Bu yıl içinde Muaviye Resulallahın minberinin Medineden Şama nakledilmesi için emir vermişti. Muaviye bu konuda şöyle diyordu:
“Osmanı öldüren bu adamların içinde Resulallahın minberi ve asası kalmamalıydı.” Resulallahın asasını istemişti, asa ise Saad el-Kurazinin yanında bulunuyordu. Minber yerinden oynatılıp da götürülmek istenince o anda güneş tutulmuş ve gündüz gözüyle yıldızlar görünmüştü. Müslümanlar güneşin tutulmasını Resulallahın minberinin nakledilmesine hamlederek minberi yerinde bırakmışlardı.
Diğer bir rivayette ise şöyle anlatılır: Cabir bin Abdullah ile Ebu Hüreyre Muaviyeye gelerek şöyle derler: “Ey müminlerin emiri! Resulallahın kendi eliyle Medineye yerleştirmiş olduğu minberini buradan alıp Şama taşıman ve asasını da oraya götürmen pek uygun olmaz. Eğer yapmak istiyorsan Onun mescidini oraya taşı.” Bunun üzerine Muaviye bu yaptığından dolayı özür dilemiş ve minberin basamaklarını altıya çıkarmıştı.
Abdülmelik bin Mervan başa geçince minberi söküp Şama götürmek istemiş, Ona Kabisa bin Züeyb şöyle demişti: “Sakın böyle bir şeye girişmeyesin! Muaviye Onu yerinden hareket ettirmek isteyince güneş tutulmuştu.
Resulallah da bu konuda şöyle buyurur: “Kim ki benim minberimin üzerinde yalan bir söz söylerse, yalan yere yemin ederse cehennemdeki yerine hazırlansın.” Sen minberi buradan alıp götüreceksin ama bütün Medine halkının bunda hakları vardır,” Bunun üzerine Abdülmelik minberi taşımaktan vazgeçmişti.
Velid bin Abdülmelik de başa geçince aynı şekilde minberi taşımak istemiş, Said bin el-Müseyyeb Medine Valisi bulunan Ömer bin Abdülazize haber göndererek şöyle demişti: “Adamına söyle, sakın Resulallahın minberine ve Allahın hukukuna tecavüz etmeye kalkışmasın. Allah Onun belasını verir!” Bunun üzerine Öme1r bin Abdülaziz Velid bin Abdülmelik ile görüşünce Velid minberi taşımaktan vazgeçmişti.
Süleyman bin Abdülmelik hac mevsiminde Medineye gelince Ömer bin
Abdülaziz Velidin bu minberi nakletmek istediğini ve Ona karşı takınılan tavrı anlatmıştı. Süleyman şöyle demişti: “Müminlerin emiri Abdülmelik hakkında bunların söylenmesini hiç de arzu etmezdim. Bize bu minbere taarruz etmek niye düşsün. Biz dünyayı ve dünya içindekileri tamamen avucumuzun içine almış bulunuyoruz. Sonra islamın şiarlarından olan bir şiarı alıp yerinden oynatmağa asla hakkımız yoktur ve bu bize hiç de yakışmaz.”Bu yıl içinde Muaviye bin Hudeyc es-Seküni Mısır Valiliğinden azı edilerek yerine Mesleme bin Muhalled tayin edilmiş ve Mısırın yanı sıra ifrikiyye Valiliği de Ona verilmişti. Muaviye bin Ebi Süfyan, Mesleme bin Muhalledi Afrika ve Mısır Valiliğine tayin etmeden önce Ukbe bin Nafii ifrikiyyeye vali tayin etmişti. Ukbe Kayrevan şehrini kurmayı planlamış ve yerini tespit etmişti; ancak burası yırtıcı hayvanlar, aslanlar ve bir sürü yılan çıyanla doluydu. Yüce Allaha dua ederek bütün bu zararlı hayvanların buradan çıkmasını niyaz etmiş ve gerçekten bu hayvanlar buradan kaçarak gitmişlerdi. Hatta buraya sığınan aslanlar kendi yavrularını taşıyarak çekip gitmişlerdi. Ukbe bin Nafi burada büyük bir mescid yaptırmıştı. Muaviye bin Ebi Süfyan, Muaviye bin Hudeyc es-Seküniyi Mısırdan azledince Ukbe bin Nafii de ifrikiyye Valiliğinden azletmiş ve burayı Mesleme bin Muhalledin emrine vermişti. Mesleme ifrikiyyenin Mısırla birlikte emrine verildiği ilk vali olmuştu. Mesleme ifrikiyyeyi kendi azatlı kölelerinden Ebu Muhacir adıyla meşhur olan birisine tevdi etmiş, Muaviye bin Ebi Süfyan vefat edinceye kadar burada görevi sürdürmüştü.