Bir rivayette, hristiyanların ve daha önceki kitap ehli olan milletlerin kayıt ve ifadelerine göre İskenderin Babil topraklarını ele geçirmesinden beş yüz yirmi üç yıl, Mecusilerin ifadesine göre de iki yüz altmış altı yıl geçtikten sonra hükümdar Dara bin Daranın intikamını almak, hükümdarlığı ehline ve Müluküt-Tavaiften önceki seletlerinin nesline iade etmek ve tek bir hükümdarın elinde toplamak maksadıyla Erdeşir bin Babek bin Sasan (küçük Sasan) bin Babek bin Sasan bin Babek bin Milirimes bin Sasan bin Belırem (hükümdar) bin İsfendiyar bin Büştasb harekete geçti. Diğer bir rivayette Onun nesep şeceresi daha başka şekilde tespit edilmiştir.
Anlatıldığına göre, Erdeşir bin Babek Istahra bağlı kasabalardan Tızude (Tırude 7) kasabasında dünyaya gelmişti. Dedesi Sasan ise şecaat sahibi, ava düşkün bir kişiydi. Sasan, Baderenciler (Bazerenciler 7) adıyla bilinen Fars hükümdarlarının neslinden gelen bir kadınla evlenmişti. Sasan, Istahrdaki Narhid adlı ateşgedenin kayyim ve nazırlığını yapıyordu. Onun bu kadından Babek adında bir oğlu dünyaya gelmişti. Babek büyüyünce babasının yerine geçerek halkın işlerini üstlenip idareyi ele almıştı. Daha sonra Babekin de Erdeşir adında bir oğlu dünyaya geldi. Bu sırada Istalırın hükümdarı Baderencilerden Cuzihr adında birisi idi. Cuzihrin Tira adında bir hadımı vardı ve onu Darabcird (Darabgird)e dizdar (kale muhafızı) tayin etmişti. Erdeşir yedi yaşına geldiği zaman babası onu Cuzihrin yanına gönderip Tirata teslim etmesini, onun terbiyesinde büyümesini, Tira öldükten sonra aynı görevle onun yerine geçirip dizdar tayin etmesini rica etmişti. Cuzihr, Babekin bu isteğini kabul ederek Erdeşiri Tiranın yanına gönderdi. Tira da Erdeşiri kabul edip evlatlık edindi ve kendisi ölünce idareyi Erdeşir üstlendi ve çok güzel bir idarecilik yaptı.
Bu arada müneccim ve fakılardan bir grup kimse Erdeşirin yıldızına bakarak, ona doğumunun hayırlı olduğunu söylediler ve ülkelere hakim olacağını bildirdiler. Bunun üzerine Erdeşir iyiliklerini daha da artırdı. Bir gece Erdeşir rüyasında başı ucunda duran bir meleğin kendisine: Allah seni ülkelere hakim kılacak. dediğini gördü. Bu rüyadan sonra Erdeşir kendisinde daha önce görmediği bir kuvvet ve kudret hissetti. Onun ilk yaptığı iş, Darabcirdin Hobaban mevkiine gelip buranın Fasin adındaki hükümdarım öldürmek olmuştu. Sonra Kevsen denilen yere gelip buranın Minuçihr adındaki hükümdarını öldürdü. Oradan Lezviz (Lervir) denilen yere hareket etti ve Dara adındaki hükümdarını öldürdü. Bundan sonra bu yerlerin idarelerini kendi tarafından tayin ettiği kimselere teslim etti. Bu arada babasına bir mektup yazarak bütün yaptıklarını ona bildirdi. Ayrıca babasından el-Beydada bulunan Cuzihrin üzerine hücum edip saldırmasını istedi. Bunun üzerine babası dediğini tuttu ve Cuzihri öldürüp tacını aldı. Sonra el-Cibal ve civar bölgelerin hükümdarı Erduvana bir mektup yazarak Cuzihrin tacını oğlu Sabura giydirmesi için ondan yalvarıp izin istedi, fakat Erduvan onun böyle bir harekete girişmesini şiddetle menetti ve tehdit etti. Babek ise onun bu tehdidine pek aldırış etmedi, ancak üç gün içerisinde öldü. Bunun üzerine Babekin oğlu Sabur Cuzihrin tacını giyip babasının yerine geçti ve hükümdarlığını ilan etti. Bu arada Sabur bir mektup yazarak kardeşi Erdeşiri yanına çağırdı, fakat Erdeşir onun bu çağrısını reddetti ve gelmedi. Buna öfkelenen Sabur onunla savaşmak için büyük bir askeri kuvvet hazırlayıp üzerine yürüdü. Istahrdan hareket ettiği zaman Saburun bu seferine akrabalarından, kardeşlerinden ve yakın adamlarından bir grup kimse de katılmıştı. Bu seferine katılan kardeşlerinin arasında yaşça kendisinden daha büyük olanları bile vardı. Kendi kardeşleri onun tacını ve tahtını alıp Erdeşire teslim ettiler. Bu defa tacı Erdeşir giyip tahta çıktı. Azim ve ciddiyetle işe başladı. Ebersam adında birisini kendine vezir tayin ettikten sonra Fahır adındaki kimseyi de en yüksek dini vazife ve rütbe olan Mubezan-ı mubez (ruhaniler reisliği) makamına getirdi. Erdeşir kardeşlerinin ve onlarla birlikte hareket edenlerin kendisine karşı suikastta bulunacaklarını hissedince onların pek çoğunu öldürttü. Bu sırada Darabcird halkının isyan ettiği haberi geldi. Bunun üzerine Erdeşir geri dönüp isyanı bastırdı ve halkından pek çok kimseyi öldürdükten sonra şehri tekrar ele geçirdi. Bundan sonra oradan Kermana gitti ve buranın hükümdarı Belaş ile şiddetli bir savaşa tutuştu. Erdeşir bizzat kendisi çarpışarak Belaşı esir aldı ve Kermanı istila edip ele geçirdi; ayrıca Erdeşir, Kerman şehrini kendi adını taşıyan oğlu Erdeşire teslim edip idaresini ona bıraktı.
Basra Körfezi sahillerinde Asyun (EbtenhUd ) adında kendisine saygı duyulan bir hükümdar vardı. Bu defa Erdeşir bunun üzerine yürüdü; onu ve beraberinde bulunanları kılıçtan geçirip öldürdü, ayrıca hükümdarın yeraltında sakladığı hazinelerini ele geçirerek pek çok kıymetli mal elde etti.
Diğer taraftan Erdeşir, bazı hükümdarlara mektuplar yazarak kendisine itaat etmelerini istedi, fakat hiçbir hükümdar onun bu isteğini kabul etmedi. Bu hükümdarlardan birisi de Erdeşir-Hurreye bağlı olan Ebrsas (İrasistan) şehrinin sahip ve hükümdarı olan Mihrek idi. Bunun üzerine harekete geçen Erdeşir önce Mihrekin üzerine yürüyüp onu öldürdü, sonra Gura geçti ve Gur şehrini kurdu. Ayrıca burada Tırbal adıyla bilinen bir saray ve bir de ateşgede yaptırdı.
Erdeşir bu işlerle uğraşırken Erduvanın elçisi bir mektupla huzuruna çıkageldi. Bunun üzerine Erdeşir halkı toplayıp Erduvanın gönderdiği mektubu okudu. Mektupta Erdeşire hitaben: “Ey kurt! Haddini aştın ve kendi elinle ölümünü istedin. Taç giyip bu memleketleri ele geçirmene kim izin verdi? Sana bu şehri inşa etmeyi kim emretti?” Ayrıca Erduvan kendisini bağlayıp huzuruna getirmesi için Ahvaz hükümdarını yanına gönderdiğini de bildiriyordu.
Bunun üzerine Erdeşir de bir mektup yazarak şu şekilde cevap verdi: “Allah, başıma giydiğim tacı bana bağışlayıp verdi ve fethettiğim memleketlere sahip kıldı. Allahın bana, seni yakalamak imkanı vereceğini ve senin başını Erdeşir-Hurrede yaptırdığını ateşgedeye göndereceğimi ümit ediyorum.”
Bundan sonra Erdeşir veziri Ebersamı Erdeşir-Hurrede yerine halef bırakıp kendisi Istahr tarafına hareket etti, fakat çok geçmeden veziri Ebersamdan kendisine bir mektup geldi. Ebersam mektubunda, Ahvaz hükümdarının Erdeşir-Hurreye geldiğini, fakat mağlüp ve perişan bir vaziyette geri döndüğünü yazıyordu. Bundan sonra Erdeşir İsfahan üzerine yürüdü ve İsfahanı ele geçirip hükümdarını öldürdü, sonra Fars ülkesine dönüp Ehvazın sahip ve hakimi olan Nirufer ile savaşmak için üzerine yürüdü fakat bu arada Errecan, Meysan ve Tasara uğradı, Surraka gelince Düceyi (Diclenin bir kolu)in kenar kısmında durup Ehvazı ele geçirdi. Erdeşir, burada SükulEhvaz şehrini kurduktan sonra bol miktarda ge nimet alarak Fars ülkesine geri döndü. Bir müddet sonra ise Kazerun ve Hurre (Cirili ) yoluyla tekrar Fars ülkesinden Ehvaza geldi. Meysan hükümdarını öldürüp burada Kerh-Meysan şehrini kurduktan sonra Fars ülkesine geri döndü.
Bu defa Erdeşir Erduvana bir elçi gönderip savaş ilan ettiğini bildirdi ve savaş için bir yer belirlemesini istedi. Bunun üzerine Erduvan Ona bir mektup göndererek, Mirimah (Temmuz)ın sonunda Hürmüzcan düzlüğünde Onunla karşılaşacağını, bildirdi; fakat Erdeşir tayin edilen vakitten önce Hürmüzcan düzlüğüne gelip kendisi için hendekler kazdırdı ve su yollarını tuttu. Daha sonra tayin edilen vakitte Ermamlerin hükümdarı Baba ile birlikte Erduvan belirlenen Hürmüzcan düzlüğüne geldiler. Bu sırada Erduvan ile Ermamlerin hükümdarı Baba taht kavgası yüzünden birbiriyle savaşıyorlardı. Erdeşirin savaş ilan etmesi üzerine kendi aralarındaki savaşı bırakıp onunla savaşmağa karar verdiler. Müttefik olarak hareket eden ve birbirlerine destek olan bu iki hükümdar, Erdeşir ile bir gün birisi, diğer gün birisi nöbetleşerek savaşıyorlardı. Sıra Ermanilerin hükümdarı Babaya geldiğinde Erdeşir onun karşısına çıkmadı. Savaş sırası Erduvana geldiği gün o da Erdeşirin karşısına çıkmadı. Bunun üzerine Erdeşir, Ermamlerin hükümdarı Baba ile bir sulh anlaşması yaptı. Bu anlaşmaya göre Erdeşir Babaya dokunmayacak, Baba da Erduvanı yalnız bırakıp aralarından çekilecekti. Fakat çok geçmeden Erdeşir Erduvanı öldürüp ülkesini istila etti. Bu durum karşısında Ermamlerin hükümdarı Baba, Erdeşirin itaati altına girmek mecburiyetinde kaldı. İşte o gün Erdeşire Şehinşah unvanı verildi.
Bundan sonra Erdeşir, Hemedana yürüdü ve burasını fethedip ele geçirdi, sonra buradan el-Cebel, Azerbaycan, Ermeniyye (Armenia) ve Musula hareket etti ve kılıç zoruyla buraları fethetti. Musuldan Sevad bölgesine geçen Erdeşir burasını ele geçirdikten sonra Medain şehrinin doğusunda bulunan Tisfon (Taysefün) şehrinin karşısında ve Diclenin kenarında bir şehir kurarak Bih-Erdeşir adını verdi. Sonra Sevad bölgesinden Istahra geri döndü.
Erdeşir, Istahrdan sırasıyla Sicistan, Cürcan, Nisabur, Merv, Belli ve Harezm üzerine yürüdü, sonra tekrar Fars ülkesine dönüp konaklamak üzere Gura gelip indi. Burada bulunduğu sırada Kusan, Turan ve Mükran hükümdarlarının elçileri gelip Erdeşire itaatlerini bildirdiler.
Bundan sonra Erdeşir Bahreyne hareket edip burasını muhasara etti, muhasara neticesinde müşkül duruma düşen Bahreyn hükümdarı kalesinin surundan atlayıp öldü. Erdeşir buradan Medaine geri döndü ve burada yerleşti. Hayatta iken kendi tacını oğlu Sabura giydirdi. Bu arada Erdeşir dokuz tane şehir kurdu. Bu şehirler şunlardır: 1) Bahreynde kurulan el-Hatt şehri, 2) Medain şehrinin karşısında inşa ettirilen Behüresir şehri, ki bunun asıl adı Bih-Erdeşir olup sonradan Araplar tarafından Arapçalaştırıhp Bihsir şekline sokulmuştur, 3) Erdeşir-Hurre (Gur), -Sonradan bu şehre Büveyhilerden Adudud-devle tarafından Fi-ruzahad adı verilmiştir-, 4) Kermanda kurulan Erdeşir şehri, -bu şehrin adı da Arapçalaştırıhp Berdeşir şekline sokulmuştur-, 5) Basra yakınlarında ve Dicle üzerinde kurulan Behmen-Erdeşir şehri -Basralılar bu şehre Behmen-Şir adını vermişlerdir-, 6) Huzistanda kurulan Rame-Hürmüz şehri, 7) Sukul-Ahvaz (Hürmüz-Erdeşir), 8) Bu gün Hazze adıyla bilinen Büd-Erdeşir şehri, 9) Fırat-Meysan şehri.
Erdeşir, gidişatı beğenilen, zaferden zafere koşan ve bayrağı yere düşmeyen bir hükümdardı. Kendisi birçok şehir ve belde kurup, derece ve rütbeler ihdas ederek memleketleri imar etmiştir.
Erdeşir, Erduvanı öldürdükten sonra ölümüne kadar on dört yıl hükümdarhkta kaldı. Bir rivayette on dört yıl on ay hüküm sürdüğü söylenir. Erdeşir Irakı istila edince TeNuh paktına giren birçok Arap onun idaresi altında bulunan bir memlekette yaşamak istemediler, bu yüzden TeNuh paktı altında toplanan Araplardan Kudaa Kabilesi ve diğerleri Iraktan göç edip Suriyeye gittiler ve orada yerleştiler. Hire ve Enhar ahalisi ise Erdeşire boyun eğip itaati altına girdiler. Hire ve Enhar şehirleri Buht Nassarın zamanında kurulmuştu. Onun ölmesinden sonra Rire halkının Enhara göç etmesi üzerine Hire harabe hale geldi. Arın bin Adiyyin döneminde Hirenin tekrar baştan imar edilip mamur hale gelmesine kadar Enbar şehri beş yüz elli yıl mamur bir halde ayakta kaldı. Hire şehri de Amr bin Adiyy tarafından imar edildikten sonra Küfe şehri kurulup Müslümanların buraya gelip yerleşmesine kadar beş yüz otuz küsur yıl mamur bir vaziyette ayakta kalmıştı.