Ubade bin Samitin rivayet ettiği sahih bir haber (hadis)de Nebi şöyle buyurmuştur: “Allahın ilk yarattığı şey kalemdir. Allah, kaleme Yaz dedi, o da olup bitecek her şeyi yazdı.”
İbn Abbastan da bu manada bir hadis rivayet edilmiştir.
Muhammed bin İshak ise bu hususta şunları söylüyor: “Allahın ilk yarattığı şey, aydınlıkla karanlıktır. Allah, karanlığı simsiyah bir gece, aydınlığı ise parlak ve bembeyaz bir gündüz yaptı.” Fakat hadise dayanan birinci görüş daha doğrudur. İbn İshak ise bu sözünü bir senede dayanmadan söylemiştir.
Ebu Cafer et-Taberi, Süfyanın Ebu Haşim vasıtasıyla İbn Abbastan: “Allah hiç bir şeyi yaratmadan önce Arşının üzerindeydi. Allahın ilk yarattığı şey kalemdir. Kalem, kıyamete kadar olup bitenleri yazmıştır.” tarzındaki rivayetine kendi kendine itiraz ediyor ve şöyle cevap veriyor: “Eğer bu hadis sahih ise, Şube bu hadisi Ebu Haşimden: Allahın ilk yarattığı şey kalemdir. tarzında rivayet etmiş ve: Allaharşının üzerinde idi. cümlesini söylememiştir.
Vehb bin Münebbih ise, dünyanın ömrünün altı bin yıl olduğunu ileri sürmüştür.
Ebu Cafer et-Taberi diyor ki: Bunların arasından doğru olan ve sıhhatine delalet eden İbn Ömerin Peygamberden rivayet ettiği şu hadistir: Resulallah şöyle buyurur: “Sizden önceki milletlerin ömürlerine nispetle sİzin ömrünüzün müddeti, ikindi namazı ile güneşin batması arasındaki zaman kadardır.”
Enes ile Ebü Saaid bu manada bir hadis rivayet etmişler, fakat Resulallahın “ikindi namazı” yerine “ikindiden sonra” şeklinde bir ifade kullandığını söylemişlerdir.
Ebu Hüreyreın rivayet ettiği bir hadiste Resulallah: “Şahadet ve orta parmaklarını yan yana getirip işaret ederek, ben kıyamete şu kadar bir zaman kala peygamber olarak gönderildim.” buyurdular.
Cabir bin Semura, Enes, Sehl bin Saad, Büreyde, Müstevrid bin Şeddad ve Ensardan bir grup büyük zat bu manada Peygamberden hadis rivayet etmişlerdir. İşte bunlar sahih olarak kabul edilen haberler (hadisler)dir.
Ebu Caferin ifadesine göre, Yahudiler ellerinde bulunan Tevrata dayanarak Ademin yaratılmasından Peygamberin hicretine kadar geçen sürenin dört bin altı yüz kırk iki sene olduğunu ileri sürmüşlerdir.
hristiyan olan Yunanlılar ise Ademin yaratılmasından hicrete kadar geçen sürenin beş bin dokuz yüz doksan iki yıl bir ay olduğunu söylerler.
Yine hristiyanlara göre, Yahudiler Tevratta vasıfları ve ne vakit peygamber olacağı yazılı olan İsanın peygamberliğini inkar etmek için kendi tarihleri ile hristiyanların tarihi arasındaki yılları eksilttiler ve İsanın peygamber olarak gönderileceğine dair Tevratta belirlenen vaktin henüz gelmediğini ileri sürerek, kendilerinin onun peygamber olarak gönderileceği vakti beklediklerini söylediler.
Ebu Cafer et-Taberi diyor ki: Bana göre onların zuhurunu bekledikleri ve Tevratta evsafı bildirilen şahıs İsa değil, Deccaldir.
Mecusller (ateşperestler) ise, Keyumers (Geyumers)in hükümdarlığından hicrete kadar geçen sürenin üç bin yüz otuz dokuz yıl olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bununla birlikte Mecusiler, Keyumersten öte bir şey zikretmezler ve onun Adem olduğunu iddia ederler.
Ebu Cafer et-Taberinin ifadesine göre, Keyumers hakkında, geçmişe ait bilgi sahibi olan kimseler farklı görüşler ortaya atmışlardır. Bunlardan bir kısmı Mecusilerin yukarıda geçen görüşünü kabul ederken diğer bir kısmı da, Keyumersin yedi iklime sahip olduktan sonra Adem adını aldığını, aslında onun Adem değil, Ham bin Yafes bin Nuh (doğrusu Ham değil, Gamirdir) olduğunu öne sürmüşlerdir. Bu görüştekilere göre, Nuha iyilik edip itaatte bulunduğu için Nuhun kendisine ve zürriyetine ülkelere sahip olması, mülkünün kesiksiz bir surette devam etmesi ve uzun ömürlü olması yolunda duada bulunduğunu ve Nuhun duasının kabul edildiğini, dolayısıyla Keyumersin ve neslinin Farslara hükümdar olduğunu, bu saltanat ve mülklerinin Müslümanların Medaine girip mülk ve saltanatlarını ellerinden alıncaya kadar devam ettiğini söylemişlerdir. Bunlardan başka Keyumers hakkında daha farklı görüşler ileri sürenler de vardır.
Bu açıklamalardan sonra Ebu Cafer et-Taberi, bir takım başlıklar altında zaman ve vakitlerin hadis (sonradan) olduğu, Allahın zamanı yaratmazdan önce bir şey yaratıp yaratmadığı, alemin fani olup sadece Allahın baki olduğu ve her şeyi yaratanın O olduğu konularını zikretmiş ve bu hususlarda bahsi burada uzun kaçan birçok delil serdetmiştir. Halbuki bunların yeri, özellikle muhtasar olanları göz önüne alınacak olursa tarih kitapları değildir. Bunların bahsedileceği yerler usul ilimIerine (kelam ve akaide) ait olan kitaplardır. Kelam alimleri (mütekellimin), bu konuları kitaplarında oldukça güzel anlatmışlardır. İşte bundan dolayı bu konuları kitabımıza almamayı daha uygun gördük.