"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beni abdüleşhelin müttefiklerinden olanlar

492. Mahmud b. Mesleme
[Mahmud b. Mesleme] b. Seleme b. Halid b. Adi b. Mecdea b. Harise b. el-Haris b. el-Hazrec b. Amr. Amr da Nebit b. Malik b. el-Evstir. Annesi Ümmü Sehm Huleyde bt. Ebu Ubeyd b. Vehb b. Levzan b. Abduvüd b. Zeyd b. Salebe b. el-Hazrec b. Saidedir. Kızlarından biri Ümmü Sad, diğeri ise Resulallaha biat eden Ümmü Amrdır. Bunların anneleri Ümame bt. Bişr b. Vakş b. Zuğbe b. Zeura b. Abdüleşheldir. Yine kızlarından Ümmü Manzur ve Hind de Resulallaha biat etmiş kişilerden olup anneleri Selemeoğulları kolundan Hind bt. Kays b. el-Karim b. Ümeyye b. Sinandır. Mahmud b. Mesleme, Uhud, Hendek, Hudeybiye ve Haybere katılmış, Hayber savaşında şehit olmuştur. Hayber savaşında Merhab isimli şahsın, kaleden fırlattığı taş Mahmudun başına isabet edince kırılan miğfer başını ezmiş, alnının derisi yırtılıp yüzünün üstüne sarkmıştır. Resulallah soyulan deriyi tekrar yerine yapıştırarak kendi elbisesiyle sarmış, üç gün o şekilde yaşadıktan sonra vefat etmiştir. Onun vefat ettiği gün Muhammed b. Mesleme de Merhabı öldürmüştür. Muhammed onu yakalamış, Ali de üzerine saldırıp onu öldürmüştür. Mahmud b. Mesleme Recideki bir mağarada, amir b. Ekva ile aynı kabre gömülmüştür. Mahmudun kardeşi Muhammed de Resulallaha “Ya Resulallah! Bana kardeşimin kabri yakınında bir arazi ver.” diye talepte bulunmuş, Resulallah da: “Bir süvariye verilen ganimet kadar yer senin olsun. Şayet burayı işletirsen iki süvariye verilen ganimet kadar yer senin olsun.” buyurmuştur.

493. Mesleme b. Eslem
[Mesleme b. Eslem] b. Hariş b. Adi b. Mecdea b. Harise. Annesi Suad bt. Rafi b. Ebu Amr b. aiz b. Salebe b. Ganm b. Malik b. en-Neccardır. Seleme b. Eslemin kardeşidir. Köprü savaşında şehit olmuştur. Soyu devam etmemiştir. Böylece Hariş b. Adinin nesli daha İslamın ilk yıllarında sona ermiştir. İsimleri daima Abdüleşheloğullarıyla birlikte anılmıştır.

494. el-Hubab

495. Habib

496. Hacib
Bunlar, Zeyd b. Teym b. Ümeyye b. Hufaf b. Beyadanın oğullarıdır. Hepsi Uhuda katılmışlar, içlerinden Habib Uhudda şehit olmuştur.

497. Huzeyme b. Hazme
[Huzeyme b. Hazme] b. Adi b. Übey b. Ganm b. Avf b. Amr b. Avf b. el- Hazrec. Kavakıladan olup Uhuda katılmıştır.

498. Nehik b. Evs
[Nehik b. Evs] b. Hazeme b. Adi b. Übey b. Ganm b. Avf b. Amr b. Avf b. el-Hazrec. Kavakıladandır. Uhud ve sonrasındaki savaşlara katılmıştır. Resulallah Huneyn zaferini ve Hevazin kabilesinin mağlubiyetini müjdelemek üzere onu Medineye yollamıştır. Ebu Bekir de onu Ziyad b. Lebide göndererek en-Necir ehlinin öldürmemesini emretmiştir. Nehik ancak gece Ziyadın yanına ulaşabilmiş, kendisi gelene dek esirlerden 700 kişinin öldürüldüğünü öğrenmiştir. Nehik, gördüğü manzaranın Kurayzaoğulları esirlerinin öldürülüşüne benzediğini ifade etmiştir. Ziyad, kalan Necir esirlerini ve Kutayraoğullarından, içinde el-Eşas b. Kaysın da bulunduğu seksen esiri Nehik ile beraber Medineye göndermiştir. Ebu Bekir, gelen bu esirleri Remle bt. el-Hadesin evinde barındırmıştır.

499. Rafi b. Sehl
[Rafi b. Sehl] b. Rafi b. Adi b. Zeyd b. Ümeyye. Abdüleşheloğullarının müttefiklerindendir. Uhud ve sonrasındaki savaşlara katılmıştır. Hicretin 12. yılında Yemame savaşında şehit olmuştur.

500. Ebu Nadir b. et-Teyyehan b. Malik

501. Ubeydullah b. et-Teyyehan b. Malik
Bu ikisi Ebül-Heysem b. et-Teyyehan b. Malikin kardeşleridir. Neseplerine dair bilgileri Bedir savaşına katılanlar arasında Ebül-Heysem b. et-Teyyehanı tanıtırken vermiştik.

502. Huseyl b. Cabir
[Huseyl b. Cabir] b. Rebia b. Amr b. Cirve b. el-Haris b. Katia b. Abs b. Bağid b. Reys b. Gatafan b. Sad b. Kays b. Aylan b. Mudardır. Cirve, Huzeyfenin dedelerinden olan el-Yemandır. Cirveye el-Yeman denmesinin sebebi ise şudur: Cirve kendi kavminde bir kan davasıyla karşı karşıya kalınca Medineye kaçıp Abdüleşheloğullarıyla ittifak kurmuş, Yemen asıllılarla ittifak kurduğu için de kavmi ona “el-Yeman” lakabını vermiştir. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı. O Ebu İshaktan rivayet etti. Onun da Musab b. Saddan şöyle dediğini rivayet ettiğini zannediyorum: Bedir savaşı öncesi Huzeyfe ve babası el-Yemanı yolda yakalayan müşrikler ikisini de öldürmek istemiş, daha sonra kendileri aleyhine hiç kimseye yardım etmeyeceklerine dair Allahadına onlardan yemin alınca ikisini de serbest bırakmışlar. Huzeyfe ve babası, Peygamberin yanına varıp durumu anlatmış ve “Biz müşrikler aleyhine hiç kimseye yardım etmeyeceğimize dair yemin ettik; ama yine de istersen seninle birlikte savaşırız.” demişler, Peygamber de “Bilakis sözünüzü tutun, biz onlara karşı Allahtan yardım istiyoruz.” buyurmuştur. Bize Ebu Üsame Hammad b. Üsame ve Ubeydullah b. Musa verdiler; dediler ki: Bize Velid b. Cümey anlattı; dedi ki: Bana Ebüt-Tufeyl anlattı; dedi ki: Bize Huzeyfe b. el-Yeman şöyle dedi: “Bedir savaşına katılmama engel olan tek şey şu olaydır: Ben ve babam Huseyl Medineye doğru yola çıkmıştık. Yolda müşrikler bizi yakaladı. Bize “Siz Muhammede yardım etmeye gidiyorsunuz.” dediler. Biz de “Hayır, biz sadece Medineye gitmek istiyoruz.” dedik. Onlar da Medine yoluna devam edip karşı tarafın ordusuna yardım etmeyeceğimize dair bizden söz aldı ve bizi serbest bıraktılar. Biz de Peygamberin yanına gelip olan biteni anlattık. O da bize “Sözünüzü tutun, Medineye gidin. Biz onlara karşı Allahtan yardım istiyoruz.” buyurdu. Biz de Medineye gittik.” Ravinin bildirdiğine göre Huseyl b. Cabir ve iki oğlu Huzeyfe ve Safvan Uhud savaşına katılabilmişlerdir. Bize Osman b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Yunus haber verdi. O ez-Zühriden, o da Urveden şöyle dediğini rivayet etti: O gün savaş başlayıp da insanlar birbirine girdiğinde bazı Müslümanlar, tanımadıkları için Huzeyfenin babası Huseyle saldırdılar. Bunu gören Huzeyfe, “O benim babam, babam!” diye yetişmeye çalışmışsa da iş işten geçmiş, Huseyli öldürmüşlerdi. Babasının öldüğünü gören Huzeyfe onu öldürenlere “Allah sizi affetsin, Allah sizi affetsin! O merhametlilerin en merhametlisidir! Ne yaptınız siz! Babamı öldürdünüz!” dedi. Daha sonra olayı öğrenen Peygambere babasının iyilik ve güzelliklerini anlattı. Peygamber de onu öldürene, diyet ödemesini emretti. Muhammed b. Ömer şöyle demiştir: Denildiğine göre o gün Huzeyfenin babasını öldüren kişi Utbe b. Mesud idi. Onun ödediği diyeti Huzeyfe fakir Müslümanlara dağıttı.

503. Huzeyfe b. el-Yeman
[Huzeyfe b. Huseyl] b. Cabir b. Rebia b. Amr b. Cirve. Cirve ise Yeman b. el-Haris b. Katia b. Abs. Huzeyfenin annesi ise er-Rebab bt. Kab b. Adi b. Kab b. Abdüleşheldir. Bize Veki b. el-Cerrah ve Abdullah b. Nümeyr verdiler; dediler ki: Bize el-Ameş anlattı. O da Ebu Vailden rivayet ettiği bir bir hadiste şöyle dedi: Huzeyfe, Ebu Abdullah diye künyelenirdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: “Dediklerine göre Peygamber Huzeyfe b. el-Yeman ile Ammar b. Yasiri kardeş kılmıştır.” Muhammed b. İshak da aynı şeyi söylemiştir. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi. O İsrailden, o Ebu İshaktan, o bir adamdan, o da Huzeyfeden şunu rivayet etti: Huzeyfe ve babası, Peygambere kavuşmak için yola çıkmışlarken yolda Ebu Cehil ve müşriklerle karşılaştılar. Müşrikler “Nereye gidiyorsunuz?” diye sorunca “Bir işimiz var.” dediler. Müşrikler ise “Hayır, siz Muhammed ve arkadaşlarına yardıma gidiyorsunuz!” dediler ve karşı tarafa katılıp kendilerine karşı savaşmayacaklarına dair onlardan söz aldıktan sonra Huzeyfe ile babasını salıverdiler. Peygamberin yanına geldiklerinde olayı ona anlatıp “İstersen müşriklere karşı savaşırız.” dediler. Peygamber de “Hayır, biz onların mağlup olmaları için Allahtan yardım istiyoruz. Ondan zafer niyaz ediyoruz.” buyurdu. Muhammed b. Ömer dedi ki: “Huzeyfe Bedir savaşına katılamadı; ama Uhud, Hendek ve sonrasındaki savaşlara Peygamber ile birlikte katıldı.” Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Yusuf b. Suheyb anlattı. O Musa b. Ebül-Muhtardan, o Bilal b. Yahyadan o da Huzeyfeden şunu rivayet etti: Hendek savaşında herkes bir tarafa dağılmış, Peygamberin yanında sadece on iki kişi kalmıştı. Peygamber yanıma geldi ve “Ey Yemanın oğlu!” diye seslendi. Ben de hemen yanına gittim. Bana “Ey Yemanın oğlu! Düşman askerlerinin olduğu yere git. Bak, durumları ne!” dedi. Ben “Ey Allahın elçisi! Geç oldu, hava serinledi.” dedim. O da “Sen geri dönünceye kadar sıcağın soğuğun önemi yok.” dedi. Bunun üzerine düşman askerlerinin olduğu yere gittim. İnsanlar dağılmış, çoğu kimse vazgeçip evine dönmüştü. Habis Ebu Süfyan ve bir grup insan ateş yakmış etrafında oturuyorlardı. Ben de gidip yanlarına oturdum. Ebu Süfyan bir casusun geldiğini hissetmiş gibi, “Herkes yanında oturanın elini tutsun.” dedi. Ben de hemen sağımda ve solumda oturanlara elimi vurup “Kimsiniz siz?” diye sordum. Daha sonra herkes uzanıp uykuya daldı. Ben de o zaman kalkıp Peygamberin yanına gittim. Namaz kılıyordu. Eliyle yaklaşmamı işaret etti. Ben de kendisine iyice yaklaştım. Sonra ima ile uzanmamı istedi. Ben de onun dibinde uzandım. O da namazına devam etti. Hatta beni ısıtmak için cübbesinin bir tarafını üzerime yaydı. Namazı bitirince bana, “Ey Yemanın oğlu! Kalk otur hele, haberler nasıl?” diye sordu. Ben de “Ey Allahın Resulü! Düşman ordusu dağılıp gitmiş. Habis Ebu Süfyanın yanında sadece bir avuç insan kalmış. Allah tıpkı bizim üstümüze gönderdiği gibi onların üstüne de dondurucu bir hava göndermiş. Fakat biz Allahtan, onların ummadığı şeyi umuyoruz.” dedim. Bize el-Fudayl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr anlattı. O da Cabirden, o Sad b. Ubeydeden, o Sıla b. Züferden, o da Huzeyfeden şöyle dediğini rivayet etti: Bir Ramazan gecesiydi. Peygamber ile beraber kalktık. Peygamber yıkanmak istedi. Ben de onu bir örtüyle perdeledim. Yıkanınca bir kapta bir miktar su kaldı. Bana “İstersen kalan suyu dök, istersen onunla da sen yıkan.” dedi. Ben “Ya Resulallah! Ben bu suyla yıkanmayı tercih ederim.” dedim. Ben yıkanmaya başlayınca o da bana örtü tuttu. Ben “Ya Resulallah! Zahmet etme, örtü tutma.” dedim. O da “Hayır, sen nasıl benim için tuttuysan ben de senin için tutacağım.” buyurdu. Bize Yezid b. Harun ve Affan b. Müslim haber verdiler; dediler ki: Bize Şube anlattı. O Muğireden, o İbrahimden, o da Alkameden şöyle dediğini rivayet etti: Birgün Şama gitmiştim. Mescide gidip Ebüd-Derdanın yanına oturdum. Bana “Gelen bu adam kim ola?” diye sordu. Ben “Kufe ehlindenim.” dedim. O da bana “Kendisinden başka kimselerin bilmediği şeyleri bilen sır sahibi sizin aranızda değil mi?” diye sordu. Huzeyfeyi kastediyordu. Bize Muhammed b. el-Fudayl b. Gazvan haber verdi. O Ata b. es- Saibden, O Ebül-Bahteriden, o da Huzeyfeden şöyle dediğini rivayet etti: Benim arkadaşlarım hayrı öğrendi. Ben ise şerri öğrendim. Orada bulunanlar, “Böyle yapmana sebep olan şey ne?” diye sordular. O da şöyle dedi: “Çünkü şerrin nerede olduğunu bilen, ondan sakınabilir.” Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Süveyd el-Yemami anlattı; dedi ki: Bize Yahya b. Ebu Kesir anlattı. O Zeyd b. Selamden, o babasından ya da dedesinden şunu rivayet etti: Huzeyfe b. el-Yemanın son anlarında Ensardan olan bazı kimseler yanına gelip, “Ey Huzeyfe! Seni çok keyifsiz görüyoruz.” dediler. O da şöyle dedi: “Hayır, tam da ona ihtiyacım olduğu bir zamanda imdadıma yetişen dostla, ölümle karşı karşıyayım. Pişmanlık duyan iflah olmasın! Allahım! Biliyorsun ki, kimsenin zulmüne ortak olmadım! Bu dar günümde de kötü arkadaştan sana sığınıyorum! İnsanlar Resulallaha hayrı, iyiliği soruyorlardı. Ben ise hep şerri soruyordum. Ona, “Ya Resulallah! Biz şerre batmıştık. Allah bize hayrı gönderdi. Bu hayırdan sonra tekrar şer olacak mı?” diye sordum. “Evet!” dedi. Ben, “Peki o şerden sonra tekrar hayır olacak mı?” dedim. O da “Evet” dedi. Ben “Ya o hayırdan sonra şer olacak mı?” dedim. O da “Evet!” dedi. Ben, “Peki bu nasıl olacak?” diye sordum. O da “Benden sonra benim yoluma uymayan, sünnetimi terk eden yöneticiler gelecek. Kalpleri şeytan kalbi, bedenleri ise insan bedeni olan kişiler türeyecek.” buyurdu. “O vakte erişirsem nasıl davranayım?” diye sordum. O da şöyle buyurdu: “En büyük yöneticiyi dinle. Sırtına da vursa, malını da alsa ona uy!” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Ali b. Zeyd el-Yeşküri haber verdi. O da şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın ashabı ona hep hayrı sorarlardı. Ben ise hep şerri sorardım. Çünkü bir şey şer değilse onu yapar, şer olduğunu bildiğim bir şey ise ondan korunurum, diye düşünürdüm. Bir gün Resulallaha “Ya Resulallah! Bu hayır ortamından sonra daha önceki gibi yine şer olacak mı?” diye sordum. O da “Ey Huzeyfe! Allahın kitabını oku ve ondaki hükümlerle amel et!” buyurdu. Ben soruyu yineledim. O da yine “Ey Huzeyfe! Allahın kitabını oku ve ondaki hükümlerle amel et!” buyurdu. Ben de bu sefer “Peki ya Resulallah! O şerden sonra gene hayır gelecek mi?” dedim. O da “Puslu bir sükunet ve adeta toz bulutu içindeki bazı hayırlı kimseler olacak.” buyurdu. “Peki, bu hayırdan sonra şer olacak mı?” dedim. O da şöyle buyurdu: “Evet, kör ve sağır bir fitne ve Cehennem kapısında durmuş sapkınların çağrıları olacak. Onlar, kendilerine uyan herkesi doğru Cehenneme götürecekler.” Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize el-Fudayl b. Cerir el-amiri anlattı; dedi ki: Bana Müslim b. Mihrak haber verdi; dedi ki: Resulallah , “Kimdir bu?” diye sordu. O kişi, “Ben Ammar b. Yasirim!” dedi. Peygamber , Ammarın arkasındaki kişiye baktı ve “Peki, bu kim?” dedi. O kişi de “Ben Huzeyfeyim” dedi. Peygamber ise “Bilakis sen Keysansın!” buyurdu. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Misar anlattı. O Amr b. Mürreden, o da Ebül-Bahteriden şöyle dediğini rivayet etti: Aliye Huzeyfeyi sordular; şöyle dedi: “O, Resulallahın ashabı içinde münafıkları en iyi tanıyan kişidir. Zira Resulallah onların isimlerini ona söylemiştir.” Bize Haccac b. Muhammed haber verdi. O da İbn Cüreycten rivayet etti; dedi ki: Bana Ebu Harb b. Ebül-Esved anlattı. O da Ebül- Esvedden rivayet etti; dedi ki: İbn Cüreyc ve bir adam Zadandan rivayet ederek dediler ki: Aliye Huzeyfe hakkında soru soruldu. O da şöyle dedi: “O münafıkları bilen ve Resulallaha bazı müşkillerin çözümünü soran kişidir. Eğer bunları kendisine sorarsanız bildiğini göreceksiniz.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O Süleyman b. Suhaymdan, o Nafiden, o da Cübeyr b. Mutimden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Tebukteki Akabe gecesinde kendisine hainlik eden münafıkların adlarını Huzeyfeden başka hiç kimseye söylememiştir. Onlar Kureyşli olmayıp hepsi de Ensardan ve müttefiklerinden olan on iki kişiydiler. Bize Yahya b. Hammad haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Süleymandan, o Sabit el-Haddad Ebül-Mikdamdan, o da Ebu Yahyadan şöyle dediğini rivayet etti: Ben de yanında iken bir adam Huzeyfeye “Nifak nedir?” diye sordu. O da “Nifak, İslamdan dem vurup onunla amel etmemendir.” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Abdülcebbar b. el-Abbas anlattı. O da Ebu asım el-Gatafaniden şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfe insanlara öyle şeyler anlatıyordu ki, herkes dehşete düşüyordu. Kendisine “Neredeyse aramızda “mesh” cezasına çarpılacakların çıkacağını da söyleyeceksin!” denince o da şöyle dedi: “Evet, içinizde maymuna ve domuza çevirilenler olacak.” Bize Ebu Huzeyfe Musa b. Mesud en-Nehdi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O el-Ameşten, o Ebu Vailden, o da Huzeyfeden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah bana “İnsanlar arasından Müslümanlığını açıkça belirten kişilerin adlarını yazın.” dedi. 1.500 isim yazdık. Resulallaha “Ya Resulallah! Biz 1.500 kişi olduğumuz halde bizim için endişe mi ediyorsun?” dedik. Zamanında biz bir başımıza korka korka namaz kılardık. Bize Veki b. el-Cerrah ve Müslim b. İbrahim haber verdiler. Onlar Selam b. Miskinden, o da Muhammed b. Sirinden şöyle dediğini rivayet etti: Hilafeti döneminde Ömer b. el-Hattab bir yere amil (zekat tahsildarı) gönderirken ilgili yerlere hitaben, “Gönderdiğim kişiyi dinleyin, ona itaat edin ve adilane bir şekilde vermenizi istediği şeyi çıkarıp verin!” diye mektup da gönderirdi. Ama Huzeyfeyi göreve gönderirken onun hakkında yazdığı mektupta, “Onu dinleyin, ona itaat edin ve her ne isterse verin!” diye yazdı. Huzeyfe semerli bir eşeğe binerek Medineden ayrıldı. Azığı da eşeğin üzerindeydi. Medaine gelince yöre halkı ve ileri gelenler onu karşıladılar. Huzeyfenin elinde yiyecek olarak bir parça kuru ekmek ve üzerinde azıcık et bulunan bir kemik vardı. Yöre halkına Ömerin mektubunu okudu. Onlar da “Dilediğini iste!” dediler. O da “Burada kaldığım sürece sadece günlük yiyeceğimi ve eşeğimin yiyeceği samanı vermenizi istiyorum.” dedi. Bir müddet orada kaldı. Daha sonra Ömer geri gelmesine dair ona bir mektup gönderdi. Ömer, Huzeyfenin Medineye yaklaştığı haberini alınca yolda onun göremeyeceği bir yere saklandı. Huzeyfenin ilk gittiği hal üzere döndüğünü, kendisinde hiçbir değişiklik olmadığını görünce yanına giderek onu kucakladı ve “Sen benim kardeşimsin, ben de senin kardeşinim.” dedi. Bize Veki b. el-Cerrah ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler. Onlar Malik b. Miğvelden, o da Talhadan şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfe, Medaine geldiğinde sırtına semer vurulmuş bir eşek üzerinde ayaklarını sarkıtmış bir haldeydi. Elinde, üzerinde bir miktar et bulunan bir kemik vardı ve yiyordu. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Süfyandan, o babasından, o da İkrimeden şöyle dediğini rivayet etti: Ayaklarını bir taraftan sarkıtmak suretiyle binek üzerinde gitmek peygamberlerin usulüdür. Bize Talk b. Gannam en-Nehai haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Cüreyş anlattı. O Hammaddan rivayet etti; dedi ki: Bize Mücahid şunu haber verdi: Huzeyfe b. el-Yeman, Medaine giderken yol üzerinde bir yere uğrayıp oranın idarecisinde misafir oldu. İdareci ona yemek ikram etti. O da yemeği yedi. Daha sonra gümüşten bir kapla Huzeyfeye su ikram etti. Kabı alan Huzeyfe, onu idarecinin yüzüne fırlattı. Çok öfkelenmişti. Kendisine bir şey sorduğumuzda susuyor, cevap vermiyordu. Biz sormadığımız zaman ise kendiliğinden bir şeyler anlatıyordu. Daha sonra bize, “Neden o kabı yüzüne fırlattığımı biliyor musunuz?” diye sordu. “Hayır, ey Resulallahın arkadaşı, bilmiyoruz.” dedik. O da şöyle dedi: “Ben daha önce de bu adama uğramıştım. Bana aynı gümüş kapla su ikram etmek istemişti de ona bunu yapmamasını, bana gümüş kapta su vermemesini söylemiştim. Şimdi yine aynı şeyi yaptı. Halbuki benim böyle yapmamın nedeni Resulallahtan duyduğum şu hadistir: “Altın ve gümüş kaplarla su içmeyin, yemek de yemeyin. İnce veya kalın ipek giymeyin. Zira bunlar dünyada müşriklerin, ahirette ise siz müminlerin giyecekleridir.” Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Ayyaş anlattı; dedi ki: Ebu İshakın şöyle dediğini işittim: Huzeyfe her Cuma Medainden Kufeye gelirdi. Ebu Bekir dedi ki: Ona, “Medainden Kufeye kadar gelebiliyor muydu?” diye sordum. “Evet, onun çok atik bir katırı vardı” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Husayndan, o Zerden, o bir adamdan, o da Huzeyfeden şunu rivayet etti: Huzeyfe, su ile taharetlenirdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi ve Kabisa b. Ukbe haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O Mansurdan, o Musa b. Abdullah b. Yezidden, o da Huzeyfeye ekmek pişiren bir adamdan şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfe bana “Sakın benim yemeğime pırasa katma!” diye talimat veriyordu. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O el-Ameşten, o Musa b. Abdullah b. Yezidden o da annesiden şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfenin yüzüğünde, ortalarında “Elhamdülillah” yazılı olan iki turna kuşu şekli vardı. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi. O Ebu Bekir b. Ayyaştan, o el-Ameşten, o Musa b. Abdullah b. Yezidden, o da – Huzeyfenin kızı olan- annesinden şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfenin elinde altından bir yüzük vardı. Üzerine, ortalarında “Elhamdülillah” yazılı olan iki turna şekli nakşedilmişti. Bize Amr b. Halid el-Mısri haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. Yunus anlattı. O el-Ameşten, o Musa b. Abdullahtan, o da annesinden şunu rivayet etti: Huzeyfenin yüzüğü altındandı. Taşı ise gök mavisi renginde bir yakut olup üzerine, ortalarında “Elhamdülillah” yazılı olan karşılıklı iki turna kuşu nakşedilmişti. Bize Amr b. el-Heysem Ebu Katn haber verdi; dedi ki: Bize el- Mesudi anlattı. O Musa b. Abdullah b. Yezidden, o da Huzeyfenin kızı olan annesinden şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfenin yüzüğünün nakışı, ortalarında “Elhamdülillah” yazılı olan iki turna şekli idi. Bize Abdülvehhab b. Ata el-İcli haber verdi. O Said b. Ebu Arubeden, o da Katade şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfenin yüzüğüne iki başlı bir turna nakşedilmişti. Bize Yahya b. Hammad haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Süleymandan, o da -Huzeyfenin kızının oğlu olan- Musa b. Abdullahtan şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfe dedi ki: “Vallahi isterdim ki malımı, işimi gücümü emanet edebileceğim biri olsun. Ben de üstüme kapıyı kapatayım, hiç kimse yanıma girmesin. Ben de evimden hiç çıkmayayım da o hal üzere Allaha kavuşayım!” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi. O Muhammed b. Aliden, o Cabir b. Abdullahtan şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfe dedi ki: “Biz bu ilmi yüklendik, onunla hakkıyla amel etmesek de sizlere ileteceğiz.” Bize Amr b. el-as el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Kurayb b. Abdülmelik anlattı; dedi ki: Komşumuz Süleymden şöyle dediğini işittim: Huzeyfe dedi ki: İlmi bizden alın! Zira biz sizin için güven kaynağıyız. Sonra ilmi, onu bizden alanlardan alın. Onlar da güvenilir kimselerdir. Onlardan sonra gelenlerden ise almayın! Çünkü onlar sadece tatlı-şirin sözleri alıp acı olanları bırakıyorlar. Halbuki tatlı sözler, acısı olmadan işe yaramaz, uygun olmaz. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Ali b. Zeyd haber verdi. O Hasan b. Cündebden Huzeyfenin şöyle dediğini rivayet etti: Bir söz beni yirmi kamçı yemekten kurtaracaksa o sözü mutlaka söylerim. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize Halid el-Hazza haber verdi. O da Ebu Kılabeden Huzeyfenin şöyle dediğini rivayet etti: Ben, tamamını kaybederim korkusuyla dinimin bir kısmı karşılığında diğer bir kısmından vazgeçerim. Bize Yahya b. Hammad haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Süleymandan, o Abdülmelik b. Meysereden, o da en-Nezzal b. Sebreden şöyle dediğini rivayet etti: Biz Mekkede bir evdeyken yanımızda Huzeyfe ve Osman da vardı. Osman, Huzeyfeye “Senin hakkında bana şöyle şöyle bir şey ulaştı.” deyince Huzeyfe, “Ben onu demedim.” dedi. (en-Nezzal) dedi ki: “Biz onu Huzeyfeden işitmiştik” dedi ve çıktığında ona “Sen onu demedin mi?” diye sorduk.” Huzeyfe de “Elbette söyledim, fakat ben hepsinin gitmesinden korktuğum için dinimin bir kısmını diğer bir kısmıyla satın alıyorum.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Sad b. Evs anlattı. O Bilalden, o Yahyadan kendisine Huzeyfenin şöyle dediğinin ulaştığını rivayet etti: Peygamberin ashabından bu zamana ulaşan herkes muhakkak dininin bir kısmı karşılığında bir kısmından vazgeçmiştir.” Kendisine, “Sen de mi öyle yapıyorsun?” denince o da şöyle dedi: “Evet, ben de öyle yapıyorum. Allaha yemin olsun ki, ben bazen iyi ve kötü yönleri olan bir insanın yanına gidiyorum da onun sadece iyi yönlerini zikrediyorum, kötü yönlerini hiç söylemiyorum. Bazen beni yemeğe çağıran birilerine oruçlu olmadığım halde, Oruçluyum. diyorum.” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Eşheb anlattı. Ayrıca bize Said b. Muhammed es-Sakafi haber verdi. O Vail b. Davuddan rivayet etti. Ayrıca bize Ubeydullah b. Abdülmecid el- Hanefi haber verdi. O da Ebu Hurreden rivayet etti. Ayrıca bize Hafs b. Ömer el-Havdi haber verdi. O da Yezid b. İbrahim et-Tüsteriden rivayet etti. Hepsi el-Hasandan şöyle dediğini rivayet ettiler: Huzeyfe (r) ölüm döşeğinde şöyle dedi: “Ölüm, tam da ona ihtiyacım olduğu bir zamanda imdadıma yetişti! Pişmanlık duyan iflah olmasın! Nasıl olsa başıma gelecekleri bilmiyorum, pişmanlığın faydası yok! Önceden büyük küçük her türlü fitneyi ve fitneciyi bana bildiren Allaha hamdolsun!” Yezid b. İbrahim dedi ki: el-Hasan, “Evet, vallahi pişmanlık duyan iflah olmaz!” dedi. Bize Abdullah b. İdris el-Evdi haber verdi; dedi ki: Husaynnı işittim. O Ebu Vailden, o da Halid b. Rebia el-Absinin şöyle dediğini rivayet etti: Bize (ölümü sırasında) Huzeyfenin durumunun ağırlaştığı haberi gelince Beni Abstan ve Ensardan bir grup insanla birlikte onu ziyarete gittik. Yanımızda Ebu Mesud Ukbe b. Amr da vardı. Huzeyfenin yanına vardığımızda gece olmuştu. Bize “Bu hangi saattir?” diye sordu. “Filan saattir.” dedik. “Beni Cehenneme ulaştıracak yeni bir günden Allaha sığınırım! Yanınızda kefen de getirdiniz mi?” dedi. “Evet!” dedik. “Kefenimde aşırı gitmeyin, pahalı olmasın. Zira bu arkadaşınız Allah katında hayırlı bir insansa yakında o kefenden çok daha güzel şeyler giyecektir. Yok, eğer hayırlı değilse burada giydiği kefen bile üzerinden sökülüp atılacaktır.” dedi. Sonra biraz Osmandan bahsetti ve “Allahım, ben ona karşı ne savaştım, ne savaşılmasını emrettim, ne de savaşılmasından razı oldum!” dedi. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Mesud b. Kidam haber verdi. O Abdülmelik b. Meysereden, o en-Nezzal b. Sebreden, o da Ebu Mesud el-Ensariden şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfe akşam saatlerinde bayılmıştı, daha sonra gece kendine geldi. “Gecenin hangi saatindeyiz?” diye sordu. “Vakit sahura yaklaşıyor.” dedim. O da iki veya üç defa, “Cehennemden Allaha sığınırım.” dedi ve şöyle devam etti: “Bana iki parça bez alın, onlarla kefenleyin. Pahalı olmasın. Zira eğer Allah katında bu arkadaşınızdan razı olunursa kendisine elbette daha güzel şeyler giydirilecektir. Yok, eğer razı olunmazsa o kefen dahi üstünden çekilip alınacaktır.” Bize Haccac b. Muhammed el-Aver ve Yahya b. Abbad el-Basri haber verdiler; dediler ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bize Abdülmelik b. Meysere haber verdi. O en-Nezzal b. Sebreden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Mesud el-Ensariye “Huzeyfe ölüm döşeğinde ne söylemişti?” diye sordum. O da şöyle dedi: “Sahur vakti yaklaşınca, üç kez Beni Cehenneme ulaştıracak bir günden Allaha sığınırım! dedi ve şöyle devam etti: “Bana iki parça beyaz bez alın. Ölünce ne de olsa üstümde fazla kalmayacaklar. Ya onlardan daha güzeli bana giydirilecek ya da iki bez de üstümden sertçe çekilip alınacak.” Bize Vehb b. Cerir b. Hazim ve Hişam b. Abdülmelik Ebül-Velid et- Teyalisi haber verdiler; dediler ki: Bize Şube haber verdi. O Ebu İshaktan, o Sıla b. Züferden, o da Huzeyfeden şunu rivayet etti: Huzeyfe ölüm döşeğinde “Bana kefen alın!” deyince, 300 dirhem kıymetinde bir hulle getirdiler. O da şöyle dedi: “Benim öyle pahalı kefene ihtiyacım yok! Sadece basit iki parça beyaz kumaş alın, yeter. Çünkü o kefen üstümde kalmayacak, daha hayırlısı veya daha şerlisi ile değiştirilecek!” Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Ebu İshaktan, o da Sıla b. Züferden şöyle dediğini rivayet etti: Huzeyfe, beni ve Ebu Mesudu kefen almamız için gönderdi. Biz de 300 dirhemlik kırmızı bir hulle satın aldık. Bize “Bana aldığınız kefeni gösterin hele!” dedi. Aldığımız kefeni ona gösterince, “Bu kefen bana olmaz! Benim için iki parça basit beyaz bez alın. Çünkü o bez de üstümde fazla kalmayacak, ya daha hayırlısı veya daha şerlisi ile değiştirilecektir.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn, İshak b. Mansur, Ahmed b. Abdullah b. Yunus ve el-Hasan b. Musa el-Eşyeb haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr b. Muaviye anlattı. O Ebu İshaktan, Sıla b. Züferin ona şunu anlattığını rivayet etti: Huzeyfe iki parça bez ile kefenlendi. Dedi ki: Huzeyfe, beni ve Ebu Mesudu kefen almaya saldı. Biz de onun için üç yüz dirhemlik kırmızılı bir hulle aldık. Bize “Benim için aldığınız kefeni gösterin hele!” dedi. Biz de kefeni ona gösterince, “Bu kefen bana olmaz! Benim için iki parça basit beyaz bez yeter! Gömlek kısmına bile gerek yok. Çünkü o iki bez de üstümde fazla kalmayacak, ya daha hayırlısı veya daha şerlisi ile değiştirilecek.” dedi. Biz de gidip onun için iki parça beyaz kumaş aldık. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş anlattı. O İsmail b. Recadan, o Sahr b. el-Velid el-Fezariden, o da Cürey b. Bükeyr el-Absiden şöyle dediğini rivayet etti: Osmanın öldürüldüğü günlerde Huzeyfenin durumu da iyi değildi. Onun evine gittiğimizde avluda, pervazın gölgesinde olduğunu gördük. el-Fadl b. Dükeyn şöyle dedi: “Bu rivayetin tamamını el-Ameşten dinledim; ama Cafer el-Ahmerin şimdi hayatta olmayan oğullarından biri dışında kimseye anlatmadım.” Muhammed b. Sad dedi ki: “Yukarıdaki sözden kasıt Huzeyfenin, Osmanın öldürülmesinden sonra vefat ettiğidir. Zira Huzeyfe Medainde iken Osmanın ölüm haberi ona ulaştı. Bu olaydan birkaç ay sonra, 36 yılında kendisi de vefat etti. Soyu Medainde devam etmiştir.

504. Kardeşi Safvan b. el-Yeman
Huzeyfenin ana-baba bir kardeşidir. Uhud savaşına katılmıştır.

505. Kurre b. Ukbe b. Kurre
Abdüleşheloğullarının müttefikidir. Uhud savaşına katılmış ve hicretin 32. ayında, Şevvalde, Uhudda şehit olmuştur.

506. Ebül-Heysem b. et-Teyyehanın Mevlası Yesar
Uhud savaşına katılmış ve hicretin 32. ayında, Şevvalde, Uhudda şehit olmuştur.