"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

65. Habbab b. el-Eret

Sad b. Zeyd Menat b. Temimoğullarından Habbab b. el-Eret b. Cendele b. Sad b. Huzeyme b. Kab. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Musa b. Yakup b. Abdullah b. Vehb b. Zema, Habbabın bu nesebini, Urve b. ez-Zübeyrin yetimi Ebül- Esved Muhammed b. Abdurrahmandan naklen bana bildirdi. Muhammed b. Ömer devamla “Habbabın oğlu da aynı şeyi söyledi.” dedi. [Dediler ki:] Onun payına bir erkek esir düşmüştü. Bu esir Mekkede satılınca onu Ümmü Enmar -ki bu kadın Avf b. Abduavf b. Abd b. el-Haris b. Zührenin müttefiki olan Ümmü Siba el-Huzaiyyedir.- satın aldı. [Bütün bu rivayetlerin yanı sıra] Habbabın annesi ile Mekkede sünnetçilik yapan Ümmü Siba b. Abdüluzza el-Huzainin aynı kadın olduğu da söylenmektedir. Yine bu kadın, Hamzanın Uhud savaşında Siba b. Abdüluzzayı [çağırırken tahkir etmek amacıyla] -ki bu adamın annesi Ümmü Enmardır- “Ey kadınların bızırlarını kesip duranın oğlu! Bana gel!” diyerek kastettiği şahıstır. Habbab b. el-Eret, Siba ailesine sığındı ve bu sebepten dolayı Zühreoğullarıyla anlaşmalı olduğunu iddia etti. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad, ona el-Ameş, ona da İbrahim, Alkameden şunu nakletti: Habbabın künyesi Ebu Abdullah idi. Bize Ebu Muaviye ed-Darir ile Veki b. el-Cerrah haber verdi. Onlara el-Ameş, ona Ebüd-Duha, ona da Mesruk, Habbabın şöyle dediğini haber verdi: Ben demircilik yapan bir adamdım. el-as b. Vailden alacağım bir borç vardı. Bu borcu istemek üzere ona vardığımda bana “Muhammedi inkar etmedikçe sana asla [bu borcu] ödemeyeceğim.” dedi. Ben de ona, “Sen ölüp de tekrar diriltilmedikçe ben de asla onu inkar etmeyeceğim.” dedim. Cevaben o şöyle dedi: “Ben öldükten sonra mutlaka tekrar diriltileceğim. Mal ve çocuklarıma dönersem o zaman sana ödeme yaparım.” Bunun üzerine “Baksana şu ayetlerimizi inkar edip,Mutlaka malım mülküm de olacak, çoluk çocuğum da olacak! diyen adamın haline!”diye başlayan ayetten “Ferden” diye biten ayete kadar olan [Kuran vahyi] nazil oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Salih, Yezid b. Rumanın şöyle dediğini haber verdi: Habbab b. el-Eret, Allah Resulünün el-Erkamın evine girip orada [insanları İslama] davet etmesinden önce Müslüman oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muaviye b. Abdurrahman Ebu Müzerrid, ona da Yezid b. Ruman, Urve b. ez-Zübeyrin şöyle dediğini haber verdi: Habbab b. el-Eret, dininden dönmesi için Mekkede işkenceye maruz kalan ezilenlerdendi. Bize Veki b. el-Cerrah ile el-Fadl b. Dükeyn, onlara Süfyan, ona da Ebu İshak, Ebu Leyla el-Kindinin şöyle dediğini haber verdi: Habbab b. el-Eret, Ömerin huzuruna gelince Ömer ona “Yaklaş! [başköşeye otur!] Ammar b. Yasir hariç bu makama [başköşeye] senden daha layık olan birisi yoktur.” dedi. Bunun üzerine Habbab, Müşriklerin sırtında bıraktıkları işkence izlerini gösterdi. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Hibban b. Ali, ona da Mücalid, eş-Şabinin şöyle dediğini haber verdi: Habbab b. el-Eret, Ömer b. el-Hattabın huzuruna girdi. Ömer onu koltuğuna oturtup, “Bir tek adam dışında, yeryüzünde bu makama senden daha layık olan hiçbir kimse yoktur.” deyince Habbab “Ey Müminlerin Emiri! Kimdir o?” diye sordu. Ömer “Bilal.” dedi. Bunun üzerine Habbab ona şöyle dedi: “Ey Müminlerin Emiri! [Bu makama] o, benden daha layık değildir. Bilal için müşrikler içerisinde Allahın kendisi vasıtasıyla [ona işkence edilmesine] mani olan birileri vardı. Ama bana [işkenceden onları] meneden hiç bir kimse yoktu. Bir gün kendimi şu vaziyette buldum: Beni yakaladılar, benim için bir ateş yaktılar. Sonra beni o ateşin içine sırtüstü yatırdılar. Bir adam ayağını göğsümün üstüne bastırdı. Bu yüzden toprak ile -veya toprağın serinliği ile dedi.- sadece sırtımı koruyabildim.” [eş-Şabi] dedi ki: Sonra sırtını açtı, bir de ne görelim, [yandığı için] alacalıydı! Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Salih, asım b. Ömer b. Katadenin şöyle dediğini anlattı: Habbab b. el-Eret, Mekkeden Medineye hicret ettiğinde Külsum b. el-Hidme konuk oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musab b. Yakub, halasından şunu nakletti: el-Mikdad b. Amr ile Habbab b. el-Eret, Mekkeden Medineye hicret ettiklerinde Külsum b. el-Hidme konuk oldular. Allah Resulünün Bedire çıkmasından kısa bir süre önce o vefat edinceye kadar onun evinden ayrılmadılar. Akabinde oradan ayrılıp Sad b. Ubadeye konuk oldular. Kurayzaoğullarının [mağlup edildiği] fethe kadar onun yanında kaldılar. [Dediler ki:] Allah Resulü , Habbab b. el-Eret ile Cebr b. Atiki kardeş ilan etti. Habbab Bedir, Uhud, Hendek gazvelerine ve bütün seferlere Allah Resulü ile beraber katılmıştır. Bize Haccac b. Muhammed, ona Yunus b. Ebu İshak, ona da babası, Harise b. Mudarribin şöyle dediğini haber verdi: [Hasta olduğu için] ziyaret amacıyla Habbab b. el-Eretin yanına vardım. Yedi kez dağlanmıştı. Onu şunları söylerken duydum: Allah Resulünün “Kişinin ölümü temenni etmesi doğru değildir.” sözünü duymamış olsaydım bugün beni onu temenni ederken bulurdun. Mısırda örülen keten kumaştan kesilmiş kefeni getirildi. Bunun üzerine ağladı ve akabinde dedi ki: “[Biz böyleyiz,] Ama [işte bak!] Peygamberin amcası Hamza! O, bir bürde ile kefenlendi. Ayaklarına uzatılınca başına yetmiyor, başına çekilince ayaklarına yetişmiyordu. Nihayet üzerine izhir otu kondu. Ne dinarım, ne de dirhemim yok iken kendimi Allah Resulü ile beraber bulmuştum. [Şimdi ise] evimin bir köşesinde sandığın içinde tam tamına 40.000 [dirhem] var. İyiliklerimizin karşılığının dünya hayatımızda peşin olarak verilmiş olmasından korkuyorum.” Bize Yala b. Ubeyde haber verdi; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid, Kays b. Ebu Hazimin şöyle dediğini haber verdi: [Hasta olduğu için] ziyaret maksadıyla Habbab b. el-Eretin yanına vardık. Karnı yedi defa dağlanmıştı. Şöyle diyordu: “Allah Resulü ölümü istemekten men etmeseydi [şimdi ben ölümü] isterdim.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Misar b. Kidam, Kays b. Müslimden naklen Tarık b. Şihabın şöyle dediğini haber verdi: [Hasta olduğu için] Allah Resulünün sahabelerinden bir grup Habbab b. el-Ereti ziyaret etti. “Sevin, ey Ebu Abdullah! Yarın kardeşlerine kavuşacaksın.” dediler. Bunun üzerine ağladı ve şöyle dedi: “Onların üzerlerinde benim halimden bazı şeyler vardı. Bende tahammülsüzlük ve sızlanma [eseri de] yoktur. Ancak beni [başka bir] millet olarak zikredip onları benim kardeşlerim diye isimlendirdiniz. Onlar olduğu gibi, tastamam sevaplarıyla beraber geçip gittiler. Ben o amellerden zikrettiğiniz şeylerin mükafatının, onlardan sonra bize verilen [dünyevi] şeyler olmasından korkuyorum.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Abdullah, ez-Zühriden naklen Abdullah b. Abdullah b. el-Haris b. Nevfelin şöyle dediğini haber verdi: Abdullah b. Habbaba “Baban ne zaman öldü?” diye sordum. “Yetmiş üç yaşında iken hicretin 37. senesinde…” diye cevap verdi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Şöyle diyeni duydum: “O [Habbab b. el-Eret], Alinin Sıffin dönüşünde cenaze namazını kıldırıp Kufede defnettiği ilk kişidir.” Bize Talk b. Gannam en-Nehai haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İkrime b. Kays b. el-Ahnef en- Nehai, babasının şöyle dediğini haber verdi: Habbabın oğlu bana şunları anlattı: İnsanlar ölülerini Kufede [sahradaki] kabristanlarına defnediyorlardı. Habbab ağırlaştığı zaman, bana Ey sevgili oğlum! Ben öldüğüm zaman beni şu tepeye defnet! Şayet sen beni tepeye defnedersen Allah Resulünün sahabelerinden bir adam tepeye defnedildi denir ve insanlar da ölülerini [oraya] defnederler. Allah rahmet eylesin, Habbab öldüğü zaman tepeye defnedildi. Böylece Kufe tepesine defnedilen ilk kişi Habbab oldu.