"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beni el-haris b. El-hazrecten olanlar

653. Sabit b. Kays
Sabit b. Kays b. Şemmas b. Malik b. İmruülkays b. Malik b. el-Ağar b. Salebe b. Kab b. el-Hazrec b. el-Haris b. el-Hazrec. Annesi, Hind bt. Rühm b. Habi b. el-Ağar b. Tarif b. Amr b. Abdurıza b. Taydır. Onun Kebşe bt. Vakıd b. Amr b. el-İtnabe olduğu da söylenmiştir. Anne tarafından kardeşleri ise Revahanın oğulları olan Abdullah ve Amredir. Sabit, Resulallahın hatibi idi. Sabit b. Kaysın çocukları şunlardır: Muhammed, annesi Cemile bt. Abdullah b. Übey b. Seluldur. Anne tarafından kardeşi Abdullah b. Hanzale b. Ebu amir er-Rahibtir. Yine anne tarafından bir kardeşi de Ebu Kesir b. Hubeyb b. Yesaftır. Anne tarafından kız kardeşi ise Füreya bt. Malik b. ed-Duhşüm ismindedir. Malik, Salimoğullarındandır. Ebu Fedale b. Sabit, ismi Abdullahtır. Annesi ise Nesibe bt. Lam b. Hizzan b. Amr b. Necde b. Amire b. Rebia b. Seva b. Usaym b. Dühman b. Avf b. Sad b. Zübyan b. Gatafandır. Muhammed b. İshak dedi ki: Denildiğine göre Resulallah Sabit b. Kays b. Şemmas ile Ammar b. Yasiri kardeş ilan etti. Bazıları bu kardeşlikte Ammar b. Yasir ile kardeş kılınan Huzeyfe b. el-Yemanın yerine Sabiti koymaktadırlar. Sabit başta Uhud ve Hendek olmak üzere Resulallah ile beraber tüm savaşlara iştirak etmiştir. Sesi açık ve net biri olup hatip idi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bana Humeyd et-Tavil anlattı. O Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Sabit b. Kays, Resulallahın Medineye gelişinde bir konuşma yapmış ve şunu söylemişti: “Kendimizi ve çocuklarımızı hangi şeyden koruyorsak seni de onlardan koruyacağız. Şimdi bu durumda bizim için ne vardır?” Resulallah buna “Cennet!” cevabını verince, “Razı olduk ya Resulallah!” dediler. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Yahya b. İbrahim b. Muhammed b. Sabit b. Kays b. Şemmas şunu haber verdi: Cemile bt. Übey, Sabit b. Kaystan ayrılınca başka yere taşındı ve Muhammed adındaki çocuğu oldu. Onu bir beze sarıp Sabite gönderdi. Sabit onu alıp Resulallaha getirdi. Resulallah onu tahnik edip adını Muhammed koydu. Bu çocuğu başkaları emzirmiştir. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı. O İbn Şihabtan, o da İsmail b. Muhammed b. Kays b. Şemmastan Sabit b. Kaysın şöyle dediğini rivayet etti: Resulallaha , “Ya Resulallah! Ben helak olmaktan korkuyorum. Çünkü Allah, yapmadığımız şeyle övülmekten hoşlanmayı bize yasaklamış. Ben de şüphesiz ki, övülmeyi seviyorum. Allah bize kibirli olmayı yasaklamış. Ben ise güzel görünmeyi seviyorum. Allah bize, seslerimizi senin sesinin üstüne çıkarmamızı yasaklamış, fakat ben sesi gür bir adamım.” Bunun üzerine Resulallah , “Ey Sabit b. Kays! Sen övülmüş olarak yaşamak ve şehid olup Cennete girmek istemez misin?” diye karşılık verdi. Bize İsmail b. İbrahim b. el-Esedi haber verdi. O da Eyyubtan o da İkrimeden şunu rivayet etti: Hucurat suresinin “Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygambere yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.” ayeti nazil olunca Sabit b. Kays b. Şemmas şöyle dedi: “Sesi, Resulallahın sesinden yüksek olan ve ona karşı yüksek sesle konuşan benim. Ben Cehennem ehlindenim.” Sabit bundan sonra evinde oturup dışarı çıkmadı. Resulallah onu göremeyince sormaya başladı. Sahabeden biri, “Ya Resulallah! O benim komşumdur. Şayet istersen sana onun durumunu gelip bildireceğim.” deyince Resulallah “Tamam!” dedi. Adam, Sabite gidip “Resulallah seni göremiyor ve seni soruyor.” deyince, Sabit şunu söyledi: “Şu ayet nazil oldu: Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygambere yüksek sesle bağırmayın. Ben sesimi Resulallahın sesinin üstüne çıkarıyordum. Ona karşı yüksek sesle bağırıyordum. Ben Cehennem ehlindenim.” O sahabi dönüp bu durumu Resulallaha bildirdi. Resulallah , “Bilakis o Cennet ehlindendir.” dedi. Yemame savaşında Müslümanlar hezimete uğrayınca Sabit şunu söyledi: “Öf şunlara ve taptıklarına! Öf şunlara ve yaptıklarına! Ey Ensar topluluğu! Beni bırakın da günün şu sıcaklığında bir müddet namaz kılayım.” O sırada düşman tarafından, gedikte duran bir adam onu öldürdü ve ardından o adam da öldürüldü. Bize İsmail b. İbrahim anlattı. O Eyyubtan, o Sümame b. Abdullahtan, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Yemame savaşı sırasında Sabit b. Kaysın yanına vardım. Kenara çekilmişti. Kendisine “Ey amcacığım! İnsanların neyle karşılaştıklarını görmüyor musun?” dediğimde “İşte şimdi vakit geldi yeğenim, işte şimdi vakit geldi yeğenim!” karşılığını verdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı; dedi ki: Bize Musa b. Enes anlattı. O da Malik b. Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Yemame savaşı sırasında Sabit b. Kaysın yanına vardım. O esnada güzel koku sürünüyordu. Elimle işaret edip kendisine, “Ey amcacığım! İnsanların neyle karşılaştıklarını görmüyor musun?” dediğimde “İşte şimdi vakit geldi yeğenim!” deyip kalktı ve “İşte bu şekilde yüzyüze şu toplulukla çarpışacağız. Akranlarınız olan şu düşmanları zafere alıştırmanız ne de kötü bir şey! Biz Resulallah zamanında böyle savaşmazdık.” deyip ilerledi ve öldürülünceye kadar savaştı. Bize Affan b. Müslim ve Süleyman b. Harb haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Sabit haber verdi. O da Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Sabit b. Kays b. Şemmas, Yemame savaşı sırasında güzel koku sürünmüştü. Üzerinde kefen gibi giydiği iki beyaz elbise vardı. Müslümanlar savaşı kaybettiler. Sabit şunu söyledi: “Allahım! Şu müşriklerin getirdiği şeyden sana sığınıyorum. Şunların yaptıklarından dolayı senden özür diliyorum.” dedikten sonra da “Akranlarınız olan şu düşmanları zafere alıştırmanız ne de kötü bir şey! Onlarla aramızı bir müddet serbest bırakın.” sözlerini söyledi. Sonra harekete geçip ölünceye kadar savaştı. Onun zırhı çalınmıştı ve bir adamın rüyasına girip onun yerini söylemişti: “Şüphesiz ki, o zırh falan yerde bir semerin altındaki kazanın içinde.” dedi ve ona bu konuda vasiyette bulundu. Araştırdıklarında zırhı onun dediği yerde buldular ve vasiyetini yerine getirdiler. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize İbn Cüreyc anlattı; dedi ki: Bana Amr b. Yahya b. Umare b. Ebu Hasan el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Yusuf b. Sabit b. Kays b. Şemmas haber verdi. Ayrıca bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb b. Halid anlattı; dedi ki: Bize Amr b. Yahya b. Yusuf b. Muhammed b. Sabit b. Kays şunu anlattı: Sabit b. Kays hastalandığı bir sırada Resulallah onun yanına gitti ve Muavvizat surelerini okuyup rukye yaptı ve üzerine üfledi. Sonra da şu duayı yaptı: “Ey insanların Rabbi olan Allahım! Sabit b. Kays b. Şemmastan sıkıntıyı gider!” Ardından onların bulunduğu vadiden -Buthan vadisi- bir miktar toprak aldı ve suya atıp sonra da ona içirdi. Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bana Süleyman b. Bilal anlattı; dedi ki: Ayrıca bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Muhammed b. ed-Deraverdi anlattı. Hepsi Süheyl b. Ebu Salihten, o babasından, o da Ebu Hüreyreden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah , “Sabit b. Kays b. Şemmas ne güzel adamdır!” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdullah b. Müslim anlattı. O ez-Zühriden aktardı. Vakıdi dedi ki: Bize Abdullah b. Yezid haber verdi. O Said b. Amrdan rivayet etti. Her iki ravi dedi ki: Resulallah Uyeyne b. Hısnı Beni el-Anber seriyyesine gönderince Uyeyne, Temimoğullarının erkek ve kadınlarından bazılarını esir aldı. Bunun üzerine bu kabileden bir heyet Resulallaha geldi. O sırada Bilal öğle namazı için ezan okumuştu ve herkes namaz için Resulallahı bekliyordu. İnsanlar Resulallahın biraz acele etmesini isteyip odalara doğru “Ya Muhammed, yanımıza gel!” diye seslendiler. Bilal o esnada ayağa kalkıp Resulallahın şimdi geleceğini söyledi. Mescidde oturanlar onları seslerinden tanıyıp daha düşük sesle konuşmaları için elleriyle işaret ettiler. Resulallah çıkıp geldiğinde Bilal kamet getirdi. Onu çağıranlar etrafına birikip konuşmaya başlayınca Resulallah bir müddet onları bekledi. Onlar “Sana hatibimiz ve şairimizle geldik, bizi dinlesen!” dediklerinde Resulallah tebessüm etti. Sonra da geçip insanlara öğle namazını kıldırdı. Namazın ardından evine döndü ve iki rekat namaz kıldı. Sonra çıkıp Mescidin avlusunda oturdu. Gelenler Utarid b. Hacib et-Temimiyi takdim etikten sonra Utarid şu konuşmayı yaptı: “Bize fazilet bahşeden, bizleri melikler kılan, sayesinde iyilikler işleyeceğimiz mallar veren, bizlere çok mal ve insan gücü verip şarkın izzetli fertleri kılan Allaha hamdolsun! İnsanlar arasında kimler bizim gibi olabilir? Bizler insanların liderleri ve faziletli olanları değil miyiz? Bizimle kim iftihar yarışına girebilir ki? Sayı cihetiyle bizimle kim yarışabilir? Şayet dilersek sözü daha da uzatabiliriz. Fakat biz, Allahın bize bahşettiği şeylerde daha fazla söz söylemekten haya ediyoruz. Bunu söylüyorum ki, bunlar sayesinde bize daha güzel ve faziletli bir söz söylensin.” Resulallah bunun ardından Sabit b. Kaysa, “Kalk ve onların sözcülerine karşılık ver!” deyince o da kalkıp daha önce bunun için herhangi bir hazırlığı ve bu konuda malumatı olmadığı halde şu konuşmayı yaptı: “Yerleri ve göğü yaratan, bunlara hükmeden, ilmi her şeyi kuşatan, her şeyin kendi fazlı ve keremiyle olduğu, sonra da bizleri melikler olarak takdir eden, yarattıkları içinde nesep bakımından en iyi, güzelliğiyle en önde ve sözleri en doğru olanı bize elçi olarak gönderen, ona Kitabı indiren, onu yarattıkları için bir güven kaynağı kılan, onu kulları arasında en hayırlı kılan ve imana çağıran Allaha hamdolsun. O elçi, akrabalarından oluşan Muhacirlerin onun sayesinde güvende olduğu, insanların kendisine değer verdiği, yaptıkları cihetiyle insanlar arasında en faziletlisidir. Bizleri davet ettiğinde insanların ona icabette en önde olanları olduk. Bizler Allahın ve Resulünün yardımcılarıyız. İnsanlarla Allahtan başka İlah yoktur. deyinceye kadar savaşırız. Kim Allaha ve Resulüne inanırsa malını ve canını korumuş olur. Kim Allahı ve Resulünü inkar ettiyse ona karşı mücadele verdik ve onları öldürmek bize kolay geldi. Ben bunları söylüyor ve tüm müminler için de Allahtan istiğfar diliyorum.” Sabit bu sözlerden sonra oturdu. Gelenler, “Ya Resulallah! Şairimize de müsaade et de o da şiirler okusun.” dediklerinde Resulallah buna izin verdi. Şairleri ez-Zeberkan b. Bedr kalkıp şu beyitlerden oluşan şiirini okudu: Bizler melikleriz ve bize karşı övünecek başka bir mahal yok! İçimizde melikler var ve bizim için yapılır anıtlar… Bu beyitleri okuyunca Resulallah “Ey Hassan kalk ve onlara cevap ver!” dedi. Hassan b. Sabit kalkıp içinde şu beytin de yer aldığı kasidesini okudu: Saçlardaki şu perçemler Fihr ve kardeşlerine aittir. Onlar ki insanlara tabi olacakları bir yol açtılar. Hassan kasidesini sonuna kadar okudu. Resulallah Mescide bir kürsü getirilmesini emretti. Kürsü Mescide konuldu. Hassan b. Sabit kürsünün üzerinde şiir okudu ve Resulallah bunun üzerine şunu söyledi: “Şüphesiz ki Allah (c) Hassan b. Sabite Allahın Resulünü nefesiyle anlattığı müddetçe ona Ruhul-Kudüs ile destek verecektir.” O sırada Resulallah ve müminler, Sabit b. Kays b. Şemmasın konumundan ve yaptığı konuşmasından, ayrıca Hassan b. Sabitin okuduğu şiirden dolayı oldukça sevindiler. Gelenler daha sonra bir tarafa çekilip kendi aralarında konuşmaya başladıklarında, “Allaha yemin olsun ki, bu adamın destek aldığını çok iyi bilmektesiniz. Allaha yemin olsun ki, onların hatibi bizimkinden çok daha mahir. Şairleri de bizimkinden daha büyük bir şair. Onlar bizden daha fazla hilm sahibi insanlar.” dediler. Resulallah onların esir ve tutsaklarını serbest bırakıp kendilerine iade etti. Allah (c) Temimilerin Resulallahın evinin gerisinden onu yüksek sesle çağırmalarından dolayı şu ayeti indirdi: “Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygambere yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.” “(Resulüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir.” Burada kastedilenler Temimilerdir. Sabit b. Kays da sesi gür biriydi. Bu ayetin nazil olmasından sonra Resulallahın huzurunda yüksek sesle konuşmamaya başladı.

654. Süveyd b. es-Samit
[Süveyd b. es-Samit] b. Harise b. Adi b. Kays b. Zeyd b. Malik el-Ağar b. Salebe b. Kab b. el-Hazrec b. el-Haris b. el-Hazrec. Annesinin ismini tespit edemedik. Uhud savaşına katılmış olup soyu devam etmemiştir.

655. el-Haris b. Sabit
[el-Haris b. Sabit] b. Abdullah b. Sad b. Amr b. Kays b. Amr b. İmruülkays b. Malik b. el-Ağar b. Salebe b. Kab b. el-Hazrec b. el-Haris b. el-Hazrec. Annesi, Leyla bt. Amr b. Haram b. Amr b. Zeyd b. en-Numan b. Malik b. Salebe b. Kab b. el-Hazrec b. el-Haris b. Hazrectir. Hicretten 32 ay sonra Şevval ayı başında Uhud savaşına iştirak etmiş ve şehid düşmüştür.

656. Sabit b. Süfyan
[Sabit b. Süfyan] b. Adi b. Amr b. İmruülkays b. Malik b. el-Ağar b. Salebe b. Kab b. el-Hazrec b. el-Haris b. el-Hazrec. Uhud savaşına iştirak etmiştir. Oğullarının adı Simak ve el-Haris b. Sabit b. Süfyan b. Adi b. Amr b. İmruülkays b. Malik b. el-Ağar şeklinde olup anneleri Ümmü Sabit bt. Kays b. Şemmas b. Malik b. İmruülkays b. Malik b. el-Ağardır. Hepsi de Uhud savaşına iştirak etmiştir. el-Haris bu savaşta şehid düşmüştür.

657. Sabit b. Simak
[Sabit b. Simak] b. Süfyan b. Adi b. Amr b. İmruülkays b. Malik b. el- Ağar. Annesi, Saideoğullarından Mendus b. Ubade b. Düleym b. Harise b. Ebu Hazimedir. Sabit b. Simakın Abdullah isminde bir oğlu olmuştur. Annesi ümmü veleddir. Sabit Uhud savaşına iştirak etmiştir.

658. Sabit b. Zeyd
[Sabit b. Zeyd] b. Kays b. Zeyd b. en-Numan b. Malik b. Salebe b. Kab b. el-Hazrec b. el-Haris b. el-Hazrec. Ebu Zeyd künyesi ile künyelenirdi. Sabit b. Zeydin Beşir, Evs ve Zeyd isminde çocukları olup Zeydin soyu devam etmemiştir. Sabit b. Zeyd, Uhud savaşına iştirak etmiştir.

659. Sad b. Amr
[Sad b. Amr] b. Haram b. Amr b. Zeyd b. en-Numan b. Malik b. Salebe b. Kab b. el-Hazrec b. el-Haris b. Hazrec. Sad b. Amrın Zeyd ve Sabit isminde oğulları olup bu ikisinin çocukları Kufe topraklarında Sandevda denen yere yerleşmişlerdir. Sad, Uhud savaşına iştirak etmiştir.

660. Kardeşi el-Haris b. Amr
[el-Haris b. Amr] b. Haram b. Amr b. Zeyd b. en-Numan b. Malik b. Salebe b. Kab. Uhud savaşına iştirak etmiştir.

661. Evs b. el-Erkam
[Evs b. el-Erkam b. Zeyd b. Kays b. en-Numan b. Malik b. Salebe b. Kab. Uhud savaşına iştirak etmiş ve şehid düşmüştür. Soyu devam etmemiştir. Safvan b. Ümeyye, “Ben, Evs b. el-Erkamı öldürdüm.” diyordu. Kays b. en-Numan b. Malikin çocukları ölünce onlardan geriye kimse kalmadı.

662. Karaza b. Kab
[Karaza b. Kab] b. Amr b. amir b. Zeydümenat b. Malik b. Salebe b. Kab. Dedesi Amr b. amir şair biridir. Amrın annesi İtnabe bt. Kays b. Şihab b. Balkindir. Karazanın annesi ise Huleyde bt. Sabit b. Sinan b. Ubeyd b. el-Ebcerdir. Anne tarafından kardeşi Abdullah b. Üneys, el-Berk b. Vebereoğullarındandır. Ayrıca Kelb isminde bir kardeşi de vardır. Yine aynı anneden Abdurrahman b. Kerdem es-Sülemi adında bir kardeşi daha vardır. Karaza b. Kabın Ali, Süleyman ve Amr isminde çocukları olup bunun yanında ümmü veledlerden doğma çok sayıda başka çocukları da vardır. Muhammed isminde bir oğlu olup annesi Fezareoğullarından Hammade bt. el-Müseyyeb b. Necebedir. Yine ez-Zübeyr isminde bir oğlu olup annesi Kinde kabilesindendir. Ümmül-Hasan ve Ümmü Külsum adında iki kızı olup bunlar ümmü veledlerden dünyaya gelmişlerdir. Bunların soyu devam etmiş olup içlerinden Medinede oturan kimse kalmamıştır. Bunlar Kufeyi mesken edinmişlerdir. Amcaları ve onlar şair Amr b. el-İtnabeye nispet edilirler. Amcası Vakıd b. Amr b. amir ve kızları dışında Karazanın soyunun devam etmediği ve bunların kendilerini Karazaya nispet ettikleri de söylenir. Sayıca çok olup insanlar arasında şerefli bir mevkileri vardır. En doğrusunu Allah bilir. Karaza, Uhud savaşına iştirak etmiş olup el-Muğire b. Şubenin valiliği sırasında Kufede vefat etmiştir. Vefatından dolayı insanlar feryad edince el- Muğire buna karşı çıkmıştır. Karaza, Resulallahtan hadis rivayet etmiştir.

663. Zeyd b. el-Haris
[Zeyd b. el-Haris] b. Kays b. Malik b. Ahmer b. Harise b. Salebe b. Kab b. el-Hazrec b. el-Haris b. el-Hazrec. Annesi, Kudaanın bir kolu olan Balkin b. Cisr kabilesinden Feshamdır. Zeyd b. el-Harisin Kays isminde bir oğlu olup bundan soyu devam etmiş; fakat bunlar da ölmüşlerdir. Harise b. Salebe b. Kabın çocukları da ölüp gittiklerinden onlardan geriye kimse kalmamıştır. Zeyd b. el-Haris Uhud, kardeşi Yezid b. el-Haris ise Bedir savaşına iştirak etmiştir.

664. Ebüd-Derda
Adı Uveymir b. Zeyd b. Kays b. Ayşe b. Ümeyye b. Malik b. Kab b. el- Hazrec b. el-Haris b. el-Hazrec olup annesi ise Mahabbe bt. Vakıd b. Amr b. el-İtnabe b. amir b. Zeydümenat b. Malik b. Salebe b. Kabtır. Ebüd-Derdanın Bilal adında bir oğlu olup annesi Ümmü Muhammed bt. Ebu Hadred b. Eslemdir. Ayrıca Yezid isminde bir oğlu da vardır ve soyu devam etmemiştir. ed-Derda isminde bir kızı da vardır ve onunla Evsin bir kolu olan Ganm b. Selmoğullarından Abdullah b. Sad b. Hayseme b. Malik b. Kab b. en- Nahhat b. Kab ile evlenmiş ve ondan çocukları olmuştur. Nesibe bt. Ebüd-Derda adında bir kızı daha vardır ve onunla da Said b. Sad b. Ubade b. Düleym evlenmiş olup ondan çocukları olmuştur. Bunların anneleri Mahabbe bt. er-Rebi b. Amr b. Ebu Züheyr olup Sad b. er-Rebiin kızkardeşidir. Bunların soyu devam etmiştir. Bunlar Medinede değil Dımaşktadırlar. Onlardan Irakta bir kişi vardır. Dediler ki: Ebüd-Derda kendi ailesi içinde en son Müslüman olandır. Kendisine ait bir puta takılmıştı. Onun üzerine bir mendil koymuştu. Abdullah b. Revaha onu İslama çağırdığında bundan kaçınır ve o puta yapışırdı. Bir defasında Abdullah b. Revaha bir fırsatını kollayıp onun evden çıktığını görünce ardından evine girdi ve eşinin o sırada saçını taradığını gördü. Kadın o anda aceleyle toparlandı. Abdullah Ebüd- Derdanın hem Cahiliye hem İslami dönemde kardeşiydi. Abdullah, eşine “Ebüd-Derda nerede?” diye sorunca, hanımı onun daha şimdi çıktığını söyledi. Abdullah o putun olduğu odaya elinde bir keserle girdi. Keserle puta vurup vurup parçaladı. O sırada şu beyti okumuştu: Şeytanların isimlerinden arın artık tümüyle, Bil ki, Allahla beraber çağrılan her şey batıldır. Abdullah bir müddet sonra çıktı. Kadın vuruşların sesini duymuştu. Ona, “Ey Revahanın oğlu beni helak ettin” dedi. Abdullah bir şey demeden çıkıp gitti. Derken Ebüd-Derda eve gelince kadının oturmuş ve Ebüd- Derdadan korkusundan ağladığını gördü. Ne olduğunu sorunca kadın, “Kardeşin Abdullah b. Revaha yanıma geldi ve şu gördüğünü yaptı.” dedi. Ebüd-Derda çok öfkelendi ve kendi kendine düşünüp sonra şunu söyledi: “Şayet onda bir hayır olsaydı, kendini müdafaa ederdi.” Daha sonra oradan ayrılıp Resulallahın yanında vardı. Orada Abdullah b. Revaha da vardı. Ebüd-Derda o anda Müslüman oldu. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi. O el-Ameşten, o Haysemeden, o da Ebüd-Derdadan şöyle dediğini rivayet etti: Muhammed peygamber olarak gönderilmeden önce bir tüccar idim. Gönderildiği sırada ticareti ve ibadeti beraber götürmek istedim. Fakat olmadı. İbadete yöneldim ve ticareti terk ettim. Bize Abdülvvehab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Sinan haber verdi. O da bazı arkadaşlarından şunu rivayet etti: Resulallah Ebüd-Derda ile Avf b. Malik el-Eşcaiyi kardeş ilan etmiştir. Muhammed b. Ömer dedi ki: Denildiğine göre Resulallah Ebüd- Derda ile Selman-ı Farisiyi kardeş ilan etmiştir. Resulallah Uhud savaşında Müslümanların hezimeti tattıklarında Ebüd-Derdaya bakmış ve “Uveymir, hafif teçhizatlı ne güzel bir süvaridir!” demiştir. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ben, Ebüd-Derdanın Uhud savaşına katılmadığını söyleyen kimseler olduğunu duydum. O, Resulallahın önde gelen ashabından ve samimi bir kimse idi. Resulallahtan çok sayıda hadis rivayet etmiştir. Resulallahın yanında çok savaşlara katılmıştır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muaviye b. Salih anlattı. O Rebia b. Zeydden, o da Ebüd-Derdadan şunu rivayet etti: Ebüd-Derda, Resulallahtan bir hadis aktardığında, “Allahım! Şayet böyle değilse buna benzer bir sözdü ve şeklen böyleydi.” derdi. Bize Musa b. Mesud en-Nehdi haber verdi; dedi ki: Bize İkrime b. Ammar anlattı. O Ebu Kudame Muhammed b. Ubeyd el-Hanefiden, o da Ümmüd-Derdadan Ebüd-Derda şöyle dediğini rivayet etti: Onun, Allah için edindiği 300 dostu vardı. Namazda kendileri için dua ederdi. Bu durumu ona sorduğumda şunu söylemişti: Hiçbir kimse yoktur ki, kardeşine gıyabında dua etsin de Allah ona, “Senin için de aynısı olsun.” diyen iki melek görevlendirmemiş olsun. Ben meleklerin bana dua etmesini istemez miyim? Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Salih el-Mürri anlattı; dedi ki: Bize el-Kasım b. Amr anlattı. O Muaviye b. Kurreden şöyle dediğini rivayet etti (Belki de “Bize Muaviye b. Kurre anlattı.” dedi.) Ben bir defasında Ümmüd-Derdanın huzuruna girdim ve o anda şöyle dediğini işittim: “-Ebüd-Derdayı kastederek- Ben efendimin secde esnasında 350 kişiye, insanların onlara seslendikleri isimleriyle, dua ettiğini işitirdim.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Kays b. Sad haber verdi. O da Mücahidden şunu rivayet etti: Ömer b. el-Hattab, Ebüd-Derdanın iki ayağının kirli olduğunu görünce, “Bu ne hal?” dedi. Ebüd-Derda, “Ey Müminlerin Emiri! Soğuktan dolayı oldu.” deyince, Ömer ona bir terlik gönderdi. Ebüd-Derda, “İşte şimdi temiz tutarım!” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Ebüd-Derda yargı işine tayin edilince insanlar onu tebrik için yanına geldiler. O da “Uzunluğu Adenden daha fazla ve daha geniş bir çukurun başına tayin edilmemden dolayı mı beni tebrik edersiniz? Şayet insanlar bundaki tehlikeyi bilselerdi ondan uzak durmak için bu işi nöbetleşe yaparlardı. Yine insanlar ezan okumadaki sevabı bilselerdi bunu nöbetleşe yapma yoluna giderlerdi.” Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı. O Amr b. Mürreden, o da Salim b. Ebül-Caddan şöyle dediğini rivayet etti: Ümmüd-Derdaya Ebüd-Derda nezdinde hangi amelin daha faziletli olduğu sorulunca “tefekkür” olduğunu söylemişti. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı. O Amr b. Mürreden, o Salim b. Ebül-Caddan, o Ümmüd- Derdadan, o da Ebüd-Derdadan şöyle dediğini rivayet etti: Bir saatlik tefekkür, bir geceyi namazla geçirmekten daha hayırlıdır. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Miğvel anlattı. O da Avndan şöyle dediğini rivayet etti: Ben Ümmüd-Derdaya şunu sordum – ya da başka biri ona sordu-: “Ebüd-Derdanın yanında en faziletli amel neydi?” O da buna “Tefekkür ve hadiselerden ibret almaktır.” cevabını verdi. Bize Yakup b. İshak el-Hadrami haber verdi; dedi ki: Bize Şüca b. Ebu Şüca anlattı; dedi ki: Bana Muaviye b. Kurre anlattı; dedi ki: Ebüd-Derda, “İlim taleb ediniz! Şayet bundan aciz kalırsanız ilim ehlini seviniz, şayet onları sevemezseniz onlara karşı buğzetmeyiniz.” dedi. Bize Yakup b. İshak haber verdi; dedi ki: Bize bunun daha fazlasını Husayndan, o Salim b. Ebül-Caddan o da Ebüd-Derdadan anlattı: alim ve ilim öğrenen ecirde eşittirler. Bunların dışında kalan insanlarda bir hayır yoktur. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb anlattı. Yine bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. Hepsi Eyyubtan, o da Ebu Kılabeden şunu rivayet etti. Ebüd-Derda, “Sen Kuranın kasdettiği çeşitli manaları elde etmezsen, asla tam manasıyla fakih olamazsın.” derdi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o Ebu Kılabeden, o da Ebüd-Derdadan şöyle dediğini rivayet etti: Allahın rızasını insanların rızasının önüne geçirmedikçe bütün ilmi elde edemezsin. Sonra nefsine dönmeli ve onu son derece kötü görmelisin. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad anlattı. O Eyyubtan, o da Ebu Kılabeden şunu rivayet etti: Ebüd-Derda “Kişinin oturması, bir yere girişi ve yürümesi onun anlayışını gösterir.” derdi. Bize arim b. el-Fadl ve Yahya b. Abbad haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o da Ebu Kılabeden şöyle dediğini rivayet etti: Ümmüd-Derda, bana Ebüd-Derda hakkında şunu anlattı: O kuşluk vaktinde gelir ve yemek için bir şeyler olup olmadığını sorar, bir şey bulamayınca “Öyleyse bugün oruçluyum.” derdi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Ebu Galibden şöyle dediğini rivayet etti: Ümmüd-Derdadan şöyle dediğini işittim: Selman bize gelip “Kardeşim nerede?” diye sorunca “Mesciddedir.” dedim. Sonra “Kardeşim nasıl?” diye sorunca da “Namaz kılıp oruç tutuyor. Kadınlardan ve dünyadan uzak duruyor.” dedim. Bunun üzerine kalkıp Mescide gitti. Ebüd-Derda onu görünce ayağa kalkıp gerekli hürmeti gösterdi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Ferec b. Fedale anlattı. O Lokman b. amirden, o da Ebüd-Derdadan şunu rivayet etti: O, çocuklardan serçe kuşlarını satın alır ve onları serbest bırakıp “Haydi gidin ve yaşayın!” derdi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize el-Haris b. Ubeyd anlattı. O Malik b. Dinardan şöyle dediğini rivayet etti. Ebüd-Derda dedi ki: Kimin ilmi artarsa ağrısı da artar. Benim en korktuğum şey, Kıyamet gününde bana, “İlim öğrendin mi?” diye sorulup “Evet” dememden sonra “Öğrendin fakat neden amel etmedin?” diye sorulmasıdır. Bize Muhammed b. es-Salt haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr b. Muaviye anlattı. O Abdullah b. İsadan, o bir adamdan, o da Ümmüd-Derdadan şöyle dediğini rivayet etti: Ebüd-Derdaya “Ben Cennette senin eşin değil miyim?” diye sordum. O da “Benden sonra evlenmediğin müddetçe!” dedi. Bize Ömer b. Said ed-Dımaşki haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Vakıd anlattı. O İbn Halbesten şöyle dediğini rivayet etti: Ebüd-Derdaya, -ki zikre asla ara vermiyordu- “Günde kaç defa sübhanallah demektesin?” diye sorulunca “Şayet parmaklarım yanılmıyorsa 100.000 defa.” diye cevap verdi. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bize Meymun b. Mihran anlattı: dedi ki: Ebüd-Derda, “Allah kendisine öğrettiği halde öğrenmemiş kimseye bir defa, öğrenip de amel etmeyene de yedi defa yazıklar olsun.” dedi. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bana ulaştığına göre Ebüd-Derda şunu dermiş: Öğrenmedikçe alim olamazsın. Öğrenip de amel etmedikçe yine alim olamazsın. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Ebu Arube ve Hişam ed-Destevai haber verdiler. Onlar da Katadeden şöyle dediğini rivayet etti. Ebüd-Derda dedi ki: Yarınki günde, yani kıyamet gününde benim karşıma çıkacak en büyük şey, “Ey Ebüd-Derda, ilim öğrendin! Pekiyi öğrendiklerinle nasıl amel ettin?” sorusu olacaktır. Bize Muhammed b. Rebia el-Kilabi haber verdi. O Habibden, o da bir adamdan şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam Ebüd-Derdaya uğramıştı. O sırada Ebüd-Derda bir mescid inşa ediyordu. Adam mescidi sorunca Ebüd-Derda, “Onu, Ha Mim ailesi için inşa ediyorum!” dedi. Bize Ubeyde b. Humeyd haber verdi. O Süleyman el-Ameşten, o da Muvarrik el-İcliden şöyle dediğini rivayet etti: Ebüd-Derda dedi ki: Üç şey en hayırlı hususlardandır. Bunlar, iftar için acele etmek, sahura kalkmak ve kişinin namazda elini, diğer elinin üzerine koymasıdır. Bize Ahmed b. İshak el-Hadrami haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad anlattı; dedi: Bize asım el-Ahvel anlattı; dedi: Bize Talha b. Ubeydullah b. Keriz anlattı; dedi ki: Bize Ümmüd- Derda anlattı; dedi ki: Ebüd-Derda gece namazı kıldıktan sonra Müslüman kardeşlerine duada bulunur ve şöyle derdi: “Allahım! Falanca kimseleri mağfiret et!” Ben ona, “Bu duayı kendin için yapsan daha hayırlı olmaz mı?” dediğimde ise şunu söyledi: “Şüphesiz ki, melekler kişinin, kardeşinin gıyabında yaptığı duaya amin derler. Sen de amin dersen aynısı senin için de olur. Ben meleklerin amin demesini arzu ediyorum.” Bize Abdullah b. Nümeyr el-Hemdani haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Meymun b. Mihran anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ümmüd-Derda, Ebüd-Derdaya bir defasında, “Senin vefatından sonra şayet ihtiyaç duyarsam zekat malı yiyebilir miyim?” diye sorunca Ebüd- Derda, “Hayır, çalışır, kazandığını yersin.” dedi. O da bu sefer, “Şayet çalışacak takatim kalmazsa?” diye sorunca Ebüd-Derda, “Bitki başaklarını toplar onları yer, böylece zekat malı yemezsin.” cevabını verdi. Bize Cerir b. Abdülhamid ed-Dabbi haber verdi. O Mansurdan, o da Ebu Vail şöyle dediğini rivayet etti: Ebüd-Derda dedi ki: Şüphesiz ki ben size, yapmadığım şeyi emrediyorum. Fakat bununla ecir umuyorum. İnsanlar içinde en buğzettiğim kimseler, zulmettiğim zaman bana Allah ile yardımda bulunmayandır. Cerir b. Abdülhamid dedi ki: Ebüd-Derdaya atası verilince bunu tasadduk ederdi. Şayet tasadduktan geriye bir şey kalırsa bunu eşine hibe erderdi. Sabaha erdiğinde de eşine “Şayet dilersen sana verdiklerimi bana geri iade edebilirsin.” derdi. Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk el-Medeni haber verdi; dedi ki: Bize Yezid b. Ebu Habib el-Mısri anlattı. O Ebüd-Derda hakkında şunları aktardı: Bir defasında Ebüd-Derdanın ve beraberindeki kölesinin üzerinde bir beyaz elbise ve hırka olduğu görülünce insanlar, “Ey Ebüd-Derda ya sen o hırkayı alsaydın ve köleye beyaz ebiseyi verseydin, ya da sen beyaz elbiseyi alıp da ona hırkayı verseydin olmaz mıydı?” dediklerinde şunu söyledi: Ben Resulallahın “Onlara giydiklerinizden giydirin ve yediklerinizden yedirin” dediğini işittim. Bize Vehb b. Cerir ve Hişam b. el-Velid haber verdiler; dediler ki: Bize Şube anlattı. O da Amr b. Mürreden şöyle dediğini rivayet etti: Yaşlı bir adamın Ebüd-Derdanın şöyle dediğini rivayet etti: “Fakirliği, beni Rabbime karşı tevazuya götürdüğü için, ölümü Rabbime olan aşırı isteğimden dolayı ve hastalığı da günahlarımı hatırlattığı için seviyorum.” Bize Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O Muaviye b. Kurreden şöyle dediğini rivayet etti. Ebüd-Derda dedi ki: İnsanların buğzettiği üç şey vardır ki, aksine ben onları seviyorum. Bunlar ölüm, fakirlik ve hastalıktır. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı. O Gaylan b. Bişrden, o Yala b. el-Velidden, o da Ebüd- Derdadan şöyle dediğini rivayet etti: Ona “Falanca kimse için neyi istersin?” diye sorulunca, “Ölümü” diye cevap verdi. “Şayet ölmezse?” dediklerinde de “Malı ve evlatlarının az olmasını.” demiştir. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize ed-Dahhak b. Yesar anlattı; dedi ki: Bize Ebu Osman en-Nehdi şunu anlattı: Ebüd-Derda, “Şayet üç şey olmasaydı ne zaman öleceğimi hiç umursamazdım. Bunlar, yazın uzun ve sıcak günlerinde tuttuğum oruçlar, yüzümü toprağa belemem[secde etmem] ve münkerden sakındırıp iyiliği emretmemdir.” derdi. Bize Abdullah b. Cafer anlattı; dedi ki: Bize Ebül-Müleyh anlattı. O da Meymundan şöyle dediğini rivayet etti: Bir defasında Ebüd-Derda hastalandığı bir sırada yanında bulunan on beş dirhemi infak edememekten dolayı korkuya kapıldı. Bunun üzerine şunu söyledi: “Bu mal beni helak edecek ve bu maldan dolayı göbeğimin altından ta çeneme kadar olan yerlerimden azap edileceğim.” Bize Affan b. Müslim ve Süleyman b. Harb haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Hilal anlattı; dedi ki: Bize Muaviye b. Kurre şunu anlattı: Bir defasında Ebüd-Derda hastalanınca arkadaşları onu ziyarete gittiler. Ona “Hangi şeyden muzdaripsin?” diye sorduklarında “Günahlarımdan!” demiş ve “Ne arzu ediyorsun?” diye sorduklarında da “Cenneti” demişti. Ona “Senin için bir hekim çağırmayalım mı?” dediklerinde “Odur beni yatağa yatıran!” dedi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Biza Ebu Maşer anlattı. O da Muhammed b. Kab el-Kuraziden şöyle dediğini rivayet etti: Ebüd-Derdanın vefatı sırasında Habib b. Mesleme yanına gitmişti. Ona, “Kendini nasıl hissediyorsun?” diye sorunca “Kendimi ağırlaşmış hissediyorum.” dedi. Habib, “Bu ölümden başka bir şey değildir.” deyince o da “Bu eceldir, Allah seni hayırla mükafatlandırsın.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Ebüd-Derda, Dımaşkta Osmanın hilafeti sırasında hicri 32 senesinde vefat etti. Şamda soyu devam etmiştir. İbn Sad dedi ki: Bana Muhammed b. Ömer haber verdi. O Sevr b. Yezidden, o da Halid b. Madandan şöyle dediğini rivayet etti: Ebüd-Derda Şamda hicri 31 senesinde vefat etti.

665. Utbe b. Amr
[Utbe b. Amr] b. Cerve b. Adi b. amir b. Adi b. Kab b. el-Hazrec b. el- Haris b. Hazrec. Uhud savaşına iştirak etmiş ve soyu devam etmemiştir. Amcası Salebe b. Cervenin soyu devam etmiş; fakat onlar da ölüp gittiklerinden Cerve b. Adinin soyundan geride kimse kalmamıştır.

666. Küleyb b. Yisaf
[Küleyb b. Yisaf] b. Utbe b. Amr b. Hadic b. amir b. Cüşem b. el-Haris b. el-Hazrec. Annesi, Selma bt. Mesud b. Şeyban b. amir b. Adi b. Ümeyye b. Beyadadır. O, Hubeyb b. Yisafın anne ve baba bir kardeşidir. Küleyb b. Yisafın Küleyb, Davud, İbrahim ve Sade adında çocukları olmuştur. Anneleri er-Rebab bt. Harise b. Sinan b. Ubeyd b. el-Ebcerdir. el-Ebcer de Hudre isimli kimsedir. Küleyb, Uhud savaşına iştirak etmiştir.

667. Şair Ebu Zane
Adı amir b. Kab b. Amr b. Hadic b. amir b. Cüşem b. el-Haris b. el- Hazrec olup annesi Abdüleşheloğullarındandır. Soyu devam etmiş olup Medinede oturmaktadırlar. Ebu Zane Uhud savaşına iştirak etmiştir.

668. Temim b. Nesr
[Temim b. Nesr] b. Amr b. el-Haris b. Kab b. Zeyd b. el-Haris b. el- Hazrec. Temim b. Nesrin Abdurrahman ve Ümmün-Numan adında iki çocuğu vardır. Temim, Uhud savaşına iştirak etmiştir.

669. Kardeşi Küleyb b. Nesr
[Küleyb b. Nes] b. Amr b. el-Haris b. Kab b. Zeyd b. el-Haris b. el- Hazrec. Uhud savaşına iştirak etmiştir. Ebu Bekir es-Sıddıkin (r) hilafeti zamanında hicri 12 senesinde Yemame savaşında şehid düşmüştür.

670. Ebu Mesud
Adı Ukbe b. Amr b. Salebe b. Esire b. Asire b. Atiye b. Cidare b. Avf b. el-Haris b. Hazrectir. Annesi, Kudaadan Seleme bt. azib b. Halid b. el- Eşec b. Abdullah b. Avfdır. Mesudun Beşir isminde bir çocuğu olup annesi Hüzeyle bt. Sabit b. Salebe b. Hılas b. Zeyd b. Malik b. Salebe b. Kab b. el-Hazrec b. el-Haris b. Hazrectir. Mesud ve Ümmü Beşir isminde iki çocuğu daha olup Ümmü Beşir ile Adi b. Kaboğullarından Said b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl evlenmiştir. Ondan çocuk sahibi olmuştur. Daha sonra onunla el-Hasan b. Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim evlenmiş ve ondan Zeyd isminde bir oğlu olmuştur. Daha sonra onunla Abdurrahman b. Abdullah b. Ebu Rebia b. el-Muğire el-Mahzumi evlenmiş ve ondan da Amr isminde bir çocuğu olmuştur. Ebu Mesudun Ümmü Gaziyye adındaki kızıyla da Temim b. Yuar b. Kays b. Adi b. Ümeyye b. Cidare b. Avf b. el-Haris b. el-Hazrec evlenmiş ve ondan çocuğu olmuştur. Daha sonra onunla Ebu Kesir b. Hubeyb b. Yisaf b. Utbe b. Amr b. Hadic b. amir b. Cüşem b. el-Haris b. el-Hazrec evlenmiştir. Ebu Mesudun Ümmül-Velid adındaki kızıyla da Avfoğullarının Belhubla kolundan Sad b. Zeyd b. Vedia evlenmiş ve ondan Abdülvahid adında bir oğlu olmuştur. Bunların anneleri amir Sasaa b. Kaysu Aylanoğullarından Beşire bt. Kudame b. Vehb b. Halid b. Abdullah b. Akil b. Rebia b. Kabtır. Gaziyye bt. Ebu Mesud ile de Abdurrahman b. Temim b. Nesr b. Amr b. el-Haris b. Kab b. Zeyd b. el-Haris b. el-Hazrec evlenmiştir. Ondan Zekeriyya ve Yahya isminde çocukları olmuştur. Daha sonra onunla Abdurrahman b. Hubeyb b. Yisaf evlendi. Ondan sonra da onunla Ribi b. Temim b. Yuar b. Kays b. Adi b. Ümeyye b. Cidare evlendi. Annesi ise ümmü veleddir. Ebu Mesudun bütün çocukları ölmüş olup soyu devam etmemiştir. Aynı şekilde Atiye b. Cidarenin çocukları da ölmüş olup geride onlardan kimse kalmamıştır. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ebu Mesud Akabe biatine katılmış olup yetmiş Ensari içinde en küçükleri o idi. Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk haber verdi. O Hişam b. Saddan, o Zeyd b. Eslemden, o da Abdülvehhab b. Buhtten ve Süleyman b. Abdülmelikin mevlası Ebu Ubeydden ona şunu anlattıklarını rivayet etti: Ebu Mesud el-Ensari, Akabe biatinde yetmiş Ensari içinde en küçükleriydi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ebu Mesud Bedir savaşına iştirak etmemiştir ve bu konuda arkadaşlarımız arasında ihtilaf yoktur. Kufeliler rivayetlerinde şunu söylemişlerdir: “O, Ebu Mesud el-Bedridir.” Fakat Bedire katıldığı tesbit edilememiştir. Uhud ve sonraki savaşlara iştirak etmiştir. Bize Süleyman b. Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi. O da Şubeden şöyle dediğini rivayet etti: Bana el-Hakem şunu haber verdi: Ebu Mesud, Bedir ehlindendi. Bunu Sad b. İbrahime söyledim. O da Bedir ehlinden olmadığını söyledi. Muhammed b. Ömer, Sad b. İbrahim ve Medineli hadis ve siyer alimleri “Bunu el-Hakemden, Kufelilerden ve daha başkalarından daha iyi biliyoruz.” dediler. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Yahya b. Atikten, o da Muhammed b. Sirinden şöyle dediğini rivayet etti: İnsanlar Ebu Mesudu bedenen ve şeklen Ömere benzetirlerdi. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan rivayet etti. Yine Hişam b. Hassandan, o da Muhammed b. Sirinden şöyle dediğini rivayet etti. Ebu Mesud dedi ki: Ben kendine güvenen, gururlu, ne bir idareci ne de herhangi bir kimsenin benden bir şey alamayacağı bir kimse idim. Beni idare eden insanlar, beni gururumdan vazgeçmekle, kılıcımı alıp onunla savaşıp birilerini öldürmekle Cehenneme girme arasında muhayyer bırakıyorlardı. Ben gururumu incitecek ve yüzümü kızartacak olanı seçip, kılıcımla adam öldürerek Cehenneme girmemeyi tercih ettim. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Mücalid b. Saidden, o da arim eş-Şabiden şöyle dediğini rivayet etti: Ali, Sıffin savaşına çıkınca Kufede Ebu Mesud el-Ensariyi yerine bıraktı. Bazı Kufeliler bundan dolayı onu hafife aldılar. Ali ve taraftarları bu savaşta üstün geldiler. İnsanlar gelip Ebu Mesuda şöyle dediler: “Allaha yemin olsun ki, Allah (c) düşmanlarını helak etti ve Müminlerin Emirine üstünlük verdi.” Ebu Mesud buna şu cevabı vermiştir: “Allaha yemin olsun ki, ben bir grubun diğer gruba üstün gelmesini zafer ya da iyi bir durum olarak telakki etmiyorum.” Bunun üzerine onu dinleyenler “Neden?” deyince, o da “Topluluklar arasından sulh olacak.” dedi. Ali, Kufeye dönünce bu durumu ona zikrettiklerinde, “Bizim bu işimizden uzak dur.” dedi. O da “Neden?” deyince Ali, “Seni bunu akledecek derecede görmüyoruz.” dedi. Ebu Mesud ise “Benim aklımın bu işten anladığı şey, bu işin sonucunun şer olacağıdır.” dedi. Bize Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Amr anlattı. O Zeyd b. Ebu Üneyseden, o Amr b. Mürreden, o da Hayseme b. Abdurrahmandan şöyle dediğini rivayet etti: Ali, Sıffin savaşına çıkınca Kufede Ukbe b. Amr Ebu Mesudu yerine bıraktı. Bu duruma insanlar, “Bazı insanlar gizlenip Aliyle beraber savaşa çıkmadılar.” dediler. Ebu Mesud minbere çıkıp şunu söyledi: “Ey insanlar! Kim saklanmışsa çıksın ortaya! Şayet bunlar çok sayıda kimseler de olsalar. Şüphesiz ki bizim gibi arkadaşlarımızın sayısı çoktur. Biz yarınki günde iki Müslüman birliğin karşılaşmasını bir fetih olarak kabul etmiyoruz. Bunlar birbirlerini, biri diğerini, diğeri öbürünü öldürecek. Biri diğerine yarın galip gelse de neticede vaziyet olarak havuzun dibinde kalan bir miktar su gibi olacaklar. Biz fethi, Allahın kendi takdiriyle akan kanı durdurması, aralarını sulh ile bulması ve bununla onların sözlerini iyiye döndürmesi şeklinde anlıyoruz.” Muhammed b. Ömer dedi ki: Ebu Mesud, Medinede, Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafeti döndeminde vefat etmiştir.

671. Sad b. Süveyd
[Sad b. Sinan] b. Ubeyd b. el-Ebcer. el-Ebcerin ismi Hudre b. Avf b. el- Haris b. el-Hazrectir. Hicretin 32. ayında Şevvalde Uhud savaşına iştirak etmiş ve soyu devam etmemiştir.

672. Malik b. Sinan
[Malik b. Sinan] b. Salebe b. Ubeyd b. el-Ebcer. el-Ebcerin ismi Hudre b. Avf b. el-Haris b. el-Hazrectir. Malik b. Sinanın çocukları şunlardır: Sad, Resulallahın ashabından Ebu Said el-Hudridir. el-Füreya, annesi Ümmü Üneyse bt. Ebu Haricedir. Ebu Harice, Amr b. Kays b. Malik b. Adi b. amir b. Ganm b. Adi b. en-Neccardır. Malik b. Sinan, Uhud savaşına iştirak etmiştir. Resulallahın başındaki miğferin iki yerinin, Uhud savaşında yanağına batması sonucu yüzünden kan akmaya başlamış; Malik b. Sinan da ağzıyla bu kanı almış ve daha sonra dışarı atmıştı. Ona “Kan mı içiyorsun?” denince “Evet, Resulallahın kanını içiyorum.” cevabını vermişti. Resulallah bunun üzerine “Kimin kanı benim kanıma karışırsa ona ateş değmez.” buyurmuştu. Malik b. Sinan, hicretin 32. ayı başlarında Şevvalde Uhud savaşında şehid düştü. Malik, Nahle mıntıkasında aba Ashabının olduğu yere defnedildi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Muhammed haber verdi; dedi ki: Bize Rübeyh b. Abdurrahman b. Ebu Said el-Hudri haber verdi. O babasından, o da dedesinden şöyle dediğini rivayet etti: İşte Malik b. Sinanın kabri burada, şu yerin aşağısındadır. Yani aba Ashabının olduğu yerdedir. Muhammed b. Ömer dedi ki: Resulallah Uhud savaşından dönüşünde Ebu Said el-Hudri çıkıp onu karşılamış ve o esnada Resulallah ona, babasının şehadetinden dolayı taziyede bulunmuştu.

673. Kardeşi Mürey b. Sinan
[Mürey b. Sinan] b. Salebe b. Ubeyd b. el-Ebcer. el-Ebcerin adı Hudre b. Avf b. el-Haris b. el-Hazrectir. Uhud savaşına iştirak etmiştir.

674. Utbe b. er-Rebi
[Utbe b. er-Rebi] b. Rafi b. Muaviye b. Ubeyd b. el-Ebcer. el-Ebcerin adı Hudre b. Avf b. el-Haris b. el-Hazrectir. Annesi ise Fame bt. Beşir b. Atik b. el-Haris b. Atik b. Kays b. Heyşe el-Muavidir. Utbe, Uhud savaşına iştirak etmiş olup şehid düşmüştür. Soyu devam etmemiştir.