4835. Amr b. el-as b. Vail [Amr b. el-as b. Vail] b. Haşim b. Said b. Sehm. Künyesi Ebu Abdullahtır. Habeşistan topraklarında, en-Necaşinin yanında Müslüman oldu. Peşinden hicretin 8. senesinde Safer ayının başında muhacir olarak Medineye Allah Resulünün yanına geldi ve Allah Resulünün sohbetinde bulundu. Allah Resulü onu Zatüs-Selasil gazvesine komutan olarak görevlendirdi. Mekkenin fethi gününde Allah Resulü onu Hüzeyl kabilesinin putu olan Süvaa gönderdi ve onu yıktı. Aynı şekilde Allah Resulü Amrı, Umanda bulunan ve Ezd kabilesine mensup el-Cülendanın iki oğlu olan Ceyfer ve Abdı İslama davet için gönderdi. Allah Resulü vefat ettiğinde Amr, Umanda bulunuyordu. Bunun üzerine Amr Medineye geldi. Bu defa Ebu Bekir onu komutanlardan biri olarak Şama gönderdi. Şamın fethinde çeşitli görevler üstlendi ve daha sonra da el- Yermuk savaşına katıldı. Ömer b. el-Hattab onu Filistin ve çevresine vali tayin etti. Daha sonra Ömer, Mısıra gitmesi için Amra bir mektup yazdı. Bunun üzerine Amr 3.500 kişilik bir İslam ordusu ile Mısıra gitti ve orayı fethetti. Ömer b. el-Hattab, Amr vefat edinceye kadar onu Mısırda vali olarak bıraktı. Osman b. Affan da birkaç yıl daha onu Mısıra vali olarak atadı. Ancak çok geçmeden Osman, Amrı valilikten azledip yerine Abdullah b. Sad b. Ebu Serhi getirdi. Amr Medineye gelip orada yaşadı. İnsanlar Osman hakkında kavgaya tutuşunca Şama gitti. Filistin topraklarında es-Seb denilen yerde kendine ait olan bir araziye yerleşti ve Osman öldürülünceye kadar orada kaldı. Daha sonra Muaviye ile birlikte hareket ederek açıkça Osmanın kanını talep etti. Muaviye ile birlikte Sıffin savaşına katıldı. Muaviye daha sonra onu Mısıra vali tayin etti. Vali olarak Mısıra gidince orada kendine bir ev inşa etti ve oraya yerleşti. 43 yılında, Ramazan bayramı gününde Muaviyenin hilafeti zamanında vefat edinceye kadar Mısırda kaldı. Vefatında Mısır mezarlığına, el-Mukattam denilen dağın eteğine defnedildi. Ölüm anı kendisine gelince, “Beni oturtun!” dedi. Hazır bulunanlar onu oturttular. Sonra şu tavsiyede bulundu: “Ruhumun kabz olduğunu gördüğünüzde kefenimi hazırlayın ve beni üç elbise ile kefenleyin. Kefenimin üzerini [izarı] de bağlayın, zira ben hasmı olan birisiyim, hesaba çekileceğim. Mezarımı da kazın, üzerime toprak atın ve beni süratle kabrime götürün.” Sonra da şunu ekledi: “Ey Allahım! Sen Amr b. el-asa bazı şeyler emrettin. O bunları terkedip yapmadı. Bazı şeyleri de ona yasakladığın halde o bunları işledi.” Sonra da iki elini birleştirip onlara tutunarak: “La ilahe illa ente [Senden başka ilah yoktur, senden başka ilah yoktur.]” diyerek bu sözleri üç defa tekrarladı ve bu hal üzere ruhu kabzoldu. Abdullah b. Salih el-Mısri, Harmele b. İmrandan naklederek dedi ki: Bize Abdullah b. Amrın mevlası Ebu Firas şunu haber verdi: Amr b. el-as Ramazan bayramı gecesinde vefat etti. Abdullah b. Amr onun cenazesini sabahleyin götürdü. Ortalık aydınlanınca onu kabristana bıraktı. Sokaklar boşaldıktan sonra da cenaze namazını kılıp onu defnetti. Daha sonra insanlara bayram namazını kıldırdı ve şöyle ekledi: “Zannederim ki, bayram namazına hazır olan herkes onun namazını kıldı ve onu defnetti.”
4836. Abdullah b. Amr b. el-as [Abdullah b. Amr b. el-as] b. Vail b. Haşim b. Said b. Sehm. Muhammed b. Ömer dedi ki: Abdullah b. Amr babasından önce Müslüman olup Peygamber ile sohbette bulunmuştur. Salih ve faziletli bir şahsiyetti. Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi. O Süleyman b. Bilalden, o Safvan b. Süleymden, o da Abdullah b. Amrdan şöyle dediğini rivayet etti: Peygamberden işittiklerimi yazma konusunda izin istedim; bana izin verdi. Ben de yazdım. Abdullah, yazmış olduğu bu sahifesini “es-Sadıka” olarak isimlendirirdi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize İshak b. Yahya anlattı. O da Mücahidten şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Amrın yanında bir sahife gördüm ve ne olduğunu kendisinden sordum. “Bu, es-Sadıkadır. Onun içinde, benimle Peygamber arasında hiç kimse yokken ondan duyduğum şeyler vardır.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Zib haber verdi; dedi ki: Bize Ömer b. Abdullah İbn Süveyfi haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Amr b. elası gören kimse, saç ve sakalının beyaz olduğunu haber verdi. Bize Affan b. Müslim ve Yahya b. Abbad haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bana Ali b. Zeyd haber verdi. O da el-Uryan b. el-Heysemden şöyle dediğini rivayet etti: Babamla birlikte Yezid b. Muaviyenin yanına gittik. Biz oradayken uzun boylu, kırmızı tenli, karnı büyük bir adam geldi. selam verip oturdu. Babam, “Kim bu?” diye sordu: “Abdullah b. Amrdır.” denildi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Ali b. Zeyd haber verdi. O da Abdurrahman b. Ebu Bekreden şunu rivayet etti: Abdullah b. Amrı vasfedip, “Kırmızı tenli, karnı büyük ve uzunca bir adamdır.” dedi. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı; dedi ki: Bize Katade anlattı. O el-Hasandan, o da Şerik b. Halifeden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Amrın Süryanice okuduğunu gördüm. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Havşeb anlattı; dedi ki: Bize Beni Mahzumun mevlası Müslim anlattı; dedi ki: Abdullah b. Amr ama olduktan sonra da Beyti [Kabeyi] tavaf etti. Abdullah b. Amr babası ile birlikte Osmanın ölüm hadisesinden uzak duruyordu. Babası Muaviyenin yanına gidince o da babası ile birlikte gitti ve Sıffin savaşına katıldı. Daha sonra pişmanlık duyarak, “Sıffinden bana ne! Müslümanlarla savaşmak benim neyime gerek!” dedi ve babası ile birlikte Mısıra gitti. Amr b. el-as, vefat hastalığı sırasında onu Mısıra vali tayin etti. Muaviye bir süre onu görevinde bıraktı; ancak daha sonra görevden aldı. Abdullah b. Amr b. el-as, hac ve umreyi yapar sonra Şama gelirdi. Daha sonra kendine bir ev inşa ettiği Mısıra döndü. 77 yılında Abdülmelik b. Mervanın hilafeti zamanında vefat edinceye kadar Mısırda kaldı. Vefatında ise evine defnedildi. Abdullah b. Amrın vefatıyla ilgili bilgileri Ebül-Yeman el- Hımsi, Safvan b. Amrdan bu şekilde rivayet etti. Muhammed b. Ömer ise şöyle dedi: “Abdullah b. Amr 65 yılında, doksan iki yaşında iken Şamda vefat etti.” Ebu Bekir ve Ömerden hadis rivayet etmiştir.
4837. Harice b. Hüzafe b. Ganim [Harice b. Hüzafe b. Ganim] b. amir b. Abdullah b. Abid b. Avic b. Adi b. Kab. İlk yıllarında Müslüman olup Peygamber ile sohbette bulunmuştur. Daha sonra Mısıra yerleşti. Amr b. el-as tarafından Mısır kadılığını yaptı. Bir günün sabahında Harici biri, Amr b. el-ası vurmayı azmetti. O gün Amr [evden] çıkmayıp kendi yerine namaz kıldırması için Hariceye görevlendirmişti. Harici ileri atılıp Amr b. el-ası öldürmek üzere Hariceyi kılıçla vurdu ve onu öldürdüğünü zannetti. Harici alınıp Amrın huzuruna getirildi. Kendisine, “Vallahi, sen Amrı öldürmedin, Hariceyi vurdun.” dediler. Bunun üzerine şöyle dedi: “Ben Amrı öldürmek istedim, ama Allah Hariceyi diledi.” Bu söz, darb-ı mesel oldu. Abdullah b. Salih, Leys b. Saddan, o da Yezid b. Ebu Habibden naklederek dedi ki: Ömer b. el-Hattab, Amr b. el-asa bir mektup yazarak, “Ağacın altında biat eden herkese 200 [dirhem] istihkak ver. İdareciliğinden dolayı bu istihkaka kendinden başla. Harice b. Huzafeye şecaat şerefinden dolayı, Osman b. Kays es-Sehmiye ise misafirlik şerefinden dolayı istihkaklarını ver.” dedi.
4838. Abdullah b. Sad b. Ebu Serh [Abdullah b. Sad b. Ebu Serh] b. el-Haris b. Hubeyb b. Cezime b. Malik b. Hısl b. amir b. Lüey. İlk müslümanlardan olup Allah Resulünün vahiy katipliğini yapmıştır. Daha sonra fitneye düştü ve mürted olarak Medineden çıkıp Mekkeye gitti. Allah Resulü Mekkenin fethi gününde kanının akıtılmasını helal kıldı. Osman b. Affan Peygambere gelerek onun için eman istedi, Allah Resulü de onu emin kıldı. Abdullah, Osman b. Affanın sütkardeşiydi. Osman, “Ey Allahın Resulü! Biatini kabul eder misin?” diye sordu. O gün Allah Resulü, İslam üzere onun biatini alarak şöyle dedi: “İslam, kendisinden önce yapılanları yok sayar.” Osman b. Affan onu, Amr b. el-astan sonra Mısıra vali tayin etti. O da Mısıra yerleşti ve orada kendine bir ev yaptı. Osman b. Affan vefat edinceye kadar Mısırda vali olarak kaldı.
4839. Mahmiye b. Cez b. Abduyağus [Mahmiye b. Cez b. Abduyağus] b. Uveyc b. Amr b. Zübeyd b. Mezhic. Beni Sehm kabilesinin müttefiği idi. Mahmiye, Mekkede ilk zamanlarda Müslüman oldu ve ikinci hicrette Habeşistana hicret etti. Katıldığı ilk savaş [Beni] Mustalıka karşı yapılan el-Müreysi gazvesidir. Allah Resulü onu o gün, humus [beşte bir olan pay] ve Müslümanların hisseleri üzerine görevlendirdi. Daha sonra ise onu beşte bir pay alanlar üzerine görevlendirdi. Daha sonraları ise Mısıra yerleşti.
4840. Abdullah b. el-Haris b. Cez [Abdullah b. el-Haris b. Cez] ez-Zübeydi. Peygamberin sohbetinde bulunmuştur. Mısıra yerleşmiş ve Mısırlılar kendisinden hadis rivayet etmişlerdir. Abdullah b. Salih, İbn Lahiadan, o da Ubeydullah b. Ebu Caferden rivayetle dedi ki: Abdullah b. el-Haris b. Cez üzerinde Harkaniyye [siyah] bir sarık gördüm. el- Harkaniyyenin ne olduğunu İbn Lehiaya sordum. “Siyah [sarık].” dedi.
4841. Ukbe b. amir b. Abs el-Cüheni Künyesi Ebu Amr olup Peygamberin sohbetinde bulunmuştur. Allah Resulü vefat edip Ebu Bekir insanları Şama gönderince Ukbe b. amir de çıktı; Şam ve Mısırın fetihlerine katıldı. Muaviye ile birlikte Sıffin savaşına katıldı. Daha sonra Mısıra geçti ve orada kendine bir ev yaptı. Mısırda, Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafetinin sonlarında, Mısır halkının kabristanı olan el-Mukattama defnedildi. Bize el-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Leys b. Sad anlattı; dedi ki: Bana Ebu Uşane anlattı; dedi ki: Ukbe b. amiri gördüm; o [saç ve sakalını] siyaha boyuyordu. “Üst kısımlarını değiştiriyoruz; ancak kökleri değişmeyi kabullenmiyor.” derdi.
4842. Nübeyh b. Suab el-Mehri Bize el-Heysem b. Adi haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Ziyad b. Enam haber verdi. O da Yezid b. Ebu Habibden şöyle dediğini rivayet etti: Bana – Nebinin Ashabından olan- Nübeyh b. Suab el- Mehri anlattı; dedi ki: Himyerli bir adam Allah Resulünun yanına gelip Müslüman oldu ve sonra da vefat etti. Nebi, “Onun Müslüman varislerinden birini arayın.” diye buyurdu. Bunun üzerine adamın Müslüman olan varislerinden birini aradılar; fakat kimseyi bulamadılar. Peygamber tekrar buyurdu: “Mirasını, soy itibariyle en yaşlı olan Kudaalıya verin.” Kelb b. Veberenin kardeşi, el-Berk b. Vebereoğullarından Abdullah b. Üneysin, soy olarak en yaşlı Kudaalı olduğunu gördüler. O da, Ensardan Selimeoğullarının müttefiğiydi.
4843. Alkame b. Rimse el-Belevi Kudaalıdır. Abdullah b. Salih, Leys b. Saddan naklederek dedi ki: Bana Yezid b. Ebu Habib anlattı. O Süveyd b. Kays et- Tüceybiden, o Züheyr b. Kays el-Beleviden, o da Alkame b. Rimse el-Beleviden şöyle dediğini rivayet etti: Allah Resulü, Amr b. el-ası Bahreyne gönderdi. Sonra da bir seriyye ile birlikte çıkınca biz de onunla birlikte çıktık. Allah Resulü bir miktar uyukladı; sonra uyandı ve “Allah Amra rahmet eylesin!” buyurdu. Biz ismi Amr olan herkesi hatırlamaya başladık. Sonra Allah Resulü tekrar uyukladı. Sonra uyanıp şöyle buyurdu: “Allah Amra rahmet eylesin.” Daha sonra üçüncü kere uyukladı, uyanıp: “Allah Amra rahmet eylesin.” buyurdu. Biz, “Hangi Amr? Ey Allahın Resulü!” dedik. “Amr b. el-as.” dedi. “Neden o?” diye sordular. “Onu, zekat almak üzere insanlara gönderdiğim zaman, zekatı fazlasıyla getirdiğini hatırladım. Kendisine, Ya Amr! Bunu nerden getirdin? dediğimde ise, Allah katından! derdi. Amr doğru söylemiştir. Zira Amrın Allah katında çok sevabı vardır.” dedi. Ebu Bekir dedi ki: Züheyr şöyle dedi: Fitne meydana geldiği vakit, “Allah Resulünün kendisi hakkında konuştuğu ve bahsettiği şu adama tabi olayım.” dedim ve artık ondan ayrılmadım.
4844. Ebu Zema el-Belevi Bana Hassan b. Galib el-Mısriden, o İbn Lehiadan, o da Abdülaziz b. Abdülmelik b. Müleylden rivayetle haber verildiğine göre: Peygamberin ashabından olan Ebu Zema el-Belevi, İfrikıyyede öleceği sırada şöyle dedi: “Beni defnettiğiniz zaman kabrimi düzleyin [yerle bir yapın].”
4845. Ebu Hıraş es-Sülemi Abdullah b. Yezid el-Mukri dedi ki: Bize Hayve b. Şüreyh anlattı; dedi ki: Bana Ebu Osman el-Velid b. Ebül-Velid şunu anlattı: İmran (yani İbn Ebu Enes), Ebu Hıraş es- Süleminin kendisine anlattığına göre, Peygamberin şöyle dediğini işitti: “Bir sene din kardeşiyle konuşmayan kimse onun kanını akıtmış gibi olur.”
4846. Ebu Basra el-Gıfari Peygamberin ashabından olup Mısırda yaşamış ve yine Mısırda vefat etmiştir. Vefatında, Mısır ehlinin kabristanlığı olan el-Mukattama defnedilmiştir.
4847. Oğlu Basra b. Ebu Basra Peygamber ile arkadaşlık yapmış ve ondan hadis rivayet etmiştir.
4848. Oğlu Humeyl b. Basra b. Ebu Basra el- Gıfari O da, babası ve dedesi ile birlikte Peygambere arkadaşlık yapmış ve ondan hadis rivayet etmiştir.
4849. Ebu Bürde Peygamber ile arkadaşlık yapmış olup Mısıra yerleşmiştir. Bana Said b. Ebu Meryemden haber verildi: O da Nafi b. Yezidden şöyle dediğini rivayet etti: Bana Ebu Sahr anlattı. O Abdullah b. Muattib veya Muğis b. Ebu Bürdeden, o babasından, o da dedesinden şöyle dediğini rivayet etti: Ben Allah Resulünün şöyle dediğini işittim: “İki Kahineden [Kurayza ve Nadir kabilelerinden] bir adam çıkıp Kuranı öyle güzel öğrenecek ki, kendisinden sonra hiç kimse onun gibi öğrenemeyecektir. Nafi dedi ki: Rebia şöyle dedi: Biz o adamın Muhammed b. Kab el-Kurazi olduğunu söylerdik. İki Kahin ise Kurayza ve en-Nadirdir.
4850. Abdullah b. Sad Peygamberin ashabından bir adam olup Mısırda yaşamıştır. Abdurrahman b. Mehdi, Muaviye b. Salihten, o el-Ala b. el-Haristen, o Hizam b. Muaviyeden, o da amcası Abdullah b. Saddan rivayet ederek dedi ki: Allah Resulünden hayızlı kadının vekaletini sordum. “Onu vekil yapabilirsin.” dedi. Allah Resulünden, evde kıldığım namaz ile mescitte kıldığım namaz hakkında da sordum. “Evimin mescide ne kadar yakın olduğunu biliyorsun. Farz olan namaz hariç, diğer namazları evde kılmak bana daha sevimlidir.” dedi.
4851. Hareşe b. el-Haris el-Velid b. Müslim, İbn Lehiadan rivayet ederek dedi ki: Bana Yezid b. Ebu Habib anlattı. O da -Peygamberin ashabından olan- Hareşe b. el-Haristen şöyle dediğini rivayet etti: Allah Resulü şöyle buyurdu: “Kişinin idam edilerek öldürüldüğünü gördüğünüzde orada bulunmayın. Zira o kişinin mazlum olarak öldürülmüş olması muhtemeldir. Bu durumda Allahın gazabı size de isabet eder.”
4852. Cünade el-Ezdi Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi. O Muhammed b. İshaktan, o Yezid b. Ebu Habibden, o Mersed b. Abdullah el-Yezeniden, o Huzeyfe el-Ezdiden, o da Cünade el-Ezdiden şöyle dediğini rivayet etti: Sekizincileri benim olduğum yedi Ezdli ile birlikte Cuma günü oruçlu olduğumuz halde Allah Resulünün yanına vardık. Allah Resulü bizi önündeki yemeğe davet edince, “Biz oruçluyuz.” dedik. “Dün oruç tuttunuz mu?” diye sordu. Biz, “Hayır!” dedik. “Peki, yarın tutacak mısınız?” diye sordu. Biz yine “Hayır!” dedik. Bunun üzerine Peygamber bize, “Orucunuzu bozun.” dedi. Biz de orucumuzu bozduk. Daha sonra Allah Resulü Cuma namazına çıktı. Minbere oturunca içinde su bulunan bir kap istedi ve içindeki suyu içti. Bu sırada insanlar ona bakıyorlardı. Allah Resulü bu davranışı onlara, Cuma günü oruç tutmadığını bildirmek için yaptı.
4853. Said b. Yezid el-Ezdi
4854. Ebu Sad el-Hayr el-Enmari Bana Ebu İshak b. Zürayktan haber verildi; dedi ki: Bana Amr b. el-Haris ez-Zübeydi haber verdi; dedi ki: Ebu Amr Abdullah b. amir el-Cüheni şunu anlattı: Kays b. el-Haris el-amiri onlara, Ebu Sad el-Hayrın Kartasada, Peygamberin kendilerine şöyle dediğini anlattığını anlattı: “Ümmetimden 70.000 kişi cennete girecek ve her 1.000 kişi ile birlikte 70.000 kişi daha girecektir. Bu, muhacirlerimizi ve Bedevilerimizden bir grubu içine almaktadır.
4855. Muaz b. Enes el-Cüheni Peygamber ile arkadaşlık yapmış, ondan hadis rivayet etmiş ve Mısırda yaşamıştır. Adı Ebu Sehl b. Muaz olup Zebban b. Faid ile diğer Şamlıların ve Mısırlıların kendisinden hadis rivayet ettikleri kimsedir.
4856. Ebül-Yakzan Allah Resulünün arkadaşıdır. el-Hasan b. Musa, İbn Lehiadan rivayet ederek dedi ki: Bize Ebu Uşane anlattı. O -Peygamberin ashabından olan- Ebül-Yakzanın şöyle dediğini işittiğini anlattı: Müjdeler olsun size! Allaha yemin olsun ki, sizler Allah Resulünü, onu görenlerin hepsinden daha fazla seviyorsunuz.
4857. Muaviye b. Hudeyc Peygamberin ashabından olup, ondan hadis rivayet etmiştir. Ömer b. el-Hattab ile de karşılaşmış ve ondan mesh ile ilgili bir hadis rivayet etmiştir. Muaviye b. Hudeyc Osman taraftarıydı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Sabit haber verdi. O da – Ebu Huceyr olan- Salih b. Huceyrden, o da -Peygamber ile sohbeti olan- Muaviye b. Hudeycden şöyle dediğini rivayet etti: Kim bir cenazeyi yıkar, onu kefenler, kabre konuncaya kadar peşinden yürür ve defin işinde bulunursa günahlarından af olunmuş olarak döner.
4858. Ziyad b. el-Haris [Ziyad b. el-Haris] es-Sudai. Peygamber ile birlikte bazı seferlere çıkan, onunla birlikte yol alan ve üzengisini terk etmeyen kimsedir. Seher vakti olduğunda Peygamber ona, “Ey Sudalı! Ezan oku!” dedi. O da ezanı okudu, sonra kamet getirmek için Bilal geldi. Peygamber Bilale hitaben, “Şüphesiz ki ezanı Sudalı okudu. Kim ezanı okuduysa o kamet getirir.” buyurdu. [Ravi] dedi ki: Sudalı kamet getirdi. Peygamber de namazı kıldırmak üzere öne doğru çıktı ve insanlara namazlarını kıldırdı. Ziyad b. el- Haris Mısıra yerleşti ve Mısırlılar kendisinden hadis rivayet ettiler.
4859. Mesleme b. Muhalled b. es-Samit [Mesleme b. Muhalled b. es-Samit] b. Niyar b. Levzan b. Abdu Vüd b. Zeyd b. Salebe b. el-Hazrec b. Saide. Ensardan olup künyesi Ebu Muammerdir. Bize Man b. İsa anlattı; dedi ki: Bize Musa b. Uley b. Rebah anlattı. O babasından, o da Mesleme b. Muhalledden şöyle dediğini rivayet etti: Müslüman olduğum zaman dört yaşındaydım. Allah Resulü vefat ettiği zaman ise ondört yaşında idim. Muhammed b. Ömer dedi ki: Mesleme b. Muhalled, Allah Resulünden hadis rivayet etti. Daha sonra Mısıra geçerek orada yaşadı. Kendisi Harabta ehlindendi. Bunlar ise Mağrib [Fas] ehlinin en şiddetli ve hazırlıklı olanlarıydı. Kendisinin orada namı ve şöhreti vardı. Daha sonra Medineye geçti ve Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafeti zamanında Medinede vefat etti.
4860. Sürrak Bize Ahmed b. Muhammed b. el-Velid el-Ezraki el-Mekki haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Halid anlattı. O Zeyd b. Eslemden, o da Abdurrahman b. el-Beylemaniden anlattı; dedi ki: Mısırda bulunuyordum. Bir adam, “Sana Allah Resulünün ashabından bir kişiyi söyleyeyim mi?” dedi. Ben, “Evet söyle.” dedim. Bir adam gösterdi. Ben de onun yanına vardım ve “Allah sana merhamet eylesin. Kimsin sen?” diye sordum. “Ben Sürrakım.” dedi. Ben de, “Sübhanallah! Sen Allah Resulünün ashabından bir kimse iken, bu isimle isimlenmen sana yakışır mı?” dedim. “Allah Resulü beni Sürrak ismi ile isimlendirdi. Bu sebeple bu ismi asla bırakmayacağım.” dedi. “Allah Resulü niçin sana Sürrak ismini verdi?” diye sordum. “Badiye ehlinden [bedevi] bir adam iki devesini satmak üzere geldi. Ben de her iki devesini satın alıp adama, Gel senin paranı vereyim. dedim. Sonra evime girip bana ait olan evin diğer tarafından çıktım. İki devenin parası ile de ihtiyaçlarımı giderdim ve ortalıktan kayboldum. Bedevinin çıkıp gittiğini zannederek daha sonra dışarı çıktım. Dışarı çıkınca bedevinin orada beklemekte olduğunu gördüm. Beni alıp Allah Resulünün yanına götürdü ve ona olayı anlattı. Bunun üzerine Allah Resulü bana, “Yaptığın işe seni zorlayan şey nedir?” diye sordu. Ben, “Ey Allahın Resulü! İki devenin parası ile ihtiyaçlarımı giderdim.” dedim. Allah Resulü, “O halde parayı öde!” dedi. Ben, “Yanımda yok.” dedim. Peygamber, “Sen Sürraksın, [yani hırsızsın].” dedi ve ekledi: “Ey Arabi! Onu götür, sat ve ondan hakkını al.” buyurdu. İnsanlar bana bakıp fiyat vermeye başlayınca bedevi onlara dönüp, “Ne istiyorsunuz?” diye sordu. Onlar, “Asıl sen ne istiyorsun?” diye sordular. İnsanlar, “Fidye [bedel] verip onu senden almak istiyoruz.” dediler. Bunun üzerine bedevi şöyle dedi: Vallahi hiç birinizin benden daha çok Allaha ihtiyacı yoktur. Git, ben seni azat ettim. dedi.” Bize Yezid b. Harun ve Yahya b. Hammad haber verdiler. Onlar Cüveyriye b. Esmadan, o el-Münbeisin mevlası Abdullah b. Yezidden, o Mısır ehli bir adamdan, o da Sürrakdan şunu rivayet etti: Resulallah hüküm verdi. Yezid dedi ki: “Bir şahidin şehadeti ve hak sahibinin yemini ile hüküm verdi.” Yahya b. Hammad dedi ki: “Bir yemin ve bir şahidin şehadetiyle hüküm verdi.”
4861. Sender Allah Resulünün mevlasıdır. Bazıları ise onun İbn Sender olduğunu söylemişlerdir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Üsame b. Zeyd el-Leysi anlattı. O Amr b. Şuaybdan, o babasından, o da dedesinden şöyle dediğini rivayet etti: Zinba el-Cüzami Ebu Ravhın Sender adında bir kölesi vardı. Zinba, Senderin kendisine ait olan cariyeyi öptüğünü gördü. Bunun üzerine Zinba onu dağladı; burnunu ve iki kulağını deldi. Adı geçen köle Peygamberin yanına geldi. Peygamber kölenin efendisini çağırıp ona nasihatte bulundu; sonra, “Her kim, işkence ile vücudunun bir tarafı zarar görür veya ateşle yakılırsa o kimse hürdür. Artık o kimse Allahın ve Resulünün mevlasıdır.” dedi. Sender, “Ey Allahın Resulü! İdarecilerin bana iyi davranmaları için tavsiyede bulun.” dedi. Peygamber, “Bütün Müslümanların sana iyi davranmalarını tavsiye ediyorum.” dedi. Peygamber vefat edince Sender, Ebu Bekirin yanına geldi ve “Allah Resulünün benim için yaptığı tavsiyeyi gözetle!” dedi. Ebu Bekir vefat edinceye kadar ona azık bağladı. Ömer halife olunca Sender ona da, “Allah Resulünün benim için yaptığı tavsiyeyi gözetle!” dedi. Ömer ona, “Eğer istiyorsan sana Ebu Bekirin bağladığı azığın aynısını bağlayayım veya şehir valilerine senin için tavsiyede bulunayım.” dedi. Sender, “Benim için Mısır valisine tavsiyede bulun. Çünkü Mısırın ekili arazisi ve toprağı vardır.” dedi. Ömer, [Mısır valisi] Amr b. el-asa mektup yazarak “Sender senin yanına geliyor. Allah Resulünün onun hakkındaki tavsiyelerini yerine getir.” dedi. Bunun üzerine Amr, ona geçimi için Mısırda arazi tahsis etti. Sender orada yaşayabildiği kadar yaşadı. Vefat edince [kendisine tahsis edilen] Allah malının feyi geri alındı. Daha sonra Amr b. el-as o araziyi el-Asbağ b. Abdülazize tahsis etti. Bu mallar yeryüzünde onların sahip olduğu en iyi mallardı. Muhammed b. Ömer dedi ki: el-Asbağun bahçesi [münye] bugün Mısırda bilinmektedir. el-Müna [bahçeler], buradaki bostanlara benzer. Bize Kamil b. Talha haber verdi; dedi ki: Bize İbn Lehia haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Şuayb haber verdi. O babasından, o da dedesinden şöyle dediğini rivayet etti: Zinba el-Cüzaminin Sender adında bir kölesi vardı. Kendisine ait bir cariyeyi öptüğünü gördü. Onu cezalandırdı ve burnunu ateşle dağladı. Sender Peygambere geldi [şikayette bulundu]. Peygamber Zinbaa haber gönderdi ve ona şöyle dedi: “Onlara [kölelerinize] güçlerinin yetmediği şeyleri yüklemeyin. Yediklerinizden onlara yedirin ve giydiklerinizden onlara da giydirin. Eğer bunu kabulleniyorsanız onları yanlarınızda tutun, şayet buna razı olmuyorsanız o vakit onları satın ve Allahın yarattıklarına işkence etmeyin. Kime işkence edilmişse veya kim ateşle yakılmışsa o kişi özgürdür. O kimse Allahın ve Resulünün mevlasıdır.” Bunun üzerine Sender azat edildi ve şöyle dedi: “Ey Allahın Resulü! Benim için tavsiyede bulun.” Allah Resulü de, “Seni her Müslümana tavsiye ediyorum.” buyurdu. Allah Resulü vefat edince Sender Ebu Bekirin yanına geldi ve “Allah Resulünün benim hakkımdaki tavsiyesini gözetle!” dedi. Ebu Bekir vefat edinceye kadar Peygamberin onun hakkında söylediği vasiyeti uyguladı. Daha sonra Sender Ömer b. el-Hattabın yanına geldi ve şöyle dedi: “[Ey Ömer!] Allah Resulünün benim hakkımdaki tavsiyesini gözetle!” Ömer, “Evet! Eğer yanımda kalmayı seversen, Ebu Bekirin sana sağladığını ben de sana sağlarım. Şayet yanımda kalmayı istemezsen sevdiğin herhangi bir yeri seç. Senin için oraya bir mektup yazayım.” dedi. Bunun üzerine Sender, “Ben Mısırı tercih ediyorum, zira orası ekilen bir arazidir.” dedi. Ömer, onun için [Mısır valisi] Amr b. el-asa bir mektup yazarak Sender konusunda Allah Resulünün vasiyetini gözetmesini istedi. Sender, Mısıra Amr b. el-asın yanına varınca ona geniş bir arazi ile bir ev tahsis etti. Sender orada Allahın malında yaşamaya devam etti. Vefat edince de bu mallar geri alındı. Amr b. Şuayb dedi ki: Daha sonra bu mallar el-Asbağ b. Abdülazize verildi. Amr dedi: Bu mallar bugün onların en iyi mallarından sayılır. Bize Kamil b. Talha haber verdi; dedi ki: Bize İbn Lehia anlattı; dedi ki: Bize Yezid b. Ebu Habib anlattı. O Rebia b. Lakit et-Tüceybiden, o Abdullah b. Senderden, o da babasından şunu rivayet etti: Sender, Zinba b. Selamenin kölesi idi. Zinba ona öfkelenince onu iğdiş etti ve onu dağladı. Bunun üzerine Sender Peygamberin yanına geldi [şikayette bulundu]. Peygamber Zinbaa sert çıktı ve Senderi ondan alıp özgürlüğüne kavuşturdu. Sonra şöyle buyurdu: “Kölesini sakat bırakan kimsenin kölesi hür olur.” Sender, “Ey Allahın Resulü! Benim için tavsiyede bulun.” dedi. Peygamber de, “Seni her Müslümana tavsiye ediyorum.” buyurdu. Yezid şöyle dedi: Sender kafirdi. Abdullah b. Salih el-Mısri, Harmele b. İmrandan, o da Peygamberin mevlası olan Senderden anlatan kimselerden rivayet ederek dedi ki: Amr b. el-as, beraberinde İbn Sender olduğu halde bir gün yürüyerek çıkageldi. İbn Sender ve beraberindeki bir grup insan Amr b. el-asın önünde yürüyorlardı. Bu yürüyüşlerinden toz meydana gelince, Amr sarığının bir tarafı ile burnunu kapattı ve ekledi: “Tozdan sakının, çünkü o çok çabuk girer ancak zor çıkar. Şayet susuzlukta insanın içine girerse yağ oluşturur.” Bazılarımız bu grup insanlara, “Toz çıkarmaktan sakının.” dediler. İbn Sender hariç diğerleri toz çıkarmaktan sakındılar. Ona, “Ey İbn Sender! Neden toz çıkarmaktan sakınmıyorsun?” diye soruldu. Bu arada Amr şöyle dedi: “Bırakın onu, zira iğdişin çıkardığı toz zarar vermez.” İbn Sender bu sözü işitince kızdı ve şöyle dedi: “Ey Amr! Vallahi eğer müminlerden olsaydın bana eziyet etmezdin.” Amr şöyle cevap verdi: “Allah sana mağfiret eylesin. Elhamdülillah ben müminlerdenim.” İbn Sender dedi ki: “Biliyorsun ki, Allah Resulünden benim için tavsiyede bulunmasını istedim; o da bana, “Seni her mümine tavsiye ediyorum.” dedi.”
4862. Ebu Fatıma el-Ezdi Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Ebu Hamid ez-Züraki anlattı. O ez-Zürakilerin mevlası olan Ebu Akilden, o Abdullah b. İyas b. Ebu Fatımadan, o babasından, o da dedesinden şöyle dediğini rivayet etti: Allah Resulü ile birlikte oturuyordum. “Hanginiz sağlıklı kalıp hasta olmak istemez?” diye sordu. “Bizler, ey Allahın Resulü!” dedik. Allah Resulü “Sus!” dedi. [Hoşnutsuzluğunu] yüzünden anladık. Şöyle buyurdu: “Saldırgan merkepler gibi olmayı mı seviyorsunuz?” Onlar, “Ey Allahın Resulü! Öyle olmak istemeyiz.” dediler. Allah Resulü, “Sizler imtihan ve kefaret ehli olmayı sevmiyor musunuz?” dedi. “Olmak isteriz, ey Allahın Resulü!” dediler. Daha sonra Allah Resulü şöyle buyurdu: “Allaha yemin olsun ki, Yüce Allah mümini imtihan eder. İmtihan etmesinin hikmeti ise ona verdiği değerden dolayıdır. Mümin kulun Allah katında öyle bir mertebesi vardır ki, oraya ulaşmak için onun başından bir bela veya musibet geçmedikçe kendi ameliyle o mertebeye ulaşamaz.” Bize Abdullah b. Yezid Ebu Abdurrahman el-Mukri haber verdi; dedi ki: Bize İbn Lehia anlattı. O el-Haris b. Yezid el-Hadramiden, o Kesir el-Arecden, o da -Allah Resulünün ashabından olan- Ebu Fatımadan şunu rivayet etti: Allah Resulü bana şöyle dedi: “Benden sonra çokça secde yap. Zira Allah için secde yapan hiç bir kimse yoktur ki, Allah o secde ile onun Cennetteki derecesini bir derece yükseltip yine o secde ile onun bir günahını düşürmüş olmasın.”
4863. Ebu Cuma Allah Resulünün ashabından olup Şamda yaşamıştır. Daha sonra Mısıra geçerek oraya yerleşmiştir. Peygamberden bazı hadisler rivayet etmiştir. Bize Muhammed b. Musab el-Karkasani haber verdi; dedi ki: Bize el-Evzai anlattı. O Üseyd b. Abdurrahmandan, o Halid b. Düreykten, o da Abdullah b. Muhayrizden şöyle dediğini rivayet etti: Allah Resulünün ashabından (künyesinin Ebu Cuma olduğunu söylediğini zannettiğim) bir adama, “Allah Resulünden işittiğin bir hadisi bize söyle.” demem üzerine şöyle cevap verdi: “Size güzel bir hadis söyleyeceğim: Bir gün Allah Resulü ile birlikte öğle yemeğini yedik. Yanımızda Ebu Ubeyde b. el-Cerrah da vardı. Biz, “Ey Allahın Resulü! Bizden daha hayırlı bir kimse var mıdır? Zira bizler seninle birlikte Müslüman olduk. Yine seninle birlikte hicret ettik.” dedik. Allah Resulü, “Evet, var. Onlar benden sonra gelen ve bana iman eden kimselerdir.” buyurdu.
4864. Ebu Suad Allah Resulünün ashabından olup Mısırda yaşamıştır.
4865. Abdurrahman b. Udeys el-Belevi Peygamberin ashabından olup, ondan hadis işitmiştir. Osman öldürülünceye kadar [evinde] kuşatma altına alındığında bu kuşatmaya gidenlerden biri de Abdurrahman b. Udeysti. Aynı zamanda onların lideri durumundaydı.
4866. Ebüş-Şemus el-Belevi Peygamberin ashabından olup Mısıra yerleşmiştir.