Denildiğine göre, Said bin Cübeyr bu yıl öldürüldü.
Öldürülmesinin sebebi ise, Abdurrahman bin Muhammed bin Eşas ile birlilete ayaklanmasıdır. Haccac daha önce Abdurrahmanı Rutbil ile savaşmak üzere gönderdiğinde Said bin Cubeyri de askerlerin maaşlarının sorumlusu olarak tayin etmişti. Abdurrahman Haccaca karşı gelince Said de Onuilla birlikte karşı geleiller arasında yer aldı. Abdurrahman yenilip Rutbilin ülkesine gidince Said de Esbahana kaçtı. Haccac Esbahan amiline mektup yazarak Saidi yakalamasını emretti, ancak amil bunu yapmayarak Saide durumu bildirdi ve bölgesinden ayrılmamasını emretti. Said de Esbahtmı bırakıp Azerbaycana geldi. Uzun bir süre burada kalınca usandı ve üzülmeğe başladı, bu bakımdan Mekkeye gitti. Orada kendisinin durumunda olan diğer bazı kimselerle birlikte kimliklerini gizliyor ve kimseye isimlerini söylemiyorlardı.
Halid bin Abdullah Mekke Valisi olunca Saide: “Halid oldukça kötü bir kişidir, keşke Mekkeden başka bir yere gitsen!” denildiyse de Said: “Allaha yemin ederim, o kadar çok kaçtım ki artık Allahtan utanmağa başladım. Zaten Allahın bana yazdıkları gelip isabet edecektir.” diye cevap verdi. Halid, Mekkeye geldikten sonra Velid kendisine mektup yazarak oradaki Iraklılara Haccaca göndermesini emretti. Halid Said bin Cübeyr, Mücahid ve Talk bin Habibi yakalayarak Haccaca gönderdi. Talk yolda öldü. Mücahid de Haccacın ölümüne kadar hapiste kaldı.
Halid oilları iki koruyucu ile birlikte göndermişti. Bunlardan birisi bir ihtiyacını görmek için ayrıldı, diğeri kaldı. Bu ikincisi geceleyin uykusundan uyanarak Saide şöyle dedi: “Ey Said! Ben senin kamndan Allahın huzurunda sorumlu değilim. Rüya gördüm, bana: “Vay senin haline! Said bin Cübeyrin kamndan uzak durmağa çalış.” dediler. işte istediğin yere gidebilirsin. Kesinlikle seni takip etmeyeceğim.” Ancak Said bunu kabul etmedi. Ayın koruyucu bu rüyayı üç defa gördü. Her üçünde de istediği yere gitmek için izin verdiği halde Said kabul etmiyordu.
Daha sonra Onu Kufeye getirip evine yerleştirdiler. Kufenin kurraları (ilim adamları) yanına gelmeğe başlayınca onlara hadis rivayet etmeğe başladı. Bu sırada da güıümsüyordu. Kucağında bulunan küçük kızı ayağındaki zincirleri görünce ağladı. Daha sonra Onu Haccacın huzuruna götürdüler. Haccac Halidi kastederek: “Allah o hristiyan kadının oğluna lanet eylesin!” demişti, çünkü Onu Haccacın yanına gönderen Haliddir. Haccac daha sonra şöyle devam etti: “Onun nerede olduğunu bilmiyor muydum? Allaha yemin ederim, nerede olduğunu, hatta Mekkede kaldığı evi bile biliyordum.” Daha sonra Saide yönelerek şöyle dedi: “Ey Said! Ben seni valiliğime ortak yapmadım mı? Seni görevlendirmedim mi?” Said: “Evet.” deyince de Haccac sordu: “Peki, hangi sebepten dolayı bana karşı geldin?” Said şu cevabı verdi:
“Ben de bazen hata eden, bazen de isabet eden Müslümanlardan bir kişiyim. ” Haccac bu cevaptan bir parça hoşnut olduysa da sorduğu başka bir soruya Saidin: “Bu, üzerimdeki bir beyat mükellefiyetiydi.” demesi üzerine kızıp köpürdü ve şöyle dedi: “Ey Said! Ben Mekkeye gelip ibn ez-Zübeyri öldürerek oranın halkının beyatini almadım mı? Senden de Müminlerin emın Abdülmelike beyat almadım mı?” Said: “Evet.” diye karşılık verdi. Bu sefer Haccac şöyle sordu: “Ondan sonra Kufeye vali olarak gelip de Müminlerin emirine ikinci defa beyatini yenilemedin mi?” Said yine: “Evet.” deyince Haccac şöyle devam etti: “Sen Müminlerin emirine yapmış olduğun iki beyati bozuyorsun da şu dokumacının oğlunun bir tek beyatine mi vefa gösteriyorsun? Allaha yemin ederim ki, seni öldüreceğim.” Said de: “O takdirde be gerçekten annemin bana verdiği isim gibi said (mutlu) olurum.” dedi ve Haccacın emriyle boynu vuruldu.
Başında beyaz bir takke vardı. Başı yere düşünce bir tanesi açık seçik olmak üzere üç defa “La ilahe iHallah.” dedi.
Said öldürülünce Haccacın aklında bir karışıklık baş gösterdi, şöyle demeğe başladı: “Zincirlerimiz, zincirlerimiz… ” Etrafındakiler Onun zincirleri istediğini sandılar, bu bakımdan gidip Saidin ayaklarını bacaklarının ortasından keserek zincirleri getirdiler. Haccac uykuya daldığında Saidil: rüyasında kendisini yakasından yakaladığını ve: “Ey Allahın düşmanı, beni ne hakla öldürdün?” diye sorduğunu görüyordu. Buna karşılık kendisi de: “Ben Said bin Cübeyre karşı ne yapacağım, ben Said bin Cübeyre karşı ne yapacağım?” der dururdu.