"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Ahvaz bölgesinden beyruz şehri

Atlılar civara dağıldıktan sonra Beyruzda Kürtlerden ve diğer kavimlerden büyük bir ordu toplanmıştı. Ömer Ebü Musaya ta Basranın öbür yakasına kadar gidip oraları tamamen emniyete alarak buralardan Müslümanları arkadan kuşatacak hücumlardan korumasını emretmişti. Ömerin bunu istemesindeki gaye, buralardaki askerlerinin telef olmaması ve arkalarından kuşatılıp yok edilmemelerini arzu etmesidir. Ebü Musa, Kürtlerin Beyruzda iyice toplanmalarını beklemiş ve ondan sonra oraya doğru yola çıkmıştı. iki ordu Ramazan ayında, Nehr – Tira ve Menazir şehirleri arasında karşılaşmışlardı. el-Muhacir bin Ziyad, güzel kokular sürünüp savaşa hazırlanmış ve Ebü Musa da Müslümanlarla birlikte iftarını yapmış, sonra aralarında şiddetli çarpışmalar meydana gelmişti. Muhacir büyük çarpışmalardan sonra öldürülmüştü. Ondan sonra müşrikler acze ve ümitsizliğe kapılarak son derece zillet ve korku içinde kalelerine sığınmışlardı. Rabi bin Ziyad kardeşi Muhacirin ölümüne bir hayli üzülmüş ve kederlenmişti. Onun bu haline acıyan Ebu Musa Rabi bin Ziyadı ordusunun başına kumandan tayin etti. Rabi isfahanda Cey şehrini muhasara etmekte olan Müslümanların yanına varmak üzere yola koyulmuş ve onların bu muhasaralarına iştirak etnıişti. Cey şehri fethedildikten sonra Basraya dönmüş, er-Rabi bin Ziyad el-Harisi de Nehr-Tiraya bağlı olan Beyruz şehrini fethederek büyük ganimetler ele geçirmişti.
Ebu Musa elde edilen ganimetIerin humuslarıyla birlikte Ömere bir heyet göndermişti. Bu arada Dabba bin Mihsan el-Anezi, bu heyet içinde Ömere gitmek istemiş, fakat Onun bu isteği Ebu Musa tarafından reddedilmişti. Ebu Musa, Beyruz esirlerinden kendisi için altmış köle ayırmıştı. Bunun üzerine Dabbe Ebu Musayı Ömere şikayet etmek üzere Medineye yönelince, Ebu Musa da aynı şekilde Ömere durumu bir mektupla bildirmişti. Dabbe Ömerin yanına vardığında, selam vermiş, Ömer: “Kimsin sen?” diye sorduğunda kim olduğunu bildirmişti. Bunun üzerine Ömer: “Sana merhabalar olmasın ve hoş da gelmedin” diye karşılık vermiş ve durumunu sormuştu. Dabbe şöyle demişti: “Ebu Musa bölgenin ileri gelenlerinin çocuklarından altmış köleyi kendisi için ayırdı. Onun ayrıca sabah bir çuval, akşam bir çuval yemek yiyen bir cariyesi vardır. Buna Akile adı veriliyordu. Ayrıca, Ebu Musanın iki adet kilesi ve iki mührü vardır. Diğer taraftan Ebu Musa, Ziyad bin Ebi Süfyana Basra işlerini devretmiş ve bu da yetmiyormuş gibi Hatieye bin dinar mükafat vermiştir.”
Bunları işiten Ömer hemen Ebu Musayı Medineye çağırdı.
Medineye geldiğinde, bir kaç gün Onu gizli tutmuş, sonra Dabbeyi de huzuruna çağırarak her ikisini yüzleştirmişti. Dabbe Ebu Musanın altmış köleyi kendi nefsi için aldığını söyleyince, Ebu Musa: “Bu altmış köleyi fidye karşılığı olarak serbest bıraktım ve elde ettiklerimi de Müslümanlar arasında dağıttım.” diye karşılık verir. Bunun üzerine Dabbe: “Yalan söylemedi ve ben de yalan söylemedim.” demiş ve bu defa onun iki kilesi olduğunu söylemişti. Ebu Musa: “Bunlardan bir tanesi benim çoluk çocuğumun diğerleri ise Müslümanlarındır.” diye cevap verince, Dabbe: “Yalan söylemedi ve ben de yalan söylemedim.” karşılığını vermişti. Akile adlı cariyeyi söz konusu edince, Ebu Musa susmuş ve özrünü beyan etmemişti. Bunun üzerine Ömer, Dabbenin bu konuda doğru söylediğini anlamıştı. Ziyadı Basraya vali tayin etmesine gelince, Ebu Musa şöyle demişti: “Ben Onu bu işlerin ehli olarak gördüm. Gayet ileri görüşlü ve iyi bir idareci olduğu için Basraya tayin ettim.” Hatieye bin dinarlık mükafat verilmesine gelince, Ebu Musa şöyle müdafaa etmişti: “Para ile Hatienin ağzını tıkadım ki, aleyhimde konuşmasın. ” Ömer dinledikten sonra Onu yerine göndermiş ve oraya vardığında kendisine Ziyadı ve Akileyi göndermesini emretmişti. Ebu Musa görev yerine vardığında Ziyad ve Akileyi Ömere göndermişti. Ziyad Medineye vardığında, Ömer Ona bazı sorular sormuş, Kuran ve sünnet bilgisini öğrenmiş, farzlar ile ilgili bilgisini tartmış, gerçekten fakih bir kimse olduğunu görünce yerine, Basraya gönderip halkın Ona uymasını istemişti. Akileyi ise, Medinede bırakmıştı.
Ömer bu olay üzerine şöyle demişti: “Dabba, Ebu Musaya kızmış ve Onunla münakaşa etmişti. Dünya menfaatlerinden bazılarına nail olamayınca karşı bir tavır takınmıştır. Bu yalanı ve uydurması ise diğer doğrularını yok etmişti. Aman aman, sakının yalan söylemekten; çünkü yalan kişiyi cehenneme sokan bir niteliktir. ”