940. el-Ala b. el-Hadrami
el-Hadraminin adı ise, Abdullah b. Dımad b. Selma b. Ekber olup, Yemendeki Hadramevttendir. Bu zat, Beni Ümeyye b. Abdüşems b. Abdümenafın antlaşmalısı idi. Onun kardeşi Meymun b. el-Hadrami ise, Mekkenin en üst mevkii olan el-Ebtahtaki kuyunun sahibidir. Bu kuyuya Birü Meymun denilmekte olup Mekke-Irak yolu üzerinde bulunan meşhur bir kuyudur. Bu zat bu kuyuyu, Cahiliye döneminde kazmıştı. el-Ala ilk Müslümanlardandır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O Muhammed b. Yusuftan, o es-Saib b. Yezidden, o da el-Ala b. el-Hadramiden şunu rivayet etti: Resulallah , Ciraneden ayrıldığında onu Bahreynde el-Münzir b. Sava el-Abdiye elçisi olarak gönderdi. Beraberinde, el-Münzir b. Savayı İslama davet eden bir de mektup yazdı. Resulallah el-Alayı zekat toplamakla yetkili kılarak; kendisine deve, sığır, koyun gibi hayvanların, tarım ürünleri ile diğer malların zekat farizasının miktarını belirleyen ve ona göre kendilerinden zekat toplaması gereken bir de yazılı talimat verdi. Resulallah , el-Alaya, oranın zenginlerinden aldığı zekatı yine oranın fakirlerine vermesini de emretti. Resulallah , el-Alaya refakat etmek üzere, aralarında Ebu Hüreyrenin de bulunduğu bir heyet de gönderdi ve ona iyi davranmasını tavsiye etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Yezid anlattı. O da Beni Nasrın mevlası Salimden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Hüreyreden, şöyle dediğini işittim: Resulallah beni el-Ala b. el-Hadrami ile göndererek, bana iyi davranması konusunda kendisine tavsiyede bulundu. Ayrıldığımızda, bana dedi ki: “Resulallah, sana iyilikte bulunmamı bana tavsiye etmişti. Söyle bakalım sen ne seversin?” dedi. Ben de, “Beni kendine müezzin tayin etmeni ve herkesten önce bana güvenmeni isterim.” dedim.” Ravi dedi ki: “O da bu görevi kendisine verdi.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İsmail b. İbrahim b. Ukbe anlattı. O Musa b. Ukbeden, o ez-Zühriden, o Urveden, o el-Misver b. Mahremeden, o da Beni amir b. Lüeyin antlaşmalısı Amr b. Avftan şunu rivayet etti: Resulallah , el-Ala b. el-Hadramiyi Bahreyne gönderdikten ve daha sonra onu oradan azletmesinin ardından, yerine, Eban b. Sadı oraya vali olarak tayin etti. Muhammed b. Ömer dedi ki: Resulallah, el-Ala b. Hadramiye bir mektup yazarak onun Abdülkaysoğullarından yirmi kişiyle birlikte yanına gelmesini istemişti. el-Ala ise, Bahreyne kendi yerine el-Münzir b. Savayı vekil bırakarak, başlarında Abdullah b. Avf el-Eşeccin bulunduğu yirmi kişiyle birlikle Resulallahın yanına geldi. Heyetin, el-Ala b. Hadramiyi Resulallaha şikayet etmesi üzerine Resulallah , onu oradan azlederek yerine, Eban b. Said b. el-ası tayin etti ve ona şöyle dedi: “Abdülkaysa iyi davran ve ileri gelenlerine ikramda bulun!” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi. O da Ali b. Zeydden şunu rivayet etti: Resulallah , el-Ala b. el-Hadraminin üzerinde, kol ağzı uzun Sümbülani geniş, uzun bir gömlek gördüğünde, uzun kol ağzını parmak ucu hizasından kesti. Bize Enes b. Iyad haber verdi; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Humeyd b. Abdurrahman b. Avf anlattı; dedi ki: Ömer b. Abdülazizin, es-Saib b. Yezide, “Mekkede ikamet süresi hakkında ne duydun?” diye bir soru sorduğunu işittim. O da, el-Ala b. el- Hadraminin şöyle dediğini söyledi: Resulallah buyurdu ki: “Muhacirler Kurban bayramının dördüncü gününden itibaren üç gün daha kalabilirler.” Bize Yakup b. İbrahim b. Sad ez-Zühri haber verdi. O babasından, o Salih b. Keysandan, o da Abdurrahman b. Humeydden kendisi Ömer b. Abdülazizin, es-Saib b. Yezide sorması üzerine, es-Saibin şöyle dediğini işittiğini rivayet etti: el-Ala b. el-Hadramiden Resulallahın şöyle dediğini duydum: “Muhacirler, Kurban Bayramının dördüncü gününden itibaren üç gün daha Mekkede kalabilirler” Dedi ki: Söz, yine ilk konuya döndü. Dedi ki: Resulallah vefat edinceye kadar Eban, Bahreynde vali olarak kalmaya devam etti. Rebia kabilesi, Bahreynde irtidat edince, Eban valiliği terk ederek Medineye döndü. Ebu Bekir, onu yeniden Bahreyne vali olarak geri göndermek istemişse de o, kabul etmeyerek, “Ben Resulallahtan sonra kimseye valilik yapmam.” dedi. Ebu Bekir, el-Ala b. el-Hadraminin oraya vali olarak gönderilmesine kesin karar vererek ona, “Ben seni Resulallahın valilerinden birisi olarak gördüm. Resulallah , seni nereye vali tayin etmiş ise, ben de seni oraya vali tayin ediyorum ve takva prensibine riayet etmeni tavsiye ediyorum.” dedi. el-Ala, Furat b. Hayyan b. el-Iclinin de aralarında rehber olarak bulunduğu on altı kişilik bir süvari heyetinin refakatinde Medineden çıktı. Daha sonra Ebu Bekir, el-Ala b. el-Hadramiye mektup yazarak o çevrede, uğrayacağı tüm Müslümanları, kendisiyle beraber düşmanlarına karşı seferber etmesini bildirdi. el-Ala da beraberindeki askerlerle birlikte Cüvasa kalesine ulaşarak orada karargah kurup buradakilerle mürtetlerle savaştı. Sonuçta onlardan tek kişi bile kurtulmayacak şekilde onları mağlup etti. Daha sonra, el-Katife gelerek, burada bir araya gelen Acemlerden bazılarıyla karşılaşarak onları da bozguna uğrattı. Bunun üzerine Acemler, ez-Zare denilen büyük beldeye gelerek oradaki halka katılınca el-Ala, onlara da ulaşarak deniz sahili şeridinde karargah kurdu ve Ebu Bekirin vefatına kadar buradakilerle savaşarak onları hep kuşatma altında tuttu. Ömerin hilafete gelmesi üzerine, ez-Zare halkı Ömerden (r) barış istediler. Bunun üzerine el-Ala da onlarla antlaşma yaptı. Daha sonra el-Ala Darin halkının üzerine de gidip onlarla da savaştı. Kendisine karşı savaşanlar öldürüldü; ailelerine ise dokunmadı. Daha sonra el-Ala, komutanlarından biri olan Arfece b. Hersemeyi Faris sahillerine gönderdi. O da gemilerle yol alarak Faris adalarına ulaştı. Böylece bu zat, Faris topraklarından olan bir adayı ilk defa fetheden ve orada ilk olarak bir mescit inşa ettiren kişi oldu. Daha sonra, Barincan sahillerine bir baskın düzenledi. Bu olay ise, 14 yılında meydana geldi. Bize Ali b. Muhammed b. Abdullah b. Ebu Seyf haber verdi. O Ebu İsmail el-Hemedani ve diğerlerinden, o Mücalidden, o da eşŞabiden şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. el-Hattab, el-Ala b. el-Hadramiye Bahreynde iken, mektup yazarak ona şöyle demişti: “Utbe b. Gazvanın yanına git. Ben onun uhdesindeki işleri sana tevdi ettim. Şunu bil ki, sen, Allahın kendisine ihsanda bulunduğu ilk Muhacirlerden olup kendisini azletmediğim birisinin yanına gidiyorsun. Ancak ben onu, çok fakir olmakla birlikte kimseye yüzsuyu dökmeyen son derece iffetli bir kişi olarak biliyorum. Senin de o bölgedeki Müslümanların, ona ihtiyaç duymalarına gerek bırakmayacağını biliyorum. Onun değerlini bil! Senden önce oraya bir kişiyi vali tayin ettiğim halde, henüz oraya varmadan vefat etmişti. Eğer Allah senin vali olmanı murad etmişse, olursun. Eğer Utbenin vali olmasını murad etmişse; emir, alemlerin Rabbi olan Allahındır. Bil ki, Allahın emri, indirmiş olduğu Kuranının korumasının altındadır. Ne için ne maksatla yaratıldığına bak ve onun için çalış. Onun dışında kalan şeyleri bırak. Bil ki, dünya hayatı sınırlıdır; Ahiret ise ebedidir. Hayrı kaçmış olan bir şey, şerri sürekli olan bir şeye Kıyamet gününe karşı tedbir almaktan seni alıkoymasın! Allahın sana darılmasından, yine Allaha sığınmaya koş! Allah dilediği kişinin hüküm ve davranışında fazileti bir araya getirir. Kendimiz için de, senin için de Allahtan Onun taatine ve azabından kurtuluşuna karşı yardım dileriz.” Dedi ki: el-Ala b. el-Hadrami, aralarında Ebu Hüreyre ve Ebu Bekrenin de bulunduğu bir heyet içinde Bahreynden çıktı. Ebu Bekreye, Basraya geldiği zaman, el-Bahrani denilmekteydi. Bahreynde iken, oğlu Abdullah b. Ebu Bekre dünyaya gelmişti. Ravi dedi ki: Beni Temim topraklarından olan es-Siaba yakın bir yerde olan Tiyas mevkiine geldiklerinde el-Ala b. el-Hadrami, burada vefat etti. Bu durum üzerine Ebu Hüreyre Bahreyne dönerken, Ebu Berke de Basraya gitti. Ebu Hüreyre kendisiyle ilgili olarak şöyle diyordu: “el-Ala b. Hadramide, görmüş olduğum üç şeyi olağan üstü hali ebediyyen sevmeye devam edeceğim.” demiştir. Birincisi, “Dareyn” gününde (savaşında) atıyla deniz üzerinde yol aldığını gördüm. İkincisi, Medineden Bahreyne giderken ed-Dehna denilen yere geldiklerinde suları tükendiğinde, Allaha dua etti, bunun üzerine bir kumluğun altından Allah onlara bir su vermişti. Onlar, su ihtiyaçlarını karşılayıp buradan ayrıldıktan sonra, bazı eşyalarını orada unutan bir adam biraz sonra aynı yere geldiğinde, o suyu yerinde bulamamıştı. Üçüncüsü, yine kendisiyle birlikte Bahreynden çıkarak el-Basra tepelerine yakın bir yerde olan Tiyasa geldiğimizde orada vefat etmişti. Orada suyumuz yokken, Allah bir bulut ortaya çıkartıp üzerimize yağmur yağdırdı. O yağmur suyuyla onun cenazesini yıkayarak kılıçlarımızla kazdığımız lahitsiz bir kabre onu defnettikten sonra oradan ayrıldık. Medineye geldiğimizde, Resulallahın arkadaşlarından birisinin, “Biz ona lahit yapmamıştık.” demesi üzerine, ona lahit yapmak üzere aynı yere döndüğümüzde, orada onun kabrini bulamadık.”
941. Şüreyh el-Hadrami
Bize Ebu Üsame Hammad b. Üsame haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah el-Mübarek anlattı. O Yunus b. Zeydden, o ez-Zühriden, o da es-Saib b. Yezidden şunu rivayet etti: Nebinin yanında Şüreyh el-Hadramiden bahsedildiğinde Nebi onun hakkında, “O, Kuranı yastık edinmeyen bir adamdır.” dedi.
942. Amr b. Avf
Muhammed b. Ömer dedi ki: O, Yemenli olup, Beni amir b. Lüey kabilesinin antlaşmalısı olup ilk Müslümanlardandır. Resulallah ile arkadaşlık yaparak kendisinden hadis rivayet etmiştir.