[Abbad b. Bişr] b. Vakş b. Zuğbe b. Zeura b. Abdüleşhel. Muhammed b. Ömer dedi ki: O, “Ebu Bişr” künyesiyle bilinirdi. Ancak, Abdullah b. Muhammed b. Umare el-Ensari, onun “Ebür-Rebi” künyesiyle anıldığını söylemiştir. Onun annesi, Fatıma bt. Bişr b. Adi b. Übey b. Ganem b. Avf b. el-Hazrectir. Bunlar ise, Abdüleşheloğullarının anlaşmalıları idiler. Abbad b. Bişrin tek bir kızından başka çocuğu bulunmayıp, o da vefat edince gerisinde hiç çocuğu kalmamıştır. Abbad, Medinede, Musab b. Umeyrin vasıtasıyla Müslüman oldu. Bu da, Üseyd b. el-Hudayr ile Sad b. Muazın İslamiyetlerinden önceydi. Resulallah Abbad b. Bişr ile Huzeyfe b. Utbe b. Rebiayı kardeş ilan etmiştir. Bu durum, Muhammed b. İshak ile Muhammed b. Ömerin rivayetine göredir. Abbad b. Bişr, Bedirde bulunduğu gibi Kab b. el-Eşrefi öldürenler arasında da yer almıştır. Ayrıca; Uhud ve Hendek olmak üzere Resulallah ile beraber tüm diğer savaşlarda da bulunmuştur. Resulallah , onu Süleym ve Müzeyneoğullarına göndererek onların zekatlarını kabul etmekle görevlendirmiştir. Bu nedenle kendisi onların arasında on gün kalmıştır. Daha sonra, Velid b. Ukbe b. Ebu Rebianın [memurluğunun] ardından, sadakalarını [zekatlarını] kabul etmek üzere Huzaa kabilesinden olan Mustalikoğullarına [memur olarak] dönmüştür. Onlar arasında da on gün kaldıktan sonra kendilerinden memnun olarak dönmüştür. Resulallah onu, Huneyn savaşında elde edilen ganimet paylarını, [mücahitler arasında] paylaştırmada da görevlenmiştir. Yine Resulallah , Tebuke geldiği günden itibaren, oradan döndüğü güne kadar geçen yirmi günlük bir süre içinde onu, kendi koruması olarak da görevlendirmiştir. Yemame savaşında bulunmuştur. O gün, kendisi için adeta Allahın bir nimeti ve bir zenginlik idi. Kendisinde bizzat savaşa katılmaya ve orada şehit olmaya yönelik büyük bir ve istek vardı. Nitekim Hicri 12. yılda o gün, şehit oluncaya kadar savaştı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Said b. Muhammed b. Ebu Zeyd anlattı. O, Rübeyh b. Abdurrahman b. Ebu Said el-Hudriden, o babasından, o da dedesinden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Abbad b. Bişrin şöyle dediğini duydum: “Ya Ebu Said! Ben geçen gece rüya aleminde, semanın adeta bana açıldığını, sonra da üzerime kapandığını gördüm. İnşaallah bu, şehadetimin alametidir.” O dedi ki: Ben de şöyle dedim: “Yemin olsun sen hayırlı bir rüya görmüşsün.” Ravi dedi ki: Yemame gününde, ben kendisine baktığımda, o Ensara seslenerek, “Kılıçlarınızın kınlarını kırıp, halkın arasından ayrılarak [Ensar olarak] hep bir araya gelin!” diyordu. Daha sonra da, “Bizi kendi halimize bırakınız, bizi kendi halimize bırakınız!” demeye başladı. Böyle deyince aralarına başka bir kimse karışmamak kaydıyla onun etrafında sadece Ensardan olmak üzere 400 kişi toplandı. Onlara da; Abbad b. Bişr, Ebu Dücane ve el-Bera b. Malik komuta ediyordu. Böylece bahçe kapısına kadar geldiklerinde, düşmanla şiddetli bir çarpışmaya giriştiler. Bu esnada Abbad b. Bişr şehit olmuştu. Yüzünden aldığı bir darbeden dolayı onu tanıyamadım. Ancak vücudundaki bir alamet ile kendisini tanıyabildim.