Selef dönemindeki Müslüman alimler, kurban edilecek kişinin kim olduğu konusunda ihtilaf etmişlerdir. Bu alimlerden bir kısım kurban edilecek olan kişinin İsmail olduğunu, diğer bir kısmı da bunun İshak olduğunu ileri sürmüşlerdir. Peygamberden bu her iki görüşle ilgili iki hadis rivayet edilmiştir. Eğer bu iki görüş hakkında (tercih edebileceğimiz) sahih bir delil bulunsaydı, biz bu sahih olanı bırakıp da başka bir delile başvurmazdık.
Kurban edilecek olan kişinin İshak olduğunu bildiren hadisi, Ahnef, Abbas bin Abdülmuttalib vasıtasıyla Resulallahtan rivayet etmiş ve Resulallah, içerisinde: Biz, (oğluna bedel olarak) ona büyük bir kurban verdik. (Saffat 107) ayetini zikrettiği bu hadiste oğul sözünü İshak olarak açıklamıştır. Ayrıca bu hadis Abbas bin Abdülmuttalibden mevkuf olarak da rivayet edilmiştir.
Kurban edilecek kişinin İsmail olduğunu bildiren hadise gelince, Sunabihi rivayet ediyor ve şöyle diyor: “Biz, Muaviye bin Ebu Süfyanın yanında bulunuyorduk. Söz kurban edilecek kişiden açılınca Muaviye: Meselenin içyüzünü bilen birisine rastladınız. dedikten sonra şöyle söyledi: Biz, Resulallahın yanında bulunuyorduk. Birisi gelerek: Ey iki kurbanlığın oğlu! Allahın sana ganimet olarak ihsan ettiklerinden bana da ver. dedi. Resulallah ise onun bu sözüne güldü. Muaviyeye iki kurbanlıktan ne kastedildiği sorulduğunda o şunları söyledi: Abdul-Muttalib Zemzem kuyusunun kazısını başarı ile tamamladığı takdirde oğullarından birisini kurban etmeyi adamıştı. kura ise Peygamberin babası Abdullaha çıkmıştı. Fakat Abdul-Muttalib yüz deve fidye ederek Abdullahı kurban etmekten kurtarmıştı. -Biz bu konuyu Allah izin verirse ilerde zikredeceğiz-. İkinci kurbanlık ise İsmail dir. “