1781. İbn Şihaba büyüğün emmesinin hükmü sorulunca, bu hususta, Urve b. Zübeyr bana şunları haber verdi dedi: «Resulallahın ashabından Bedir muharebesinde bulunan Ebu Huzeyfe b. Utbe b. Rabia, Resulallahın Zeyd b. Hariseyi oğulluk edindiği gibi, azadlısı Salimi oğulluk edinip evlendirdi. Onu oğlu gibi görüyordu. Kardeşi Velidin kızı Fatıma ile evlendirdi. Fatıma Kureyşin en güzide genç kızlarından olup ilk hicret edenlerdendi. Allah, Zeyd b. Harise hakkında: «Onları (oğulluklarınızı) babalarının adiyle çağırın. Bu, Allah indinde daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız onlar dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdır.» Ahzab:5. ayetini indirince bu oğulluklar babalarına verildi. Babaları bilinmiyorsa, velilerine verildi. O sırada Ebu Huzeyfenin hanımı Amir b. Lüey kabilesine mensup olan Süheyl kızı Sehle Resulallaha gelerek:
« Ey Allahın Peygamberi, Biz Salimi çocuğumuz gibi görüyorduk. Yanımıza serbestçe girip çıkıyordu. Benim başım açık oluyor. Evimizde yalnız bir oda var. Salim hakkında ne buyurursun? Yanımızda kalabilir mi?» deyince, Resulallah:
« Onu beş defa emzir süt oğlun olur.» (Yanına girip çıkması caiz olur.) buyurdu. Sehle dediği gibi yaptı. Böylece Salimi süt oğul sayardı. Ayşe de yanına girmesini arzu ettiği kimseye bu hükmü uygulardı. Kız kardeşi Ümmü Gülsüm ve erkek kardeşlerinin kızlarına, yanına almasını arzu ettiği erkekleri emzirmelerini emrederdi. Ama Peygamber Efendimizin diğer hanımları bu emme ile hiç kimseyi yanlarına kabul etmezlerdi ve: «Hayır, Allaha yemin ederiz ki Resulallahın Sehleye emri sadece Salimin emmesine mahsus bir ruhsattır. (Başkalarının bu hükmü uygulamaları doğru olmaz.) Hayır, Allaha yemin ederiz ki, bu emme ile hiç bir kimse yanımıza giremez.» derlerdi.