1363. Merib Halkından Ebyad b. Hammal
Abdülmunim b. İdris dedi ki: “O, Ezd kabilesinin Meribde ikamet eden mensuplarındandır ve Amr b. amirin soyundan gelmektedir. Medinede Peygambere elçi olarak geldi. Onunla veda haccı esnasında Mekkede buluştuğu da söylenmektedir. Bize Muhammed b. ez-Zübeyr el-Humeydi haber verdi; dedi ki: Bize Ferec b. Said anlattı; dedi ki: Bana amcam Sabit b. Said anlattı. O babasından, o da [Sabitin] dedesi Ebyad b. Hammaldan şunu rivayet etti: Kendisi Medinede [olan] Allah Resulüne gelen heyetin içinde yer almış ve Cahiliye döneminde kölesi olan Kinde kabilesine mensup üç kardeşi [azat etmek] kaydıyla Müslüman olmuş. Resulallah ile yetmiş cübbe karşılığı sulh yapmış ve ondan Meribde “el-Milh -Milhu Şezza-” denilen yeri kendisine tahsis etmesini istemiş, o da tahsis etmiş. Daha sonra Allah Resulü ondan o yeri iade etmesini istemiş, o da iade etmiş. Bunun üzerine Allah Resulü [iade ettiği arazinin yerine] ona “Cevf – Cevfü Murad-” denilen mevkide bir arazi ile bir de su kuyusu tahsis etti. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Yahya b. Kays el-Mazini anlattı. O babasından, o Sümame b. Şerahilden, o Sümey b. Kaystan, o Şümeyrden, o da Ebyad b. Hammaldan şunu rivayet etti: Ebyad, Peygamberin yanına varmış ve “el-Milh” denilen yeri kendisine tahsis etmesini istemiş, o da tahsis etmiş. Ebyad [beldesine gitmek üzere] geri döndüğü zaman biri “Ey Allahın Resulü! Ona neyi tahsis ettiğini biliyor musun? Ona hiç kurumayan bir su kaynağını tahsis ettin.” deyince Resulallah [onu geri çağırıp] bu tahsisini kaldırmış. Ebyad b. Hammal, “Misvak ağacının [bulunduğu bir araziden] hangi yer koruluk yapılır?” diye sorunca o da “Develerin tırnaklarının basmadığı yer.” diye cevap vemiş. Bize Abdullah b. ez-Zübeyr el-Humeydi haber verdi; dedi ki: Bize Ferec b. Said anlattı. O amcası Sabit b. Saidden, o babasından, o da [Sabitin] dedesi Ebyad b. Hammaldan şunu rivayet etti: Kendisinin yüzünde Temriye denilen bir yara varmış ve yüzünün rengi değişmiş. Peygamber onu çağırıp yüzünü mesh etmiş. O günden sonra o hastalıktan hiçbir eser kalmamış.
1364. Feyruz, İbnüd-Deylemi
Künyesi Ebu Abdullahdır. Kisranın Yemene gönderdiği İranlıların soyundandır ki, onlar Habeşlileri sürüp oraya egemen olmuşlardır. Abdülmunim b. İdris dedi ki: Bunlar daha sonra Dabba aşiretine intisap ettiler ve “Cahiliye döneminde başımızdan bir esaret olayı geçti.” dediler. Feyruz peygamberlik iddiasında bulunan el-Esved el-Ansiyi öldüren kişidir. Bunun üzerine Resulallah , “Onu salih bir adam olan Feyruz ed-Deylemi öldürdü.” demiştir. Peygambere gelen heyetin içinde bulundu ve ondan birçok hadis nakletti. Kader konusundaki bir hadis bunlardan biridir. Bazıları ondan [hadis] naklederken “Bana ed-Deylemi el- Himyeri anlattı” derken bazıları da “ed-Deylemden” ifadesini kullanırlar. Bunların hepsi aynıdır ve Feyruz b. ed-Deylemiye delalet etmektedir. Bunu ispat eden [delil] şudur: Onun yukarıda belirttiğimiz farklı isimleriyle rivayet edilen hadisler [senet ve metin itibariyle birbirinin aynısı olan] tek hadistir. Bize ed-Dahhak b. Mahled Ebu asım en-Nebil haber verdi. O Abdülhamid b. Caferden, o Yezid b. Ebu Habibden, o Mersed b. Abdullah el-Yezeniden, o da ed-Deylemde şöyle dediğini rivayet etti: Ben [Allah Resulüne hitaben] “Ey Allahın Resulü! Biz soğuk bir memlekette yaşıyoruz. Dolayısıyla [ısınmak için] buğdaydan imal edilen bir içecekten yararlanıyoruz.” dedim. Bunun üzerine o, “Sarhoş ediyor mu?” diye sordu. Ben “Evet!” deyince “O zaman onu içmeyin!” dedi. Sonra tekrar “Sarhoş ediyor mu?” diye sordu. Ben “Evet!” deyince “O zaman onu içmeyin!” dedi. Bu kez ed-Deylemi “Onu içmeden duramazlar.” dedi. O da “İçmeden duramazlarsa onları öldür!” dedi. Ayrıca bu hadis bize, Muhammed b. Ubeyd, Muhammed b. İshak, Yezid b. Ebu Habib, Mersed b. Abdullah, ed-Deylem el-Himyeri tarikiyle gelmiştir. Yine aynı hadis bize, Muhammed b. Ömer, Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre, İshak b. Abdullah b. Ebu Vehb el-Ceyşani, Ebu Hıraş, ed-Deylemi el-Himyeri tarikiyle de ulaşmıştır. Hadisin tamamı bazı megazi kitaplarında yer almaktadır. Himyere yerleşmesi ve onlarla anlaşma yapmasından dolayı kendisine “el-Himyeri” denmiştir. Allah daha doğrusunu bilir. Feyruz b. ed-Deylemi, Osmanın hilafet yıllarında vefat etmiştir.
1365. İbrahim (Ebu Ata es-Sekafi)
Bize ed-Dahhak b. Mahled Ebu asım en-Nebil haber verdi. O da Muaviye b. Ebu Süfyanın mevlası Abdullah b. Müslim (b.) Hürmüzden şöyle dediğini rivayet etti: Bana Yahya b. Ata b. İbrahim anlattı. O babasından, o da [Yahyanın] dedesinden şöyle dediğini rivayet etti: Peygamberin Minada insanlara “Nalınlara [orta parmakla yanındakinin arasına köprü şeklinde] bağ bağlayın!” dediğini duydum.
1366. Humame (b. Ebu Hamiyye ed-Devsi)
Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize EbuAvane anlattı. O Davud b. Abdullah el-Evdiden, o da Humeyd b. Abdurrahmandan şunu rivayet etti: Muhammedin ashabından Humame adında biri savaşmak üzere Isbahana [doğru yola] çıktı. (Isbahan Ömerin -Allah ona rahmet eylesin!- hilafet yıllarında fethedildi.) Humame şöyle dedi: “Allahım! Humame sana kavuşmayı arzu ettiğini iddia ediyor. Şayet o arzusunda samimiyse onun arzusunu yerine getir! Yok, eğer sözünde samimi değilse yine de o istemese bile sen onun arzusunu yerine getir! Allahım, Humameyi bu yolculuğundan geriye [sağ olarak] döndürme!” [Arzusunda samimi olduğu için bu duası kabul olsa gerek ki] ölüm onu yakaladı ve Isbahanda vefat etti. Bunun üzerine Ebu Musa ayağa kalktı ve “Ey insanlar! Beni dikkatle dinleyin! Vallahi Peygamberinizden işittiklerimize göre ve bildiğimiz kadarıyla Humame sadece şehittir.” dedi. Böylece dördüncü tabakanın sonuna geldik. Bu aynı zamanda Allah Resulünün ashabının büyüklerinin -Allah onlardan razı olsun!- yer aldığı son tabakadır. Bundan sonra beşinci tabaka gelecektir ki, bunlar Resulallah vefat ettiği zaman küçük yaşta olan sahabedir. Allah onların hepsinden razı olsun! Efendimiz Muhammede , onun al-i beytine ve ashabına çokça salat ve selam olsun!