"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beni temim b. Üd b. Tabiha b. İlyas b. Mudardan olanlar

1142. Kays b. asım
[Kays b. asım] b. Sinan b. Halid b. Minkar b. Ubeyd b. Mukais b. Amr b. Kab b. Sad b. Zeydümenat b. Temim. Kays, Cahiliye zamanında içkiyi kendisine haram kıldı. Şöyle ki: Bir keresinde içki içmiş ve sarhoş olmuştu. Sarhoşken kendi yakınına dil uzatmış, o da ondan uzaklaşmıştı. Sarhoşluğundan ayıldığında durum kendisine anlatılmış, o da bunun üzerine şöyle demiştir: İçkide bir fayda olduğunu anladım. Ayrıca onun bazı hikayeleri var ki, asil bir insanı rezil-rüsvay ediyor. Allaha yemin olsun ki, onu içmeyeceğim hayatım boyunca. Bir hastalık için de asla şifa aramayacağım onunla. Sonra Kays b. asım Temimoğulları heyetiyle birlikte Resulallaha  geldi ve Müslüman oldu. Resulallah  onun için “Taşranın efendisidir.”dedi. Cömert ve efendi bir insandı. Öldüğünde onun hakkında şöyle denmiştir: Kaysın ölümü, herhangi birinin ölümü gibi değil, Bir kavmin evlerinin yıkılması gibidir. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O el- Ağar b. el-Minkariden, o Halife b. el-Husayndan, o da Kays b. asımdan şöyle dediğini rivayet etti: O [Kays b. asım] Müslüman olup Resulallaha  geldi. Allah Resulü , ona su ve sidr ile yıkanmasını emretti. Bize Hallad b. Yahya haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan es-Sevri anlattı; dedi ki: Bana Eslem anlattı. O da bir adamdan şunu rivayet etti: Resulallah  Kays b. asım için şöyle dedi:“Bu şahıs, kırsal bölgenin efendisidir.” Bize Abdülvehhab b. Ata el-Icli haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O Katadeden, o Mutarriften, o da Hakim b. Kays b. asımdan şöyle dediğini rivayet etti: Kays b. asım ölürken çocuklarına şöyle vasiyette bulundu: “Evlatlarım! Büyük olanınızı kendinize reis seçin. Bir topluluk büyüğünü reis seçerse babalarının izinden giderler. Şayet küçüklerini reis seçerlerse akranlarının yanında onları utandırır. Malınızın olmasını tavsiye ederim ve onu kullanmasını bilin. Mal, asil için övünçtür. Onunla ahlaksıza da muhtaç olunmaz. Sakın dilencilik yapmayın! O, bir erkeğin yapacağı son iştir. Ardımdan feryat ederek ağlamayın. Resulallahın  ardından da feryat edilmedi. Bekir b. Vailin bildiği bir yere de beni defnetmeyin. Çünkü ben Cahiliyede onlara saldırırdım.”

1143. Amr b. el-Ehtem
[Amr b. el-Ehtem] b. Sümey b. Sinan b. Halid b. Minkar b. Ubeyd b. Mukais b. Amr b. Kab b. Sad b. Zeydümenat b. Temim. Resulallaha gelen Temim heyetinin içinde bulunuyordu. Onların en küçüğüydü. Onların bineklerinin yanında kalmıştı. Resulallah  heyeti kabul etti. Onlara “Geriye kimse kaldı mı?” diye sorduğunda, “Bineklerimizin yanında bir çocuk var.” diye cevap verdiler. Ayrıca Kays b. asım dedi ki: “O bir çocuktur, bir saygınlığı yok.” Bunun üzerine Resulallah  şöyle buyurdu: “Öyle bile olsa, madem ki buraya kadar gelmiş, onun da burada bulunma hakkı vardır. Ona haber gönderin, onu da huzurumuza alalım.” Kays b. asımın sözü Amr b. el-Ehteme ulaşınca şöyle dedi: Öyle kurulup oturmuşsun bana hakaret ediyorsun, Resulallahın huzurunda. Doğru konuşmuyorsun, isabet de etmiyorsun. Bizim yüceliğimiz kadimdir. Sizin yüceliğiniz ise Kuyruk ve kuyruk sokumunun yerine sonradan bırakılmıştır. Bize kin besliyorsunuz, bilin ki siz Rum asıllısınız. Rumlar, Araplara kin beslemeye muktedir olamazlar! Amr b. el-Ehtem şair idi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Rebia b. Osman anlattı. O da kendisine rivayet eden bir yaşlıdan Neccaroğullarından bir kadının şöyle dediğini haber verdiğini rivayet etti: O zaman ben Temim heyetine bakıyordum. Bilalin yanında hediyelerini alıyorlardı. Her biri 12,5 ukıyye alıyordu.” Sonra kadın sözüne devam ederek dedi ki: “Bir çocuk gördüm. O, en küçükleriydi. Ona 5 ukıyye verdi.” Kastettiği Amr b. el-Ehtemdi.

1144. Utarid b. Hacib
[Utarid b. Hacib] b. Zürare b. Udus b. Zeyd b. Abdullah b. Darim b. Malik b. Hanzale b. Malik b. Zeydümenat b. Temim. Resulallaha  gelen Temim heyetinin içinde yer almıştı. Heyet onu konuşmacı olarak öne çıkarmış, o da övünmüştü. Bunun üzerine Resulallah  da Sabit b. Kays b. Şemmasa ona cevap vermesini emretti. O da cevap verdi.

1145. el-Akra b. Habis
[el-Akra b. Habis] b. Ikal b. Muhammed b. Süfyan b. Mücaşi b. Darim b. Malik b. Hanzale b. Malik b. Zeydümenat. Beni Temimden Resulallaha  gelen heyetin içindeydi. Resulallah  ona Huneyn ganimetinden 100 deve vermişti. Abbas b. Mirdasın payı az olunca o gün şu şiiri söylemiştir: Benim ve Ubeydin talan ettiğimiz malları Uyeyne ile el-Akra arasında mı taksim ettin? Bedir ile Habis toplumda Mirdastan üstün değildir. Ben, o ikisinden de daha değersiz bir adam değilim. Bugün kimi alçalttıysan o yükselemez.

1146. Sasaa b. Naciye
[Sasaa b. Naciye] b. Ikal b. Muhammed b. Süfyan b. Mücaşi b. Darim b. Malik b. Hanzale b. Malik b. Zeydümenat b. Temim. Sasaa Resulallaha  gelip Müslüman oldu. Şair Ferazdak b. Galib b. Sasaa onun soyundandır. Aynı zamanda hatip olan Ikal b. Şebbe b. Ikal b. Sasaa b. Naciye de onun soyundandır.

1147. Iyad b. Himar
[Iyad b. Himar] b. Muhammed b. Süfyan b. Mücaşi b. Darim b. Malik b. Hanzale b. Malik b. Zeydümenat b. Temim. Resulallaha  Müslüman olmadan geldi ve ona güzel bir deve hediye etti. Resulallah  ona, “Müslüman oldun mu?” diye sordu. O da “Hayır.” dedi. Resulallah , “Allah müşriklerin hediyesini kabul etmemizi yasakladı.” dedi. Bunun üzerine Müslüman oldu. Resulallah  da onun hediyesini kabul etti. Akabinde, “Ey Allahın Peygamberi! Kavmimden bir adam benden daha düşük bir seviyede ve bana hakaret ediyor. Ben de bunun karşılık verip ondan öcümü alıyorum.” dedi. Resulallah  dedi ki: “Birbirine söven iki kişi, birbirine yalan söyleyen iki şeytandır.”

1148. Riyah b. el-Haris
Mücaşi b. Darim soyundandır. Resulallaha  gelip Müslüman olan Temim heyetinde bulunmuştur.

1149. Nuaym b. Sad et-Temimi
Resulallaha  gelip Müslüman olan Temim heyetinin içinde yer alanlardandır.

1150. ez-Zibrikan b. Bedr
[ez-Zibrikan b. Bedr] b. İmruülkays b. Behdele b. Avf b. Kab b. Sad b. Zeydümenat b. Temim. ez-Zibrikanın adı Husayn idi. Şair ve güzel bir kimseydi. Kendisine “Necd bölgesinin ayı” denirdi. Resulallaha  gelen Temim heyetinin içinde bulunmuştu. Temimliler, konuşma yapması için Utarid b. Hacibi öne çıkardılar. O da konuşmasını yaptı. Akabinde ez- Zibrikan b. Bedre emrettiler, o da kalkıp övündüğü bir şiir okuyunca Resulallah  da Hassan b. Sabite cevap vermesini emretti, o da benzer bir şiirle karşılık verdi. Resulallah , Hassan için üzerinde şiir okuyacağı bir minberin mescide konulmasını emretmiş ve o gün şöyle buyurmuştur: “Allah, Peygamberini müdafaa ettiği sürece Hassanı Ruhulkudüs ile destekliyor.” O gün Hassan b. Sabitin ayağa kalkması, hitabesi ve şiiri, Resulallahı  ve müminleri sevindirmiştir. Gelen heyet bir an birbirleriyle baş başa kalmış ve içlerinden biri şöyle demiştir: “Vallahi kesinlikle öğrendiniz ki, bu kişi destekleniyor ve onun kalbine bazı şeyler tecelli ediyor. Hatipleri bizimkinden daha hatip, şairleri de bizimkinden daha şair, hem onlar bizden daha akıllılar.” Resulallah  ez-Zibrikan b. Bedri kavmi Sad b. Zeydümenat b. Temimde, zekat toplamada görevlendirmiştir. Resulallah  hakkın rahmetine kavuştuğunda o hala bu görevdeydi. Araplar irtidat edip de zekat vermeyi reddettiklerinde o hala İslam dinine bağlıydı. Zekatları kavminden toplar, Ebu Bekir es-Sıddıka ulaştırırdı.

1151. Malik b. Nüveyre
[Malik b. Nüveyre] b. Hamza b. Şeddad b. Ubeyd b. Salebe b. Yerbu b. Hanzale b. Malik b. Zeydümenat b. Temim. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Utbe b. Cebire anlattı. O da Husayn b. Abdurrahman b. Amr b. Sad b. Muazdan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah 10 yılında hac ibadetini tamamlayıp Medineye döndüğü zaman, 11 yılının Muharrem ayının hilalini görünce, zekat toplama görevlilerini kabilelere gönderdi. Malik b. Nüveyreyi de Yerbuoğullarına gönderdi. O, Müslüman olmuştu ve bir şairdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Yahya b. Abdullah b. Ebu Katade anlattı. O annesinden, o [Yahyanın] babasından, o da Ebu Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: Mürtedlerin üzerine gittiği sırada Halid b. el-Velid ile beraberdik. el-Bitah mıntıkasında konakladığında Malik b. Nüveyrenin kendisine ulaşan bir sözünden dolayı mürted olduğunu iddia etti. Malik bunu reddedip şöyle dedi: “Ben İslam dinindeyim. Dinimi ne değiştirdim, ne de tebdil eyledim.” Ebu Katade ve Abdullah b. Ömer de onun lehinde şehadet ettiler. Halid onun yanına geldi, Dırar b. el-Ezver el-Esediye emretti, o da Malikin boynunu vurdu. Yine Halidin emri üzerine Malikin kafası, bir tencerenin altında ocak taşı yapıldı. Saçı çok gür biriydi. Ateş onu yakana dek başından duman çıktı. Halid, onun karısı Ümmü Mütemmimi alıp evlendi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer anlattı. O İbn Ebu Avndan şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattaba, Halidin Malik b. Nüveyreyi öldürüp karısıyla evlendiği haberi ulaşınca Ebu Bekire şöyle dedi: “Zina etmiş bulunmaktadır. Ona recm uygula!” Ebu Bekir şöyle dedi: “Ona recm uygulayacak değilim. Yorum [tevil] yaptı ve hata etti.” Ömer, “O bir Müslümanı öldürdü, onu öldür!” dedi. Ebu Bekir, “Bunun için onu öldürecek değilim. Yorum [tevil] yaptı ve hata etti.” dedi. Ömer, “Onu azlet!” dedi. Ebu Bekir, “Allahın onlara karşı çektiği kılıcı, ben kınına asla koymam.” dedi. Malik b. Nüveyre Ceful diye adlandırılırdı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Ebu Hamid anlattı; dedi ki: Ömer b. el-Hattab, Mütemmim b. Nüveyreye dedi ki: “Kardeşin için ne kadar üzüldün?” Mütemmim şöyle dedi: “Bir yıl geçti, geceleri sabahlara kadar uyuyamadım. Geceleyin yükselen bir ateş gördüğümde canım çıkacak sanıyorum. O ateşle kardeşimin şu ateşini hatırlıyorum: Kardeşim, misafiri kendisine yakın bir yerde geceler endişesiyle sabaha kadar ateş yakılmasını emrederdi. Misafir ateşi gördüğü zaman meskene girerdi. Gerçekten, o bütün gücünü sarfedip çabalayarak misafiri [evine] getirirdi. Kendileri için uzak seferden gelmiş kimseyi toplumdan gizlerdi.” Bu sözlerden sonra Ömer dedi ki: “O, ne kadar da cömert bir insanmış!” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer anlattı. O da İbn Ebu Avndan şöyle dediğini rivayet etti: Ömer bir gün Mütemmim b. Nüveyreye “Bize kardeşini anlat.” dedi. O da cevaben şunları söyledi: “Ey Müminlerin Emiri! Bir seferinde bazı Arapların eline esir düştüm. Kardeşime haber verildi. Bunun üzerine bana geldi. Oradakiler onu görür görmez hiçbir oturan kalmamak üzere hepsi ayağa kalktılar. Bütün kadınlar evlerinden ona bakar oldular. Devesinden iner inmez, ben esir ipiyle bağlı iken benimle beraber onu karşıladılar. O beni esir bağından çözüp kurtardı.” Ömer dedi ki: “İşte şeref budur!” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O Abdülmecid b. Süheylden, o da İbrahim b. Muhammed b. Talhadan şöyle dediğini rivayet etti: Mütemmim b. Nüveyre, Ömer b. el-Hattaba dedi ki: “Arap kabilelerinden biri, Malik b. Nüveyrenin kabilesine saldırdı. Malik o anda orada değildi. İri devesiyle onların izinden peşlerine düştü. Bazen devesine bindi, bazen yürüdü. Üç günün sonunda onlar kendilerini emniyette hissederken onlara yetişti. Onu görür görmez, ellerindeki hayvanları ve esirleri bırakıp kaçtılar. Malik onlara yetişti ve hepsini esir aldı. Ellerini arkadan bağlayıp, bağlı olarak beldesine götürdü.” Ömer dedi ki: “Onun cömertliğini ve cesaretini biliyorduk; ama bu söylediklerinin hiçbirini bilmiyorduk.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Musab b. Sabit b. Abdullah b. ez-Zübeyr anlattı; dedi: Ömer b. el-Hattab, Mütemmim b. Nüveyreye “Kardeşinin bazı sıfatlarını bize anlat!” dedi. Mütemmim dedi ki: “Hangisini anlatayım ey Müminlerin Emiri!” Ömer dedi ki: “Cömertliğinin yanında cesareti de var mıydı?” Dedi ki: “Ey Müminlerin Emiri! O soğuk bir gecede, üzerini tam örtmeyen küçük bir hırkanın içinde, iri bir devenin üstünde bolca yiyecek taşıyordu. Aynı anda, yürümesi istendiğinde geri geri giden [huysuz] atı çekiyor, atların ağılında geceliyordu.” Ömer dedi ki: “Yemin olsun ki, bu cesaret ve yiğitliktir.” Muhammed b. Ömer dedi ki: Mütemmim b. Nüveyre, kardeşi Malik için çok mersiye [ağıt] söylemiştir. Onu anlattığı uzun bir kasidede şöyle söyler: Biz ikimiz uzun bir süre iki samimi arkadaş gibiydik. Öyle ki, bunlar birbirinden ayrılmaz denirdi. Ayrıldığımızda sanki ben ve Malik, Uzun beraberlikten dolayı, hiçbir geceyi beraber geçirmemiş gibi olurduk. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bana Musa b. Muhammed b. İbrahim b. el-Haris et-Teymi anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattab, Mütemmime dedi ki: “Kardeşin hakkında şiir söyledin. Onu öyle sıfatlarla andın ki, bu sıfatlar çok az erkekte bulunur.” Mütemmim, “Ey Müminlerin Emiri! Bir tek harfi bile yalan değil. Sadece bir tek sıfat var ki, onu kendimden ekledim.” dedi. Ömer, “Nedir o?” dedi. Mütemmim dedi ki: “Şöyle demiştim: O, akşamları karnını şişirenlerden değildir ve son derece güzeldir. Oysa ben onun aslında göbekli olduğunu biliyorum.” dedi. Ömer, “Yemin olsun ki, şairlerin söylediklerine nispetle bu çok basit bir şeydir.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer anlattı. O da İbn Ebu Avndan rivayet etti. Ayrıca bana Abdülaziz b. Yakup el-Macişun anlattı. Her ikisi de [İbn Ebu Avn ile Abdülaziz] dediler ki: Ömer b. el-Hattab dedi ki: “Kardeşin için ne kadar da çok üzüldün?” O, kör olan gözünü göstererek şöyle dedi: “Bu gözüm gitti. Sonra sağlam olanla ağladım. Sağlam gözüm o kadar çok ağladı ki, giden gözüm onu mutlu etti ve o da gözyaşı döktü.” Bunun üzerine Ömer dedi ki: “Bu, gerçekten büyük bir üzüntüdür. Hiç kimse, yitirdiği kimse için böylesine ağlamaz.” Sonra devam etti: “Allah kardeşim Zeyd b. el-Hattaba rahmet eylesin. Şiir söyleyebilseydim, senin kardeşine yaptığın gibi ağıt yakardım.” Mütemmim dedi ki: “Ey Müminlerin Emiri! Kardeşim, senin kardeşin gibi Yemame savaşında ölseydi hiç ağlamazdım.” Ömer, durumu anladı ve kardeşinin ölümünden duyduğu üzüntüsü hafifledi. [Ömer,] kendi kardeşi için çok üzülmüştü. Şöyle derdi: “Saba rüzgarı esiyor. Bana Zeyd b. el- Hattabın kokusunu getiriyor.” Abdullah b. Cafer dedi ki: İbn Ebu Avna dedim ki: “Ömer şiir söylemez miydi?” Dedi ki: “Hayır, bir beyit bile söylemedi.”

1152. Habib b. Hıraş
[Habib b. Hıraş]b. Habib b. Hıraş b. es-Samit b. el-Kubas b. Cafer b. Salebe b. Yerbu b. Hanzale. Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi, babasından rivayetle dedi ki: Habib b. Hıraş, Ensardan Beni Selemenin müttefikiydi. Onun sahabi sıfatı eskilere dayanır. Resulallah  ile birlikte birçok önemli olaya, yanında es-Samit denilen mevlası olduğu halde katılmıştır.

1153. Esved b. Abs
[Esved b. Abs] b. Esma b. Vehb b. Riyah b. Avz b. Munkız b. Kab b. Rebia b. Malik b. Zeydümenat b. Temim. Resulallaha  heyetle gelmiş ve Müslüman olmuştur. “Yakın olmak için sana geldim.” sözü sebebiyle “el-Mutekarrib [Yakın]” adıyla anılmıştır. Bu, Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbinin babasından gelen rivayete göredir.

1154. Sülma b. el-Kayn
[Sülma b. el-Kayn] b. Amr b. Bekir b. Zeyd b. Malik b. Hanzale b. Zeydümenat b. Temim. Zeyd b. Malik b. Hanzaleoğulları, el- Adaviyyeoğullarındandır. Böyle anılmışlardır. Hişam b. Muhammed b. es- Saib el-Kelbinin babasından rivayet ettiğine göre, Sülma b. el-Kayn, Resulallahın  sohbetinde bulunmuştur.

1155. Verdan b. Muharram

1156. Hayde b. Muharram
[Verdan ve Hayde b. Muharram] b. Mahreme b. Kurt b. Cenab b. el-Haris b. Cehme b. Adi b. Cündüb b. el-Anber b. Amr b. Temim. Hişam b. Muhammed b. es-Saib babasından rivayetle bize haber verdi; dedi ki: “O ikisi [Verdan ve Hayde], Resulallaha  geldiler ve Müslüman oldular. Resulallah  da onlar için dua etti.”

1157. Hanzale b. er-Rebi
Katiptir ve Üseyd b. Amr b. Temimoğullarındandır. Muhammed b. Ömer dedi ki: Resulallaha  bir keresinde mektup yazdığı için kendisine “Katip”“ adı verildi. Yazı Araplar arasında az kullanılırdı. Kardeşi Riyah b. er-Rebi de Müslüman oldu ve o da Resulallahtan  rivayette bulundu.

1158. el-Munka b. el-Husayn
[el-Munka b. el-Husayn] b. Yezid b. Şibl b. Hayyan b. el-Haris b. Amr b. Kab b. Abdüşems b. Sad b. Zeydümenat. Bize Malik b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bana Seyf b. Harun el- Bürcümi anlattı; dedi ki: Bize İsme b. Beşir el-Bürcümi haber verdi; dedi ki: Bana el-Fez haber verdi. -Seyf dedi ki: Onun Kadisiyyeye katıldığını zannediyorum.- O da el-Munkadan şöyle dediğini rivayet etti: Develerimizin zekatını Resulallaha  götürdüm ve “Bunlar develerimizin zekatıdır.” dedim. Bunun üzerine develerin teslim alınmasını emretti. “Onların içinde iki dişi deve var, onlar size hediyedir.” dedim. Bunun üzerine hediyeler zekattan ayrıldı. Orada birkaç gün kaldım. İnsanlar arasında Resulallahın  Halid b. el-Velidi Mısır kölelerine -veya “Mudara” dedi- zekatlarını toplamak üzere göndereceği konuşuluyordu. Dedim ki: “Vallahi bizde ve ailemizde ne kadar mal varsa, onlara gitmeden önce ben onları işte burada sadaka olarak veriyorum.” Ardından Resulallaha  gittim. O, devesinin üstündeydi. Yanında Esved vardı. Resulallahın  kafasının hizasındaydı. Ondan daha uzununu görmedim. Ona yaklaştığımda sanki o bana hızla yaklaştı. Resulallah  ona mani oldu. Resulallaha  dedim ki: “Ey Allahın Resulü! İnsanlar böyle böyle konuşuyorlar.” Resulallah  bunun üzerine ellerini koltuk altı beyazlıklarını göreceğim kadar yukarıya kaldırdı ve şöyle buyurdu: “Ey Rabbim! Benim hakkımda yalan söylemelerini onlara helal etmiyorum. Benim hakkımda yalan söylemelerini onlara helal etmiyorum.” el-Munka dedi ki: “Resulallahtan  Kuranın dile getirdiği veya uygulanmış sünnetin haricinde hiçbir hadis rivayet etmedim. Onun hakkında sağlığındayken yalan uyduruluyordu. Öldükten sonra durum nice olur?” Ebu Gassan dedi ki: “el-Munka, Temimoğullarından biridir. Temimoğullarından bir adam onun soyunu bana anlattı.” Denildi ki: el- Munka, Kadisiyye savaşına katıldı, sonra da Basraya gelip oraya yerleşti. Onun Cenah adlı bir atı vardı. O atıyla Kadisiyye savaşına katılmıştı. Bu konuda şu beyitleri söyledi: Aralarını ok ve mızrak atanların ayırdığı atları görünce, Cenahın [diğerleri gibi kaçmasına] engel oldum. Vuruştum, ta ki Allah yardımını indirdi. Cenah bu işin üstesinden gelip, hakkını vermek [ya da rahatlamak veya rahatlatmak] istiyordu. Onun alnının üstündeki Hint kılıçları, çaktıklarında, Delip geçen Tihame şimşekleri gibidir.