Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş haber verdi. O Ebu Zıbyandan, o da İbn Abbastan şöyle dediğini rivayet etti: İbn Abbas, “İki kıraatten hangisini evla buluyorsunuz?” diye sordu. Ona, “Abdullahın!” dedik. İbn Abbas dedi ki: “Peygambere Kuran-ı Kerim senede bir kez (Cibril tarafından) Ramazanda arz edilirdi. Sadece vefat ettiği yıl iki kere ona arz olundu. Bu mukabelede Abdullah b. Mesud hazırdı. Kurandan nesh olunana ve değişene şahit oldu.” Bize Yahya b. İsa er-Remli Süfyandan, o Ameşten, o Ebüd- Duhadan, o da Mesruktan şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah, “Hiç bir Kuran ayeti yok ki, onun neden indiğini bilmeyeyim. Eğer develerin varacağı ve bineklerin ulaşacakları yerde Allahın Kitabı hususunda benden daha bilgili birini bilsem ona giderdim.” dedi. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş haber verdi. O da İbrahimden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah, “Resulallahın ağzından yetmiş küsur sureyi öğrendim.” dedi. Bize Vehb b. Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O İbrahim b. Muhacirden, o İbrahimden, o da Abdullahtan haber verdi. Ayrıca Bize el-Fadl b. Dükeyn Ebu Nuaym haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Ahvas haber verdi. O Said b. Mesruktan, o Ebüd-Duhadan, o da Abdullahtan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın, “Bana Kuran oku!” dedi. “Sana indiği halde sana nasıl okuyayım?” dedim. Resulallah , “Seviyorum.” dedi. Vehb hadisinde, “Başkasından dinlemeyi arzu ediyorum.” dedi. Abdullah dedi ki: Ona “Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hali nice olacak.” ayetine kadar Nisa suresini okudum. Ebu Nuaym rivayetinde Resulallah , “Yeter!” dedi. [Ravilerin hepsi dediler ki:] Abdullah dedi ki: “Ona baktım. Resulallahın gözleri yaşarmıştı. Resulallah , Kim Kuranı indiği şekilde okumak isterse İbn Ümmü Abdın okuması gibi okusun. dedi.” Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize el-Ameş haber verdi. O Müslim b. Subayhtan, o da Mesruktan şöyle dediğini rivayet etti: Muhammedin arkadaşlarıyla oturdum. Onları suyun toplandığı göller gibi gördüm. Göllerden biri bir adamı, biri iki adamı, biri on adamı, biri yüz adamı, biri yeryüzündeki bütün insanlar toplansa onları suya kanatacak göllerdi. İşte Abdullah b. Mesudu bu göllerden biri olarak gördüm. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman el-Ameş haber verdi. O Malik b. el-Haristen, o da Ebül-Ahvastan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın ashabından bir grup [veya Resulallahın ashabından bir kaçı] Ebu Musanın evinde bir Mushafı inceliyorlardı. Abdullah kalkıp gitti. Bunun üzerine Ebu Mesud, “Bu adam Resulallahın ashabından kalanlar içinde Allahın Muhammede indirdiği kitabını en iyi bilendir.” dedi. [Başka bir yerde şöyle dedi:] Ebu Musa dedi ki: “Öyle olsaydı biz engellendiğimizde ona izin verilirdi. Biz yok iken kendisi orada bulunurdu.” Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O İsmail b. Ebu Halidden, o da Ebu Amr eş-Şeybaniden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Musa el-Eşari dedi ki: “Aranızda (İbn Mesudu kastederek) bu alim bulunduğu sürece bana bir şey sormayın.” Bize Hişam b. el-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şerik haber verdi. O Ebu Husayndan, o da Ebu Atiye el-Hemdaniden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Mesudun yanında oturuyordum. Ona bir adam gelerek bir mesele sordu. Abdullah b. Mesud ona, “Benden önce başkasına sordun mu?” diye sordu. Adam, “Evet! Ebu Musaya sordum.” diyerek kendisine söyleneni aktardı. Abdullah b. Mesud onun söylediğine muhalefet etti. Ebu Musa ayağa kalkarak, “Aranızda bu alim varken bana bir şey sormayın.” dedi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi. O asım b. Behdeleden, o Zir b. Hubeyşten, o da İbn Mesuddan şöyle dediğini rivayet etti: “Resulallahın ağzından yetmiş sure aldım. Hiç kimse benimle bu konuda tartışamaz.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman el-Ameş haber verdi. O da Şakik b. Selemeden şöyle dediğini rivayet etti: ( Osman döneminde) Mushafla ilgili bilinen gelişmeler meydana geldiği sırada Abdullah b. Mesud bize hutbe okudu. [Ravi dedi ki:] İhanete değinerek şöyle dedi: “Kim emanete ihanet ederse kıyamet gününde ihanet ettiği şeyle beraber gelir. Mushaflara da ihanet ettiler. Sevdiğim kişinin kıraatiyle okumam, Zeyd b. Sabitin kıraatiyle okumamdan daha sevimlidir. Kendisinden başka ilah olmayana and olsun ki, Zeyd b. Sabit iki saç örgüsüyle çocuklarla oynarken ben Resulallahın ağzından yetmiş kusur sure öğrendim.” Sonra şöyle dedi: “Ondan başka ilah olmayan Allahadına yemin ederim ki, eğer yeryüzünde develerin ulaşacağı bir yerde Allahın kitabını benden daha iyi bilen birini bilsem ona giderim.” [Dedi ki:] Sonra Abdullah gitti. Şakik dedi ki: Halkalarda oturdum. Aralarında Resulallahın ashabı ve başkaları vardı. Hiç bir kimsenin ona itiraz ettiğini görmedim. Bize Ebu Muaviye ed-Darir ve Abdullah b. Nümeyr haber vediler; dediler ki: Bize el-Ameş haber verdi. O da Yezid b. Vehbden şöyle dediğini rivayet etti: Bir gün Abdullah çıkageldi. Ömer oturuyordu. Onun karşıdan geldiğini görünce, “Fıkıh dolu bir torbacık!” dedi. , el-Ameş (rivayetinde) “ilimle dolu” da demiş olabilir. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Muaviye b. Salih haber verdi. O Esed b. Vedaadan şöyle rivayet etti: Ömer, Abdullah b. Mesudu anarak “O bir ilim küpüydü. Onu, Kadisiyye ehline değişmem.”