"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Havsere bin vedain isyanı

ibn Ebil-Havsa öldürülünce Hariciler bir araya gelip başlarına Havsere bin Veda bin Mesud el-Esediyi getirmişlerdi. O başa geçtikten sonra Farve bin Neyfelin Ali ile çarpışma konusunda şüpheye düşmesinden dolayı Onu tenkit etmiş ve Haricileri isyana davet ederek ikamet etmekte olduğu BerazürRuzdan hareket ederek beş yüz kişilik bir kuvvetle en-Nuhayleye varmıştı. Bu arada ibn Ebil Havsaın geride kalan adamları da Ona katılmıştı. Bunlar son derece küçük bir gruptu. Muaviye Havserenin babası Vedaı çağırarak Ona: “Kalk, oğlunun yanına git, konuş. Belki seni gördüğünde kalbi biraz yumuşar.” diye söylemişti. O da kalkıp Havsere ile konuşmuş ve bu işten vazgeçirmeğe çalışarak şöyle demişti: “Şimdi sana oğlunu getirsem, onu gördüğünde ayrılmayı gerçekten hoş karşılar mısın?” Havsere babasına şöyle cevap vermişti: “Bir kafirin mızrağı ile yaralanıp da yerde bir saat kıvrandıktan sonra ölmek oğluma olan şefkat ve muhabbetimden benim için çok daha tatlıdır.” Onun bu sözleri üzerine babası geri gelip Muaviyeye olup bitenleri ve aralarındaki konuşmaları aktarmış, bunun üzerine de Muaviye, Abdullah bin Avf el-Ahmer komutasında iki bin kişilik bir orduyu bunların üzerine göndermişti. Haricilere karşı savaşmak üzere giden bu iki bin kişi içinde Havserenin babası da yer almış ve iki askeri grup karşı karşıya geldiklerinde babası Havsereyi teke tek çarpışmağa davet etmişti. Ancak Havsere Ona şöyle seslenmişti: “Ey babacığım! Sen benden başkasına daha çok güç yetirirsin.” Arkasından Abdullah bin Avf onlarla çarpışmış ve bu çarpışmalarda sabretmeğe çalışmıştı. Çarpışmalar sırasında Havsere bin Veda Abdullah bin Avfı teke tek çarpışmağa davet etmiş, karşılıklı yaptıkları çarpışma Avfın oğlu Havsereyi öldürmüş ve adamlarını da kılıçtan geçirmişti. Ancak Haricilerden elli kişilik bir grup kaçıp kurtulmuş ve Küfeye girmişti. Bu olay H. 41. yılın cemaziyülahır (661 Ekim) ayında meydana gelmiştir. Abdullah bin Avf Havserenin yüzünde gerçekten sücudun etkisini ve izlerini görmüştü. Havsere ibadetine son derece bağlı bir adam idi. Bundan dolayı Avfın oğlu Havsereyi öldürmekten büyük bir pişmanlık duymuştu.