Bu ümmetin emini de, Ebu Ubeyde b. el- Cerrahtır.” Bize Ebül-Velid et-Tayalisi, Vehb b. Cerir, Yahya b. Abbad ve Affan b. Müslim haber verdiler; dediler ki: Bize Şube haber verdi; dedi ki: Bize Ebu İshak haber verdi. O Sıla b. Züfer el-Absidenden, o da Huzeyfeden şunu rivayet etti: Necran halkından bazı insanlar, Resulullaha gelerek, “Bizimle güvenilir bir adam gönder.” dediler. Resulullah da, “Ben size emin bir kişi, tam emin bir kişi, tam emin bir kişi göndereceğim.” şeklinde üç kere tekrarladı. Bunun üzerine Resulullahın ashabı, bakışlarıyla onun bu sözüne dikkat kesildiler. Ardından, Resulullah Ebu Ubeydeyi gönderdi. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan haber verdi. O Ebu İshaktan, o Sıla b. Züferden, o da Huzeyfeden şöyle dediğini rivayet etti: es-Seyyid ile el-akıb, Resulullaha gelerek, “Ey Allahın Resulü! Bizimle beraber güvenilir bir kişi gönder!” dediler. Resulullah da, “Ben size tam güvenilir bir kişi göndereceğim.” dedi. Resulullahın ashabı, dikkat kesildiler. Ardından da Ebu Ubeydeyi gönderdi. Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Üveys el-Medeni haber verdi; dedi ki: Bana Süleyman b. Bilal anlattı. Yine Bize Musa b. İsmail de haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Muhammed ed-Deraverdi haber verdi. Hepsi Süheyl b. Ebu Salihten, o babasından, o Ebu Hüreyreden, o da Nebiden şöyle dediğini rivayet etti: “Ebu Ubeyde b. el-Cerrah, ne iyi adamdır.” Bize Ravh b. Ubade ile Abdülvehhab b. Ata haber verdiler; dediler ki: Bize Said b. Ebu Arube haber verdi. O da Katadeden şunu rivayet etti: Ebu Ubeyde b. el-Cerrahın yüzüğünün kaşında, “Beşte bir, Allaha aittir.” yazılıydı. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire haber verdi; dedi ki: Bize Sabit haber verdi; dedi ki: Ebu Ubeyde b. el-Cerrah Şam valisiyken şöyle dedi: “Ey İnsanlar! Ben Kureyş kabilesinden olan bir adamım. Sizden ister kızıl, ister siyah tenli olsun, takvada benden üstün bir kimse yoktur ki, ben onun gömleği içinde olmak istemiş olmayayım.” Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi. O da Ebu Necihten şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattab, sohbetinde bulunan arkadaşlarına, “Siz de arzu ediniz, yine de arzu ediniz!” dedikten sonra, şöyle devam etti: “Ben, içinde Ebu Ubeyde b. el-Cerrah gibilerinin bulunduğu bir ev dolusu kadar adam arzularım.” dedi. Süfyan dedi ki: Bunun üzerine bir adam kendisine, “Ben İslamı ihmal etmedim.” dedi. Ömer, “İşte benim demek istediğim de budur.” dedi. Bize Yezid b. Harun ile Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdiler; dediler ki: Bize Said b. Ebu Arube haber verdi; dedi ki: Şehr b. Havşebin şöyle dediğini duydum: Ömer b. el-Hattab şöyle dedi: “Eğer ben Ebu Ubeyde b. el-Cerraha ulaşıp, onu yerime bıraksaydım da, Rabbim bana onu sorsaydı, ben de, “Ya Rabbi! Senin Peygamberinin onun hakkında, ‘O, bu ümmetin eminidir (güvenilir kişisidir). dediğini duydum, derdim.” Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan haber verdi; dedi ki: Bize Sabit b. el- Haccac haber verdi; dedi ki: Ömer b. el-Hattab şöyle dedi: “Eğer ben Ebu Ubeydeye yetişseydim, onu yerime bırakırdım. Müşavere kapsamında bana nedeni sorulsaydı ben de, ‘Allahın ve Resulünün güvendiği kişiyi yerime bıraktım. derdim.” Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Ebu Abdullah haber verdi. O da Katadeden şunu rivayet etti: Ebu Ubeyde b. el-Cerrah, “Ben, bir koç olmayı, ailemin beni keserek etimi yemelerini ve etimin suyundan da çorba yapmalarını arzulardım.” dedi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Malik b. Enese şunu arzettik: Ömer b. el-Hattab, Ebu Ubeyde b. el-Cerraha dört bin dirhem ve dört yüz dinar gönderdi. [Parayı götüren] elçiye, “Ebu Ubeydenin onları ne yapacağına dikkat et!” dedi. Ebu Ubeyde o parayı [fukara-ı müslimin arasında] paylaştırdı. Muaza da aynı miktarı gönderdi. [Parayı götüren] elçiye aynı şeyi söyledi. Muaz, hanımının, ihtiyaçlarının olduğunu söylediği kısmı hariç, o da [gönderilen parayı fukara-ı müslimine] dağıttı. Elçi durumu Ömere bildirince, “İslamda bunu yapabilecek olanların bulunmasından dolayı Allaha hamd olsun.” dedi. Bana Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk el-Medeni haber verdi. O Hişam b. Saddan, o Zeyd b. Eslemden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Bana ulaştığına göre Muaz b. el-Cebel, bir adamın Ebu Ubeyde b. el-Cerrahın muhasarası esnasında, “Eğer Halid b. Velid olsaydı, insanlar arasında karışıklık olmazdı.” dediğini duydu. [Ravi] dedi ki: “Ben, bazı insanların da şöyle dediğini duyuyordum: “Muaz b. Cebel (bu itiraza karşılık), “Babasız kalası! (Sevk ve idarede) Acziyet, kala kala Ebu Ubeydeye mi kaldı? Yemin ederim ki o, yeryüzündekilerin en hayırlısıdır.” dedi. Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Üveys el-Medeni haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. Bilal haber verdi. O Ebu Abdülaziz er-Rebeziden, o da -Beni Ganm b. Malik b. en-Neccardan- Eyyub b. Halid b. Safvan b. Evs el-Ensariden, o da Ümmü Selemenin mevlası Abdullah b. Rafiden şunu rivayet etti: Ebu Ubeyde b. el-Cerrah, Amvas senesinde vebadan hastalanınca, yerine Muaz b. el-Cebeli vekil bıraktı. Bize, Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ebu Yahya el-Eslemi haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İbrahim b. el-Haris haber verdi. O Halid b. Madandan, o da İrbad b. es- Sariyeden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Ebu Ubeydenin vefatına sebep olan hastalığı esnasında yanına girdim. Vefat etmek üzere iken, “Serğden dönmesinden ötürü Allah, Ömeri mağfiret etsin.” dedi ve şöyle devam etti: “Ben, Resulullahın , ‘Vebadan, karın ağrısından, suda boğulmaktan, yangından, göçükten ötürü vefat edenler şehit olduğu gibi, doğumdan ve akciğer zarı iltihabından ölen kadınlar da şehittir. buyurduğunu duydum.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Sevr b. Yezid anlattı. O Halid b. Madandan, o da Malik b. Yuhamirden Ebu Ubeyde b. el-Cerrahı vasfederek şöyle dedi: O, zayıf, nahif, yüzü çabuk terleyen, hafif sakallı, uzun boylu, hafif kambur, ön dişleri kırık bir adamdı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre haber verdi. O Ebu Ubeydenin kavminden olan bazı adamlardan şunu rivayet etti: Ebu Ubeyde, kırk bir yaşındayken Bedire katıldı. H. 18. yılda Ömer b. el-Hattabın hilafeti döneminda Amvas vebasında vefat etti. Ebu Ubeyde, vefat ettiğinde elli sekiz yaşındaydı. Saç ve sakalını kına ve ketem ile boyardı. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ebu Ubeyde, Ömer b. el-Hattabdan rivayette bulundu.

104. Süheyl b. Beyda
Beyda, Süheylin annesidir. Babası, Vehb b. Rebia b. Hilal b. Malik b. Dabb b. el-Haris b. Fihrdir. Kendisi, Ebu Musa künyesiyle anılırdı. el-Beyda denilen annesi ise, Dad bt. Cahdem b. Amr b. aiş b. Zarib b. el- Haris b. Fihrdir. Muhammed b. İshak ile Muhammed b. Ömerin rivayetlerine göre o, Habeş topraklarına düzenlenen her iki hicrete de katılmıştır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Salih anlattı. O da asım b. Ömer b. Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: el-Beydanın iki oğlu olan Safvan ile Süheyl, Mekkeden Medineye hicret ettiklerinde Külsum b. el-Hidme konuk oldular. [Dediler ki:] Süheyl otuz dört yaşındayken Bedirde bulunmuştur. Aynı zamanda, Resulullah ile beraber; Uhud, Hendek ve diğer tüm savaşlara katılmıştır. Yine Resulullah, Tebuk seferine giderken, “Ya Süheyl!” deyince, kendisi de “Lebbeyk” (Buyurun, emrinizdeyim) şeklinde karşılık vermiştir. İnsanlar Resulullahın sesini duyunca durup dinlediler. Resulullah; “Kim Allaha şirk koşmadan Allahın vahdaniyetine şehadet ederse, Allah onu Cehenneme haram kılar.” buyurdu. Süheyl, Resulullahın Tebukten dönüşünden sonra, H. 9. yılda gerisinde çocuk bırakmadan vefat etmiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Musab b. Sabit anlattı. O İsa b. Mamerden, o Abbad b. Abdullah b. ez-Zübeyrden, o da aişeden şunu rivayet etti: Süheyl vefat ettiğinde Resulullah Mescitte cenaze namazını kıldırmıştır. Bize Yahya b. Abbad ile Said b. Mansur haber verdiler; dediler ki: Bize Füleyh b. Süleyman anlattı; dedi ki: Bize Salih b. Aclan haber verdi. O Abbad b. Abdullah b. ez-Zübeyrden, o da aişeden şunu rivayet etti: aişe, Sad b. Ebu Vakkasın cenazesinin kendisine götürülmesini istedi. Cenaze ona götürülmek üzere mescide getirildiğinde, bu konuda insanların çok konuştuğunu öğrendi. O da bunun üzerine; “İnsanlar ne de çabuk konuşuyorlar (dedikodu ediyorlar). Vallahi, Resulullah , Süheyl b. Beydanın cenaze namazını Mescitten başka yerde kıldırmadı.” dedi. Bize Ali b. Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi; dedi ki: İbn Cüdanın, Enesten rivayet ederek şunu anlattığını duydum: Resulullahın ashabının en yaşlısı, Ebu Bekir ile Süheyl b. Beyda idi. Muhammed b. Ömer dedi ki: “Süheyl, kırk yaşındayken vefat etti.”

105. Safvan b. Beyda
Beyda, annesidir. Babası Vehb b. Rebia b. Hilal b. Malik b. Dabbe b. el-Haris b. Fihrdir. Ebu Amr künyesiyle anılırdı. Annesi Beyda ise Dad bt. Cahdem b. Amr b. aiş b. Zarb b. el-Haris b. Fihrdir. [Dediler ki:] Resulullah, Safvan b. Beyda ile Rafi b. el-Muallayı kardeş ilan etmiştir. Her ikisi de, Bedir gününde şehit edilmişlerdir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhriz b. Cafer anlattı. O da Cafer b. Amrdan şöyle dediğini rivayet etti: Safvan b. Beydayı, Tu‘ayme b. Adi öldürmüştür. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bu, rivayetlerden biridir. Bunun dışında bize, Safvan b. Beydanın Bedirde öldürülmeyip, Resulullah ile beraber tüm savaşlara katıldığı ve hicretin 38. yılı Ramazan ayında vefat ettiği ve gerisinde evlat bırakmadığı da rivayet edilmiştir.

106. Mamer b. Ebu Serh
[Mamer b. Serh] b. Rebia b. Hilal b. Malik b. Dabbe b. el-Haris b. Fihr. Ebu Said künyesiyle bilinirdi. Annesi, Zeyneb bt. Rebia b. Vehb b. Dabbab b. Huceyr b. Abd b. Ma‘is b. amir b. Lüeydir. Ebu Maşer ile Muhammed b. Ömer, adını “Mamer b. Ebu Serh” şeklinde zikrettiler. Musa b. Ukbe, Muhammed b. İshak ve Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi ise adını “Amr b. Ebu Serh” şeklinde verdiler. Onun Abdullah adındaki çocuğunun annesi, Ümame bt. amir b. Rebia b. Hilal b. Malik b. Dabbe b. el-Haris b. Fihrdir. Umeyr adındaki oğlunun annesi ise, Abdullah b. el-Cerrahın kızı, Ebu Ubeyde b. el-Cerrahın kız kardeşidir. Muhammed b. İshak ile Muhammed b. Ömerin rivayetlerine göre, Mamer b. Serh, Habeş topraklarına düzenlenen ikinci hicrete de katılmıştır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Salih anlattı. O asım b. Ömer b. Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: Mamer b. Serh, Mekkeden Medineye hicret ettiğinde, Külsum b. el-Hidme konuk olmuştur. [Dediler ki:] Mamer; Bedir, Uhud ve Hendek başta olmak üzere, Resulullah ile beraber tüm savaşlara katılmıştır. Medinede Osman b. Affanın hilafeti döneminde, H. 30. yılda vefat etmiştir.

107. İyad b. Züheyr
[İyad b. Züheyr] b. Ebu Şeddad, b. Rebia b. Hilal b. Malik b. Dabbe b. el-Haris b. Fihr. Ebu Sad künyesiyle bilinirdi. Annesi, Selma bt. amir b. Rebia b. Hilal b. Malik b. Dabbe b. el-Haris b. Fihrdir. Muhammed b. İshak ve Muhammed b. Ömerin rivayetinde geçtiği üzere, kendisi, Habeş topraklarına yapılan ikinci hicrete katılmıştır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Salih anlattı. O da asım b. Ömer b. Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: İyad b. Züheyr, Mekkeden Medineye hicret ettiğinde, Külsum b. el-Hidme konuk olmuştur. [Dediler ki:] İyad b. Züheyr; başta Bedir, Uhud ve Hendek olmak üzere, Resulullah ile tüm savaşlara katılmıştır. Osman b. Affanın hilafeti döneminde, H. 30. yılda arkasında çocuk bırakmadan vefat etmiştir.

108. Amr b. Ebu Amr
[Amr b. Ebu Amr] b. Dabbe b. Mihr olup, Beni Muharib b. Fihrdendir. Ebu Şeddad künyesiyle bilinirdi. Ebu Maşer ile Muhammed b. Ömer, kendi rivayetlerine göre, onu Bedire katılanlar arasında zikretmişlerdir. Musa b. Ukbe, onun adının “Amr b. el-Haris” olduğunu söylemiştir. Biz, buradan Ebu Amrın adının “el-Haris” olduğunu çıkarıyoruz. Yine Musa b. Ukbenin rivayetine göre de o, Bedire katılanlar arasındadır. Ancak Muhammed b. İshak kitabında onu Bedire katılanlar arasında zikretmemektedir. Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbiden, Beni Muharib b. Fihrin nesebinden yazdıklarımız arasında zikredildiğini görmedik. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Salih anlattı. O da asım b. Ömer b. Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: “Amr b. Ebu Amr Mekkeden Medineye hicret ettiğinde, Külsum b. el-Hidme konuk olmuştur.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Amr b. Ebu Amr, Bedire katıldığında otuz iki yaşındaydı. H. 36. yılda vefat etmiştir. [Beni Fihr b. Malikten zikredilenler] altı kişidir. Kureyşten, anlaşmalılarından ve mevlalarından olup Bedire katılan ilk muhacirlerin toplamı, Muhammed b. İshakın çıkardığı sayıya göre seksen üç kişi; Muhammed b. Ömerin çıkardığı sayıya göre ise, seksen beş kişidir.