"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Karinin isyanı

Karin et-Tabaseyn, BMgis, Harat ve Kuhistan illerinden topladığı kırk bin kişilik orduyla Müslümanlara karşı bir cephe oluşturmuştu. Bunun üzerine Kays, ibn Hazıma: “Bu konuda görüşün nedir?” diye sormuş, O da: “Bana kalırsa bu durumda artık senin buraları bırakıp gitmen gerekir, çünkü Horasanda bir savaş meydana geldiği sırada bütün bu illerin emirinin benim olacağıma dair ibn Amirden elimde bir ahidname vardır.” diyerek cevap vermiş sonra da uydurduğu sahte bir ahidnameyi çıkarıp göstermişti. Kays Onunla münakaşa etmeyi lüzumsuz ve tehlikeli görerek oradan ayrılmış ve ibn Amirin yanına gitmişti. ibn Amir durumu öğrenince Kaysa kızarak: “illeri tamamen böyle harap halde bırakıp buraya geldin demek!” demiş, O da “ibn Hazım bana senden gelen bir ahidname gösterdi.” diye karşılık vermişti. Sonra ibn Hazım Karine doğru dört bin kişilik bir orduyla çıkmış ve yanında bulunan askerlere yanlarında bir miktar yağ taşımalarını söylemişti. Karinin ordusuna yakın bir yere gelince, askerlere mızraklarının ucuna bir parça bez yahut pamuk bağlayarak onu iyice yağlamalarını emretmişti. Sonra akşama kadar yoluna devam edip akşam olunca askerlerinden altı yüz kişiyi öncü olarak öne almış, diğerlerini de arkalarına sıralamıştı. Akşam olduğunda mızraklarının ucundaki yağlı bezleri ateşe vermiş ve gece yarısına doğru Müslüman öncüler Karinin ordusuna ve karargahı na kadar varıp onlara hücum etmişlerdi. Arkasından ordunun geri kalan kısmı da kendilerinden gayet emin bir şekilde düşmanın üzerine dehşetle atılmışlardı. ibn Hazım düşmana yaklaştığında, etrafında, sağında ve solunda ateşlerin yanıp durduğunu, bir yere doğru bir yukarı doğru kalkıp indiğini görmüşler ve bu halonları korkuya ve dehşete düşürmüştü. O sırada Müslümanların öncü kuvvetleri çarpışıp dururken arkasından ibn Hazım öteki kuvvetlerle birlikte Karinin üzerine hücum etmiş ve onu öldürmüşlerdi.

Nihayet müşrikler hezimete uğramışlardı. Müslümanlar onları izleyerek istedikleri gibi öldürüp duruyorlardı. Düşman ordusu büyük bir kayıp verdiği gibi Müslümanlar birçok kimseyi de esir almışlardı. ibn Hazım bu büyük zaferin müjdesini ibn Amire ulaştırdığında ibn Amir ondan razı olmuş ve Onu Horasanda vali olarak bırakmıştı. ibn Hazım Cemel Vakasına kadar bu görevini sürdürmüş, sonra ibn Hadremi olayı sırasında Basraya geldiğinde bu olaya Senbilin evinde bulunduğu sırada şahit olmuştu.
Başka bir rivayette de olay şöyle anlatılır: Karin büyük bir ordu toplayıp da harekete geçtiğinde Kays bin Heysem, Abdullah bin Hazım ile istişarede bulunup ne yapmaları gerektiğini sormuş, ibn Hazım da Ona şöyle demişti:
“Bence sen bu orduya karşı koyamazsın; onun için kendin ibn Amire git, ona düşmanın kalabalığını ve çokluğunu anlat, biz de burada kalelere sığınıp düşmanları oyalayalım ve sizden gelecek yardımı bekleyelim.” Bunun üzerine Kays çıkıp gitmiş, o gittikten sonra ibn Hazım yanında bulundurduğu sahte bir ahidnameyi çıkarıp Müslümanlara göstermiş ve: “işte ibn Amir beni Horasan valiliğine tayin etmiştir.” diyerek Karin in üzerine yürümüş ve onu mağlup ederek ibn Amire durumu ve zaferi mektupla bildirmişti. ibn Amir de ibn Hazımı bu başarısından dolayı Horasan valiliğinde bırakmıştı. Basralılar Horasan ehlinden sulh akdettikleri kimselerin dışında kalanlarla sürekli gazalarına devam etmişlerdi. Geri döndüklerinde arkalarında mutlaka kurtarıcı bir kuvvet olarak dört bin kişilik bir asker bırakıyorlardı.

Bu yıl içinde Resulallahın seksen sekiz yaşında olan amcası Abbas vefat etmişti. O, Peygamberden üç yaş daha büyüktü. Yine aynı şekilde yetmiş dört yaşında iken Abdurrahman bin Avf vefat etmişti. Yine bu yılda Abdullah bin Mesud vefat etmiş, namazını Ammar bin Yasir kıldırmıştı. Başka bir rivayette ise Onun namazını Osmanın kıldırdığı kaydedilir. Yine bu yılda ezanın nasıl okunacağını rüyasında gören Abdullah bin Zeyd bin Abdi Rabbih vefat etmişti.