1083. el-Haris b. Hişam
[el-Haris b. Hişam] b. el-Muğire b. Abdullah b. Amr b. Mahzum. Annesi, Temimoğullarından Esma bt. Mahreme b. Cendel b. Übeyr b. Neşhel b. Darimdir. el-Haris b. Hişamın çocuklarından Abdurrahman ve kızı Ümmü Hakim – O İkrime b. Ebu Cehil b. Hişam b. el-Muğire ile evlenmiştir. Daha sonra da Ömer b. el-Hattab ile evlenmiş; Ömer b. el-Hattabdan Fatıma adlı kızı olmuştur. Ümmü Hakimin annesi, Fatıma bt. el-Velid b. el-Muğire b. Abdullah b. Amr b. Mahzumdur. el-Harisin çocuklarından Ebu Said ve Fatımanın anneleri, Damre b. Damre b. Cabir b. Katan b. Nehşel b. Darimin kızıdır. Onun çocuklarından Karibe bt. el-Haris b. Hişam -Ensardan Sad b. Muazın kardeşi el-Haris b. Muaz ile evlenmiştir.- ve Dürre bt. el-Harisin anneleri, Ümmü Abdullah bt. el-Esved b. el-Muttalib b. Esed b. Abdüluzza b. Kusaydır. Kızı Hanteme bt. el-Haris, Abdurrahman b. Ümeyye et-Temimi ile evlendi. Hantemenin, Abdurrahmandan Fahite adlı bir kızı oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Salit b. Müslim anlattı. O da Abdullah b. İkrimeden şöyle dediğini rivayet etti: Fetih günü olduğunda el-Haris b. Hişam ve Abdullah b. Ebu Rebia, Ebu Talibin kızı Ümmü Haninin yanına girdiler ve “Sana sığındık!” dediler. Ümmü Hani de onlara himaye verdi. Ali b. Ebu Talib, Ümmü Haninin yanına girdi ve o iki şahsı gördü. Hemen onlara kılıcını doğrulttu. [Ümmü Hani] dedi ki: Onların üzerine bir elbise attım ve Alinin boynuna sarılarak ona şöyle dedim: “İnsanların arasından bana karşı bunu sen mi yapıyorsun? O zaman ikisinden önce benden başla!” Ali de bana, “Sen müşrikleri mi koruyorsun?” dedi ve herhangi bir zorluk çıkartmadan çıkıp gitti. Sonra Resulallahın yanına giderek ona, “Ey Allahın Resulü! Annemin oğlu Aliden neredeyse kendisinden kurtulamayacağım şeylerle karşılaştım. Ben müşriklerden iki kaynıma eman verdim. O ise onları öldürmek için hücum etti.” dedim. Bunun üzerine Resulallah , “Bu, ona yakışmamış. Senin himaye ettiğini biz de himaye ederiz; senin eman verdiğine biz de eman veririz.” dedi. Resulallahın bu sözü üzerine o iki adamın yanına geri döndüm ve bu durumu onlara haber verdim. Onlar da evlerine gittiler. Resulallaha , “Haris b. Hişam ve Abdullah b. Ebu Rebia kendi aşiretlerinde oturan, (Müslümanları küçümseyerek) zaferanlı ve yumuşak elbiselerini boyunlarına atmış oturuyorlar.” denildi. Resulallah da, “O ikisi için bir suçlama ve söz yok, biz onlara eman verdik.” dedi. el-Haris b. Hişam dedi ki: Resulallahın beni görmesinden haya etmeye, müşriklerle beraber olduğum her bir yerde özellikle Resulallahın beni görmesini, daha sonra onun iyilik, merhamet ve akraba ilişkilerini düşünmeye başladım. Mescide girerken onunla karşılaştım. Beni memnuniyetle karşıladı. O, ayakta iken yanına geldim. Ona selam verdim ve gerçekten, samimiyetle ona şehadet ettim. Bunun üzerine Resulallah ona, “Seni hidayete erdiren Allaha hamd olsun. Senin gibileri İslama karşı ilgisiz kalmamalı!” dedi. el-Haris b. Hişam dedi ki: “Allaha yemin olsun ki, İslam gibisine ilgisiz kalındığını görmedim.” Muhammed b. Ömer dedi ki: Haris b. Hişam Huneyn savaşında Resulallah ile birlikte hazır bulundu; Resulallah da ona Huneyn ganimetlerinden 100 deve verdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana ed-Dahhak b. Osman haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr haber verdi; dedi ki: Ben, Abdurrahman b. el-Haris b. Hişamdan işittim. O da babasından şöyle dediğini anlatıyordu: Resulallahın veda haccı esnasında, bineği üzerinde ayakta dikildiğini ve [Mekke için] şunları söylediğini gördüm: “Allaha yemin olsun ki, sen bana Allahın toprağının en hayırlısısın! Senden çıkarılmamış olsaydım çıkmazdım.” O sırada ben, istisna yapmadan şöyle dedim: “Keşke bunu yapmasaydık!” (Sonra kendi kendime): “Hemen oraya [Mekkeye] dön. Orası senin doğduğun ve yetiştiğin yerdir.” dedim. Resulallah , “Rabbimden, Allahım! Bana en sevimli olan arzından beni sen çıkardın; sana en sevimli olan arzına, yerleştir. isteğinde bulundum. Allah da beni Medineye yerleştirdi.” dedi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Arkadaşlarımız şöyle dediler: Haris b. Hişam, Müslüman olduktan sonra Resulallah vefat edinceye kadar Mekkede kalmaya devam etti. O, Müslümanlığında eksik görülen bir kimse değildi. Rum gazvesinde, halkı harbe davet ve teşvik etmek için Ebu Bekirin mektubu geldiği zaman el-Haris b. Hişam, İkrime b. Ebu Cehil ve Süheyl b. Amr, Ebu Bekirin yanına Medineye gittiler. Ebu Bekir de evlerinde ziyaret etti. Onlara selam verdi, merhaba etti, onları güzel karşıladı ve onların Medinedeki yerleşmelerine sevindi. Daha sonra Müslümanlarla beraber savaşmak için Şama doğru yola çıktılar. el-Haris b. Hişam, Şamdaki Fihl ve Ecnadeyn savaşlarında hazır bulundu. Ancak daha sonra 18 yılında Şamda vuku bulan Amvas vebasında vefat etti. Ömer b. el-Hattab, el-Haris b. Hişamın kızı ve Abdurrahman b. el- Harisin kız kardeşi olan Ümmü Hakimi kendisine eş edindi. Abdurrahman b. el-Haris şöyle diyordu: “Ömer b. el-Hattabdan daha hayırlı bir üvey baba görmedim.”] Abdurrahman b. el-Haris, görüşüne önem verilen önemli Kureyş eşrafındandır. Onun Medinede büyük bir evi ve kalabalık bir ailesi bulunmaktadır.
1084. İkrime b. Ebu Cehil
Ebu Cehilin adı, Amr b. Hişam b. el-Muğire b. Abdullah b. Amr b. Mahzumdur. İkrimenin annesi, Hilal b. amiroğullarından Ümmü Mücalid bt. Yerbudur. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O Musa b. Ukbeden, o ez-Zübeyrin mevlası Ebu Habibeden, o da Abdullah b. ez-Zübeyrden şöyle dediğini rivayet etti: Mekkenin fethi günü geldiğinde İkrime b. Ebu Cehil Yemene doğru kaçtı. O, Resulallahın kendisini öldürmesinden korkmuştu. İkrimenin hanımı, el-Haris b. Hişamın kızı Ümmü Hakim akıllı bir hanım idi. O, Resulallahı takip etti ve onun yanına geldi. Kocası İkrime hakkında o, Resulallaha, “Amcam oğlu İkrime senden korktuğundan Yemene kaçtı. Onu öldüreceğinden korkuyor. Ona eman ver.” dedi. Resulallah da “Ona Allahın emanı ile güvence verdim. Kim onunla karşılaşırsa ona saldırmasın.” dedi. Bunun üzerine Ümmü Hakim onu aramak için yola çıktı ve [Kızıldenizdeki] Tihame kıyılarından bir sahilde ona kavuştu. İkrime bir gemiye binmişti. Ümmü Hakim ona uzaktan baktı ve şöyle seslendi: “Ey amcam oğlu! Akrabalarını en çok seven, onlara en çok iyilik yapan ve insanların en hayırlısı olanın yanından sana geldim. Kendini tehlikeye atma! Senin adına Resulallahtan güvence istedim, o da sana güvence verdi.” İkrime eşinin bu çağrısına karşı, “Bunu sen mi yaptın?” diye sordu. Ümmü Hakim de ona, “Evet, ben ona anlattım. O da sana güvence verdi.” diye cevap verdi. Bunun üzerine İkrime hemen geri döndü. O, Mekkeye yaklaştığı sırada Resulallah arkadaşlarına şunları söyledi: “İkrime b. Ebu Cehil size, yanınıza mümin ve muhacir olarak geliyor. Sakın onun babasına sövmeyin, kötü söz söylemeyin! Çünkü ölmüş kimseye sövmek [hakkında kötü söz söylemek] ona ulaşmadığı gibi diriye de eziyet verir.” Sonra beraberinde eşi Ümmü Hakim peçeli olduğu halde İkrime Resulallahın kapısına geldi. Ümmü Hakim, huzuruna girmek için Resulallahtan izin istedi. İçeri girdi ve İkrimenin geldiğini haber verdi. Resulallah , bu habere çok sevindi ve iki ayağının üzerinde fırlayarak ayağa kalktı. İkrime için sevincinden Resulallahın üzerinde ridası yoktu. Resulallah , “Onu içeri al.” dedi. İkrime, içeri girdi ve Resulallaha, “Şu [eşim], bana eman verdiğini söyledi.” dedi. Resulallah , “O, doğru söylemiş; güvendesin.” dedi. İkrime dedi ki: “Şehadet ederim ki Allahtan başka ilah yoktur; Onun ortağı da yoktur ve sen Allahın kulu ve Resulüsün!” dedim. Bundan başka, “Doğrusu sen insanların en iyisi, en doğrusu ve en vefalısısın.” dedim. Bunları söylerken Resulallahtan utancımdan dolayı başımı öne eğmiştim. Sonra şöyle dedim: “Ey Allahın Resulü! Sana yaptığım her türlü düşmanlık ve şirki ortaya koymak amacıyla bindiğim binekten dolayı benim için bağışlanma dile” Bunun üzerine Resulallah , “Allahım! Yaptığı her düşmanlığı, konuştuğu her sözü ve senin yolundan [insanları] alıkoymak için kullandığı her binekten [vasıtadan] dolayı İkrimeyi bağışla!” dedi. “Ey Allahın Resulü! Bana bildiğin şeylerin en hayırlısını emret ki onu öğreneyim.” dedim. Resulallah ona dedi ki: “Allahtan başka ilah olmadığına ve Muhammedin onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim.” de ve Allah yolunda cihad et.” Bunun üzerine İkrime Resulallaha, “Ey Allahın Resulü! Allaha yemin ederim ki, [insanları] Allah yolundan alıkoymak için harcadığımın iki mislini [miktarını] Allah yolunda harcamadıkça harcamayı bırakmayacağım. Yine Allah yolundan alıkoymak için savaştığımın iki misli kadar Allah yolunda savaşmadıkça savaşmayı terketmeyeceğim.” Daha sonra o, Allah yolunda savaşa girdi ve Ebu Bekirin hilafeti zamanında Ecnadeyn savaşı sırasında şehid edildi. Resulallah onu hac yılında Hevazin kabilesine zekat memuru olarak görevlendirmişti. O, Resulallahın vefatı sırasında Tebalede] bulunuyordu. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı. O İbn Şihabdan şunu rivayet etti: Haris b. Hişamın kızı Ümmü Hakim, İkrimenin eşiydi. Ümmü Hakim, fetih günü Mekkede Müslüman oldu. Onun eşi İkrime ise Müslüman olmaktan kaçtı ve Yemene kadar gitti. Bunun üzerine eşi Ümmü Hakim onu aramak için yola çıktı ve nihayet Yemene ulaştı. O, kocası İkrimeyi İslama davet etti, o da Müslüman oldu ve Resulallahın huzuruna geldi. Resulallah onu görünce, üzerinde ridası olmadığı halde sevincinden ona doğru yerinden fırladı. İkrime ona biat etti. Ümmü Hakim ve İkrime eski nikahları üzere evli olarak kaldılar. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubdan, o da İbn Ebu Müleykeden şöyle dediğini rivayet etti: Fetih günü gelince İkrime b. Ebu Cehil bineğine binerek denize [Kızıldenize] doğru kaçtı. Deniz fırtınası ve dalgası onları sardı. O sırada yelkenciler, Allaha yalvarmaya ve Onu birlemeye başladılar. İkrime, “Ne oluyor?” diye sordu. Onlar da, “Burası Allahtan başka hiçbir şeyin fayda vermediği bir yerdir.” diye cevap verdiler. İkrime, “İşte bu, Muhammedin bizi kendisine çağırdığı ilahdır. Bizi geri götürün.” dedi. Geri dönüp Müslüman oldu. Eşi Ümmü Hakim ise ondan evvel Müslüman olmuştu. Eski nikahları üzere hayatlarına devam ettiler. Bize Musa b. Mesud Ebu Huzeyfe en-Nehdi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Ebu İshaktan, o Musab b. Saddan, o da İkrime b. Ebu Cehilden şöyle dediğini rivayet etti: Nebi kendisine geldiğim gün bana [iki defa], “Süvari muhacir hoş geldin! Süvari muhacir hoş geldin!” dedi. Ben de ona, “Ey Allahın Resulü! Senin aleyhine, sana karşı yaptığım harcamalar kadarını Allah yolunda yapmadıkça harcamayı bırakmayacağım.” dedim. Bize Ebu Sehl haber verdi; dedi ki: Bize Davud anlattı. O da Hişam b. Yahya el-Mahzumiden şöyle dediğini rivayet etti: Bir Şeyh bize şöyle dedi: İkrime b. Ebu Cehil el-Mahzumi Medineye gelince insanlar, “İşte bu Ebu Cehilin oğlu! İşte bu Ebu Cehilin oğlu!” diyerek birbirlerini sakındırmaya başladılar. İkrime de, kurtulmaya çalışarak ayrıldı ve nihayet Nebiin eşi Ümmü Selemenin yanına girdi. Ümmü Seleme ona, “Sana ne oluyor da yanıma giriyorsun?” dedi. İkrime, “Bana ne mi oluyor? Hiçbir yola ya da çarşıya gitmiyorum ki, insanlar, İşte bu Ebu Cehilin oğlu! İşte bu Ebu Cehilin oğlu! sesleniyor olmasınlar.” dedi. Bu esnada Resulallah içeri girdi. Ümmü Seleme bu durumu Resulallaha anlattı. Bunun üzerine Resulallah konuşmasında, “Ölülerine söverek dirilerine eziyet edenlere ne oluyor? Dikkat edin, ölülere söverek dirilere eziyet etmeyin!” Bize Süleyman b. Harb ve arim b. el-Fadl haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubdan, o da Abdullah b. Ebu Müleykeden şöyle dediğini rivayet etti: İkrime b. Ebu Cehil yemin etmeye kalkıştığında şöyle derdi: “Hayır! [öyle değil!], beni Bedirde kurtarana yemin olsun ki…” Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubdan, o da İbn Ebu Müleykeden şöyle dediğini rivayet etti: İkrime b. Ebu Cehil, Mushaf-ı Şerifi yüzüne koyar ve şöyle derdi: “Rabbimin Kitabı, Rabbimin Kitabı…” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Yunus el-Kuşeyri anlattı; dedi ki: Bana Habib b. Ebu Sabit şunu anlattı: Haris b. Hişam, İkrime b. Ebu Cehil ve Ayyaş b. Ebu Rebia, Yermuk savaşında yaralı olarak taşındılar. Bunlardan el-Haris b. Hişam, kendisine içecek su istedi. O sıra İkrime kendisine bakınca, “Suyu İkrimeye verin.” dedi. Ayyaş b. Ebu Rebia İkrimeye bakınca “Suyu Ayyaşa verin.” dedi. Su, ne Ayyaşa ne de onlardan birine ulaştı. Su ulaşıncaya kadar ölmüşlerdi. Hiçbiri de suyu tadamamışlardı. Muhammed b. Sad şöyle dedi: Bu hadisi Muhammed b. Ömere zikrettim. Münker olduğunu söyleyerek dedi ki: “Bu bir vehimdir. İlim ve siyer ehli arkadaşlarımızın hepsinden edindiğimiz şey, İkrime b. Ebu Cehilin Ebu Bekirin hilafeti zamanında Ecnadeyn savaşında öldürüldüğüdür. Bu hususta onlar arasında bir ihtilaf da yoktur. Ayyaş b. Ebu Rebia ise Mekkede vefat etmiştir. el-Haris b. Hişam da 18 (H) yılında Amvas vebası sırasında Şamda vefat etmiştir.” İkrime b. Ebu Cehilin neslini devam ettiren bir evladı da bulunmamaktadır.
1085. Abdullah b. Ebu Rebia
[Abdullah b. Ebu Rebia] b. el-Muğire b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum. Onun annesi, Esma bt. Muharribe b. Cendel b. Übeyr b. Nehşel b. Darimdir. Bu kadın, aynı zamanda Ebu Cehil ve el-Haris b. Hişamın da annesidir. Abdullahın çocuklarından Abdurrahmanın annesi, Leyla bin Utarid b. Hacib b. Zürare b. Udes b. Zeyd b. Abdullah b. Darimdir. Onun çocuklarından şair olan Ömerin annesi ümmü veleddir. Abdullahın çocuklarından el-Harisin annesi de ümmü veleddir. Onun çocuklarından Amre ve Ümmü Hakimin anneleri, Reyhane bt. Ebrehe b. Sabbahdır. Abdullahın diğer çocukları Fatıma ve Ümmül-Cülasın annelerinin adı bize bildirilmemiştir. Abdullah b. Ebu Rebia, Mekkenin fethi günü Müslüman olmuştur.] Onun İslama girmeden önceki adı Bahir idi. Müslüman olunca Resulallah onun ismini Abdullah olarak değiştirdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim b. Abdurrahman b. Abdullah b. Ebu Rebia anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah fetih yılı bir elçi göndererek Abdullah b. Ebu Rebiadan 40.000 dirhem ödünç para istedi. O da onu Resulallaha verdi. Yüce Allah, Resulallaha fethi müyesser kılıp Huneynde Hevazine galip gelince, aldığı ganimet mallarından Abdullaha olan borcunu ödedi ve “Ödünç paranın karşılığı, teşekkür ve geri ödemedir.” dedi. Ayrıca şöyle dedi: Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer anlattı. O da Ebu Avndan şöyle dediğini rivayet etti: Habeş topraklarında, Amr b. el-as ile Umare b. el-Velid b. el-Muğire arasında olanlar olduğunda, Necaşi de Umareye yapacağını yapıp sihirbazlara Umarenin sidiğinin bağlanmasını emrettiği zaman, Umare yalnız başına çıkıp yabana kaçmaya başlamıştı. Umare, Ömerin hilafeti zamanına kadar Habeşistan[dağların]da kaldı. Abdullah b. Ebu Rebia Umareyi araştırmak üzere yola çıktı. Müslüman olmadan önce Abdullahın ismi Bahir idi. İslama girdiğinde Resulallah onu “Abdullah” diye isimlendirdi. Abdullah, Umarenin nerede olduğunu araştırdı ve Habeş topraklarında bir suyun başında olduğunu tespit etti. Oraya yaban hayvanlarıyla gelirdi. Abdullah, onu beraberinde getirebilmek için yanına kırmızı yaban develeriyle çıkıp geldi. Fakat o, insan kokusunu alınca] susuzluk onu perişan edinceye kadar [dağlara] kaçtı. Sonunda suya geldi, doyuncaya kadar su içti. Onu aramaya çıktılar. Abdullah b. Ebu Rebia dedi ki: Ona yetişerek onu yakaladım. O sırada şöyle demeye başladı: “Ey Bahir! Ey Bahir! Beni bırak! Eğer onlar beni yakalarlarsa kesin öleceğim.” Abdullah dedi ki: Onu ellerimle sıkı tuttum; ancak oracıkta, ölüverdi. Onu orada defnedip geri döndüm. Kılları bütün vücudunu örtmüştü. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdülhamid b. Cafer ve Abdullah b. Ebu Ubeyde b. Muhammed b. Ammar b. Yasir anlattılar. Onlar da Rübey bt. Muavvizden şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattab, Abdullah b. Ebu Rebiayı Yemene vali olarak tayin etmişti. O, annesi ve Ebu Cehilin de annesi olan Esma bt. Muharribeye, Yemenden koku gönderirdi. Kadın o kokuyu zengin ve cömert devecilere satardı. Biz de ondan satın alırdık. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Kesir b. Zeyd anlattı. O da el-Muttalib b. Abdullah b. Hantab ve Ebu Caferden şöyle dediklerini rivayet etti: Ömer b. el-Hattab, şura heyetine şunları söyledi: “Eğer ihtilafa düşerseniz Şamdan Muaviye b. Ebu Süfyan ve ondan sonra da Yemenden Abdullah b. Ebu Rebia çıkagelirler. İslamdaki önceliğiniz dışında faziletinizi kabul etmezler.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Kesir b. Zeyd anlattı. O el-Muttalib b. Abdullah b. Hantabdan şöyle dediğini rivayet etti: Ömer şuraya şöyle dedi: “Bu iş] ne Tulakaya ne de Tulakanın çocuklarına uygundur. Eğer sizler herhangi bir konuda aranızda ihtilafa düşerseniz, Abdullah b. Ebu Rebianın sizden habersiz olduğunu sanmayın.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim b. Abdurrahman b. Abdullah b. Ebu Rebia anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ebu Rebia dedi ki: Beni de sizinle birlikte şuraya alın. Çünkü ben, hiçbir kimseyi Allahın kendisine sevk ettiği [yönelttiği] hayırdan başkasına teşvik etmem; sizleri bana ait bir görüşten de menetmem.” Onun bu teklifine karşı onlar [şura heyetindekiler]: “Hayır, aramıza girme!” dediler. Abdullah onlara, “Beni dinleyin!” dedi. Onlar da, “İstediğini söyle!” dediler. Abdullah onlara, “Eğer Aliye biat ederseniz işittik ve isyan ettik. Yok Osmana biat ederseniz işittik ve itaat ettik. Allaha yemin olsun ki, bu ikisi birbirinden farklıdır! Ey Avfın oğlu Allahtan kork!” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İsmail b. İbrahim anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ebu Rebia, Osmanın Sana valisi idi. Ona Osmanın muhasara edildiği haberi ulaşınca, ona yardım etmek için hızlı bir şekilde yola çıktı. Yolda Safvan b. Ümeyye ile karşılaştı. Safvan bir Arap atı, Abdullah ise bir katır üzerinde idi. Safvanın atı, Abdullahın katırına yaklaşınca katır, Abdullahı üzerinden fırlattı ve Abdullahın bacağı kırıldı. Bu sebepten Abdullah, ancak Kurban Bayramının dördüncü gününden sonra Mekkeye geldi. O günlerde Ayşe, Osmanın kanını talep için insanları ortaya çıkmaya davet ediyordu. Abdullah kendisi için bir divan getirilmesini istedi. Divan kendisi için Mescide yerleştirildi. Daha sonra taşınarak divanın üzerine konuldu ve “Ey insanlar! Kim Osmanın kanını talep için meydana çıkarsa onun masrafları bana aittir.” dedi. Böylece Abdullah, birçok insanın masraflarını karşıladı ve onlara binek verdi. Ancak kendisi ayağı kırık olduğu için Cemele gidemedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdullah b. Ubeyd anlattı. O İbn Ebu Müleykeden, o da Abdullah b. es-Saibden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ebu Rebiayı divanının üzerinde Mescid-i Haramda gördüm. O, insanları Osmanın kanını talep için sefere çıkmaya teşvik ediyor ve kendisine gelen kimseyi hazırlayıp yolculuk için binek veriyordu.
1086. Velid b. Abdüşems
[el-Velid b. Abdüşems] b. el-Muğire b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum. Onun annesi, Kayle bt. Cahş b. Rebia b. Vüheyb b. Dıbbab b. Huceyr b. Abd b. Mais b. amir b. Lüeydir. el-Velid b. Abdüşemsin çocuklarından Abdurrahmanın annesi, Fahite bt. Adi b. Kays b. Huzafe b. Sad b. Sehmdir. Onun çocuklarından Kaysın annesi ümmü veleddir. el-Velidin neslinden geride kalanlar Irakta kalmışlardır. el-Velidin çocuklarından Abdurrahmanın oğlu Abdullah el-Ezrak, Abdullah b. ez- Zübeyr adına Yemende valilik yapmıştır. Velid b. Abdüşems, Mekkenin fethi günü Müslüman olmuş ve 12 yılında Ebu Bekirin hilafeti döneminde Yemame savaşında şehid edilmiştir.
1087. el-Muhacir b. Ebu Ümeyye
[el-Muhacir b. Ebu Ümeyye] b. el-Muğire b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum. Onun annesi, atike bt. amir b. Rebia b. Aya b. Malik b. Alkame b. Firas b. Ganm b. Malik b. Kinanedir. el-Muhacir, Nebinin eşi Ümmü Seleme bt. Ebu Ümeyyenin baba ve anne bir kardeşidir. Ebu Ümeyye b. el-Muğirenin adı Süheyl idi.] O, kervan azıkçısı idi.] Bir yolculuğa çıktığı zaman, yanındaki arkadaşlarının ve yoldaşlarının yol azıklarını temin için infak eder, onlar için harcama yapardı. Bu nedenle ona kafile azıkçısı anlamında “Zadür-rekb” denilmiştir. el-Muhacir b. Ebu Ümeyyenin oğlu Ubeydullahın annesi, Hind bt. el- Velid b. Utbe b. Rebia b. Abdüşemstir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O da el-Muhacir b. Mismardan şöyle dediğini rivayet etti: el-Muhacir b. Ebu Ümeyye, Resulallahın kendisine kızdığı bir kimse idi.] Peygamberin eşi Ümmü Seleme ile görüşerek, “Benim için Resulallah ile görüş. Bugün senin sırandır.” dedi. Onu evde gizledi. Resulallah içeri girince onu gözetleyen el-Muhacir, arkasından kuşağına yapıştı. Bu davranışına Nebi güldü. Bu sıra Ümmü Seleme el-Muhacir için Resulallaha , “Ondan razı ol, Allah da senden razı olsun.” dedi. Nebi de ondan razı oldu ve onu Sanaya vali olarak görevlendirdi. el-Muhacir oraya gitti ve nihayet Mekkeye geldi. Sanada yalancı Peygamber el-Ansinin ortaya çıktığı haberi kendisine ulaşınca Medineye geri döndü. O, Nebi vefat edinceye kadar Medinede kaldı. Sonra Ebu Bekir onu tekrar Sanaya vali tayin etti. O da orada görevine devam etti. [Muhammed b. Ömer] dedi ki: Bu konuda İbn Ebu Sebreye dedim ki: “Bizim rivayetimize göre Nebi onu Sanaya vali olarak gönderdi ve o arada vali iken Resulallah vefat etti.” İbn Ebu Sebre, “el-Muhacir b. Mismar bana böyle haber verdi.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Salih anlattı. O da Musa b. İmran b. Mennahtan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah vefat ettiği sırada el-Muhacir b. Ebu Ümeyye onun Sana valisi idi.
1088. Halid b. el-as
[Halid b. el-as] b. Hişam b. el-Muğire b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum. Halidin annesi, atike bt. el-Velid b. el-Muğiredir. Halidin Abdurrahman, Ömer, Abdullah, el-Velid ve Hafsa adlı çocuklarının anneleri, Dubaa bt. el-Kehf b. amir b. Kurt b. Seleme b. Kuşeyrdir. Halidin çocuklarından el-Haris, el-Muğire, İsmail, Muhammed, Sahr ve atikenin anneleri ise, Fatıma bt. Ebu Said b. el-Haris b. Hişamdır. Onun çocuklarından İkrimenin annesi de Ümmü Mabed bt. Küleyb b. Hazn b. Muaviye b. Haface b. Amr b. Akildir. Halid b. As, Mekkenin fethi günü Müslüman olmuş olup Mekkede ikamet etmiştir; hicret etmemiş ve soyu devam etmiştir.
1089. es-Saib b. Ebüs-Saib
Ebüs-Saibin adı, Sayfi b. aiz b. Abdullah b. Ömer b. Mahzumdur. es- Saibin annesi, Zeynep bt. Osman b. Abdullah b. Ömer b. Mahzumdur. Zeynebin annesi ise, Safiyye bt. Ümeyye b. Abdüşems b. Abdümenaftır. es-Saibin oğullarından Abdullah -Nebinin ashabından olup, ondan rivayette bulunmuştur.-, Abdurrahman -Cemel savaşı günü öldürülmüştür.- Avzallah ve Evsenin anneleri, Remle bt. Urve Zül-Bürdeyndir. O Rebia b. Riyah b. Ebu Rebia b. Abdümenaf b. Hilal b. amir b. Sasaadır. es-Saibin oğullarından Atanın annesi, Beni amirden Ümmül-Haris bt. el-Haris b. Hübeyredir. Onun kızlarından Humeydenin annesi, Huzaadan Fatıma bt. el-Esved b. Halef b. Esad b. amir b. Beyadadır. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb anlattı; dedi ki: Bize Abdullah b. Osman b. Cüşem anlattı. O Mücahidden, o da es- Saib b. Ebüs-Saibden şunu rivayet etti: O, İslamın ilk zamanlarında Resulallah ile ticarette ortaklık yapardı. Mekkenin fethi günü olunca geldi. Resulallah , ona şöyle dedi: “Merhaba kimseyi aldatmayan ve çekişmeyen kardeşim ve ortağım es-Saib! Cahiliye devrinde [Allah katında] kabul edilmeyen işler yapardın. O işleri soy ve akrabalık için yapardın. O davranışların bugün [Müslüman olduğun için] artık senden kabul ediliyor.”
1090. Abdullah b. es-Saib
[Abdullah b. es-Saib] b. Ebüs-Saib b. aiz b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum. Abdullahın annesi, Remle bt. Urve Zül-Bürdeyndir. O yani Urve, Rebia b. Riyah b. Ebu Rebia b. Abdümenaf b. Hilal b. amir b. Sasaadır. Abdullah b. es-Saibin Abdurrahman ve Ümmül-Hakem adlı çocuklarının annesi, Enise bt. Übey b. Halef b. Vehb b. Huzafe b. Cümahtır. Onun çocuklarından Musanın annesi, el-Haris b. Abdümenat b. Kinaneoğullarından Safiyye bt. Mervan b. Kaystır. Abdullahın çocuklarından Abdullahın annesi, Hayye bt. el-Muttalib b. Ebu Vedaa b. Subeyredir. Yine onun çocuklarından Ümmü Nafi ve Ümmü Abdullahın anneleri ise, Beni Temimden Cülziyye bt. Ebu İhab b. Aziz b. Kaystır. Abdullah b. es-Saibin künyesi Ebu Abdurrahman idi. O, bazen Ebüs- Saib diye de künyelenirdi. Bize ed-Dahhak b. Mahled Ebu asım Nebil eş-Şeybani haber verdi. O da es-Saib b. Ömerden şöyle dediğini rivayet etti: Bana Muhammed b. Abdullah b. Abdurrahman b. es-Saib anlattı; dedi ki: Ben Abdullah b. es-Saib ile oturuyorken İbn Abbasın elçisi gelerek, “Ey Ebu Abdurrahman! Kabede Resulallahın namaz kıldığı yer neresiydi? Bize gösterir misin?” dedi. Abdullah b. es-Saib, yeri göstermek üzere ayağa kalktı, biz de onunla birlikte kalktık. O, Hacerülesvedi takip eden üçüncü bölümün yanında dikilip durdu. Bu sıra İbn Abbas, “Ey Ebu Abdurrahman! Resulallahı burada namaz kıldığını bizzat gördün mü?” dedi. Bize ed-Dahhak b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize İbn Cüreyc haber verdi. O Yahya b. Ubeydden, o babasından, o da Abdullah b. es-Saibden şöyle dediğini rivayet etti: Nebiden işittim. O -Rüknül-Yemani ve el-Esved [Hacerülesved] kastederek- iki rükün arasında şöyle diyordu: “Rabbena atina fid-dünya haseneten ve fil-ahireti haseneten ve kına azaben-nar [Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de iyilik-mutluluk ver ve bizi cehennem ateşinden koru.]”] Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi. O İbn Uyeyneden, o İbn Cüreycten, o İbn Ebu Müleyke veya Muhammed b. Abbad b. Caferden, o da Abdullah b. es-Saibden şunu rivayet etti: Resulallah , [namazda] Müminin suresini okudu. İsa ve annesi ayetine] gelince, onu öksürük tuttu da hemen rükua gitti. Bize Ebu Bekir b. Muhammed b. Ebu Mürre el-Mekki haber verdi; dedi ki: Bize Nafi b. Ömer anlattı. O da İbn Ebu Müeykeden -Allahın izniyle- şöyle dediğini rivayet etti: Bana ulaştığına göre Ömer b. el-Hattab, insanları Ramazanda bir araya getirdiğinde Abdullah b. es-Saib el-Mahzumiye Mekke halkına namaz kıldırmasını emretti. O, namazı makamın gerisinde kılardı. Dileyen onun arkasında namaz kılar; dileyen de tavaf eder; dileyen de Mescidin bir kenarında namaz kılmak isteyen de namaz kılardı. İbnüz-Zübeyr zamanında vefat edinceye kadar bu hal üzere devam etti. İbn Ebu Müleyke dedi ki: “Esmaya giderek insanlara namaz kıldırmam için Abdullah b. ez- Zübeyrin beni görevlendirmesi için kendisiyle konuşmasını istedim. Esma, bunu ona söyledi. “Onun bu işi yapabileceğini düşünüyor musun?” diye sordu. Esma, “O istedi.” dedi. İbnüz-Zübeyr, insanlara namaz kıldırmam için bana emir verdi. Ömer b. Abdülaziz gelinceye kadar insanlara namaz kıldırdım. nihayet o gelince, “İnsanların tek bir imam arkasında namaz kılmalarını sağlamak istiyorum.” dedi. Ben de, “Bu, benden önceki sünnettir.” dedim ve onları terk ettim.” İbn Ebu Müleyke Ömer b. Abdülaziz zamanında gözlerini kaybedinceye kadar insanlara imamlık yaptı. Nafi dedi ki: Bana Abdullah b. es-Saib ve İbn Ebu Müleykenin namazı yirmişer rekat kıldırdıkları haberi ulaştı. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bana Abdülmelik b. Cüreyc haber verdi. O da Abdullah b. Ebu Müleykeden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. es-Saibin kabre konulup defni sona erip insanlar kalktıktan sonra Abdullah b. Abbasın ayağa kalkarak onun için dua ettiğini, sonra gittiğini gördüm.
1091. Kays b. es-Saib
[Kays b. es-Saib] b. Uveymir b. aiz b. İmran b. Mahzum. Kaysın annesi, Rayta bt. Vehb b. Amr b. İmran b. Mahzumdur. Kaysın çocuklarından Davudun annesi ümmü veleddir. Onun çocuklarından Abdürabbih el-Ekberin annesi, Decace bt. Esma b. es-Salt es-Sülemiyyedir. Onun anne bir kardeşleri, Abdullah b. amir b. Küreyz b. Rebia b. Habib b. Abdüşems ve Abdullah b. Umeyr el-Leysidir. Kaysın çocuklarından İsa b. Kaysın annesi ise, Fatıma bt. amir b. Hizyem b. Selaman b. Rebia b. Ureyc b. Sad b. Cümahtır. Onun çocuklarından Ümmü Eyyub ve Ümmü Abdullahın anneleri Fatıma bt. amir b. Hizyemdir. Kaysın çocuklarından Abdürabbih el-Asğarın annesi, Devs kabilesindendir. Onun oğlu Saidin annesi ümmü veleddir. Kaysın kızlarından Fatımanın annesi, Ümmü Habibe bt. Safvan b. Ümeyye b. Halef el-Cümahidir. Kızlarından Meymunenin annesi ise, Rukayka bt. Nevfel b. Abdüluzza b. Kusaydır. O, Varaka b. Nevfelin de kız kardeşidir. Kays b. es-Saib, Mekkenin fethi günü Müslüman olmuştur. O, Mücahidin mevlasıdır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdülhamid b. İmran anlattı. O Musa b. Ebu Kesirden, o da Mücahidden şöyle dediğini rivayet etti: “İhtiyarlık veya şifa ümidi kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da oruç tutmaya güç yetiremeyenler üzerine fidye gerekir…”] ayeti mevlam Kays b. es-Saib hakkında nazil oldu. o da [Ramazan ayında] oruç tutmadı ve her gün için bir miskini yedirdi.
1092. Hebbar b. Süfyan
[Hebbar b. Süfyan] b. Abdülesed b. Hilal b. Abdullah b. Mahzum. Hebbarın annesi, Abd b. Ebu Kays b. Abdüvüd b. Nasr b. Malik b. Hasel b. amir b. Lüeyin kızıdır. Hebbar, Mute savaşında şehid edilmiştir. Muhammed b. Ömer dedi ki: Mute savaşı, hicri 8 yılında, Mekkenin fethinden beş ay evvel Cemaziyelevvel ayında olmuştur. Hebbar ise Mute savaşına çıkmadan önce Müslüman olmuştur.
1093. Kardeşi Abdullah b. Süfyan
[Abdullah b. Süfyan] b. Abdülesed b. Hilal b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum. Onun annesi de, Abd b. Ebu Kays b. Abdüvüd b. Nasr b. Malik b. Hısl b. amir b. Lüeyin kızıdır. Abdullah, Ömerin hilafeti sırasında hicri 5 yılının Receb ayında meydana gelen Yermuk savaşında şehid edilmiştir.
1094. Said b. Yerbu
[Said b. Yerbu] b. Ankese b. amir b. Mahzum. Onun annesi, Lübna bt. Said b. Riab b. Sehmdir. Saidin el-Hakem -Onunla künyelenmiştir.-, Rayta, Hind, Ümmü Habib ve aminenin anneleri, Hind bt. Ebül-Meta b. Osman b. Amr b. Kab b. Sad b. Teym b. Mürredir. Saidin oğullarından Ubeyd, Abdurrahman, Abdullah, Iyad, Ata ve Avnın anneleri ise Ümmü Ubeyddir. O, İmranoğullarından Erva bt. Arka b. Amr b. Kays b. Süveyd b. Amr b. Aktır. Said b. Yerbu, Mekkenin fethi günü Müslüman olmuş ve Resulallah ile birlikte Huneyn savaşına katılmıştır. Resulallah da ona Huneyn ganimetlerinden elli deve vermiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. İlyas anlattı. O Yahya b. Abdurrahman b. Hatıbdan, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Said b. Yerbu, her yıl Haremin sınır işaretlerini yenileyen kimseler arasındaydı. O, Ömer b. el-Hattabın hilafeti sonuna doğru ama oluncaya kadar bu hususta bilgisi vardı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Abdullah b. Cafer b. Abdurrahman b. el-Misver b. Mahremeden dinledim; şöyle diyordu: Ömer b. el-Hattab, Said b. Yerbuun evine kadar geldi; gözlerini kaybetmesi sebebiyle onu teselli etti ve ona, “Sakın Resulallahın Mescidinde Cuma namazı ve vakit namazlarını kılmayı bırakma!” dedi. Said de Ömere, “Ama benim yol gösterenim yok.” dedi. Bunun üzerine Ömer ona, “Biz sana yol gösterecek bir rehber göndeririz.” dedi. Ona savaş ganimetlerinden olan bir genci görevli olarak gönderdi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Said b. Yerbuun 54 yılında Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafeti zamanında Medinede 120 yaşında iken vefat etti. Onun, Medinede Huzaa kabilesinden olan Beni Kab b. Amr tarafında bir evi bulunmaktadır.
1095. Hazn b. Ebu Vehb
[Hazn b. Ebu Vehb] b. Amr b. ayiz b. İmran b. Mahzum. Haznın annesi, Kaysü Aylandan Fahite bt. amir b. Kurt b. Seleme b. Kuşeyr b. Kabdır. Haznın Abdurrahman, el-Müseyyeb -Müslüman oldu ve Peygamber ile arkadaşlık yaptı.-, es-Saib ve Ebu Said adlı çocukları vardır. es- Saib ve Ebu Saidin anneleri], Ümmül-Haris bt. Said b. Abdullah b. Ebu Kaystır. Ümmül-Harisin annesi de, Ebu Uhayha Said b. el-asın kız kardeşi Ümmü Habibe bt. el-as b. Ümeyyedir. Haznın çocuklarından Hakim b. Hazn Yemame savaşında şehid edilmiştir. Onun annesi, Fatıma bt. es-Saib b. Uveymir b. ayiz b. İmran b. Mahzumdur. Hazn, Mekkenin fethi günü Müslüman olmuştur. Bize Ahmed b. Muhammed b. el-Velid el-Ezraki el-Mekki haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Yahya anlattı; dedi ki: Bana Said b. Müseyyebin bir oğlu babasından, o da dedesi Hazndan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah bana, “İsmin nedir?” diye sordu. “Hazn!” dedim. Resulallah , “Hayır, senin adın Sehldir.” dedi. Bunun üzerine, Resulallaha , “Yaşım büyüdükten sonra ismimi değiştireyim mi?” diye sordum. Resulallah bana, “Bundan sonra aramızda hüzün olmayacak!” dedi. Bize Hişam b. Muhammed b. es-Saib -İbn Bişr- el-Kelbi haber verdi. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Bana Said b. Müseyyeb anlattı; dedi ki: Resulallah , dedem Hazn b. Ebu Vehbe haber göndererek “Sen Sehlsin!” dedi. O da, “Suhulet [kolaylık] eşek içindir.” dedi ve “Sehl” ismini kabul etmek istemedi. Dedi ki: “Vallahi! Biz içimizde bu “hazuneyi [üzüntü veren şeyi]” tanımaya devam edeceğiz.”
1096. Müseyyeb b. Hazn
[el-Müseyyeb b. Hazn] b. Ebu Vehb b. Amr b. ayiz b. İmran b. Mahzum. Onun annesi, Ümmül-Haris bt. Şube b. Abdullah b. Ebu Kaystır. Ümmül-Harisin annesi ise, Ümmü Habib bt. el-as b. Ümeyye b. Abdüşemstir. el-Müseyyebin çocukları -fakih olan- Said, Abdurrahman -Küçük yaşta öldü.- Amr, Ebu Bekir, Muhammed ve es-Saibin anneleri, Ümmü Said bt. Osman b. Hakim b. Ümeyye b. Harise b. el-Evkastır. Ümmü Saidin annesi ise, Rayta bt. Said b. Yerbu b. Ankese b. amir b. Mahzumdur. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Kays b. er-Rebi anlattı. O Tarıktan, o Said b. el-Müseyyebden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Müşrikler onu [umreden] engellediklerinde Hudeybiyede Peygamber ile beraberdik. Bu sebeple onu yani umreyi sonra yaptık. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bu durum] tarafımızdan bilinmemektedir; bizim bildiğimiz, el-Müseyyeb b. Haznın babasıyla birlikte Mekkenin fethi gününde Müslüman olduğudur.
1097. Hakim b. Hazn
[Hakim b. Hazn] b. Vehb b. Amr b. ayiz b. İmran Mahzum. Onun annesi, Fatıma bt. es-Saib b. Uveymir b. ayiz b. İmran b. Mahzumdur. Hakim, babası ve kardeşi [el-Müseyyeb] ile birlikte Mekkenin fethi günü Müslüman olmuştur. O, h. 12 yılında Ebu Bekirin hilafeti sırasında Yemame savaşında şehid edilmiştir.
1098. Osman b. Vehb
Mahzum b. Yakazaoğullarından olup Mekkenin fethi gününde Müslüman olmuştur. Osman, Huneyn savaşında Resulallah ile beraber hazır bulunmuş; Resulallah da ona Huneyn ganimetlerinden elli deve vermiştir. Onun nesebini Beni Mahzumun nesebi içinde tespit edemiyoruz.