"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Ömer bin abdülazizin medine emirliği

Velid bu yıl rebiyülevvel ayının yedinci (M. 26 Şubat 706) gününde Hişam bin ismaili Medine Valiliğinden aldı. Hişam bir kaç ay eksiği ile dört yıl veya dört yıla yakın bir süre Medinede emirlik yapmıştı. Velid Hişamı azlettikten sonra Ömer bin Abdülazizi Medine Valiliğine tayin etti. Ömer rebiyülevvel ayında Medineye gelip vali olarak görevine başladı. Geldiğinde kıymetli eşyaları otuz deve yükü kadardı. Mervanın evine yerleşti. Medineliler gelip kendisine: “Hoş geldin.” diyerek selam veriyorlardı. Öğle namazını kıldıktan sonra Medinedeki fakihlerden on kişiyi yanına çağırdı. Bunlar: Urve bin ez-Zübeyr, Ebu Bekir bin Süleyman bin Ebi Hayseme, Ubeydulah bin Abdullah bin Utbe bin Mesud, Ebu Bekir bin Abdurrahman bin Haris, Süleyman bin Yesar Kasım bin Muhammed, Salim bin Abdullah bin Amr, Abdullah bin Ubeydullah bin Ömer, Abdullah bin Amir bin Rabia ve Harice bin Zeyd idi. Bu fakihlerin hepsi gelip huzurunda toplanınca Ömer bin Abdülaziz onlara şöyle dedi: “Sizleri Allahtan ecir kazanabileceğiniz ve Hak yolunda bana yardımcı olabileceğiniz bir iş için çağırmış bulunuyorum. Ben burada hazır bulunan sizlerin görüşünü almadan bir işi kesip atmak istemiyorum. Birisinin haksızlık yaptığını haber alır da bunu gelip bana bildirmezseniz vebali sizin boynunuza olsun.” Bu fakihler yanından ayrıldıklarında bu sözlerinden dolayı Onu hayırla yad etmeğe başladılar, daha sonra da dağıldılar.
Velid, Ömer bin Abdülazize mektup yazarak Hişam bin ismaili herkesin önünde ayakta dikmesini istedi, çünkü Hişam hakkında iyi düşünmüyordu.
Diğer taraftan Hişam bin ismail Hüseyinin oğlu Aliye de kötü davranıyordu. Bu bakımdan Hişam da Ondan çekinmekteydi. Hüseyinin oğlu Alinin yakınlarına tek bir söz bile söylememeleri tavsiye edilmişti. Hişam herkesin önünde ayakta dikilmişken Ali de yanından geçmiş ve bir söz olsun demeyince Hişam Ona şöyle seslenmişti: Allah kendi risaletini kimlere vereceğini daha iyi bilir. (Enam suresi, 124).