Biz, daha önce Lutun İbrahim ile birlikte Mısıra hicret ettiğini, İbrahimin Şama geri döndüğünü, Lutun ise Sedumda kaldığını anlatmıştık. Nihayet Sedümda yerleşen Lut, Allah tarafından buranın halkına peygamber olarak gönderildi. Sedum halkı ise Allahı tanımıyor ve her türlü kötülüğü irtikap ediyordu. Nitekim bu hususla ilgili olarak Allah: Hani Lut kavmine: Siz gerçekten öyle hayasızlık yapıyorsunuz ki, sizden önce hiç bir kimse bunu yapmamıştır, demişti. Her halde siz erkeklere yaklaşacak, yol kesecek, toplantı yerinizde meşru olmayan şeyleri mi yapacaksınız? (Ankebut 28, 29) buyurur.
Bu ayetteki yol kesmek cümlesinden onların, yanlarına gelen bir misafiri hemen yakalayıp götürerek ona Lutilik denilen bu çirkin hareketi tatbik etmeleri kastedilmiştir.
Yine aynı ayetteki toplantı yerinizde meşru olmayan şeyleri mi yapacaksınız cümlesinden, bir rivayette onların, yanlarından geçen kimseleri taşa tutup onlarla alay etmeleri, diğer bir rivayette onların toplantı yerlerinde karşılıklı olarak yellenme yarışına girişmeleri, bir başka rivayette ise toplantı yerlerinde birbirleriyle Lutilik yapmaları kastedilmiştir.
Lut onları Allaha ibadet etmeğe davet ediyor, yol kesmek, Lutilik yapmak ve hayasızlıkları irtikap etmek gibi Allahın hoşlanmadığı bu çirkin işleri yapmaktan menediyor, bu kötü hareketleri yapmakta ve tövbe etmemekte ısrar ettikleri takdirde kendilerini acıklı bir azap ile tehdit ediyordu. Fakat Lutun bu tehdidi ve verdiği öğütler, onların kötülükler üzerinde ısrar etmelerini ve Allahın tehdit ve uyarısını inkar ederek Allahın azabının çabuklaşmasını artırmaktan başka bir netice doğurmamıştı. Hatta cüretlerini artırarak Luta: Eğer doğru söyleyenlerden isen, Allahın azabını bize getir . (Ankebut, 29) demişlerdi.
Lut, davetinin uzaması, onların isyan ve tuğyanlarında direnmeleri üzerine Rabbinden onlara karşı yardım istedi. Allah onları helak ederek, elçisi Luta yardım etmek isteyince onların üzerine Cebrail ile birlikte Mikail ve İsrafili gönderdi. Rivayet edildiğine göre, bu melekler, genç adamlar suretine girerek yaya halde geldiler. Allah ise onlara, önce İbrahim ve Sareye uğramalarını ve İbrahime İshakı, onun arkasından da Yakubu müjdelemelerini emretmişti.
Nihayet melekler İbrahime geldiler. Bu sırada İbrahimin evine on beş gündür misafir uğramamıştı; hatta misafirin gelmeyişi ona çok ağır gelmişti. Misafirperverliği yüzünden Allah ona bol rızıklar ihsan etmişti. Netice olarak İbrahim onların gelişine çok sevindi; hatta o güne kadar kendisine misafir olanlarla kıyaslanamayacak kadar güzel olan bu misafirleri görünce İbrahim kendi kendisine: “Onlara ancak benim hizmet etmem gerekir” diyerek ailesinin yanına gidip kendi eliyle kızarttığı semiz bir buzağıyı getirip takdim etti, fakat onlar buna el sürmediler. Bunun üzerine: İbrahim, onların ellerinin buna uzanmadığını görünce irkilip kalbine korku girmişti. Onlar: “Korkma! Biz Lut kavmine gönderildik” dediler. İbrahimin hanımı (Sare) ise (hizmet için) ayakta idi. (Sare, Allahın emrini ve Lut kavminin başına geleceği bildiği için) güldü. Biz ona İshakı, İshakın ardından da (torunu) Yakubu müjdeledik. (Sare, hayretinden ellerini yüzüne vurarak): Vay! Kendim bir koca karı, şu kocam da bir ihtiyar iken ben mi doğuracak mısın? Doğrusu bu, pek şaşılacak bir şey dedi. (Melekler): Allahın emrine mi şaşıyorsunuz ey hane halkı? Allahın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphe yok ki O, hamde layık, bağış ve ihsanı çok olandır dediler .. (Hicr 70-73).
Bu sırada Sare doksan, İbrahim ise yüz yirmi yaşlarında bulunuyorlardı. İbrahimin üzerinden korku gidip müjde sevinci gelince Lut Kavmi hakkında Cebrail ile münakaşaya başladı ve ona: “Eğer onların arasında elli Müslüman varsa durum ne olacak?” dedi. Bunun üzerine melekler: “Eğer Lut Kavminin içerisinde elli Müslüman bulunursa, Allah onlara azap etmez.” cevabını verdiler. İbrahim: “Kırk Müslüman olursa durum ne olacak?” diye sorunca, “Kırk Müslüman bulunursa da Allahazap etmez” diye karşılık verdiler. İbrahim: “Otuz Müslüman bulunduğu takdirde durum ne olacak?” dedi. Onlar: “Otuz Müslüman bulunduğu takdirde de durum yine aynı olur” dediler. Nihayet İbrahim on sayısına kadar indi. Melekler ise ona: “Eğer aralarında on Müslüman bulunursa, Allah onlara azap etmez” dediler.
Bunun üzerine İbrahim kendi kendine: “Aralarında on Müslümanın bulunmadığı bir kavimde hayır bulunmaz” dedikten sonra: Onların içerisinde Lut da var, dedi. Melekler: “Biz onların arasında kimin bulunduğunu çok iyi biliriz. Biz, yalnız geride (azapta) kalacaklardan olan karısı müstesna, Lutu da ehlini de muhakkak kurtaracağız” dediler. (Ankebut 32).
Bundan sonra Melekler Lutun bulunduğu Sedum beldesine doğru gittiler. Melekler Seduma geldiklerinde tarlasında çalışmakta olan Lut ile karşılaştılar. Allah meleklere: Lut, kavminin aleyhine dört defa şahadet etmedikçe onları helak etmeyin. buyurmuştu. Bu yüzden melekler, Lutun yanına gelip ona: “Biz, bu gece sana misafir olacağız.” dediler. Lut meleklerle birlikte evine giderken bir müddet yürüdükten sonra onlara dönerek: “Siz, bu belde halkının ne yaptıklarını biliyor musunuz? Allaha yemin ederim ki, yeryüzünde bunlardan daha kötü insanların bulunacağını zannetmiyorum.” dedi ve bu sözünü dört defa tekrarladı.
Bir rivayete göre, melekler Lutun kızıyla karşılaşmışlardı ve ona: “Ey hanım kız! İnip konaklayacağımız bir yer var mı?” diye sormuşlardı. Lutun kızı ise: “Evet var, olduğunuz yerde bekleyin, ben gelinceye kadar şehre girmeyin” demişti. Çünkü belde halkının onlara kötülük yapmalarından korkuyordu. Lutun kızı hemen babasının yanına gelerek ona: “Ey babacığım! Şehrin kapısında bekleyen gençlere yetiş; zira kavmin onları yakalar, ele geçirirse, çirkin hareketlerde (lutilikte) bulunurlar. Ben, bugüne kadar rastladığım insanlar arasında bunlar gibi güzelini görmedim.” dedi. Lutun kavmi, onun evine erkek misafir kabul etmesini yasaklamışlardı. Bu yüzden Lut Kavmine duyurmadan onları evine getirdi, misafirlerin geldiğini ancak Lutun ailesi biliyordu. Fakat Lutun karısı dışarı çıkarak misafirlerin geldiklerini Lut Kavmine bildirdi ve onlara: “Evimize öyle güzel kimseler geldi ki, bugüne kadar onlar gibi güzel yüzlü ve hoş kokulu insanlar görmedim” dedi. Bunun üzerine onlar koşarak Lutun evine geldiler. Lut onlara: Ey kavmim! İşte kızlarım, sizin için onlar daha temizdir. Artık Allahtan korkun, beni misafirlerimin içinde küçük düşürmeyin. Sizin içinizde aklı başında bir adam yok mu? (Hud 78) diyerek misafirlerine sarkıntılık etmelerini menetti, aradıklarını kendi kızlarında bulabileceklerini belirterek onları kızlarına teşvik etti. Fakat onlar: And olsun ki, senin de bildiğin üzere bizim senin kızlarınla hiç bir hak (ve alakamız) yoktur. Sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin. (Hud 79) ve: Biz seni elaleme karışmaktan men etmedik mi? (Hicr 70) dediler.
Lut, teklif ve sözlerinin kabul edilmediğini görünce onlara: Ah, size (karşı koyacak) bir gücüm olsaydı ve yahut sarp bir kaleye sığınabilseydim! (Hud 80) yani beni sizden koruyacak yardım edenlerim veya aşiretim olsaydı, diye temennide bulundu. Lut bu sözlerini söyleyince hemen melekler yanına gelip: “Senin kale ve sığınağın çok kuvvetlidir. Zira Allah hiçbir peygamber göndermemiştir ki, kavminden ona arka çıkan ve aşiretinden ona destek olan bir grup bulunmamış olsun” dediler. Lut, onların koşuşarak geldiklerini görünce evinin kapısını kapattı; fakat onlar kapıyı açmak için zorladılar. Bunun üzerine Lut kapıyı açtı, onlar da içeri girdiler. Bu esnada Cebrail Rabbinden onları cezalandırmak için izin istedi ve kendisine izin verildi. Bunun üzerine Cebrail kanadını açıp onların gözlerini çıkardı. Hatta onlar birbirlerine: “Aman çabuk davranın, kurtulmağa bakın! Zira bugün Lutun evinde yeryüzünün en sihirbaz adamı vardır.” diyerek birbirlerini çiğnemek suretiyle Lutun evinden dışarı çıkmağa başladılar. Bu sırada melekler Luta: Ey Lut! Emin ol, biz Rabbinin elçileri (melekleri)yiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Sen hemen gecenin bir vaktinde ailenle yola çık. Yalnız karınız müstesna, içinizden hiçbiri geri kalmasın … (Hud 81) ve: … Sen de arkalarından git. Sizden hiçbir kimse ardına (dönüp) bakmasın. Emrolunacağınız yere geçip gidin. (Hicr 65) dediler.
Nihayet Allah Lut ve ailesini Şam (Suriye) tarafına doğru yola çıkardığı zaman, Lut meleklere: “Hemen şu saatte onları helak edin.” dedi. Bunun üzerine melekler ona: Biz ancak onları sabah vakti helak etmekle emrolunduk. Sabah vakti yakın değil mi? (Hud 81) dediler. Sabah vakti olunca Cebrail, diğer bir rivayette Mikail kanadını onların üzerinde yaşadıkları toprağın ve yerleştikleri beş kasabanın altına daldırıp havaya kaldırdı. Hatta gökyüzündekiler onların köpeklerinin havlamalarını ve horozlarının ötüşlerini duydular. Bundan sonra melek havaya kaldırmış olduğu kasabaları ve onların yaşadıkları toprak parçasını ters yüz ediverdi. Ayrıca o anda kasabalarda hazır bulunmayanların üzerine taşlar yağdırılarak helak edildiler. Bu arada Lutun karısı yıkıntının gürültüsünü duyunca: “Vah! Kavmime yazık oldu” diye ağlayıp sızlamağa başlamıştı. O anda gelen bir taş da onu öldürüp olduğu yere yığıvermişti. İşte böylece Allah Lutu ve karısı hariç olmak üzere onun ailesini kurtardı. Rivayet edildiğine göre, bu kasabalarda dört yüz bin kişi yaşamaktaydı. İbrahim bu kasabaların üzerinde bulunan yüksek bir yere çıkar: “Bir gün Sedüm helak olacak.” derdi. Lut kavminin yaşadığı şehirler beş tane idi ve bunlar: Sedüm, Saba, Umra, Düma ve Savadan ibaretti. Bunların en büyüğü ise Sedum idi.