Söz Ali b. Muhammed el-Kureşinin hadisine döndü. Dediler ki: Resulallah Necran ahalisine bir mektup yazdı. Bunun üzerine onların heyeti Hristiyan eşrafından on dört adam olarak Resulallahın yanına geldiler. İçlerinde Kinde kabilesinden el-akıb (Kindeden Abdülmesih adında bir adam), Beni Rebiadan Ebül-Haris b. Alkame, kardeşi Kürz, el-Harisin çocukları es-Seyyid ve Evs, Zeyd b. Kays, Şeybe, Huveylid, Halid, Amr ve Ubeydullah vardı. İçlerinde, onları yöneten üç adam vardı. el-akıb onların emiri, meşveretlerinin sahibi ve görüşlerinin kaynağı durumundaydı. Ebül-Haris onların en kültürlüleri, en bilginleri, liderleri ve dini eğitimin verildiği okulun sorumlusuydu. es-Seyyid ise yolculuklarının sorumlusuydu. Ebül-Harisin kardeşi Kürz onların önüne geçip şöyle diyordu: Karnında cenini olduğu halde, Hızlı bir şekilde itiraz ederek sana geliyor, Dini Hristiyanların dinine muhalif olduğu halde. Önce Ebül-Haris, ardından heyet Resulallahın yanına geldi. Üzerlerinde Yemen elbiseleri ve ipekten yapılmış ridalar olduğu halde mescide girdiler. Mescitte doğuya dönerek ibadet etmeye başladılar. Bunun üzerine Resulallah , “Onları kendi hallerine bırakın.” dedi. Sonra Peygamberin yanına geldiler. Resulallah onlardan yüz çevirip onlarla konuşmadı. Osman onlara, “Peygamberin bu tutumu sizin bu süslü elbiselerinizden ötürüdür.” dedi. O gün ayrıldılar. Ertesi gün ruhban elbisesiyle geldiler ve Resulallaha selam verdiler. Resulallah , selamlarını aldı ve onları İslama davet etti; ancak İslama girmeyi kabul etmediler. Onlarla Müslümanlar arasında söz ve münakaşa uzayınca Resulallah onlara Kuran okudu ve “Eğer söylediklerimi inkar ediyorsanız buyurun, sizinle mübahele (lanetleşme) yapalım.” dedi. Bunun üzerine ayrıldılar. Ertesi gün, Abdülmesih ve ileri gelenlerinden iki adam Resulallahın yanına geldiler ve “Düşündük ve seninle mübahele yapmamaya karar verdik. Sen hakkımızda istediğin gibi hüküm ver. Sana vergi verecek ve seninle anlaşacağız.” dediler. Resulallah onlarla, her bir takım elbise bir ukıyye olmak üzere Receb ayında 1.000 takım ve Safer ayında da 1.000 takım verilmek üzere 2.000 takım elbise üzerine anlaştı. Ayrıca Yemende bir karışıklık olduğu takdirde emanette kalmak üzere otuz zırh, otuz mızrak, otuz deve ve otuz at verilecekti. Necran ve çevresindeki ahalinin nefisleri, dinleri, malları, orada hazır olan ve olmayan mensupları, manastır ve kiliseleri Allahın koruması ve Peygamber Muhammedin güvencesi altındadır. Hiçbir piskoposun görevi, hiçbir rahibin rahipliği, hiçbir kilise hizmetçisinin hizmeti değiştirilmeyecektir. Buna birkaç kişi ahitlik yapmıştır. Ebu Süfyan b. Harb, Akra b. Habis ve Muğire b. Şube bunlardandır. Necranlılar memleketlerine döndüler. es-Seyyid ve el-akıb çok geçmeden Resulallahın yanına geri geldiler ve Müslüman oldular. Resulallah onları Ebu Eyyub el-Ensarinin evinde ağırladı. Resulallah , vefat edinceye kadar Necran ahalisi Resulallahın verdiği belgede yazılanlara sadık kaldılar (Allahın salat, selam, rahmet ve rıdvanı onun üzerine olsun). Sonra Ebu Bekir es-Sıddık hilafete geldi. O da vefat döşeğinde onlara vasiyetlerini yazdı. Sonra faize bulaştılar. Ömer b. el- Hattab onları arazilerinden çıkardı ve onlara şöyle bir belge yazdı: “Bu, Müminlerin Emiri Ömerin Necran ahalisinden olanlara yazdığı belgedir. Onlardan yolculuk yapanlar Allahın güvencesi altındadırlar. Resulallahın ve Ebu Bekirin onlara yazdığı ahitnamelere bir vefa borcu olarak hiçbir Müslüman onlara zarar veremez. Bundan sonra, onlardan bazı kimseler Şam ve Irak tarafına göç edecek olurlarsa, Şam ve Irak yöneticileri onlara hurmalık tarla versinler. Onların kendi çalışmalarıyla elde ettiklerine gelince, bu onlar için bir sadakadır ve onların arazilerine bir karşılıktır. Hiç kimse onda hak iddia edemez ve kimseye borçlu değillerdir. Bundan sonra bir Müslüman onlara misafir olursa zulmedenlere karşı onlara yardımcı olsun. Çünkü onlar güvence altında olan kavimlerdir. Yirmi dört ay boyunca onlardan cizye alınmayacaktır. İşletmiş oldukları köylerinin dışında hiçbir şeyle mükellef değillerdir. Zulme ve şiddete uğramayacaklardır. Bu ahitname Osman b. Affan ve Muaykıb b. Ebu Fatıma şahitlik yaptılar.” Onlardan bazı adamlar Iraka göç ettiler ve Kufe yakınlarındaki en-Necraniyyeye indiler.