1160. Uyeyne b. Hısn
[Uyeyne b. Hısn] b. Huzeyfe b. Bedr b. Amr b. Cüveyye b. Levzan b. Salebe b. Adi b. Fezare. Fezarenin adı, Amrdır. Kardeşi kafasını yardığı için [fezerehü] bu isimle anılmıştır. Uyeynenin adı Huzeyfe idi. Bir hastalığı sırasında gözleri dışarıya doğru pörtlek hale geldiği için Uyeyne denmiştir. Ebu Malik künyesiyle anılır. Dedesi olan Huzeyfe b. Bedr, Maadın efendisi [Rabbu Maad] olarak anılır. Dedesinin dedesi olan Zeyd b. Amr da, buluntu kızın oğludur. “Buluntu kız” ifadesi şuradan gelmektedir: Fezareoğulları otlak aramak için göç ettikleri bir sırada, Zeydin annesi henüz küçük bir kızdır. O esnada düşer ve onu başkaları bulur. Sonradan onu onlara iade ederler. Bundan sonra bu kız, “el-Lakita [buluntu kız]” adıyla çağrılır. Çocukları da bu kelimeyle ona nispet edilip “Lakitaoğulları” diye anılırlar. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbrahim b. Cafer anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Bedr b. Amrın ailesinin beldesinde kuraklık oldu. Kovulan ve sığınağı olmayan birkaç hayvan dışında başka malı kalmadı. Batnu Nahl civarında Tağlemeyn denilen bölgede yağmur yağdığı kendisine söylendi. Uyeyne b. Hısn, Bedr ailesinden yaklaşık 100 aileyle birlikte Batnu Nahl bölgesine yürüdü. Resulallahtan ve ashabından çekindi ve Medineye gitti. Resulallah onu İslama çağırdı. Ne Müslüman oldu, ne de bunu kökten reddetti ve dedi ki: “Sana biraz yakın olmak istiyorum. Bana süre ver.” Resulallah ona üç ay süre verdi. Bu sürede Müslümanlar onlara ilişmediler. Onlardan kimse de Müslümanlara ilişmedi. Süre bitince Uyeyne ve kavmi bölgelerine döndüler. Yağları ve sütleri birikmiş, hayvanları Sılliyan otuyla şişmanlamıştı. Bu yerin otlaklarını çok beğenmişlerdi. Beslenmiş atlarıyla, Medinenin kuzey bölgelerindeki el-Gabe bölgesindeki Resulallahın sağmal hayvanlarına saldırdılar. el- Haris b. Avf, Uyeyneye dedi ki: “Muhammede uygun karşılık vermedin. Onun bölgesinde semirdin, sonra da ona savaş açtın.” Uyeyne “Olay gördüğün gibidir.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdülaziz b. Ukbe b. Seleme b. el-Ekva bana anlattı. O İyas b. Selemeden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Uyeyne b. Hısn 40 adamıyla saldırdı. el-Gabede o zaman 20 sağmal deve vardı. Onları önüne katıp sürüp götürdü. Orada bulunan Ebu Zerin oğlunu da öldürdü. Bunun üzerine Resulallah onları bulmak üzere yola çıktı. Müslümanlar da beraberinde çıktılar. Zu Kırd bölgesine geldiler. Burada develerden 10 tanesini geri aldılar. Adamlar geriye kalan on deveyle birlikte kayıplara karıştılar. Habib b. Uyeyne, Mesade b. Hakeme b. Malik b. Huzeyfe b. Bedr, Karafe b. Malik b. Huzeyfe, usar ve Amr b. usarı öldürdüler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdullah anlattı. O ez-Zühriden, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Uyeyne b. Hısn, Kureyş ve diğer kabilelerle birlikte Hendek savaşında Resulallaha karşı yürüyen Gatafan kabilesinin reislerinden biriydi. Resulallah ashabıyla tam olarak muhasara altına alınıp musibete düçar olduğunda Uyeyne b. Hısn ile el-Haris b. Avfa haber gönderdi ve şöyle bir teklifte bulundu: “Medinenin tamamında yetişen hurmanın üçte birini vermeme karşılık Arap kabilelerini desteklemeksizin yanınızdakilerle birlikte geri döner misiniz?” O ikisi bunu kabul ettiler ve geldiler. Resulallah da geldi. Kalem ve bir sayfa getirdiler. Resulallah aralarında barış yazısı yazmak istiyordu. Üseyd b. Hudayr da geldi. Uyeyne ayaklarını Resulallahın huzurunda uzatmıştı. Üseyd onların ne istediklerini anlamıştı. Ona dedi ki: “Tilki yavrusu! Ayaklarını topla! Resulallahın huzurunda ayaklarını mı uzatıyorsun? Resulallah huzurda olmasaydı, vallahi mızrakla böğürlerini deşerdim.” Sonra Resulallaha döndü ve dedi ki: “Eğer bu semadan bir emir ise, yerine getir! Böyle değilse, vallahi onlara kılıçtan başka bir şey vermeyiz. Sizler ne zamandan beri bizim malımıza göz diktiniz? Vallahi bunlar çaresizlikten İlhiz yerlerdi. Satın alma ve ikramın dışında bizden tek bir hurma dahi almaya teşebbüs edemezlerdi. Allah seni bize gönderdikten ve bizi seninle şereflendirdikten sonra mı aşağılıklara haraç vereceğiz? Onlara kılıçtan başka bir şey vermeyeceğiz.” Sad b. Muaz ve Sad b. Ubade de benzer şeyler söyleyince Resulallah “Yazıyı yırt!” dedi. Sad yazıya tükürdü ve onu yırttı. Bunun üzerine Uyeyne dedi ki: “Vallahi vazgeçtiğiniz şey, sizin için aldığınız karardan daha hayırlıdır. Onlara karşı yeterli gücünüz yok.” Bu söze karşılık Abbad b. Bişr şöyle dedi: “Uyeyne! Bizi kılıçla mı korkutuyorsun? Hangimizin daha korkak olduğunu göreceksin. Vallahi, Resulallahın huzurunda olmasaydık kavmine geri dönemezdin.” Uyeyne ve el-Haris şöyle diyerek geri döndüler: “Vallahi onlardan elde edebileceğimiz hiçbir şey yok.” Yerlerine döndüklerinde Gatafan kabilesinin mensupları onlara geldiler ve dediler ki: “Ne haber?” Onlar da, “İşimiz tamamına ermedi. Ne yaptığını bilen ve kendilerini arkadaşları için feda eden insanları gördük.” diye cevap verdiler. Muhammed b. Ömer dedi ki: Kabileler ayrılınca Uyeyne de kavmiyle birlikte ayrılıp memleketine döndü. Sonra Mekkenin fethinden kısa bir süre önce Müslüman oldu. Bazılarına göre Resulallah fetih gününde Mekkeye Uyeyne ile el-Akraın arasında girdi. Bize Ali b. Muhammed el-Kureşi haber verdi. O Ali b. Süleymden, o da ez-Zübeyr b. Hubeybden şöyle dediğini rivayet etti: Uyeyne b. Hısn Medineye Müslüman olmadan önce geldi. Medineden çıkmakta olan bir kervanla karşılaştı. “Bu adam hakkında bana haber verin!” dedi. “Ona karşı insanlar üç çeşittir: Birincisi ona iman etmiş kişidir. Bu onunla beraber Kureyşe ve Araplara karşı savaşmaktadır. İkincisi ona iman etmemiş kişidir. Bu ise ona karşı savaş veriyor ve aralarında birbirini kesip doğrama mücadelesi vardır. Üçüncüsü ona karşı iman etmiş gibi görünen kimsedir. Bu kişi Kureyşe de onlarla beraber olduğu görüntüsü veriyor.” dediler. Onlara ne deniyor? dedi. Onlar da Münafık deniyor. diye cevap verdiler. Bunun üzerine o “Özelliklerini saydıklarınız arasında bunlardan daha temkinlisi yok! Şahit olun, ben onlardanım.” dedi. Uyeyne Resulallah ile birlikte Taifte bulundu. “Ey Allahın Resulü! Bana izin ver, Taif kalesine gidip onlarla konuşayım.” dedi. Resulallah ona izin verdi ve o da onların yanına gitti. “Bana güvence verir misiniz, yaklaşayım?” dedi. “Evet!” dediler. Ebu Mihcen onu tanıdı ve “Onu yaklaştırın!” dedi. Dedi ki: Yaklaşıp kaleye girdi. Onlara, “Anam babam size feda olsun. Sizin şu durumunuz beni sevindiriyor. Araplar arasında sizin gibisi yok. Muhammed sizin gibisiyle karşılaşmamıştır. Kalenizde sıkı durun. Bu durum bıktırıcıdır. Kaleniz çok sağlamdır. Silahınız da çoktur, okunuz da hazırdır, yiyeceğiniz de, suyunuz da boldur. Bitmesinden korkmayınız!” dedi. O çıktığında Sakifliler Ebu Mihcene dediler ki: “Onun buraya girmesinden hoşlanmadık. Kalemizde veya bizde iyi gitmeyen bir şeyi görüp de Muhammede haber vermesinden korkarız.” Ebu Mihcen dedi ki: “Ben onu tanırım. Muhammed ile beraber olsa bile, içimizde ondan daha fazla Muhammede karşı olan biri yoktur.” Resulallah Uyeyne döndüğünde ona, “Onlara ne dedin?” diye sordu. O da “Onlara İslama girin. Vallahi Muhammed, teslim olmadığınız sürece evlerinizin önünden gitmez. Kendinize güvence alın. Sizden önce Kaynuka, en-Nadir, Kurayza ve Hayber gibi kaleye gizlenmiş, sığınakları olan silahlı ve donanımlı insanlarla karşılaştı. dedim ve gücüm yettiği kadar onları ümitsizliğe düşürdüm.” diye cevap verdi. Resulallah sessizce onu dinledi. Sözünü bitirince ona dedi ki: “Yalan söylüyorsun. Onlara böyle böyle dedin.” Böyle söyleyerek onun ne dediğini anlattı. Uyeyne, “Estağfirullah.” dedi. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Ey Allahın Resulü! Bırak beni şunun boynunu vurayım.” Akabinde Resulallah şöyle buyurdu: “İnsanlara benim arkadaşlarımı öldürdüğümü söyletmem.”Denildi ki, Ebu Bekir o gün ona çok sert çıktı ve dedi ki: “Yazıklar olsun sana Uyeyne! Aslında sen hep batıl yoldaydın. Seninle nice günlerimiz oldu. Hendek, Beni Kurayza, en-Nadir ve Hayber günleri! Adam toplayıp bize karşı kılıcınla savaştın. Sonra sen -iddia ettiğin gibi- Müslüman olmuştun. Şimdi de düşmanı bize karşı kışkırtıyor musun?” Bunun üzerine, “Allahtan mağfiret istiyorum ey Ebu Bekir! Tövbe ediyorum. Bunu kesinlikle tekrarlamayacağım. dedi. Peygamber Ömere verdiği emirle insanların yola çıkmasına izin verdiğinde buyurdu ki: “İnşaallah gidiyoruz.” Onların önündeki insanlar azaldığında Said b. Ubeyd b. Üseyd b. Amr b. Ilac es-Sekafi söyle seslendi: “Dikkat edin kabile burada kalıyor!” Uyeyne b. Hısn dedi ki: “Evet vallahi, ulu ve asil insanlar.” Amr b. el-as dedi ki: “Allah seni kahretsin! Resulallahtan geri durdukları için müşrik bir kavmi övüyor musun? Sen ki ona yardım için buraya geldin.” Bunun üzerine Uyeyne, “Vallahi ben Sakif ile savaşmak için sizinle gelmedim. Gelişim, Muhammed Taifi alırsa Sakif kabilesinden, onunla gerdeğe girerim diye bir cariye almak içindi. Belki bana bir çocuk doğururdu. Gerçekten Sakif insanı zeka ve deha sahibidir.” dedi. Amr b. el-as bunu Resulallaha duyurduğunda tebessüm edip dedi ki: “Bu katlanılabilir bir ahmaklıktır.” Hevazin heyeti Resulallaha geldiğinde, onlara esirleri verdi. Uyeyne onlardan yaşlı bir kadına bakıp almış ve şöyle demişti: “Bu kabilenin anasıdır. Umulur ki, onun fidyesini bol verirler. Umulur ki onun kabile içindeki nesebi önemlidir.” Kadının oğlu Uyeyneye geldi ve dedi ki: “100 deveye ne dersin?” Uyeyne “Hayır!” dedi. Oğul geri döndü ve bir süre uzak kaldı. Yaşlı kadın oğluna şöyle demeye başladı: “Yüz deveyi verdikten sonra bana ne ihtiyacın var? Bırak beni, o fidyesiz bir şekilde çabucak beni bırakır.” Uyeyne bunu duyunca dedi ki: “Bugünkü gibi bir aldatma görmedim. Vallahi ben bu konuda kendimi aldanmış görüyorum. Vallahi bir şekilde seni kendimden uzaklaştırmam gerekir.” Sonra oğlu geldi. Uyeyne ona dedi ki: “Bana teklifin geçerli mi?” Dedi ki: “Elliden fazlaya olmaz.” Uyeyne dedi ki: “Yapamam.” Bir süre geçtikten sonra kadının oğlu ona sırtını dönmüşken Uyeyne ona vardı ve dedi ki: “Bana verdiğin miktar geçerli mi?” Delikanlı ona dedi ki: “25 devenin üstüne çıkmam.” Uyeyne, “Vallahi yapmam.” dedi. Uyeyne gelenlerin geri dönüp yola çıkmalarından korktuğu için tekrar dedi ki: “Bana vaad ettiğin geçerli mi? Delikanlı, “10 deveye ne dersin?” diye cevap verdi. Uyeyne yine “Yapmam.” dedi. İnsanlar yola çıkınca Uyeyne arkalarından bağırdı: “İstiyorsan, bana vaad ettiğin geçerli mi?” Delikanlı, “Onu gönder, sana müteşekkir olurum.” diye seslendi. Uyeyne dedi ki: “Vallahi olmaz. Senin teşekkürüne muhtaç değilim.” Uyeyne kendi kendine dövünüp şöyle dedi: “Bu günkü gibi pinti bir adam görmedim.” Delikanlı, “Sen kendin yaptın bütün bunları. Yaşlı bir kadını seçtin. Vallahi onun memesi dolgun değil, karnı doğurmaz, ağzından çıkan gönlü rahatlatmaz, onun sahibi de onun için yanmıyor. Bu gördüklerinin arasından onu mu bulup aldın?” dedi. Uyeyne, “Al onu götür, Allah onu sana mübarek etmesin!” dedi. Delikanlı, “Ey Uyeyne! Resulallah esirleri giydirmiş. Onu atlamış. Ona bir elbise giydirir misin?” dedi. Uyeyne, “Hayır, vallahi! Ona göre bir şeyim yok.” dedi. Delikanlı, “Yapmıyor musun?” dedi. Delikanlı ondan kadının bütün bedenini örtecek kadar bir elbise almadan ayrılmadı. Delikanlı şöyle söylenerek geri döndü: “Sen fırsatları göremiyorsun.” Uyeyne başına gelenleri el-Akraa şikayet etti. el-Akra ona şöyle dedi: “Vallahi sen ne genç bir bakire, ne orta yaşlı olgun ve etine dolgun birini, ne de zengin bir yaşlı kadını seçtin. Tuttun Hevazin kabilesinin en muhtaç yaşlısına yöneldin ve onun karısını esir aldın.” Uyeyne, “Durum aynen böyle!” dedi. Dedi ki: Resulallah , Uyeyne b. Hısna, Huneyn ganimetinden 100 deve verdi. Resulallah , onu Muhacir ve Ensardan kimsenin bulunmadığı Araplardan oluşan 50 kişilik bir bölükle Beni Temime gönderdi. Onlar da, hayvanlarını sulamak için Beni Süleymin sahradaki topraklarına yollanmışlardı. Orada hayvanlarını araziye salıp konaklamışlardı. Geride bıraktıkları evlerinde kadınlardan başkası yoktu. Topluluğu görünce kaçtılar. Onlar da kaçanlara hücum ettiler. 11 erkek, 11 kadın ve 30 çocuğu esir edip Medineye getirdiler. Resulallah onların Remle bt. el-Harisin evinde hapsedilmesini emretti. Bunun üzerine onların önde gelen reislerinden 10 tanesi Resulallaha bir heyet olarak geldiler. Onlar hakkında Allah şu ayeti indirdi: “Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir.” Resulallah onlara esirleri ve köleleri iade edip heyete hediye verilmesini emretti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Muhammed b. İbrahim b. el-Haris et-Teymi anlattı. O babasından, o Ebu Seleme b. Abdurrahmandan, o da Ayşeden şöyle dediğini rivayet etti: Uyeyne b. Hısn Resulallahın huzuruna girdiğinde ben oradaydım. Uyeyne dedi ki: “Ey Muhammed! Bu beyaz tenli kadın [Humeyra] da kim?” Resulallah, “Bu, Ebu Bekirin kızı Ayşedir.” dedi. Uyeyne, “İnsanların en güzeli olan Bint Cemreyi boşayayım da onunla evlenmez misin?” dedi. Resulallah , “Hayır!” dedi. Ayşe dedi ki: O çıkınca Resulallaha dedim ki: “Bu kim?” Resulallah , “Toplumu içinde katlanılabilir bir ahmak.” diye cevap verdi. Dediler ki: Araplar irtidad ettiklerinde Uyeyne de irtidad etti ve Tuleyha b. Huveylid peygamberlik iddiasında bulununca ona iman edip iddiasını tasdik etti. Tuleyha yenilip de kaçınca Halid b. el-Velid, Uyeyne b. Hısnı esir alıp bağlı bir şekilde Medineye Ebu Bekir es-Sıddıka gönderdi. İbn Abbas dedi ki: Uyeyneyi elleri boynuna bağlı şekilde gördüm. Medinenin çocukları ona hurma dalıyla vuruyor ve şöyle diyorlardı: “Hey Allah düşmanı! İman etmenden sonra Allahı inkar mı ettin?” Dedi ki: “Vallahi iman etmemiştim.” Abdullah b. Mesud yanında durdu ve dedi ki: “Hayal kırıklığına uğradın ve kaybettin. Eskiden beri batıl üzeresin.” Uyeyne dedi ki: “Kısa kes be adam! İçinde bulunduğum durumda olmasaydım, şu konuştuğunu konuşamazdın!” İbn Mesud oradan ayrıldı. Ebu Bekir onunla konuşunca İslama döndü. Ebu Bekir onu kabul edip bağışladı. Ona eman yazdı. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O da amir b. Ebu Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Uyeyne, Ömer b. el-Hattaba dedi ki: “Ey Müminlerin Emiri! Kendini korumaya al ya da şu Acemleri Medineden çıkar! Ben onlara güvenmiyorum. Onlardan biri seni şuradan vurabilir.” diyerek elini Ebu Lülüenin yaraladığı yere koydu. Ömer hançerlendiğinde sordu: “Uyeyne ne yaptı?” Dediler ki: O, el-Hecm veya el-Hacirdedir. Bunun üzerine Ömer, “Bunda bir iş var!” dedi. Bize Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Kayid haber verdi ve dedi ki: Ümmül-Benin bt. Uyeyne, Osmanın yanındayken, Uyeyne izin almaksızın huzura girdi. Osman ona, “Yanıma izinsiz mi geliyorsun?” dedi. Uyeyne, “Mudarlı birisine karşı engelleneceğimi veya izin almam gerektiğini sanmıyordum.” dedi. Osman, “Öyleyse akşam yemeğine kal!” dedi. Uyeyne, “Ben oruçlu oluyorum.” dedi. Osman, “Gece de mi oruçlusun?” dedi. Uyeyne, “Ben gece ve gündüz orucu arasında [hangisini tercih edeyim diye] tereddütte kaldım, gece orucunu kendim için daha kolay buldum.” dedi. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Ebül-Eşhebden, o da el- Hasandan şöyle dediğini rivayet etti: Osman, Uyeyneyi azarladı ve dedi ki: “Yapmadım mı? Yapmadım mı? Ömere gelirdin bize gelmezdin!” Uyeyne dedi ki: “Bizim için Ömer senden daha hayırlıydı. Bize verir, ihtiyacımızı giderirdi. Korkutur, korunmamızı sağlardı.” Ali b. Muhammed dedi ki: Uyeyne, kavminin ileri gelenlerinden biriydi. Cahiliye döneminde [reis olduğu için] ganimetin dörtte birini aldı. Müslüman olduğu dönemde de ganimetin beşte birini aldı. Osman döneminde gözleri görmez oldu.
1161. Harice b. Hısn
[Harice b. Hısn] b. Huzeyfe b. Bedr b. Amr b. Cüveyye b. Levzan b. Salebe b. Adi b. Fezare. O, Esma b. Haricenin babasıdır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Muhammed b. Ömer el-Cümahi anlattı. O da Ebu Veczeden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah 9. yılda Tebuk seferinden döndüğünde, Fezareoğullarından bir heyet kendisine geldi ve Müslüman oldu. Onların arasında Harice b. Hısn b. Huzeyfede vardı.
1162. el-Hur b. Kays
[el-Hur b. Kays] b. Hısn b. Huzeyfe. O, Ebu Hareşe b. el-Hurdur. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Muhammed b. Ömer el-Cümahi anlattı. O da Ebu Veczeden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Tebuk seferinden dönünce Fezareoğullarından bir heyet geldi. On küsur kişiydiler. Onların arasında el-Hur b. Kays b. Hısn da vardı ve onların en küçüğüydü. Remle bt. el-Harisin evinde konakladılar. Kıtlık yaşamışlardı ve zayıf develere biniyorlardı. Resulallaha İslamı ikrar etmek üzere gelmişlerdi.
1163. Kesir b. Ziyad
[Kesir b. Ziyad] b. Şes b. Rebia b. Rebah b. Rebia b. Avn b. Hilal b. Şemh b. Fezare. Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbinin rivayetine göre Sahabidir ve Kadisiyye savaşına katılmıştır.