ibn Dubare öldürülünce Kahtabe ölüm haberini Nihavendi kuşatmakta olan oğlu Hasana bildirdi. Mektubu alınca O ve ordusu tekbir getirdiler. Haberi herkese duyurdular. Asım bin Umeyr es-Saadi: “ilan ettikleri ölüm haberi doğrudur. Hasan bin Kahtabeye saldırın. Babası gelmeden veya yardım göndermeden istediğiniz yere gidersiniz.” dedi.
Yayalar: “Siz atlara binip gidecek ve bizi burada mı bırakacaksınız?” dediler. Malik bin Edhem el-Bahili: “Kahtabe gelinceye kadar buradan ayrılmam.” dedi.
Kahtabe Isbahanda yirmi gün kaldı, sonra oğlunun yanına gidip Nihavendi Şaban, Ramazan ve Şevval ayları süresince kuşattılar. Şehre karşı mancınıklar yerleştirdi. Nihavenddeki Horasanlıları kendine katılmağa davete etti ve eman verdi, fakat kabul etmediler.
Sonra haber göndererek aynı çağrıyı Şamlılara yaptı. Onlar bu daveti kabul ettiler ve kendisi şehir halkını savaşla meşgul ederken kalenin kapısını açacaklarını bildirdiler. Şehrin kapısını açıp dışarı çıktıklarını gören Horasanlılar da çıkmak istediler. “Bizim ve sizin için eman aldık.” dediler. Horasanlıların ileri gelenleri de dışarı çıktılar. Kahtabe onlardan her birini komutanlarından birisine verdi ve şöyle ilan ettirdi: “Kimin elinde şehirden çıkıp yanımıza gelen esirlerden varsa boynunu vursun ve başını bize getirsin.” Emir yerine getirildi, böylece Şamlılar hariç Ebu Müslimden kaçan kim varsa öldürülmüş oldu. Kahtabe böylece Şamlılara karşı sözünde durdu. Düşmanlık yapmayacaklarına dair onlardan söz aldı. Hiç birini öldürmedi, hepsini serbest bıraktı.
Horasanlılardan öldürülenler şunlardı: Ebu Kamil, Hatim bin Haris bin Süreye, Nasr bin Seyyarın oğlu Asım bin Umeyr, Ali bin Aldı ve Beyheş Kahtabe Nihavendi muhasara edince oğlu Hasanı Mercül-Kalaya gönderdi. Hasan da Hazim bin Huzeymeyi Hulvana öncü birliğiyle sevk etti. Burada Abdullah bin Ali el-Kindi valiydi, Hasanın geldiğini işitince Hulvanı terk edip kaçtı.