Şebibin önünden kaçan askerler Küfeye varınca Haccac Kindeli Cezl bin
Said bin Şurahbili Şebibin üzerine gönderdi. Cezlin asıl adı Osmandı. Haccac Ona ihtiyatlı olmayı ve acele hareket etmemeyi tavsiye edince Cezl Haccaca şöyle dedi: “Bozguna uğramış askerlerden kimseyi benimle gönderme, çünkü bunlar bir defa korkmuş bulunuyorlar ve Müslümanlar onlardan yararlanamaz.” Haccac: “Gerçekten yerinde söyledin.” dedi ve kendisine dört bin kişi verdi. Bunlar Cezl ile birlikte yola koyuldular. Şebib, Cezle heybetli görünmek ve Cezl ile birlikte bulunan askerleri dağıtmak gayesiyle bir kasabadan bir başka kasabaya geçiyor, hiç bir yerde ikamet etmiyordu. Maksadı, Cezli savaş düzeni alamamış bir halde yakalamaktı. Ancak Cezl mutlaka savaş düzeni alarak yola koyuluyor ve indiği yerde de gerekli koruma tedbirlerini alıyordu.
Şebib işin uzadığını görünce arkadaşlarını yanına çağırıp onları dört ayrı bölük yaptı. Arkadaşlarının sayısı yüz altmış kişi idi. Kırk kişilik her bir bölüğün başına yakın arkadaşlarından birisini getirdi. Kardeşi Musad, Süveyd bin Süleym ve Muhallel bin Vaili kırkar kişinin başına getirdi; kendisi de bir başka ilik kişinin başında kaldı. Gönderdiği gözcüler geri dönüp Cezlin Deyr Yezdecirdde olduğunu bildirdiler. Bunun üzerine Şebib atlara yem verilmesini emretti. Daha sonra yola çıkıldı ve her bir komutana belirlediği bir taraftan gitmesini emrederek: “Onu gafil avlamak istiyorum.” dedi. Diğer arkadaşlarından da savaşta olanca gayretlerini göstermelerini istedi. Şebibin kardeşi Deyr el-Hararaya varıncaya kadar yoluna devam etti. Burada Cezlin, ibn Ebi Lübne ile birlikte olan silahlı askerlerini görünce beraberindeki kırk kişi ile birlikte onların üzerine hamle yaptı. Onunla bir süre çarpıştıktan sonra önünden kaçmağa başladılar. Şebib de bu sırada onlara yetişmiş bulunuyordu. Şebib kardeşine: “Peşlerini bırakmayın, onlarla birlikte gücünüz yeterse karargahlarına girersiniz.” dedi.
Israrla onları takip ettiler ve sonunda karargahlarına yetiştiler. Ancak Cezlin diğer silahlı adamları onların hendekten aşıp geçmelerine fırsat vermedi. Cezl orada bulunan silahlı askerlere: “Ok atışı yaparak kendinizi koruyunuz.” dedi. Şebib de önlerinde bulunan silahlı askerler üzerine yaptığı hamlelerle onları hendeğin yanına çekilmek zorunda bıraktı, ancak karargahta bulunanlar Şebibe ok atışı yapmağa başladılar. Şebib onlara varmanın imkansızlığını görünce arkadaşlarına: “Geri dönünüz.” dedi. Yola bir süre devam ettikten sonra kendisi ve beraberindekiler atlarından indiler ve biraz dinlendiler. Şebib daha sonra arkadaşlarını alıp yine bir önceki düzen içerisinde Cezlin üzerine geri döndüğünde karargahta bulunanları, artık kendilerini emniyette hissettiklerinden diğer silahlı askerlerini de içeriye almış durumda gördü. Bunun üzerine: “Karargahlarının etrafını çeviriniz.” emrini verdi. Ancak Cezlin askerleri aniden atların ayak seslerini farkettiler ve karargahlarının dört bir yandan kuşatılmış olduğunu anladılar. Bunun üzerine de onlarla çarpışmağa başladılar.
Daha sonra Şebib Kufe tarafında çarpışmakta bulunan kardeşi Musada haber göndererek: “Bizim yanımıza gel, yolu da onlara serbest bırak.” diye emretti, kardeşi de bu emri yerine getirdi. Böylelikle sabaha kadar onlarla üç ayrı yandan çarpışıp durdular. Şebib onları bırakıp gitti. Her hangi bir sonuç elde edememişti. Bir buçuk mil ötede askerleriyle birlikte atlarından indiler, daha sonra sabah namazını kıldılar, arkasından da Cercerayaya doğru yola koyuldular.
Bu defa Cezl de savaş düzeni içerisinde olmak üzere onları takibe başladı. Konakladığı yerde de mutlaka gerekli koruma tedbirlerini alıyordu. Şebib Cuha ve diğer bölgelerde dolaşıp duruyor ve buradaki haraç ve vergi gelirlerinin azalmasına sebep oluyordu. Haccac açısından bu iş oldukça uzun sürdüğü için Cezle mektup yazarak gecikmesini eleştiriyor ve onlarla çarpışmasını emrediyordu. Bunun üzerine Cezl onları takipte daha bir gayret göstermeğe başladı. Diğer taraftan Haccac Said bin Mücalidi Cezlin askerlerinin başına gönderdi ve Şebib ile çarpışmakta gayretli olmasını, acele davranmasını ve işi uzatmamasını emretti.
Said Cezlin yanına vardığında Cezl Nehrevanda etrafına hendek açmış bulunuyordu. Said karargahın ortasında askerleri azarladı, bu konudaki acizliklerinden dolayı onları yerdi. Daha sonra atlı askerleri Şebibin üzerine gitmek üzere yanına alırken diğerlerini yerlerinde bıraktı. Cezl: “Ne yapmak istiyorsun?” diye sorunca Said şu cevabı verdi: “Şebibin üzerine bu atlılarla birlikte gideceğim.” Bunun üzerine Cezl şöyle dedi: “Hayır, sen atlı ve piyade bütün askerlerinle burada kal ve onları öylece karşıla. Allaha yemin ederim, onlar senin üzerine gelecekler. O bakımdan askerlerini dağıtma.” Ancak Said, “Burada sen kal.” deyince, Cezl: “Ey Said! Senin bu yaptığın sağlıklı bir iş değildir, ben bunu kabul etmiyorum.” diyerek karşılık verdi.
Cezl yerinde kaldı ve Kufelileri hendeğin dışına çıkartarak onları savaş düzeninde dizdi. Said bin Mücalid atlılarla birlikte ileriye gitti. Şebib ise Katitiyaya doğru gitmiş ve oraya girmişti. Şebib dihkana kendilerine yemek hazırlamasını emretti, o da yemek hazırlayıp kapıyı kapattı. Daha yemeği bitirmemişken Said beraberindeki askerlerle birlikte KatitiUya geldi. Dihkan gelip durumu Şebibe bilidrince, Şebibin: “Zararı yok, sen yemeği getir.” demesi üzerine dihkan da yemeği getirdi. Şebib yemeğini yedi, abdest alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra katırına bindi ve katırının sırtında dışarıya çıktı. Said bu sırada şehrin kapısında bulunuyordu. Şebib onların üzerine bir hamle yaparak şöyle dedi: “Hakim olan Hakemden başka hiç bir kimsenin hüküm vermeğe selahiyeti yoktur. Ben Müdellihin babasıyım, gücünüz yetiyorsa önümde kalınız.”
Said bunun üzerine: “Bunlar gerçekten baş yiyen kimselerdir.” dedi ve atlılarını toparlayıp Şebibin arkasından göndermeğe başladı. Şebib onların dağınık durumlarını görünce arkadaşlarını topladı ve şöyle dedi: “Bunların önüne çıkınız. Allaha yemin ederim, ya ben onların komutanlarını öldürürüm yahut da o beni.” Geri dönüp onlara saldırdı ve bozguna uğrattı, ancak Said kaçmayıp arkadaşlarını da çağırdı. Şebib Onun üzerine de hamle yaparak bir kılıç darbesiyle öldürdü. Böylelikle bütün askerleri bozguna uğrayıp tekrar kaçtı, onlar da Cezlin yanına varıncaya kadar yakaladıklarını öldürüp durdular. Cezi: “Ey insanlar, yanıma gelin, yanıma!” diye geri dönenlere seslendi ve oldukça şiddetli bir çarpışmaya tutuştu. Sonunda kendisi ölenler arasından yaralı olarak taşınıp götürüldü, bozguna uğrayan askerler de Kufeye vardı.
Cezl Haccaca durumu haber vermek üzere mektup yazıp Saidin öldüğünü bildirdi, kendisi de Medainde kaldı. Haccac da yazdığı mektupta Onu övdü ve teşekkür etti.
Daha sonra Haccac yaralarını tedavi etmek üzere Hayyan bin Ebceri ve harçlık olarak da iki bin dirhem gönderdi. Ayrıca Abdullah bin Ebi Usayfiri de bin dirhem ile birlikte yanına gönderdi. Abdullah Onu ziyaret eder ve ara sıra kendisine hediyeler verirdi.
Şebib ardından Medaine doğru yürüdü. Şehir içerisinde oldukları sürece halka karşı bir şey yapamayacağını anlayınca Kerhe kadar gitti ve Dicle Nehrini aşıp oraya vardı. Şuk Bağdaza haber gönderip onlara eman verdi.
Aynı gün pazarlarının kurulduğu gündü ve onların kendisinden korktuklarını öğrenmişti. Bu emandan sonra Şebibin adamları binek ve ihtiyaç duydukları bir takım şeyleri satın aldılar.