Bu yıl içinde Busr bin Ebi Ertat Basraya vali tayin edilmişti. Onun buraya tayin edilmesinin sebebi şu idi: Hasan H. 41. yılın başlarında Muaviye ile sulh antlaşması yapınca Hümran bin Eban Basraya saldırıp şehre hakim olmuş idi. Muaviye de Basra üzerine Busr bin Ebi Ertatı göndermiş, Ziyad bin Ebihin oğullarını katletmesini Ona emretmişti, çünkü Ziyad Ali tarafından Fars bölgesine vali tayin edilmiş bulunuyordu. Busr bin Ebi Ertat, Basraya vardığında mescitte minber üzerinde Aliye küfretmiş ve şöyle demişti: “Ben Allahaşkına sizden birine sesleniyorum. Gerçekten ben doğruysam beni tasdik etsin veya yalanlayıversin.” Bunun üzerine Ebu Bekre ayağa kalkıp: “Allah şahit olsun ki biz seni yalancı bir kimse biliyoruz.” demiş, Busr da Ebu Bekrenin boğulmasını emretmişti. O arada Ebu Lülüe ed-Dabbi ortaya atılarak Ebu Bekreyi korumuş ve boğulmaktan kurtarmıştı. Bunun üzerine Ebu Bekre, Ebu Lülüeye yüz cerib vermişti.
Ebu Bekreye şöyle sorulur: “Busra karşı neden böyle davrandın?” O da şöyle karşılık verir: “O bize Allahadına yemin ettirip nasıl olduğunu soruyor, biz Ona doğruyu söylemeyelim mi?”
Muaviye Ziyad bin Ebihe bir mektup yazarak: “Elinde bulunan zekat mallarından arta kalanları bana gönder.” demiş, Ziyad da şöyle karşılık vermişti: “Bende hiçbir şey kalmamıştır. Bu malları gerekli yerlere harcadım. Bir kısmını da buraya yerleşen kabileIere dağıttım ve geri kalanları -Allah rahmet eylesin- Müminlerin emirine gönderdim.” Bunun üzerine Muaviye Ona:
“Buraya gel, aramızda bir hususu halletmeye çalışalım. Eğer sen görevinde doğru dürüst davranmışsan mesele yok, yerine geri gidersin.” diye yazmış, ancak Ziyad, gitmek istememiş, bunun üzerine de Busr bin Ebi Ertat Ziyad bin Ebihin en büyük çocukları olan Abdurrahman, Ubeydullah ve Abbadı alarak yanında alıkoymuş ve Ziyada bir mektup yazıp şöyle demişti: “Ya Müminlerin emirine varırsın, ya da oğullarını öldürürüm.” Ziyad ise Busra şöyle yazmıştı:Yüce Allah benimle adamın arasında hükmünü vermedikçe yerimden kıpırdamayacağını. Eğer çocuklarımı öldürecek olursan nasıl olsa dönüş Allahadır ve orada hesabımızı göreceğiz. Zulmedenler yakında nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini bileceklerdir. (Şuara suresi, 227). Bu mektubu alan Busr, Ziyadın oğullarını öldürmek istemiş, fakat Ebu Bekre Ona gelerek: “Kardeşimin çocuklarını günahsızca alıp öldürmek istiyorsun. Halbuki Hasan Muaviye ile Alinin adamlarının kanlarının eman ile korunacağı üzerine anlaşma yapmış bulunmaktadır. Bundan dolayı senin onları öldürmeye hiç bir hakkın ve yetkin yoktur. ” demişti. Gerçekten Busr kendisine bu konuda Muaviyenin mektubu gelene kadar onları öldürmeyi tehir etmişti. Muaviye o sırada Kufede bulunuyordu. Ebu Bekre Ona gitmiş ve şöyle demişti: “Ey Muaviye! Müslümanlar sana beyat ederken çocukları öldüresin diye beyat etmediler!” Muaviye: “Neler oluyor ey Ebu Bekre?” diye sorunca da şöyle demişti: “Busr Ziyad bin Ebihin çocuklarını öldürmek istiyor.” Bunun üzerine Muaviye Busra çocukları serbest bırakması için mektup yazmış, Ebu Bekre bu mektubu alıp Ziyadın evlatlarını serbest bırakması için yola koyulmuş, tam onları öldürmeyi kararlaştırdığı günde Bas-raya varmıştı. Busr o gün güneşin doğmasından itibaren Ziyadın ço-cuklarını öldürmek üzere güneşin batmasını beklemekte idi. Müslüman-lar da toplanmış bu olayı bekleyip duruyorlardı. Onlar bu şekilde bekler dururlarken Ebu Bekre Necib -veya Birzevne- denilen yere varmış ve Basraya ulaşmak üzere bir hayli gayret sarfetmişti. Nihayet Basraya varmış, uzaktan göründüğünde tekbirler getirmiş, Müslümanlar da Onunla birlikte tekbirler getirmişler, sonra koşa koşa Busrun çocukları öldürmesinden önce yanına varmış, Muaviyenin mektubunu vermiş ve Busr çocukları serbest bırakmıştı.
Ali şehit edildiğinde Muaviye Ziyada bir mektup yazıp Onu tehdit etmiş, bunun üzerine Ziyad Müslümanlara bir hutbe okuyarak şunları söylemişti: “Hayret doğrusu! Şu insan ciğeri yiyen kadının oğlu, nifak ehli ve ayrılıkçı grupların başı beni tehdit ediyor. Halbuki şu anda Resulallahın iki amcasının oğlu aramızda bulunuyor. (Bunlarla Abdullah bin Abbası ve Hasanı kastediyordu.) Şu anda yetmiş bin insan kılıçlarını sıyırmış emir bekliyor. Vallahi, eğer Muaviye ile aramızda her hangi bir çarpışma söz konusu olursa benim kılıçla nasıl şiddetle savaştığımı görecektir.” Ancak Hasan Muaviye ile anlaşma yapınca Muaviye Kufeye varmış, bunun üzerine de ZiyadZiyad Kalesi adıyla meşhur olan kalede karargah kurmuştu.
Burada Ziyad bin Ebihin Abdullah bin Abbasdan söz ettiğini söyleyen kimseler yanılmışlardır, çünkü Abdullah bin Abbas daha Ali hayatta iken ondan ayrılmıştı.
Başka bir rivayete göre ise, Muaviye Ali hayatta iken Ziyada mektup yazıp tehdit etmişti. Ziyad da yukarıda söz konusu ettiğimiz sözlerini söylerken Aliyi kastetmişti. Ziyad Aliye bir mektup yazıp Muaviyenin kendisine yazdıklarını haber vermiş ve meşhur cevabını yazmıştı. Bu konudaki meşhur sözlerini de ileride Muaviyenin Ziyadı Kendisine ilhak Etmesi başlığı altında ele alacağız.